AKP, devlet kontrolü dışında ‘merdiven altı’ din eğitimi veren medreseleri gündemine aldı.

10 yıllık ısrar
Dernek ve vakıf adı altında yasadışı eğitim veren dini yapıların yetiştirdiği kişileri meşrulaştırma projesinin en az 10 yıl geçmişi olduğu öğrenildi. AKP döneminde Tevhid-i Tedrisat hiç kabul edilmemiş gibi Doğu ve Güneydoğu’da çalışmaya devam eden medreseler, Ankara, İstanbul gibi büyükşehirlere de yayıldı. Devlet kontrolü dışında merdiven altı medreselerde çocukların eğitildiği, taleplerin önceki bakanlar döneminde de MEB gündemine geldiği öğrenildi. Bakanlık, Tevhid-i Tedrisat nedeniyle bu yapılara yasal imkân sağlayamayacağını belirtirken, çare göz yummak oldu. Anayasa ve yasalarda değişiklik gerektiği için MEB’de çözüm bulamayan gerici yapılanmalar süreci Saray’a taşıdı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın toplantıda sadece talepleri not almakla yetindiği belirtilirken, köklü değişiklikler gerektirdiği için Saray’ın, ısrarlı taleplerin ardından topu MEB’e, bakanlığın da Saray’a attığı öğrenildi. Bakanlıktaki bazı bürokratların ise bu konuda atılacak adımın ve halihazırda eğitime devam eden medreselere göz yumulmasının tehlikelerine işaret ederek, bu yapıların kapatılması gerektiğini savunduğu ve taleplere ilişkin süreci yavaşlattığı aktarıldı.
Akademiden eleştiri
Türkiye’nin dört bir yanından gelen ilahiyat fakültesi öğretim üyeleri, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nde din eğitimine ilişkin düzenlenen çalıştayda, medrese öğrencilerine üniversite mezunu gibi diploma verilmesi eleştirdi. Toplantı raporunda, “Bu talep ve söylemlerin, uzun bir din öğretimi tecrübesine sahip olan ülkemizin din eğitimi ve öğretimi için önemli riskler barındırdığı değerlendirilmektedir” denildi.
TEKİN: YASAL HALE GETİRİLSİN
Cemaat ve tarikatlere yasal statü verilmesini savunan eski MEB Müsteşarı ve Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Yusuf Tekin ise Diyanet’te katıldığı 15 Temmuz sempozyumunda Devrim Kanunları’nı eleştirdi. Tekin, cemaat ve tarikatlerin iktidar hedeflerinin olmaması için yasal hale getirilmelerini savundu. Tekin, “Bunların hepsini biz sivil toplum örgütü olarak kabul ediyoruz. STK ne iş yapar? Lobicilik yaparlar, hükümeti ele geçirmeye, hükümeti yönlendirmeye çalışırlar. Hal böyleyken devlet, cemaat ya da tarikat yapılarının ‘siz sivil toplum örgütüsünüz. Öyle kabul ediyoruz’ diyip diğer taraftan da ‘niye hükümete, iktidara yönelik şeyler besliyorsunuz’ diyemezsiniz. Yapılması gereken basittir. Bu yapıların bu coğrafyanın yapısına uygun bir şekilde legalleştirilmemiz, şeffaflaştırmamız ve kamu oteritesi tarafından denetletebilmemiz gerekiyor. Biz topyekûn bir mantıkla bunların hepsini ‘tukaka’ olarak tanımlamamız ne kadar yanlış ise bunların FETÖ örneğinde olduğu gibi itidai açıdan ve siyasi açıdan illegal boyutlara ulaşamasını engelleyecek tedbirleri almalıyız.”
Cumhuriyet, 18 Temmuz 2019