
İtalya’da, “Vox Populi” (Halkın Sesi) adlı, Düşünce ve Araştırma Kuruluşu Başkanı Dr. Ermmano Visintainer’in rapor haline getirilen çalışması, bir müddet evvel, ORSAM (Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi) tarafından, Türkiye’de yayımlandı: “İtalya’da Unutulmuş Türk Varlığı: Moena Türkleri”. İtalya’daki Türkolojik bulguları ihmal etmeyen, Dr. Ermmano Visintainer’in bir Türkolog olduğunu, hassaten hatırlatalım. 2011 senesinde, kendisiyle gerçekleştirilen bir söyleşide, İtalya üzerinden Moena Türkleri’ne temas etmişti zaten: En eski zamanlardan beri İtalyanlarla Türkler arasında yakın ilişkiler yaşandığına, Truva’nın Türkiye’de olduğuna, eski Roma kurucularının Truva’dan İtalya’ya gelmiş olabileceğine, Etrüks dilinde Türkçe’ye benzer birçok kelime bulunduğuna, Tarkan adının Etrüksçe de “Başbuğ” anlamına geldiğine, dişi kurdun emzirmesi figürünün Truva ile düşünülmesi gerektiğine...
Moena, Alp Dağlarının en ücra köşesinde, İtalya’nın Tarento ilinde, Avusturya sınırında yer alan bir kasaba. Günümüzde, kayak merkezi olarak ilgi görüyor. 300 küsur senedir, “Rione Turchia” yani “Türk Bölgesi” olarak adlandırılıyor. “Türk olmayan Türkiye” diyenler de var. II. Viyana kuşatması sırasında, Viyana’nın güneyindeki Moena’ya kadar kaçan Osmanlı istihbarat subayı Balaban Ağa vesilesiyle... Balaban lakabıdır, bu lakapla çağırılması, yırtıcı bir kuş türü olan Balaban gibi mücadeleci oluşundan dolayıdır. IV. Mehmet ve Merzifonlu Kara Mustafa Paşa zamanında yaşamış bir yeniçeridir. Asıl adı, Hasan’dır. Hatırası, Türk gelenekleriyle birlikte halen daha yaşamakta... Hafızalarda muhafaza edilerek! Sonradan, kasabaya bir büstü dahi dikildi. Yüzyıllar önce, ölmek üzereyken, bu kasabada tedavi edilmişti. İyileştiğinde, herhangi bir sakınca görülmeksizin, burada evlenmiş; dönem esnasında, Moena’nın bağlı olduğu dukalığın, son derece yüksek vergi toplamasına karşı, kasabadaki direnişi örgütlemişti. Savaş tekniğiyle ilgili bildiği her şeyi anlatmıştı ahaliye, öğretmişti. O günden sonra, vergi adı altında haraç toplayanlar, bir daha da gözükmediler ortalıkta...
İtalyancası iyi olan Balaban Ağa, vakti zamanında Viyana’da bulunan istihbaratçı arkadaşlarından haber alınamadığı için bölgeye gitmişti; neler olup bittiğini bir an önce öğrenebilmek niyetiyle... Dr. Orhan Yeniaras’ın “El Turco” adlı belgesel romanında, mesele ayrıntılarıyla anlatılmaktadır.
“Türkler’in dili ve gelenekleri o kadar baskın bir çekim kuvvetine sahiptir ki” diyor, Visintainer, “tek bir fert bile bir toplumu etkileyebilmektedir.” Türkçe bilmeyen ve hattâ Türkiye’yi henüz görmeyen Moena Türkleri, İtalya’nın o küçük kasabasında, her sene, iki gün boyunca, Türk festivali düzenleyerek, minnettarlıklarını ispatlıyorlar. Ağustos ayının ilk haftasında, Türk gibi giyiniyorlar ve sokaklar ay yıldızlı bayraklarla donatılıyor. Seçilen en yaşlı kişi, “Sultan” oluyor ve “El Turco”yu temsil ediyor. Adına “töre” dedikleri geleneklerini, manen ve maddeten yaşatıyorlar. Sadece 1 Türk’e inanmış olarak... Fakat dünden bugüne kadar, kendileriyle kültürel bağımızı kuvvetlendirdiğimiz söylenemez. Ne lüzumu var ama değil mi, 72 buçuk millet birarada yaşarken...
Afşin SELİM, 8 Nisan 2012