
Bu piyasacı “aradarbe”nin eğitim ayağında hâlâ gözden uzak tutulan şeyler var.
1995-2005 arasında, TEMEL EĞİTİME DESTEK adı altında YÖK Dünya Bankası dairesinde çalışmakta olan SPAN Eğitim Danışmanlık şirketi görev başındadır. 1995 Tansu Çiller imzalı GATS sözleşmesi gereği, eğitimin piyasaya devredilmesinde ilk adım olan 12 yıllık Temel Eğitim burada kotarıldı. Bu heyetin bilgisi dışında eğitim 8 yıl olamazdı. 12 yılın ilk aşaması 8 yıl idi.
Böylece 4+4 kısmı hal edilecekti. İkinci 4 yılın seçmeli derslerinin başında HALK KÜLTÜRÜ, KÜLTÜREL DEĞERLER ve bakanlıkta yıllardır konuşulan, seminerleri yapılan DEĞERLER EĞİTİMİ gelecekti. Etnik ve dinsel parçalamanın yapılacağı ders bunlar. 2004 de Ankara pilot ilköğretim okullarında önümüze düşen belgede bu ve diğer seçmeli dersleri şimdi bakanlık açıklamalarında görüyoruz.
Din Kültürü Ahlak Bilgisi dersinin yerine sınırsız parçalanmış ne okutulacağı belirsiz Kültürel Değerler dersi geliyor.
Sekiz yıla kılıf bulmak için attıkları taşla birkaç kuş vurdular. Hem mağdur İHL'liler, hem parçalı müfredatın zemini hazırlandı.
YÖK başkanı Amerikancı Kemal Gürüz o tarihte oradadır. "Türbanlı kızlar Arabistan'a gitsin" demiş olan, türbanlıları mağdur psikolojisine sokmaya malzeme yaratandır.
Kendilerinin “Parçalı Müfredat Reformu” dedikleri, adını kamuoyuna mal etmedikleri, yerine 4+4+4 şeklinde hiç bir şey ifade etmeyen bir isim kullandıkları Piyasacı Egeçişin tuzak mayınlarından biridir 28 Şubat.
Bu sayede:
a) 16 bin köyden taşımalı sistemle kasabaya göç eden 7-14 yaş çocuklar ve aileleri; sonucunda köylerde Milli Bayramlar kutlanmaz, İstiklal Marşı okunmaz, öğretmen yaşamaz oldu.
b) Bu sayede köyle tek okumuş olan sadece imam kaldı. Şimdi 12 yıllık eğitimle 6-17 yaş arası şehre göç başlıyor.
Bu sırada bir taş da ormanlara düşüyor; b-2 orman yasası geçiyor, boşalan köylerde ekilebilir alanlar satışa çıkıyor. Yasası hazırdır.
Eğitimin sektöre devredilmesinde İmam Hatiplerin ilk kısmını kapatırken ÖZEL VAKIF KOLEJLERİ eliyle daha fazlasını ve bir dinci ELİT yarattılar. Devlet okullarından daha geride, başörtülüsü de orda okuyan, bu cemaat kolejlerinde artık Hac değil, 8.sınıf çocuklarına Pensilvanya'ya tatil gezisi yapıyorlar.
28 Şubat'ın devamı olan zorunlu 12 yıllık eğitime geçerken; 28 Şubat PİYASA DARBESİNN SON YASALARI GELİYOR.
2006 yılında çıkartılan 5544 sayılı yasayla, Mesleki Yeterlilik Kurumu kuruldu ve artık ders başına parçalı müfredat sistemi geldi, yasası geçirildi. Hayat boyu sertifikalı paralı kurslar ve yabancı sertifikalara itibar dönemi başladı.
Yine yanıltarak; yeni kurulan MEB Din Öğretimi Dairesine bağlı olan eğitim şirketleri kuruluyor, piyasada istediği dinin ve tarikatın bilgisini almanın adı SEÇMELİ DİN DERSİ oluyor. Din dersinin yanında Fen ve Matematik dersleri almayacaklar. İHL'den çok geri bir eğitime geçiriliyoruz.
Din öğretimi derslerinin rekabetçi piyasası olamaz! Olursa, bin parçaya bölünmüş, her biri kendi bastırdığı kitaplarda kontrolsüz başıbozuk din eğitimi gelir. Mevcut yayınevleri ve dersaneler arasındaki kapışmayı lütfen takip edin, birbirine nasıl diş bilediklerini görün. Bir de yayınlanmış dua kitapçıklarına bakın, karşılaştırın, bazılarının birbirini tutmadıklarını göreceksiniz.
Benzer şekilde, bütün onarım görmüş camilerin kubbelerinde yeni takılan ALEM (Lam) dediğimiz yukarı bakan hilallere ve altındaki üç noktaya bakın, biribiriyle karşılaştırın. Artık birbirinin aynısı olan kubbe yok…
Din öğretimi kitaplarında birlik yok, camilerde birlik yok, Alem’leri ayrı, Şems’leri ayrı, parçalanmayan değiştirilmeyen ne kaldı? İmamlarının ayrı tarikatlardan ayrı şeyhlerden emir almaları, ayrı hutbe okumaları… Küresel efendilerinden “Ilımlı İslam” hutbelerinin de okunması için piyasacı yolun açılması gerekiyordu.
İşte, 28 Şubat, sadece eğitimin küresel piyasaya atılmasında değil, Dinimizin de Piyasaya atılmasında Ara Darbe idi. Eğer hükümetimiz, “Darbeleri yargılıyoruz, bakın 28 Şubat’ı da yargılıyoruz” diyorsa. İki kere düşünün, bu da bir perdeleme operasyonudur. Zaten eğitimi tümüyle küresel piyasaya devretme operasyonu tamamlandıktan sonra Silivri’de kimsenin tutuklu kalmasına gerek de kalmayacak, muhtemelen genel afla birlikte yeni Piyasacı Anayasa referandumu yapılacak ve afla birlikte oylattırılacaktır.
Bütün eğitim alanlarını ve beraberinde din eğitimini küresel piyasaya devrediyorlarken, defalarca “bak bak kuş” oynatıldığımız bu perdeye Natocu Çevik Bir gibilerin çıkartılması hiç rastlantı olabilir mi?
Eğitimci Yazar Mahiye MORGÜL, 17 Nisan 2012
mahiye@gmail.com