Tayyip Erdoğan’ın, Çankaya’ya çıkardığı Abdullah Gül ile kurduğu ittifak milleti şaşırtmaya devam ediyor. Komutanların terfileri ile gündeme oturan YAŞ kararlarından krizin bittiğine ilişkin iyimser yaklaşımlara katılmıyorum. Bana göre asimetrik-psikolojik savaşın mağlubu olan Türk ordusu, son atama kararlarıyla önemli mevziler kaybetmiştir. Bu yenilginin izlerini kolay silemeyeceği gibi, toparlanabilmesi çok zaman alacaktır.
Geçtiğimiz yazıda AKP hükümetinin 31 Ağustos’a kadar atama yapmayarak Iğsız ile beraber Koşaner’i de emekli edeceğini savunmuştum. Necdet Özel’i bir an önce Genelkurmay Başkanlığı’na oturtmak için 2013’ü beklemeye niyetlerinin olmadığını beyan etmiştim. Asker-hükümet diplomasisinde neler yaşandı? Hangi pazarlıklar yapıldı bilmiyoruz ancak İlker Başbuğ’un bütün olumsuz koşullara rağmen Erdoğan-Gül ikilisine teslim olmadığından eminim. Son YAŞ krizinin galibi elbette AKP hükümeti. Hayali darbe senaryoları ile Türk ordusunun en güzide personelini kısmen tasfiye etti. Necdet Özel’in yolunu açabilmek için binlerce yıllık geleneği, teamülleri alt üst ederek komuta kademesinin taşlarını yerinden oynattı. Kimileri ufak çaplı depremlerle ordu yıkılmaz dese de, artçı sarsıntılarla yıpranan binanın günü geldiğinde tahliye edilme zorunluluğunu hatırlatalım.
Malum davada kimlerin tutuklanacağını, kimin hangi ifadeyi verdiğine dair haberleri fütursuzca yayınlayan yandaş medyadan atamalarla ilgili haberleri aldık. Hasan Iğsız, Saldıray Berk, Aslan Güner, Nusret Taşdeler, Erdal Ceylanoğlu, Atila Işık gibi orgeneraller hakkında demediğini bırakmayan yandaş medyanın Necdet Özel ile ilgili olumsuz tek satırı var mı? Elbette yok. Üstelik kimden taraf olduğu herkesçe bilinen ve çıktığı günden bu yana Türk devleti ve Türk ordusuna hakaretler yağdırıp kurgulanmış darbe planlarını yayımlayan malum gazete, şimdi Necdet Özel’e övgüler yağdırıyor. Sınıf arkadaşlarının yorum ve röportajlarını yayımlayanların yanında, dinden geçinenler de Atila Işık’ın istifasının, Necdet Özel’in hakkının yenmesine sebep olacağından dem vuruyordu. Yani topyekun Türk subaylarına, Generallerine saldıranlar birden bire Necdet Özel’in hakkını savunur oldu. Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan, Özel’in yolunun açılmasıyla ancak gece yarısı kararnameyi imzalayabildi. Yani kendilerine göre bir isimde mutabakata varıyorlar. Kendilerine göre bir paşa buluyorlar.
Ayrıntıda gizli olan şeytanın avukatlığını yapmaya gerek yok. Kıdem sırasına göre Kara Kuvvetleri’ne kaydırılması gereken Necdet Özel niçin Jandarma Genel Komutanı olarak bu yıl bekletildi. Terörle mücadelede en etkin birlikler Jandarma’nın. Üstelik sınır koruması Jandarma’ya ait. Ama AKP sınırları özel birliklere bırakmayı planlıyor. Bunu da Necdet Özel’in eliyle yapmayacağını kim garanti edebilir? Aynı Necdet Özel seneye Kara Kuvvetleri Komutanı olacak. İki yıl boyunca ordunun omurgasını oluşturan Kara Kuvvetleri’nde nelerin yaşanabileceğini tahmin etmek bile istemiyorum. 2013’te Genelkurmay Başkanı olacak Necdet Özel, “Ben Anayasa’ya göre sivil hükümete bağlıyım” diyerek kukla devletin başbakanı olan Mesut Barzani ile protokolde yer alır mı? Bölücülerin silahlar iki taraflı sussun talebini hükümet kararı olarak uygulamaya koyar mı koymaz mı? Bunu da zaman gösterecek ama burnuma iyi kokular gelmiyor. Ufuk çizgim çok karanlık.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Geçtiğimiz yıl da ciddi tartışmalara sahne olan Yüksek Askeri Şura'da Jandarma Genel Komutanlığı'na Necdet Özel getirilmişti. YAŞ'taki tartışmaların ardından yapılan atama ve dinci basının Necdet Özel'e ilgisine bir yıl önce soL'da da dikkat çekmiştik.
05.10.2010 tarihinde soL'da "AKP Necdet Özel'e mi oynuyor?" başlığı ile yayınladığımız haber-analizde Yüksek Askeri Şura'daki atama tartışmaları ve dinci basında çıkan haber ve yazılara referansla, AKP'nin Necdet Özel'in ileride Genelkurmay Başkanı olmasını istiyor olabileceğini yazmıştık. Başka bazı gazeteler ve yazarlar da benzer bir iddiayı dile getirmişlerdi.
Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı ve Deniz Kuvvetleri Komutanı istifa ederken, Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel'in istifa etmemesi, dahası Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmeye çıkması, bu iddianın doğrulanmakta olduğunu gösteriyor.
Sürecin nasıl sonuçlanacağı henüz kesinleşmiş değil ancak 9 ay önce soL'da da işlediğimiz bu iddiayı okurlarımıza tekrar hatırlatmak istiyoruz:
Dipçe: AKP Necdet Özel'e mi oynuyor?
Büyük krize sahne olan son YAŞ'ta AKP'cilerin destekledikleri yeni Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel, AKP'ciler tarafından 2013'teki Genelkurmay Başkanlığı öncesinde sürekli öne çıkarılıyor.
Son Yüksek Askeri Şura sırasında yaşanılan kriz AKP hükümetinin Genelkurmay karşısındaki galibiyeti ile sonuçlanmıştı. 1. Ordu Komutanı Hasan Iğsız’ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmasına hükümetin karşı çıkması sonrasında, hükümet Orgeneral Necdet Özel’in Jandarma Genel Komutanlığı’na atanmasını sağladı. Önümüzdeki yıl Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanacak olan Orgeneral Necdet Özel, 2013 yılında Genelkurmay Başkanı olacak.
Görünen o ki AKP’nin kavgası sadece Hasan Iğsız’a karşı değildi. AKP’cilerin YAŞ öncesi ve sonrasındaki tutumları, bu cephenin aynı zamanda Necdet Özel’e yatırım yapıyor olabileceklerini de düşündürüyor.
YAŞ krizi sonunda Jandarma Komutanlığı’nı kaptıran İlker Başbuğ’un, Saldıray Berk’i Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı’na getirmeyi hükümete kabul ettirmesi, AKP karşıtı cenahta bir çeşit “buruk sevinç” havasına yol açtı.
Jandarma Genel Komutanlığı için ismi geçen Orgeneral Atilla Işık’ın sürpriz istifası ve Necdet Özel’in Kara Kuvvetleri yerine Jandarma Genel Komutanlığı’na atanması konusunda hükümetin ısrarı, TSK’nın atama geleneğini tamamen değiştirdi. Hükümet en kıdemli orgeneral olan 1. Ordu komutanının, Kara Kuvvetleri komutanlığına atanması şeklinde gelenek hale gelen görüşe karşı çıkıyordu. Başbuğ’un ikinci planı olan Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Arslan Güner’in teamül gereği kıdem esasına göre Jandarma Genel komutanlığı’na atanması ve Orgeneral Necdet Özel’in Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanması formülüne Cumhurbaşkanı Abdullah Gül engel oldu. Org. Arslan Güner’in bir protokol sırasında Abdullah Gül’ün eşinin elini sıkmamak için protokolden çıkması ve son 20 yıl boyunca Ankara’da görev yapması Kara kuvvetleri Komutanlığı yapamaması için yeterli sebep olarak sayıldı. Ayrıca Başbuğ'un savunduğu bu çözüm, Org. Necdet Özel’in Genelkurmay Başkanı olamaması anlamına geliyordu. Bunun üzerine son planda mutabık kalındı ve Necdet Özel Jandarma Komutanlığı’na atandı.
Hiç dikkat çekmeyen, sessiz ve ilk kez basına kapalı gerçekleşen bir devir teslim töreni ile Atilla Işık, emekli paşalar arasına katılmış oldu.
Cemaat ilgisi nereden geliyor?
Bugüne kadar Genelkurmay’ın 2.Ordu Komutanlığı’nı teslim edecek kadar güvendiği, sicili temiz bir asker olarak bilinen Orgeneral Necdet Özel, birdenbire cemaatin TSK üst kademesi arasında “tercih ettiği” bir general oldu. Son Yüksek Askeri Şura krizi sırasında cemaat yayın organlarında desteklenilen, genelkurmayın başına geçmesi için internet forumlarında ve okuyucu yorumlarında dualar okunan Orgeneral Necdet Özel’e ilgi dikkat çekici.
Vakit gazetesinin internet sitesi Habervaktim bu konuda en fazla çalışma yapan yerlerden biri. Hasan Iğsız konusunda da ciddi çalışmalar yapıp "Ergenekon" ve "Andıç" başlıkları üzerinden Genelkurmay’daki atama ve dengelere sayısız defa oynayan dinci basın, Necdet Özel’in askeri komuta kademesinde farklı bir isim olduğunu vurguluyordu. Örneğin Şamil Tayyar, 25 Ağustos'ta Star gazetesinde yayınlanan "Kodu mu Oturtan General" başlıklı yazısında şu ifadeleri kullanıyordu: “…..Necdet Paşa tam bir beyefendi, sınırlarını bilen, siyasete bulaşmayan, sivillere “Allah’ın sivili” demeyen saygılı bir asker…”
Dinci basın, topyekün savaş ilan ettiği son YAŞ’ta Genelkurmay’ın, Necdet Özel’i Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na ve Arslan Güler’i Jandarma Genel Komutanlığı’na atama isteğine şiddetle karşı çıktı ve bunun "askeri vesayet rejimi"nin devamı olacağını, Necdet Özel’in Genelkurmay Başkanı olmasının özellikle engellendiğini ileri sürerek kamuoyu oluşturmaya çalıştı.
Samanyoluhaber ve habervaktim siteleri 19 Temmuz gecesi Hakkari’nin Çukurca ilçesi 3. Taktik Tümen Komutanlığı’na PKK saldırısı (basında Hantepe baskını olarak bilinen saldırı) sırasında yaşanılan koordinasyon ve iletişim eksikliği üzerine Genelkurmay’ın yaptığı açıklama ile tüm suçun Necdet Özel’e yıkıldı diye haberler yaptı. Samanyoluhaber, haberinin spotunda şu ifadelere yer veriyordu: "Genelkurmay Başkanlığı yolunun kapatılacağı iddiasıyla gündeme gelen Necdet Özel'e TSK, Hantepe skandalı açıklamasında iki yerde gönderme yaptı." Taraf gazetesi yazarı Önder Aytaç da "heron skandalı" olarak da anılan olay üzerine Necdet Özel için şunları yazdı: "Genelkurmayın yaptığı ve kamuoyunu hiç tatmin etmeyen Heron açıklamasında, hükümetin son YAŞ toplantısında Genelkurmay Başkanı olmasının önünü açtığı Jandarma Genel Komutanlığı'na atanan orgeneral Necdet Özel'in hedef alınması da gerçekten de dikkat çekicidir. Acaba neden???" AKP'ci basının Necdet Özel propagandası, aslında kamuoyunda pek tanınmayan Necdet Özel için okurlarında "Bu adam bizden" hissiyatı uyandırmaya yetmişti. Habervaktim sitesinde “Ordudaki 'Alevi vesayeti ve İsrail esareti'nden kurtulmak için Necdet Paşa gibi 'Vatanını Milletini seven isimlere ihtiyaç” olduğu çeklinde okuyucu yorumları yayınlandı. AKP’nin sıcak baktığı Necdet Özel, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili gelen sorulara “Bu hukukun işi, onlara bırakmak lazım” diye yaptığı açıklamalarıyla duruşunu netleştiriyor.
Komutan değişiyor AKP politikaları gerçekleşiyor
Necdet Özel’in bir yıllık Jandarma Komutanlığı dönemi, AKP hükümetinin uzun süredir yapmak istediği birçok askeri dönüşümün Jandarmayı ilgilendirmesiyle çakışıyor. Dolayısıyla AKP’nin “iyi anlaşacağı” bir Jandarma Komutanı, bu dönemde AKP’nin birçok başlıkta işini oldukça kolaylaştırabilir.
Sınır birlikleri kurmayı düşünen AKP’nin, Necdet Özel’in jandarma komutanı olacağı önümüzdeki dönemde bu işi hızlandırması bekleniyor. YAŞ’tan yaklaşık 10 gün önce AKP’li vekillerin Jandarma Sınır Birlikleri yasasını çıkarmak için gereken ek oturum nedeniyle milletvekillerinden imza toplaması bu konuda AKP’nin ne kadar aceleci olduğunu gösteriyor. Jandarma Komutanlığı’ndaki isim bu işin gerçekleşmesi açısından AKP için büyük önem arzediyor. Paralı "Lejyonerliğin" önemli adımlarından biri olarak görülebilecek bu birlikler, PKK ile sıcak çatışma, sınır asayişi, sınır dışında ise Barzani ve Amerikan işbirliğini kuvvetlendirecek. Irak–Türkiye arasında oluşturulması düşünülen tampon bölge (Bkz: Türkiye ile Irak arasında tampon bölge mi oluşturuluyor?)ve üs kurma planı gibi başlıkların hepsinde, Necdet Özel’in komutanlığı döneminde büyük adımlar atılmaya hazırlanıyor.
Jandarma Sınır Karakolları uzunca bir zamandır tartışma konusuydu. Bakımsız ve askeri açıdan saldırıya açık, korunmasız olduğuna dair eleştiriliyordu. Hükümet Genelkurmay ile beraber bu jandarma sınır karakollarının elden geçirileceğine dair açıklamalarda bulunmuş olsa da Genelkurmayın bu konuda adım atmadığına dair haberler basında çok yer aldı. Necdet Özel’in jandarma komutanlığına gelmesinin hemen ardından AKP hükümeti sınır karakollarını TOKİ aracılığıyla yenilemeye başladı. Milli Savunma ve Maliye Bakanlıklarında bekletilen proje derhal hayata geçirildi.
Yüksek Askeri Şura sırasında AKP hükümetinin ve cemaatci basının Orgeneral Necdet Özel konusunda neden bu kadar ısrar ettiği bugün daha iyi anlaşılabiliyor. Hiç dış görev yapmadığı bilinen Necdet Özel’in özel yaşamına dair çok fazla bilgi yok. Necdet Özel’in hükümetle mesafeli olduğu, ancak AKP hükümetinin Necdet Özel’in üzerine oynadığına dair söylentiler var. TSK’nın temelini oluşturan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na önümüzdeki yıl terfi edecek olan Necdet Özel’in TSK’da ikinci bir Hilmi Özkök örneği olması ve AKP’nin orduya dönük dönüşümünü hızlandırması olası.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
EN büyük hükümet-asker gerilimlerinden birinin yaşandığı YAŞ, yandaş basının ’zafer’yorumlarına karşı Başbakan’ın istediği gibi bitmedi. Erdoğan’ın 30 Ağustos’a kadar bekleyip otomatik emeklilikler sonucu Org. Necdet Özel’i Genelkurmay Başkanı olarak atama planı 8 günde suya düştü... DİNCİ - YANDAŞ MEDYA HANGİ KOMUTANA YATIRIM YAPIYOR?
Türkiye’nin dört bir yanında asker kanı akmaya devam ediyor… Ankara’da ise uzun süredir ameliyat masasında olan, girilmeyen kılcal damarı kalmayan TSK’nın şimdi de tepesini “Kasaptaki ete soğan doğrar” gibi doğramanın kansız mücadelesi sürüyor.
YAŞ’taki kriz 6’ıncı gününü doldururken, yaşananların neyin ve kimlerin “krizi” olduğu ise giderek netleşiyor. Ancak bu netleşen karelerden önce bazı hatırlatmalar yapmamız gerekiyor.
Şura’nın başladığı 1 Ağustos günü yayınlanan “YAŞ’ın Kilidi ve Yeni TSK’nın Şifreleri” başlıklı yazımızda, “Gül’ün Adayı Özel, Erdoğan’ın ki Güner mi?” ara başlığıyla şu bilgiyi aktarmıştık:
“Kilit 4 isimden geriye kalan ikisi, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Aslan Güner ve 2. Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Özel. Askeri kulislerde konuşulanlara göre, Başbakan Erdoğan’ın tercihi Güner (Cumhurbaşkanı Gül’ün eşinin elini sıkmamak için protokolü terk etmişti), Cumhurbaşkanı Gül’ün tercihi Özel’den yana. İşte YAŞ’da asıl sürpriz, bu isimlerin terfisinde yaşanacak ve ancak ondan sonra ‘mücadelenin’ en sağlıklı yorumu yapılabilecek!..”
Aynı yazıda, Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığına atanması sırasında Başbakan Erdoğan’ın yaptığı şu açıklamaya da dikkat çekmiştik:
“Kuvvet Komutanları ataması da Şura kararıyla olmaz. Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı’na isim teklifi yapar, ben de uygun görürsem imzalarım, uygun görmezsem iade ederim. O durumda üzerinde mutabık kalınan yeni bir isim gelir. Jandarma Komutanı’nı da İçişleri Bakanı teklif eder…”
2010 Şurası’nda, Erdoğan’ın açıklamasının birinci ve ikinci cümleleri aynen yaşandı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, KKK’lığı için Orgeneral Hasan Iğsız’ı önerdi. Ancak hem Başbakan, hem Cumhurbaşkanı “uygun” bulmadı, teklif iade edildi. Şu anda Erdoğan’ın, “O durumda üzerinde mutabık kalınan yeni bir isim gelir” dediği üçüncü cümledeyiz. Başbuğ, yeni bir isim teklif etmiyor, yani “mutabık” kalınmıyor.
Yazımızın ana konusunu doğrudan ilgilendiren ise Erdoğan’ın, “Jandarma Komutanını da İçişleri Bakanı teklif eder” şeklindeki sözü.
YAŞ’da kriz çıktı, ama malum Jandarma Genel Komutanlığı’na 2. Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Özel atandı. Erdoğan’ın sözünden hareket edersek, demek ki Özel’i bu göreve İçişleri Bakanı Beşir Atalay önerdi.
YANDAŞ MEDYA “DÖKÜLMEYE” BAŞLADI MI?
Öncelikle, “Atalay kime daha yakın; Erdoğan’a mı, Gül’e mi?” diye sorduktan sonra yandaş medyanın, Şura süresince bazı isimleri bombardımana tutmasına karşın, lehte herhangi bir isim empoze etmemeye özen gösterdiğini vurgulayalım. Ta ki, Atilla Işık’ın emekliliğini isteyerek, bazı “hesapları” bozmasına kadar… İşte bundan sonra özellikle cemaate yakın yandaş medyada zuhur eden haber ve yorumlarda ilginç ipuçları verilmeye başlandı.
“Yandaş medya Şura süresince lehte herhangi bir isim empoze etmedi” dedik, ama bir kişi hariçti. Zaman Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal’ın, Şura’nın başladığı gün yayınlanan yazısında şöyle bir bölüm vardı:
“İlker Başbuğ iki yıllık süresini doldurdu. Yerine Kara Kuvvetleri Komutanı Işık Koşaner gelecek. Koşaner’den sonra o koltuğa kimin oturacağı belli gibi... En güçlü aday 2. Ordu Komutanı Necdet Özel…”
Atilla Işık’ın emeklilik kararının “hesapları” bozmasıyla bugün iktidar yandaşı Sabah ve Yeni Şafak’la, cemaat gazetesi Bugün’de neler yazıldığına bakalım mı?..
Krizin “perde arkasını” aktaran Sabah, “Şura’da Jandarma Genel Komutanlığı’na yapılacak atama da tartışma konusu oldu. Org. Başbuğ bu komutanlık için önce Org. Saldıray Berk ve Org. Bekir Kalyoncu’nun isimlerini önerdi. Ancak bu öneriler kabul görmedi. Erdoğan’ın ısrarı sonucunda Jandarma Genel Komutanlığı'na 2. Ordu Komutanı Org. Özel atandı” iddiasında bulundu.
Demek ki, Orgeneral Özel Karargah’ın da “mutabakatı” alınarak değil, yukarıda dikkat çektiğimiz gibi, doğrudan İçişleri Bakanı Atalay ve Başbakan Erdoğan tarafından seçildi!..
Cemaat gazetesi Bugün’de yayınlanan iki haberin satır aralarında ise şu bilgiler yer aldı:
“Başbuğ’un Orgeneral Aslan Güner’i Jandarma Genel Komutanlığı’na getirerek, Iğsız’dan sonra Kara Kuvvetleri’ne daha sonra da Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturtmayı hedeflediği ifade ediliyor. Ancak Cumhurbaşkanı Gül’ün, Güner’in Jandarma’ya atanmasına karşı çıktığı belirtiliyor. Başbuğ’un planının gerçekleşmesi halinde Koşaner sonrası için Orgeneral Necdet Özel’in önü kapanırken, önce Aslan Güner sonrasında da Bekir Kalyoncu Genelkurmay Başkanı oluyor.”
Bugün Gazetesi’nin Zaman kökenli Yazarı Erhan Başyurt ile Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan da benzer planları dillendirdi. Erhan Başyurt, “Yaşanan krizin bir diğer belki de en önemli nedeni, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un TSK’nın geleceğine damga vurma hırsı… Amaç, Necdet Özel’in 2013-2017 arasında Genelkurmay Başkanı olmasını engellemek” derken, Atilla Işık’ın istifasıyla “bitti” denilen krizin büyüğünün geldiğine işaret eden Adem Yavuz Arslan şu yorumu yaptı:
“Işık’ın atama denkleminden çıkması her şeyi altüst etti… Kulislere göre Başbuğ’un bu hamlesinin arkasında yatan strateji şu: Eğer Atilla Işık denklemden düşerse, Jandarma’ya atanan Necdet Özel onun yerine gelebilir. Bu durumda Özel’in Genelkurmay Başkanı olması ihtimali kalkar. Karargâh’ın havasını iyi bilenler Başbuğ’un, Koşaner sonrasında Aslan Güner ve onu takiben de yakın çalışma ekibinden Bekir Kalyoncu’nun önünü açıp, silsileyi Koşaner-Güner ve Kalyoncu şekline sokmaya çalıştığını söylüyorlar.”
Yeni Şafak Gazetesi Haber Müdürü Abdülkadir Selvi imzalı haberde de, “İlker Başbuğ’un TSK’yı şekillendirme çabasının, sadece Kara Kuvvetlerinde 1 yıl kalacak olan Hasan Iğsız ile sınırlı kalmadığı dile getirildi. Başbuğ’un gayretleri sonuç verirse 2. Başkan olarak görev yapan Aslan Güner’in Genelkurmay Başkanlığı’nın yolu açılacak” denildi.
Demek ki, 1 Ağustos günü söylediğimiz, yukarıda da bir kez daha aktardığımız gibi “Aslan Güner-Necdet Özel” denklemi söz konusu. Bundan daha dikkat çekici olan ise yandaş medyanın Necdet Özel’in Genelkurmay Başkanlığı’nı sahiplenip, bunun “önlenmesi” çabalarından korkması!..
Hayırdır inşallah?!.. Nedir bu Necdet Özel muhabbeti?!..
Gel de finans çevrelerinin gözdesi, meşhur Amerikan gazetesi Wall Street Journal’in, Genelkurmay Başkanlığına gelmesi beklenen Orgeneral Işık Koşaner için yaptığı şu analizi hatırlama:
“Toplantı, Avrupa ile Ortadoğu arasındaki bu kilit önemdeki Amerikan müttefikinin yeniden tanımlanması konusundaki savaşı kimin kazanacağının belirleneceği gergin siyasi sezonun başlama vuruşu niteliğinde. General Koşaner’in sert bir şöhreti olsa da, emekli generaller, analistler ve politikacılar hükümetin onu bloke etmesinin beklenmediğini söylüyor. Kara Kuvvetleri Komutanı Koşaner son iki yıldır tamamen sessiz kaldı… Ordu, AKP’nin onu bloke etme gerekçesi bulamaması için Koşaner’i pamuklara sarıp sarmaladı…”
ABD müttefiki Türkiye’nin “yeniden tanımlanması savaşı”nda, hedef olmaması için “pamuklara sarıp, sarmalanan” gerçekte başka bir “komutan”dı da bizler mi fark edemedik yoksa?!..
Keza “hesabı bozulan” acaba sadece TSK mı? Başbakan Erdoğan’ın da hesapları bozulmuş olamaz mı?
Yandaş medya dahi “kriz” başlıkları atarken, Cumhurbaşkanı Gül, “YAŞ’da her şey normal” dedi. Anlaşılan sadece ona göre, her şey “yolunda”!..
YÖK’te de rektörlüklere üniversitelerdeki oylamalarda en çok oy alanlar değil, en az oy alanlar atanıp, bu gayet “normal” karşılanmıyor mu?
11 günde hangi noktaya gelindi, bundan sonrası ne olur? 26 Temmuz’da “Paşalar Şura Masasından Kalkarsa Ne Olur?” başlıklı yazının sonunu tekrar verelim mi?
“Zirvelerde, ‘TSK - millet bağını koparma operasyonu tamam’kanaati öylesine hakim ki, ‘Benim TSK’im, Benim Genelkurmay Başkanım’demenin bilek güreşi yapılıyor. Son ana kadar süreceği görülen bu savaşı, kim veya kimlerin kazanacağı henüz belli değil. Ama kim kazanırsa kasansın, kaybedeni bugünden belli; Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti!..”
YAŞ sürecinin en çarpıcı yorumunu seçmeyi de ihmal etmeyelim. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “İthal bir komutan getirilmesinin düşünülmediğini” açıkladı.
Niye ki? Biz her şeyin “ithalini” sevmiyor muyuz? Komutanın hiç “Corcu, Ahmet’i olur?” mu? Biz, bugünden önerimizi yapalım; Hazır Irak’tan çekiliyorlarken, Çuvalcı Paşaya ne dersiniz?!.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Yüksek Askeri Şurâ'da yaşanan kriz boyunca, "Acaba AKP kimin önündeki taşları temizleyip Genelkurmay Başkanı yapmaya çalışıyor?" sorusu aklımıza gelip durdu... Çünkü ortada anormal bir hırs, anormal bir yüklenme vardı. Bu derece gözü kararmışlık görülmüş şey değildi.
Hükümet kanadı ve Cumhurbaşkanı, TSK'nın terfi silsilesinden gelecek isimleri engellemek için -maalesef bazı yargı mensuplarını da kullanarak- adetâ savaş açtılar...
Bu "savaşın" bir boyutunun da 2012'de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ilgilendirdiğini antiparantez belirtelim. TSK komuta kademesince önerilen isimleri engellemek için Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan bir yandan da birbirleriyle yarıştılar.
"Askere geçit vermeyen cesur, demokrat, sivil lider" postunu kapmak için yapılmadık hareket bırakmadılar. Basına sızdırılan "Başbakan karşı çıktı, Gül 'dur' dedi" türünden haberlerin tümü Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı kaynaklıdır.
Bu sızdırma habere herkes nereye yakın olduğuna göre muamele yaptı. Kimisi "Gül engelliyor" derken, kimisi de "Erdoğan engelledi" başlığını attı. Velhasıl, "demokrat lider" payesi ikisine de yar olmadı, şimdilik ortada kaldı. Birbirlerinin "ayağına sıktılar" anlayacağınız...
Yazımızın başlığında ifade edilen konuya dönecek olursak...
AKP, bunca kaosu göze aldığına göre şimdi değilse de en geç iki üç yıl sonra kimi Genelkurmay Başkanı olarak görmek istiyordu?
Yani, aşağıdan yukarıya bir koridor açmak istedikleri çok belliydi de acaba o koridordan yürütüp zirveye çıkaracakları "Meçhul asker" acaba kimdi?
Bu kişinin kim olduğunu AKP'nin gözüyle değerlendirmeye çalışacak olursak; belli ki o isim Işık Koşaner değildi. Işık Koşaner TSK'nın geleneklerine bağlı bir komutan olarak biliniyordu ama mevcut şartlarda 3 yıl Genelkurmay Başkanlığı yapmasını ehven-i şer olarak görmekten başka çare yoktu.
Koşaner fazla sorun yapılmadığına göre AKP gözünü bir sonraki Genelkurmay Başkanı'na dikmiş olmalıydı. Bunun için Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda çanak çömlek patladı.
"AKP'nin meçhul askeri kim?" sorusunun içinden çıkamıyorduk ki OdaTV yazarı, sevgili arkadaşımız Müyesser Yıldız ortalığı ampül gibi aydınlattı.
Önce "yandaş medyanın" YAŞ'ta yaşanan tartışmalara ilişkin tutumuna mercek tutan Yıldız, bu kesimin gelişmelere son derece itidalli yaklaşmasına, isim telaffuz etmekten özenle kaçınmalarına dikkat çekti…
Demek ki korudukları, yıpranmasını istemedikleri biri vardı...
Başbakan Erdoğan'ın YAŞ öncesi söylediği "Jandarma Komutanını İçişleri Bakanı önerir" sözünden yola çıkan Yıldız, "Demek ki Necdet Özel’i bu göreve İçişleri Bakanı Beşir Atalay önerdi!" sonucuna vardı.
Yandaş medya ser verip sır vermemek konusunda aslanlar gibi dirayet gösterdi ama Şura'dan önce baklayı ağzından kaçıranlar da olmadı değil. Bunlardan birisi olan Zaman gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Ünlü'nün "pazarlaması"" Müyesser Yıldız'ın gözünden kaçmamış. Yıldız, Ünlü'nün şu sözlerini aktarıyor:
“İlker Başbuğ iki yıllık süresini doldurdu. Yerine Kara Kuvvetleri Komutanı Işık Koşaner gelecek. Koşaner’den sonra o koltuğa kimin oturacağı belli gibi... En güçlü aday 2. Ordu Komutanı Necdet Özel…”
Attila Işık'ın emeklilik başvurusu yapıp bütün hesapları altüst etmesiyle yandaş medyadaki karartma da ortadan kalktı ve dün itibarıyla özenle korudukları isimleri sayıp dökmeye başladılar...
Bu köşeyi "alıntılar çöplüğüne" dönüştürmemek için yapılan yorumları aktarmıyoruz. Nasıl olsa gazeteleri dikkatle okuduğunuzda göreceksiniz.
Ancak üzerine titrenen ortak bir isim var:
2. Ordu komutanlığından Jandarma Genel Komutanlığı'na atanmış olan Orgeneral Necdet Özel...
Sabah'ın haberine göre Şura’da Jandarma Genel Komutanlığı’na yapılacak atama da tartışma konusu olmuş. Orgeneral Başbuğ bu komutanlık için önce Orgeneral Saldıray Berk ve Orgeneral Bekir Kalyoncu’nun isimlerini önermiş ancak bu öneriler kabul görmemiş…
Erdoğan’ın ısrarı sonucunda Jandarma Genel Komutanlığı'na 2. Ordu Komutanı Org. Özel atanmış...
Odatv yazarı Müyesser Yıldız yazısını şu saptamayla tamamlıyor:
“Demek ki, Aslan Güner-Necdet Özel denklemi söz konusu. Bundan daha dikkat çekici olan ise yandaş medyanın Necdet Özel’in Genelkurmay Başkanlığı’nı sahiplenip, bunun 'önlenmesi' çabalarından korkması!..”
Geçtiğimiz yıl da ciddi tartışmalara sahne olan Yüksek Askeri Şura'da Jandarma Genel Komutanlığı'na Necdet Özel getirilmişti. YAŞ'taki tartışmaların ardından yapılan atama ve bir yıl önce dinci basının Necdet Özel'e ilgisi dikkat çekmişti.
Yüksek Askeri Şura'daki atama tartışmaları ve dinci basında çıkan haber ve yazılara referansla, AKP'nin 1 yıl önce Necdet Özel'in Genelkurmay Başkanı olmasını istiyor yorumları yapılmıştı.
Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı ve Deniz Kuvvetleri Komutanı istifa ederken, Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel'in istifa etmemesi, dahası 2 saat içersinde Genelkurmay Başkanı olarak atanması adeta bu yorumları doğruluyor.
1 yıl önce Solhaber'de yayınlanan haber yorum adeta bugün yaşananları özetliyor
Cemaat ilgisi nereden geliyor?
Genelkurmay’ın 2.Ordu Komutanlığı’nı teslim edecek kadar güvendiği, sicili temiz bir asker olarak bilinen Orgeneral Necdet Özel, birdenbire cemaatin TSK üst kademesi arasında “tercih ettiği” bir general oldu. Son Yüksek Askeri Şura krizi sırasında cemaat yayın organlarında desteklenilen, genelkurmayın başına geçmesi için internet forumlarında ve okuyucu yorumlarında dualar okunan Orgeneral Necdet Özel’e ilgi dikkat çekici.
Vakit gazetesinin internet sitesi Habervaktim bu konuda en fazla çalışma yapan yerlerden biri. Hasan Iğsız konusunda da ciddi çalışmalar yapıp "Ergenekon" ve "Andıç" başlıkları üzerinden Genelkurmay’daki atama ve dengelere sayısız defa oynayan dinci basın, Necdet Özel’in askeri komuta kademesinde farklı bir isim olduğunu vurguluyordu. Örneğin Şamil Tayyar, 25 Ağustos'ta Star gazetesinde yayınlanan "Kodu mu Oturtan General" başlıklı yazısında şu ifadeleri kullanıyordu: “…..Necdet Paşa tam bir beyefendi, sınırlarını bilen, siyasete bulaşmayan, sivillere “Allah’ın sivili” demeyen saygılı bir asker…”
Dinci basın, topyekün savaş ilan ettiği son YAŞ’ta Genelkurmay’ın, Necdet Özel’i Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na ve Arslan Güler’i Jandarma Genel Komutanlığı’na atama isteğine şiddetle karşı çıktı ve bunun "askeri vesayet rejimi"nin devamı olacağını, Necdet Özel’in Genelkurmay Başkanı olmasının özellikle engellendiğini ileri sürerek kamuoyu oluşturmaya çalıştı.
Samanyoluhaber ve habervaktim siteleri 19 Temmuz gecesi Hakkari’nin Çukurca ilçesi 3. Taktik Tümen Komutanlığı’na PKK saldırısı (basında Hantepe baskını olarak bilinen saldırı) sırasında yaşanılan koordinasyon ve iletişim eksikliği üzerine Genelkurmay’ın yaptığı açıklama ile tüm suçun Necdet Özel’e yıkıldı diye haberler yaptı. Samanyoluhaber, haberinin spotunda şu ifadelere yer veriyordu: "Genelkurmay Başkanlığı yolunun kapatılacağı iddiasıyla gündeme gelen Necdet Özel'e TSK, Hantepe skandalı açıklamasında iki yerde gönderme yaptı." Taraf gazetesi yazarı Önder Aytaç da "heron skandalı" olarak da anılan olay üzerine Necdet Özel için şunları yazdı: "Genelkurmayın yaptığı ve kamuoyunu hiç tatmin etmeyen Heron açıklamasında, hükümetin son YAŞ toplantısında Genelkurmay Başkanı olmasının önünü açtığı Jandarma Genel Komutanlığı'na atanan orgeneral Necdet Özel'in hedef alınması da gerçekten de dikkat çekicidir. Acaba neden???" AKP'ci basının Necdet Özel propagandası, aslında kamuoyunda pek tanınmayan Necdet Özel için okurlarında "Bu adam bizden" hissiyatı uyandırmaya yetmişti. Habervaktim sitesinde “Ordudaki 'Alevi vesayeti ve İsrail esareti'nden kurtulmak için Necdet Paşa gibi 'Vatanını Milletini seven isimlere ihtiyaç” olduğu çeklinde okuyucu yorumları yayınlandı. AKP’nin sıcak baktığı Necdet Özel, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili gelen sorulara “Bu hukukun işi, onlara bırakmak lazım” diye yaptığı açıklamalarıyla duruşunu netleştiriyor.
Komutan değişiyor AKP politikaları gerçekleşiyor Necdet Özel’in bir yıllık Jandarma Komutanlığı dönemi, AKP hükümetinin uzun süredir yapmak istediği birçok askeri dönüşümün Jandarmayı ilgilendirmesiyle çakışıyor. Dolayısıyla AKP’nin “iyi anlaşacağı” bir Jandarma Komutanı, bu dönemde AKP’nin birçok başlıkta işini oldukça kolaylaştırabilir.
Sınır birlikleri kurmayı düşünen AKP’nin, Necdet Özel’in jandarma komutanı olacağı önümüzdeki dönemde bu işi hızlandırması bekleniyor. YAŞ’tan yaklaşık 10 gün önce AKP’li vekillerin Jandarma Sınır Birlikleri yasasını çıkarmak için gereken ek oturum nedeniyle milletvekillerinden imza toplaması bu konuda AKP’nin ne kadar aceleci olduğunu gösteriyor. Jandarma Komutanlığı’ndaki isim bu işin gerçekleşmesi açısından AKP için büyük önem arzediyor. Paralı "Lejyonerliğin" önemli adımlarından biri olarak görülebilecek bu birlikler, PKK ile sıcak çatışma, sınır asayişi, sınır dışında ise Barzani ve Amerikan işbirliğini kuvvetlendirecek. Irak–Türkiye arasında oluşturulması düşünülen tampon bölge (Bkz: Türkiye ile Irak arasında tampon bölge mi oluşturuluyor?)ve üs kurma planı gibi başlıkların hepsinde, Necdet Özel’in komutanlığı döneminde büyük adımlar atılmaya hazırlanıyor.
Jandarma Sınır Karakolları uzunca bir zamandır tartışma konusuydu. Bakımsız ve askeri açıdan saldırıya açık, korunmasız olduğuna dair eleştiriliyordu. Hükümet Genelkurmay ile beraber bu jandarma sınır karakollarının elden geçirileceğine dair açıklamalarda bulunmuş olsa da Genelkurmayın bu konuda adım atmadığına dair haberler basında çok yer aldı. Necdet Özel’in jandarma komutanlığına gelmesinin hemen ardından AKP hükümeti sınır karakollarını TOKİ aracılığıyla yenilemeye başladı. Milli Savunma ve Maliye Bakanlıklarında bekletilen proje derhal hayata geçirildi.
Yüksek Askeri Şura sırasında AKP hükümetinin ve cemaatci basının Orgeneral Necdet Özel konusunda neden bu kadar ısrar ettiği bugün daha iyi anlaşılabiliyor. Hiç dış görev yapmadığı bilinen Necdet Özel’in özel yaşamına dair çok fazla bilgi yok. Necdet Özel’in hükümetle mesafeli olduğu, ancak AKP hükümetinin Necdet Özel’in üzerine oynadığına dair söylentiler var. TSK’nın temelini oluşturan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na önümüzdeki yıl terfi edecek olan Necdet Özel’in TSK’da ikinci bir Hilmi Özkök örneği olması ve AKP’nin orduya dönük dönüşümünü hızlandırması olası.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!
Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım
Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır
TSK'da yaşanan istifa depremi ardından, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan beri geleneklerinden taviz vermeyen TSK içinde, garip bir atama gerçekleşti.
Bildiğiniz gibi, TSK içinde genellikle karacılar diye tabir edilen, Kara Kuvvetleri Komutanları, Orgeneral olurlar. Bu esasında iç tüzüğe bağlı olan bir durum değil, bir ordu geleneğidir.
Hatta havacı diye tabir edilen ''Muhsin Batur'' kendi döneminde Orgeneral olamamıştı.
Neyse ki, şok istifalar ardından, Cumhurbaşkanı; Necdet Özel'i yeni görevine atadı. Ve ordu geleneklerini çiğneyerek göreve gelen Özel'in bu tavrı, yangından mal kaçırır misali gelişti.
Öte taraftan, Özel geçtiğimiz yıllarda şöyle bir konuşma yapmıştı;
“Görev sürem içerisinde bölücü terörle mücadeleyi tamamen hukuk kuralları içinde yürüttük. Hukuk dışı hiçbir faaliyete izin vermedik. Bir başka ifadeyle hiçbir şeyin üzerini örtmedik. Bunun huzuru içindeyim.”
Malatya'da ki görev teslim töreninde konuşan Özel'in bu konuşması, hali hazırda orduya yönelik operasyonları ile orduyu yıpratan hükümet tarafından olumlu görülmüştü.
Nitekim, istifalar ardından; önce Başbakan, sonra Cumhurbaşkanı ile görüşen Özel, yeni görevine atandı...
Hemde içinde bulunduğu kurumun geleneklerine uymasa dahi.
Esas mesele bu değil;
Liberallerin usta kalemlerinden (!) Övgü!
Şamil Tayyar, “Kodu mu Oturatan General” başlıklı 24 Ağustos 2010 tarihli yazısında “…..Necdet Paşa tam bir beyefendi, sınırlarını bilen, siyasete bulaşmayan, sivillere “Allah’ın sivili” demeyen saygılı bir asker…” demişti. Evet, Türkiye'de darbe karşıtı liberallerin çok sevdiği bir Paşa'dır Özel Paşa...
Samanyoluhaber ve habervaktim siteleri 19 Temmuz gecesi Hakkari’nin Çukurca ilçesi 3. Taktik Tümen Komutanlığı’na PKK saldırısı (basında Hantepe baskını olarak bilinen saldırı) sırasında yaşanılan koordinasyon ve iletişim eksikliği üzerine Genelkurmay’ın yaptığı açıklama ile tüm suçun Necdet Özel’e yıkıldı diye haberler yaptı. Samanyoluhaber, haberinin spotunda şu ifadelere yer veriyordu: "Genelkurmay Başkanlığı yolunun kapatılacağı iddiasıyla gündeme gelen Necdet Özel'e TSK, Hantepe skandalı açıklamasında iki yerde gönderme yaptı." Taraf gazetesi yazarı Önder Aytaç da "heron skandalı" olarak da anılan olay üzerine Necdet Özel için şunları yazdı: "Genelkurmayın yaptığı ve kamuoyunu hiç tatmin etmeyen Heron açıklamasında, hükümetin son YAŞ toplantısında Genelkurmay Başkanı olmasının önünü açtığı Jandarma Genel Komutanlığı'na atanan orgeneral Necdet Özel'in hedef alınması da gerçekten de dikkat çekicidir. Acaba neden???"
AKP'ci basının Necdet Özel propagandası, aslında kamuoyunda pek tanınmayan Necdet Özel için okurlarında "Bu adam bizden" hissiyatı uyandırmaya yetmişti. Habervaktim sitesinde “Ordudaki 'Alevi vesayeti ve İsrail esareti'nden kurtulmak için Necdet Paşa gibi 'Vatanını Milletini seven isimlere ihtiyaç” olduğu çeklinde okuyucu yorumları yayınlandı. AKP’nin sıcak baktığı Necdet Özel, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili gelen sorulara “Bu hukukun işi, onlara bırakmak lazım” diye yaptığı açıklamalarıyla duruşunu netleştiriyor.
CEMAAT NECDET ÖZEL'İ İSTİYOR
İşte tüm bu haberler, ve gelişmeler bize şunu gösteriyor ki;
Türkiye'de ki ''kadrolaşma hareketi tamamlanmıştır.''
Gül, Cumhurbaşkanı seçildiğinde TSK 41 pare top atışı teamülünü yok saydı ancak, bu teamülü unutmayan bir komutan vardı: Ege Ordu Komutanı Necdet Özel.
Türkiye, en genç Genelkurmay Başkanı sıfatını alacak olan Genelkurmay Başkanvekili Orgeneral Necdet Özel'i konuşuyor. Albay bir babanın oğlu olarak yetişen Necdet Özel, NATO'da ve ABD'de hiç görev yapmamış Genelkurmay Başkanı olarak tarihe geçecek. Özel, görev yaptığı illerde il emniyet müdürü, il valisi gibi ilin sivil yöneticileriyle ailece kurduğu iyi ilişkilerle de anılan, ailece ev ziyaretleriyle sivillerle kaynaşmaya özen gösteren ve hayatını orduevine hapsetmeyen bir kişilik olarak anılıyor.
TSK'NIN GÜL TAVRI
Ancak Özel'i "özel" yapan bir başka ayrıntı daha var. 18 Nisan 2007'de dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görev süresi dolarken, AK Parti Cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül'ü göstermişti. Ancak Genelkurmay'ın bu tepkisi sert olmuştu. Tarihe e-muhtıra olarak geçen bir bildiriyle Gül'ün adaylığına karşı çıkan Genelkurmay, CHP'nin 367 tezine destek vermiş ve Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesini bir süreliğine ertelemişti. Ancak 22 Temmuz 2007 seçimlerinde AK Parti'nin yüzde 47 oy almasının ardından AK Parti yeniden Abdullah Gül'ü aday gösterdi ve Gül 113 gün gecikmeyle 18 Nisan yerine 28 Ağustos 2007'de Çankaya Köşkü'ne çıkmıştı.
41 PARE TOP ATIŞI YAPTIRDI
TSK'da Cumhurbaşkanı görevine başladığında bunu top atışıyla kutlama geneleği vardır. Ordu komutanlıklarında 41 pare top atışı yapılır. Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı seçildiğinde TSK bu teamülü yok saydı. Ancak, bu teamülü unutmayan bir komutan vardı: Ege Ordu Komutanı Necdet Özel.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!
Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım
Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!
Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım
Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır