
Erdoğan bir zamanlar; "hedefe varmak için papaz elbisesi bile giyerim" demişti galiba(!)..
Giydi de...
Hedefe varmak için Gülen ile yaptığı ittifakın papaz elbisesi giymekten bir farkı yoktu zaten.
Zehirli sarmaşık gibiydi cemaat. Misyonerlik tarzı çalışmaları ile hem zenginleşip obezleştiler, hem de büyüdükçe canavarlaştılar.
ABD'nin dinler arası diyalog neferleri ışık evlerinde "sahi, 7 kollu şamdan neydi, kimlerin simgesiydi" ABD(CİA)yi ışıtma eğitimleri alırken yapıştığı bünyeyi (AKP) sömürdükçe zayıflatmaya başladı.
Erdon ABD'ye ne sözler verdi bilmiyoruz, mecburiyetleri nedir kestiremiyoruz ama belli ki ödenmesini istedikleri senedin(İran Ve Suriye) ödenmesinde acele ediyor.
Suriye ile küresel şeytan SUR'a üfledi . Erdoğan'ın kulağında uyan borusu ötüyor . Deccaliye savaş tamtamları çalıyor. Ve Erdoğan'ın gönüllü veya mecburiyetten ayağına vurulmasına izin verdiği pranga fena halde canını yakıyor.
Ve korkuyor Erdoğan. Hem de ölesiye...
Ve Silivri Yargısı Erdoğan'ın kapısına dayanıyor.
İhanet eden ihanet görür kuralınca, Bürütüslerin çevrelediği dikenli tahtında "canı fena halde yanıyor."
Nemrut'un İbrahim'i attığı ateş, şimdi kendi paçalarını tutuşturuyor.
CİA+FBI+Cemaat ortaklığında ırzına geçilen Türk Hukuku; CİA'dan olma, Cemaatten doğma Engizisyon adlı bir krizi Erdoğan'ın kucağına veriyor.
Ortağa İran ve Suriye dayatılıyor.
Ve Silivri yargısı hançerini Erdoğan'ın böğrüne doğru dayıyor...
Zahide UÇAR, 10 Şubat 2012
zahide@zahideucar.com