
Dünyanın hiçbir coğrafyasında Ortadoğu'da olduğu kadar çoklu dengeler ve bitmez tükenmez uzun savaşlar yoktur…
Ortadoğu puzzle'ındaki ülkeleri tek tek sayamazsınız, yorulursunuz… Diğer ülkeleri saymak çok daha kolay olacaktır…
Böylesine çok taraflılığın ve kargaşanın zibil olduğu ve kanın sel olup aktığı bir yerde şeytandan bahsetmemek mümkün değildir. Şeytanın olduğu heryerde de şeytani planların olması çok doğaldır…
Artık bölge hakikat(ler)ine ulaşabilmek için yerli ve yabancı bütün medyanın elbirliği ile çizdiği bölge profilinden uzaklaşıp her şeyi tersinden ve farklı okuma mecburiyeti vardır ve zamanı gelmiştir…
O halde aşağıdaki iddiala mutlaka dillendirilmeli, tartışılmalı ve düşünülmelidir;
01- İran ve İsrail bölgeyi şekillendiren gizli ve derin müttefiktir.
02- Türkiye, şeytanın yeni bölge planının gizli askeri yapılmıştır.
03- Bölgede kontrol edilemeyen yönetim, sızılmayan ordu kalmamıştır.
04- Riskli kronik kukla yönetimler yeni kuklalarla değiştirilmiştir.
05- Sıra bölge ordularının savaşmadan demokratik (!) olarak dağıtılmasına gelmiştir.
06- Türk ordusunun sınırlardan çekilip yerine polis koyma komedisi bu görüşün tescilidir.
07- Parçalara ayrılmış küçük devletlerin kurulması başlamıştır.
08- Son gücünü Asya devletlerine ayıran ABD'nin bölge gücü Türkiye olacaktır.
09- İsrail, Yahudi düşmanı yeni Türkiye'de eskisinden daha güçlüdür.
10- Kontrol ve manipülasyonların çoğu, demokratik özgürlük arenası (!) ve oyuncağı olan şeytanın korteksi internet ile yapılmaktadır.

İran Muamması!
İsrail'in, İran ile herhangi bir derin husumeti yoktur!
Tam tersine, tarih sahnesinden silinmelerini ve sürgündeki esaret yıllarında yok (asimile) olmalarını Babil'i işgal eden ve Yahudilerce geri dönüş yolunu açan Pers Kralı Kyros'a borçludurlar.

Zaten İran Yahudileri de tarih boyunca kendilerini güçlü, rahat ve güven içinde hissetmişlerdir.
Günümüzde bile sadece Tahran'da yarısı faal 20'den fazla sinegog bulunmaktadır...

Kaldı ki,
Ahmedinecad liderliğindeki 'Mehdi'ci kıyamet teşkilatı “Encumen-i Hüccetiye” tarikatının, 'Maşiyah'cı radikal Yahudilik örgütü “Nature-i Karta” ile ortak çalıştığını artık bilmeyen yoktur.
Bu sapık tarikatlarin tek ortak amaçları dünyadaki savaşları ve vahşeti hızla arttırarak beklenen kurtarıcının (Mehdi-Maşiyah) gelmesini hızlandırmaktır...
Böylece, İran'ın Şii Mehdi'si ile İbranilerin Siyaonist Maşiyah'ı farklı isimler altında ama aynı misyonda birleşmişlerdir.

Pers-Passim (İran Yahudileri) dostluğunu İran kadar İsrail ve ABD'de de görmek mümkündür. Tabii Bahailiği ve İslam'a geçmiş Yahudileri de karenin dışına çıkarmanız mümkün değildir.
Daha da önemlisi;
İran'ın nükleer santrallerini Hollanda pasaportu taşıyan Yahudi mühendislerin kurduğu iddiası bir ara ayyuka kadar çıkmıştır…

Manzaraya bu gözlüklerle bakılacak olursa
Megolaman mutant kavmin artık görülebilir derin husumeti Araplara, İranlılara değil açıkça Türk milletinedir, Türk vatanınadır...!
Bölgede geçen, kan ve acılarla dolu yakın yüzyılların okunabilen gerçekliği ve dip notları bu söylevin apaçık ispatıdır.
Bu durumda güncel asıl amacın:
Türkiye, Ermenistan, İran, Irak, Suriye arasına yerleştirilecek ve bu ülkeleri tam ortadan kontrol ve idare (istikrarlı periyodik tehdit) edebilecek bir kukla ya da Yuda-Kurdiş şeytan devleti olduğu kolayca anlaşılır.
Bu ŞEYTAN DEVLETİ şeytan devleti Ortadoğu'nun yeni “KİLİT TAŞI”dır
Bu taş aynı zamanda;
Petrol ticaret yolları, vaad edilmiş topraklar, askeri, siyasi ve iktisadi stratejik bölgeler, vb, gibi hayati konular için geometrik noktaya yerleştirilmiş bir canlı nükleer bomba olacaktır…

Mongoloid Oportunizm
Bölgenin Siyoncu ve Evanjelci köleleri, ütopik projeksiyonun kudurmuş köpekleri olarak coğrafyanın asıl sahiplerine içerden ve dışardan havlamaya devam edeceklerdir.

Tarihin o kült kabadayıları Hassan El Sabbah Haşhaşilerinin yerini gönüllü Siyonist Kürt fedaileri almıştır…
Tarihi misyon içinde “Haşhaş”ın yerini doktrin, “ganimet”in yerini ise muhtariyet almış bulunmaktadır.
Bu prematur hilkat garibesinin, içerik sırlarla bezeli inanç birliği üzerine kurulmuş Alamud Krallığı kadar bile yaşamayacağı kesindir.
Durugörüler ve Uzagörümler
Her ne olursa olsun hakimiyet İlahi Adaletin olacaktır.
Bölge oyuncuları değişebilir ama efendileri değişmeyecektir.
Semavi iradeyi değiştirme çabasıdaki Lusiferyan çapulcu kuvvetlerin hezimeti kaçınılmazdır…
Çomak sokulan Suriye Armegeddonundan dağılacak eşek arılarının, önce Lilit'in dul kocasının gözlerini sokması beklenmelidir…
Ataların “Kör Şeytan” lafı boşuna değildir...!

Akrep eninde sonunda kendini vuracak ve yılan kendini yutacaktır…

Hem de "devletim" dediği bataklığında…

Böylece bir sır daha deşifre olmaktadır
Faşist emperyal katillerin elinde globalleştirilen dünyamızda düşman görünen devletlerin gizli ortak olabileceklerini, başta kendi milletleri olmak üzere dünyayı ancak böyle kandırabileceklerini unutmayalım…
Şeytanın Ortadoğu sırrı açık olmuştur…
Bölge milletlerine düşen ise;
Layık oldukları bir yönetim kurmaları ve ölümüne sahip çıkmalarıdır…
Şeytanın en büyük acziyeti gerçekleri bilen insanoğlu ve güçlü, kararlı, inançlı milletlerdir…
Şüphesiz ki, insan nesli İblis'ten çok daha üstündür!
Türkler ne yapacak?
Eeee, müsaade edin de bizim de sırrımız olsun!

Vakit hızla yaklaşıyor...!
İlahi adaletin kılıçları ruh çarklarında bilenmeye devam ediyor...!
Saçtığı alevin ışığı Altaylardan beri sönmedi, söndürülemedi...!

Tepedeki gözü,
Tepegözü yine biz indireceğiz...
Türkler indirecek...!

TÜRKLER KAZANACAK !
BİZ KAZANACAĞIZ !
Ali Aslan DUMANOL, 28 Kasım 2011