Savaşta Yasalar Susar!

Bayram sonrası artık yılın dokuzuncu ayını idrak etmeye başladığımız bugünlerde ülkemizin durumu nasıl gözükmektedir?

Keşke size iyi şeyler söylemeyi başarabilsem. Rakamlarla size çeşitli yalanlar söylense de ülkemizin genel ekonomik durumu içler acısıve büyük kriz kapıda.Tüm ülke kafaca, güneydoğumuz ise fiili olarak bölünmüş ve çift dilli hale gelmiş. 2002’de bitme noktasına gelen terör yanlış politikalar ve kökü dışarıda kötü niyetli projeler yüzünden tekrar azmış. Yıllarca Şeker Bayramıolarak neşe ve mutluluk içinde kutladığımız bu bayram gelen şehit haberleri ve yaşadığımız evlat acıları ile Kurban Bayramına dönüşmüş durumda.

Ülkesine hizmet eden fakat, emperyalist çıkarlara dokunan aydınlar cezalandırılıyor. Alın size bir örnek: Mehmet Perinçek. İhanetşebekeleri ise dış kaynaklı emir ve isteklerle mükafatlandırılıyor.

Hukuk tamamen siyasallaştırılıp bağımlı hale getirilmişdurumda. Sözde Ergenekon ve Balyoz davalarında ki hukuksuzluklar için yapılan şikayetleri haksız say ama geniş halk yığınları tarafından yaygın kanaat olarak işin ucunun AKP liderliğine ulaşacağı düşünülen Deniz Feneri davasında savcıları görevden al. Bu mudur sizin hukukunuz ve adaletiniz?

Ülkede muhalefet eden veya etmesi muhtemel herkes dinleniyor. Özel hayatın gizliliği diye bir kavram kalmamış durumda. Ülkemize ait savunma politikaları ve stratejilerinin üretildiği en üst karargah dinleniyor, kimsede tık yok. Biz muz cumhuriyeti miyiz? ABD’de Pentagon dinlenmiş olsa CIA (Merkezi İstihbarat Örgütü) başkanı bir gün dahi görevde kalabilir mi? MİT’in en önemli görevlerinden biri "Ülkemize yönelik olarak sürdürülen istihbarat faaliyetlerine karşı koymak" değil midir?

Biliyorsunuz zamanın ABD Başkanı Richard Nixon 1974 yılında rakiplerini dinlettiği yönünde suçlanmış ve istifa etmişti. Bizde de seçimlerden önce her iki muhalefet partisine operasyonlar yapıldı ve hala failleri bulunmadı. Ne diyorsunuz bu operasyonlar kime yaradı, niye hala bilmiyoruz, kim yaptı?

Muhalefet şerhi koyan hakim ne diyor? "Siz bu delillerle değil bu insanları tutuklamak, dava bile açamazsınız" Sonra ne oluyor ? Bu hakimin görev yeri değiştiriliyor.

Masumiyet karinesi ayaklar altında. Uydurma dijital terör unsuru belgelerle, siyasi parti lideri, aydınlar, Türk halkının seçtiği yasal temsilcileri yani milletvekilleri, kahraman askerler, gazeteciler toplama kamplarında esir edilmiş durumdalar. Bu mu sizin ileri demokrasi anlayışınız?

Sanırım takip ediyorsunuz, dün itibarıyla Sayın Hüseyin Çelik tarafından "12 yıllık sivilleşme planı" açıklandı. Amaç gündem oluşturmak ve medyayı, kamuoyunu, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere kurumları katma değeri ve önceliği olmayan veya çok az olan konular üzerine yoğunlaştırarak bir kısmına değindiğim önemli konular üzerindeki dikkatleri azaltmaktır.

Çünkü ülkemizde bir iç savaş var. Bu savaş soğuk savaşöncesinin top, tüfek gibi ateşli silahlarıyla değil ağırlıklı olarak toplum mühendisliği, medya, dijital terör, internet siteleri ve elektronik takip gibi "Yumuşak Silahlarla" yapılan bir savaştır.

Savaş, düşman olarak belirleneni her türlü yolla etkisiz hale getirmek demektir. Eğer karşıtarafı düşman olarak görüyorsan acımak yoktur merhamet yoktur, hukuk yoktur, adalet de yoktur.

Alb. Dursun Çiçek’in eşi İstanbul’a atama istemiş çünkü eşi orada tutuklu ama kurumu onu Ardahan’da görevlendirmiş. Basında okudum bu uygulama için diyorlar ki "Siz Müslüman değil misiniz? Siz de insanlık yok mu?"

Tğm. Mehmet Ali Çelebi’nin telefonuna teröristlerin telefon numaralarını yüklemişler. Nerede biliyor musunuz? Telefon poliste iken. Bu olayın soruşturma sonuçlarınıduydunuz mu? Bu nedenle görevden alınan üst düzey bir emniyet görevlisi var mı?

Bu örnekler sürüsüne bereket yeter ki gör, kalbin mühürlü olmasın.

Romalı devlet adamı, bilgin, hatip ve yazar Marcus Tullius Cicero şöyle diyor "Savaşta Yasalar Susar"

Yok mu o tarafta bu taraftakilerin düşman olmadığını anlayacak izan sahibi bir insan?

Bunu bilin ki kazanan ne siz ne onlar, kazananlar sizi kullananlar yani emperyalizm olacak.

Saygılar sunarım.


Türker ERTÜRK, 2 Eylül 2011