Sırtlan Değil De Nedir

İnsanlar, hayatları boyunca, bazen yalnız kaldıkları gibi, devletler de yanlış strateji uygulamaları sebebiyle bazı dönemlerde yalnızlaşabilir. O zaman da milletlerarası kuruluşların dışında kalabilir. Bir başka ifade ile bu topluluklar tarafından dışlanabilir.

Bunun için gerek iç politikada ve gerekse dış politikada gerçekleri görüp, her zaman temkinli davranmak gerekir. Bu konuda tecrübe önemlidir. Uygulamaların içinden gelmek, bu alanların girdaplarında yoğrulmak gerekir.

Dış politikada, sadece akademisyen olmak yeterli değildir. Nazariyatta malumat sahibi olmak kafi olsa, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da başarılı olması gerekirdi. Oysa bakanlığı boyunca, dış politikada aleyhimizde problem üretmekten gayrı bir iş başarabilmiş değildir.

Kontrolsüz dış politika izleyenlerin, dış politikanın labirentlerinden kolaylıkla çıkmaları beklenemez. Dış politikada kapıların açılması için sihirli anahtarı kullanabilme marifetine sahip olmak gerekir. Çorak politika uygulamaları ile toplumun selametini sağlamak mümkün değildir.

Bu açıdan ülkemize bakacak olursak, farklı bir tablo göremeyiz. Boyuna göre politika üretmenin ötesinde, Davutoğlu’ndan bir beklenti içinde olmak hayaldir. Eskiler endam nedir ki büyük işler başarabilsin derlerdi. Bize göre de, bu çok doğru bir tespittir.

Ülkemizi dış politikada bu açıdan değerlendirmek gerekmez mi? Ülkemizde bahis konusu tariflere uyan politikacı yok mu? Vardır, ancak onu dillendirmek herkesin harcı değildir. Ancak bu konuya, beklentisi olmayanlar temas edebilir.

Dış politika konularında müktesebatı olmayanların akıbeti yalnızlıktır, başarısızlıktır. Türkiye’nin Suriye politikasında yalnız kaldığı gibi. Yalnızlaşmak hem acıdır, hem de istiskal sebebidir. Suriye meselesinde dost bilinenler kenara çekilmiş, yem olarak Türkiye kullanılmıştır. Türkiye şimdi bu yalnızlığının yorgunluğunu çekmektedir.

Oynanan bu oyunlara müdrik olamayanlar, şimdi debelenip durmaktadırlar. Ne var ki Suriye’nin hudut ihlali yapan helikopterini düşürmekle efelenmektedirler. Yorgun düşen Suriye’nin helikopteri düşürüleceğine, Ege Denizinde bulunan ve 2004 yılından beri Yunanistan tarafından işgal edilen Eşek Adası, Bulamaç Adası ve Nergizcik Adasını istirdat etmek için gereken müdahalenin yapılması, gerekirse Yunanistan’la savaş moduna girme gibi bir cesaretin gösterilmesi gerekmez mi?

Dış politikadaki beceriksizlikler sebebiyle nedamet duyup, milletten özür dilemek varken, inadi davranışlardan vazgeçmemek yanlıştır. Bu uygulamalar sebebiyle Beşar Esad’ın inisiyatifi ele alması kaçınılmazdır. Bu ayıp, mevcut hükümet için yeterli değil midir? Sadece hakaretlere devam etmek, bu mağlubiyeti ortadan kaldırmaz ve kişileri de başarılı kılmaz.

Frensiz dış politikada gelinen nokta, başarısızlıktan öte bir şeye yaramadı. Tam aksi komşuların ve Müslüman ülkelerin iğbirarını çekti. Bir menfaat de sağlanabilmiş değildir. Emperyalist sırtlanların önüne düşenlerin sonu malumdur. Küresel tefeciler ve emperyalist devletler, sırtlan değil de nedir?

Bunlar menfaatleri için kan dökerler, ülkeleri talan ederler. Bunu da demokrasi ve insan hakları adına yaptıklarını söylerler.

Kalın saadetle.

İsmail MÜFTÜOĞLU, 17 Eylül 2013, Afyonkarahisar
i-muftuoglu@hotmail.com