
Son dönemde dünyada ve bölgemizde yaşananlara bakıldığında herkes bir şeyler görüyor ve bunu “Durduğu” yere göre tarif ediyor. Kimi, “Darbe/Demokrasi” ikilemi, kimi “Laik/Anti-laik” çatışması, kimi “Devrimler ve diktatörlüklere karşı halkların ayaklanışı”nı, kimi “Dinler/Mezhepler savaşı” hatta kimi ABD, kimi İsrail, kimi de İngiltere’ vb’yi görüyor. Doğrudur! Bu “Kazan”ın içinde bunlardan şu veya bu oranda hep var. Ancak kazanın ateşçisi kim? Bu kazanın bir de “Harlayan”ı olmalı değil mi?
Ben bütün bu “Sathi” bakışlardan kendimi özgür kıldığımda (İsteyen beni gene “Komplo teorisi yapmak” ile suçlayabilir!) daha “Üst” ve “Planlayıcı” bir “İrade” olmalı diyorum. Bilhassa “Müslüman” toplumlar bu şekillerde birbirine girer ve gerçekte kimse bundan “Kârlı” çıkmaz iken kendini ancak bu kavramlardan “Muaf” gören, daha “Tepeden” bakan ve halkları her defasında aynı “Kumpas”a getiren bir “Güç” süreçten kazançlı çıkabilir.
Bana göre bu güç mottosu “Ordo ab Chao” (Kaostan doğan düzen) olan “İlluminati”dir. Yüzyıllardır kaos yaratan ya da zaten yaratılmış kaoslar üzerinden nemalanıp, “Yeni Dünya Düzeni” hedefine ulaşmaya çalışan bir “Ulus-ötesi” yapıdır. “Kaostan doğan düzen” ise basit bir ifade ya da slogan değildir. Bu kaosu planlayan “Şebeke”nin adeta “Felsefe”sidir.
Bu durum aynı zamanda süregelen bir “Strateji”yi de simgeler. Normal koşullarda toplumlar için “İyi” bir şey olmayan “Kaos” İlluminati için iyidir. Çünkü ancak bu sayede doğan “Boşlukları” doldurma ve yeniden dizayn etme fırsatı bulurlar. Onlar her kaosun hem “Sabotajcısı” hem de “Düzen getirici”si dirler. İlluminati için kaos çekinilen bir durum değil, kendileri tarafından yaratıldığı ve kontrol edilebildiği sürece öncelikli tercihleridir.
Çünkü onlar tarih boyunca kaostan kârlı çıkmanın, konumlarını daha da sağlamlaştırmanın yollarını bu sayede yaratmışlardır. Kaos “Yeni Dünya Düzeni” denen nihai hedeflerine varmanın adımı ve aracıdır. Bütün ihtisaslarını buna göre yapmış ve varoluşlarını buna göre kurmuş bu “Yapı”nın temel yönelimidir. Kaos onları diri tutar ve hareket alanlarını genişletir!
Bu yüzden dünyadaki bütün savaşların, bütün ekonomik bunalımların, benzeri felaketlerin, siyasi ve sosyal krizlerin arkasında hep onları bulmak tesadüf olmasa gerek. İşin garibi, her kaos sonrası, batmış ülkelere, yıkılmış insanlığa “Kurtuluş reçeteleri” sunan da onlardır!
Bütün bunların sonunda onlar büyük bir pişkinlikle “Kurtarıcı” gibi ortaya çıkarak “Bizi izlerseniz her şey düzelir” mesajı verirler. İşin komiği düzeltirler de. (Tabii ki bir başka kaos durumu yaratılana kadar!) Üstüne üstlük bir de minnettar olmanızı isterler. Basiretsiz yöneticiler ve ne yapacağını şaşırmış kitleler de hep onların bu tuzağına düşerler!
Kendilerini “Olimpos tanrıları” tüm insanlığı ise “Faniler” olarak gören bu zihniyet nihai hedefine ulaşana kadar “Kaos” durumları hiç bitmeyecektir. Tam bazı şeyler “Duruluyor galiba” derken, birden anlam veremediğiniz başkaları patlak verecektir. Siz ise bulunduğunuz “Taraf” a göre, ya gafilce sevinecek ya da üzüleceksiniz.
İşte bugün de “Kaos planı” en sinsi şekilde devrededir. Bize sürekli “Cambaza bak” yapıldığı için olanları ancak “Görünen” üzerinden okuyabiliyoruz. Bugün insanlığın içine sıkıştırıldığı “Fasit daire” budur!..
NOT: Bir başka yazımda ise İlluminati’nin toplumları “Yüzde 50”ler üzerinden bölme ve çatıştırma senaryosunu yazacağım.
Atilla AKAR, 26 Ağustos 2013
atilla.akar@yurtgazetesi.com.tr