'Mavi Vatan' delik deşik..

Hamasetle, algı operasyonlarıyla ülke yönetmeye kalkmak buraya kadar;

Geldiğimiz nokta “Mavi Vatan” delik deşik, sadece Ortadoğu'da değil, Balkanlar'da da sözü ciddiye alınmaz bir Türkiye.

Önce şu “Mavi Vatan” meselesine bir bakalım;

İçeriye karşı “ne gerekirse yaparız, bedelini de öderiz”, “hadlerini bildiririz” hamasetiyle “satılan” Mavi Vatan jargonu, Rum-Yunan ikilisinin kurduğu Türkiye karşıtı cephe genişledikçe, dışarıya “Rumlar hariç herkesle önşartsız masaya otururuz”, “NATO'nun teknik görüşmelerine varız”, “önkoşulsuz diyaloğa hazırız” olarak yansıdı.

Yine içeriye karşı “en küçük bir geri adım atmayız” hamasi çıkışına karşılık, Akdeniz'de Yunan-Mısır deniz egemenlik anlaşmasının “sınır” olarak çizdiği 28. boylamın batısına geçememe; Navtex ilanlarında bile Yunanlıların çizdiği bu sınıra riayet edip, “Mavi Vatan” meselesine ilişkin uluslararası anlaşmazlığın sadece Meis Adası'yla ilgiliymiş gibi göstermeye çalışma da cabası.

Durum böyle olunca da, ilgili ilgisiz herkes AKP'nin yönet-eme-diği Türk Dış politikasında bir delik açma çabasına girdi.

Fransa, Türkiye'nin gerçek mavi vatanı olan sulara uçak gemisi gönderdi.

Bitmedi; Erdoğan'ın hemen her görüşmelerinde “dostum” dediği Putin'in Rusya'sı bile konuya müdahil olup, Türkiye'nin Navtex ilan ettiği bölgede, üstelik tam da navtex‘in içerdiği tarih aralığında “atış tatbikatı yapacağım” dedi. Bizimkiler sadece yutkundu, sustu.

Bazı aklıeveller bu durumu “Rusya ile Türkiye arasında yakınlaşma” olarak yorumlamaya kalkıp, yandaş kanallarda, gazetelerde “aman ne kadar iyi” yorumları yapıyorlardı ki, Milli Savunma Bakanlığı'ndan “Rusya ile ortak tatbikat değil bu” açıklaması geldi. Onlar da sustular.

(Bu arada ne oldu Rusya'dan satın aldığımız S-400'ler ? Yunanistan'la gerginlik nedeniyle Suriye sınırından Yunan sınırına tank kaydırıncaya kadar, S-400'leri aktive etsenize? ABD'ye, “dostum Trump”a rağmen aktive edebilir misiniz acaba?)

BALKANLARDA DA ETKİNLİK SIFIR

AKP hükümeti, bir dönem Türkiye'nin en çok sözünün dinlendiği Balkanlar'da da bu etkinliğini bozuk para gibi harcadı. Kanıt mı istiyorsunuz? Bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden birinin Türkiye olduğu, yıllardır Türk askerinin görev yaptığı Kosova bile, Filistin sorunu konusunda AKP hükümeti ile tam ters pozisyon aldı.

Herkesle kavga etmekle meşgul olan AKP'nin “barıştırıcı” rol imkanını kaybettiği Sırbistan-Kosova anlaşmazlığında arabuluculuk görevini Trump üstlendi. Trump geçen hafta İki ülkeyi barıştırmasına barıştırdı ama, karşılığında hem Sırbistan'a, hem de Kosova'dan “İsrail tavizi” koparmayı başardı. Kosova, İsrail'i tanıyıp diplomatik ilişki kurmayı kabul ederken, Sırbistan'ın İsrail'deki Büyükelçiliği'ni Kudüs'e taşıyacağı açıklandı.

AKP sadece “mavi Vatan” politikasında değil, Filistin politikasında da -bir tek İran dışında- “yalnızlık” duygusuyla tanışmış oldu.

Belli ki Erdoğan'ın alayı vala ile gittiği, et ithal etme anlaşması imzalayıp, “Bir Sırp öldürürseniz, 100 Müslümanı öldürürüz” sözüyle tanınan Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic'ten “değerli dostum” diye bahsetmesi bile işe yaramadı.

KUZEY IRAK KÜRT BÖLGESİ TÜRKİYE'DE DİPLOMATİK TEMSİLCİLİK AÇACAK

İçeriye bol bol milliyetçilik pompalayan AKP hükümetinin Irak, özellikle de Kuzey Irak'taki Kürt bölgesi konusundaki politikası da çelişkilerle dolu.

İktidarın sessiz destekçisi MHP'nin Irak Kürt bölgesine bakışı malum. Hem MHP'nin bu bakışını, hem de AKP hükümetinin Türk milliyetçiliği üzerine kurduğu hamaset siyasetini dikkate almış olsalar gerek yandaş medya bunu yazmadı. Ama biz yazalım;

Irak Kürt bölgesel yönetimi Başkanı Necirvan Barzani'nin geçen haftaki Türkiye ziyareti sonunda bir karar alındı;

Irak Kürt Bölgesel yönetimi Türkiye'de bir diplomatik “temsilcilik” açacak. Tıpkı bağımsız bir ülke gibi…

Yani Ankara'da hem Irak Büyükelçiliği olacak, hem de -nasıl olacaksa- Kuzey Irak Kürt Bölgesi temsilciliği.

Şimdiye kadar Türkiye, Kuzey ıraklı kürtlerin Türkiye'deki temsilciliklerinin “siyasi parti temsilciliği” olmasına özen göstermişti. Bu çerçevede hem Barzani'nin KDP'si, hem Talabani'nin KYB'si Ankara'da “siyasi parti” kimlikleri ile temsilcilik açmış, ancak Kürt Bölgesel yönetiminin böyle bir temsilcilik kurmasına izin verilmemişti.

Barzani'nin sağ kolu, Kürt bölgesel yönetimi dış İlişkiler yetkilisi Safin Dizayi -ki Necirvan Barzani'nin Türkiye seyahatine de katıldı- Kuzey Irak'taki etkin medya organı Rudaw'a yaptığı açıklamada, “bölgesel yönetimin Türkiye'de resmi temsilcilik açması için anlaştık” açıklamasını yapıverdi.

Acaba bu konuda AKP hükümeti ortağı MHP'ye bilgi verdi mi? Sanıyorum bunu öğrenmek için Devlet Bahçeli'nin uzun ve teşbih dolu açıklamalarından birini beklemek gerek…

MERKEL'İN EN YAKININDAN İKİ İSİM ANKARA'DA

ABD Başkanı Donald Trump'ın -İsrail hariç- doğrudan Amerikan seçmenini, sadece seçmeni de değil, seçmenin cebini ilgilendirmeyen hiçbir dış politika konusuna ciddiyetle eğilmediği malum;

Bu durum, bir dönem dünya siyasi ve askeri krizlerine zaman zaman “jandarma”, zaman zaman “itfaiyeci”, çoğu zaman da “ateşleyici” olarak yaklaşan ABD'nin uluslararası ilişkilerdeki etkinliğini azalttı.

Ancak bu boşluğu doldurmaya çalışanlar var;

Bunlar içinde en göze batanı Fransa Cumhurbaşkanı Macron.

Çat kapı Lübnan'da, ya da Irak'ta ortaya çıkan, Fransa'nın hiç ilgisinin olmadığı Doğu Akdeniz'e uçak gemisi göndermeye kalkan Macron'un bu “hevesinin” henüz sonuç doğurmadığı ortada. Macron, “çok konuşan, hiç iş yapmaz” sözünün canlı kanıtı gibi. Bizdeki AKP yönetimine benzer hamaset yüklü açıklamaları, henüz Fransa açısından herhangi bir kazanıma ulaşabilmiş değil, Fransız halkına bir “zafer” getirebilecek gibi de görünmüyor.

Trump ABD'sinin yarattığı boşlukta bir de öne çıkmadan, sessiz sedasız çalışanlar var; bunun örneği ise Almanya Şansölyesi Angela Merkel.

Libya krizinin çözümünde “Berlin Konferansı” evsahipliğiyle, Doğu Akdeniz krizinde Türkiye ve Yunanistan arasında yürüttüğü mekik diplomasisiyle Merkel, ABD'nin artık yanına bile yaklaşamadığı “sorun çözücü/yatıştırıcı/itfaiyeci” rolüne en büyük aday.

Merkel'in izlediği bu politikanın Türkiye'ye yansıması ise, kendisine en yakın iki çalışma arkadaşını daimi görevle Ankara'ya göndermiş olması.

Almanya'nın geçen ay Türkiye'ye gelen yeni Büyükelçisi Jürgen Schulz, bir dönem Almanya Şansölyesi Merkel'in danışmanlarından biriydi.

Avrupa Birliği'nin Türkiye Temsilciliğine bu ay yine bir Alman Büyükelçi atandı. AB Temsilcisi olarak önümüzdeki yıllarda Ankara'da görev yapacak olan Büyükelçi Nikalaus Meyer-Landrut da yıllarca Merkel'in dış politika alanında danıştığı, onunla Federal Başbakanlık bünyesinde görev yapan bir isim.

Kısacası Merkel, Türkiye'yi bizzat birlikte çalıştığı iki isme emanet etmiş durumda.

Bu arada, AB Büyükelçisi Meyer-Landrut konusunda bir de küçük “magazin” bilgisi verelim;

Kendisi, 2010 yılında Eurovision Şarkı yarışmasına Almanya adına katılıp, “Satellite” adlı şarkıyla birinciliği kazanan şarkıcı Nena'nın da amcası…

Zeynep GÜRCANLI, 7 Eylül 2020
zgurcanli@sozcu.com.tr

Genç ve güzel KALBİNE, öpülesi zarif ve usta ELİNE ve altın gibi pak ve parlak KALEMİNE sağlık sevgili Zeynep GÜRCANLI. Ulu ve kutsal MAVİ VATANI DELİK DEŞİK etmiş ve hala etmekte olan eski ve yeni BOP'culara ve ve bunlara bağlı açık ve gizli BEŞİNCİ KOL'culara ise sonsuz nefret ve ebedi lanet.