Özal da Menderes de demokrat değildi

Özal da Menderes de demokrat değildi

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Oca 27, 2010 17:16

Özal da Menderes de demokrat değildi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün çeşitli yerlerde yaptığı konuşmalarda kendisini Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal ve Demokrat Parti Genel Başkanı Adnan Menderes’le özdeşleştirdi. Başbakan Erdoğan, “Geçmişte Özal ve Menderes’e yaptıklarının aynısını şimdi bize yapıyorlar” dedi. Erdoğan, medyadaki birkaç kişinin AKP’yi ‘’sivil dikta” özlemi içinde olmakla eleştirmesine ateş püskürdü.

Başbakan’a göre, Özal ve Menderes çizgisindeki AKP, güya “sivil diktayı ortadan kaldırmış.” Bugün özellikle CHP’nin dillendirdiği “sivil dikta” benzetmesi, geçmişte Özal ve Menderes için de kullanılıyormuş…

Evet, geçmişte hem Özal hem de Menderes için ‘’sivil dikta” özlemi içinde oldukları söylendi. Bugün de Erdoğan için söyleniyor. Çünkü; değişen bir şey yok! Özal da Menderes de sivil dikta özlemi içindeydi. Toprak ağası olan Menderes, CHP içinde siyaset yaptığı dönemde, Dersim isyanının ‘’kanla bastırılması’ için Meclis’te ateşli konuşmalar yapardı. Gericiliğin simgesi olan feodal toprak ağalığının tasfiye edilmemesi için çaba gösteren Menderes, “özgür birey”in ortaya çıkmasını sağlayacak ekonomik – sosyal gelişmelerin önünde set kurardı. Zaten bu yüzden, arkasına ABD’nin desteğini de alarak Demokrat Parti’yi kurdu. Celal Bayar’la birlikte öncülüğünü yaptığı “karşı-devrim” Türkiye’yi Amerikan emperyalizminin kucağına oturttu. En ağır işkenceler, zulümler, baskılar Menderes döneminde yaşandı.

Basına tahammülsüzdü Menderes… Keza; muhalefet partisine de… Toprak ağası Menderes’e göre, İsmet İnönü’nün hayatta kalması bile gereksizdi. Bunu yakınındakilere açıkça söylerdi. Seçimler söz konusu olduğunda “Ben kendime sabık Başbakan dedirtmem” derdi. Seçime gitmek istemezdi… Elinde olsa, seçimleri bile ortadan kaldıracaktı. Ki; bunun denemelerini de yaptı. “Tahkikat Komisyonu” kurdurtarak, CHP’yi kapattırmaya çalıştı. İsmet İnönü, onun döneminde Meclis’teki oturumlara dahi giremeyecek noktaya getirildi.

Menderes, “besleme basın”ın yaratılmasında da öncü oldu. Örtülü ödeneklerden sağlanan kaynaklarla, kendisini öven yayınlar çıkartıldı. Bugünkü “yandaş medya”nın ataları olan besleme basın Menderes’i över, muhalefeti kötülerdi. Menderes döneminin Türkiye’nin başına açtığı felaketler saymakla bitmez… Demokrat olmadığı gibi, aynı zamanda bir diktatördü… Koyu bir Amerikan hayranı olan Menderes, “Her mahallede bir milyoner yaratacağız” diyerek sosyal adaletsizliğin de önünü açtı. Tarikatlara, gericiliğe, feodalizme yaslanarak iktidarda kalan Menderes, 1960 Devrimi’yle iktidardan indirildi. Asılması ise kimi çevrelerce hep istismar edildi. Hiçbir zaman “demokrat” olmamasına rağmen, hak etmediği bir paye verilmeye çalışıldı.

Onun izinden giden sağcı partiler ise Menderes’i sonuna kadar sömürdü. Yassıada’da bir onbaşının karşısında bile kendini savunmaktan aciz olan Menderes hep “demokrasi kahramanı” gibi anlatıldı. Turgut Özal ile Süleyman Demirel, Menderes’in idamını en çok sömüren politikacıların başında gelir. 12 Eylül faşist cuntası karşısında “şapkasını alıp giden” Demirel, Adnan Menderes’in izinde olduğunu söyler. Keza; 12 Eylül faşist cuntasının Başbakan yaptığı Turgut Özal da…

Turgut Özal, bugün özellikle AKP çevrelerinde “özgürlük savaşçısı” gibi anlatılıyor. Halbuki; Özal da tıpkı Menderes gibi hiçbir zaman “demokrat” olmadı. Özal da Menderes gibi tipik bir ABD hayranıydı. Dünyaya ABD’nin gözünden bakar, ona göre pozisyon alırdı. ABD bunu bildiği için, 12 Eylül faşist cuntası sonrası hükümeti kendisine teslim ettirdi. Özal, hem yerli hem de uluslar arası sermayenin istediği tüm sosyal ve ekonomik kararları “tereddütsüz” uyguladı. Tarihe “24 Ocak Kararları” olarak geçen Türkiye’yi AB ve ABD’ye tam bağımlı kılan kararlar Özal hükümeti döneminde hayata geçirildi.

Faşist cuntanın sivil uzantısı olan Özal, 12 Eylül döneminin işkenceleriyle ünlü Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Kemal Yamak’ı da Başdanışman yaparak cezaevlerindeki insanlık dışı uygulamaları hayata geçirdi. PKK’nın kurulmasına yol açan etkenlerden biri olan Diyarbakır Cezaevi’nin komutanı olan Yamak, solcu mahkumlara uygulanacak işkence yöntemlerini “Başdanışman” olduğu dönemlerde de hayata geçirdi. Sözde “sivil” Özal hükümeti döneminde, TBMM 12 Eylül’ün aldığı idam kararlarını uyguladı. Devrimcilerin idamları Meclis kararıyla hayata geçirildi. Özal, asker ne isterse yapardı.

Şimdi Özal’ı, Menderes’i bize “demokrat” diye yutturmaya çalışıyorlar. AKP belli ki; herkesi kör, cihanı da sersem sanıyor… Oysa; yakın tarihimiz gözlerimizin önünde duruyor…


Barış YARKADAŞ, Gerçek Gündem, 26 Ocak 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x