Son Harekat Kod Adı: Yahuda / Erdal SARIZEYBEK

Emekli Jandarma Albay - Yazar

Son Harekat Kod Adı: Yahuda / Erdal SARIZEYBEK

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Kas 11, 2010 22:21

Son Harekat Kod Adı: Yahuda

GİRİŞ

Bu kitap;

Türk tarihinin tüm sayfalarını kanlarıyla yazmış,

bize bu vatanı emanet etmek için can almış ve can vermiş

vatan evlatlarına ithaf edilmiştir.

AZİZ ŞEHİTLERİMİZ RUHLARINIZ ŞAD OLSUN!

SİZLERİ UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ…

- Komutanım yardım et!

Gün doğumuyla başlayan çatışma beş saattir sürüyordu, aralıksız. Irak’tan gelen teröristler Meşelik, Leylek Dağı, Dereyanı ve Konur istikametinde dört koldan Aktütün’e saldırıyordu. Şehitlerimiz vardı. Meşelik bölgesinde ise, bir asker sürekli çağrı yapıyordu, komutanım yardım et, diyerek. Gidemiyorduk yanına. Teröristler karşısında tek başına kalmıştı. Yanındaki iki asker şehit ve kendi yalnız.

- Komutanım yardım et!

En yakın mevzi yaklaşık beş yüz metre uzaktaki Bayrak Tepe idi, sarp ve dik bir kayalığın üzerinde kurulu. Bu mevzi yerini terk edip askerin yardımına gitse teröristler hemen orayı alacak, bir daha o istikamette ilerleme şansımız olmayacak, dolayısıyla çevredeki askerlerin de yaşama şansı kalmayacaktı. Bir gurup terörist aynı istikamette çembere alınmış, çatışma sürüyordu. Çevresindeki olan bitenden habersiz olan Mehmetçik son bir umutla sesleniyordu bize. Dayanmak zordu bu çağrılara.

- Komutanım yardım et!

Bayrak Tepe en uçtaki son mevzi idi. Yardım isteyen ise, ondan da ilerlideki son asker. Makineli tüfek nişancısıydı. Irak’tan Leylek Dağına doğru gelen teröristlerin yaklaşma istikametini tek başına kapatıyordu. Yan mevzideki tim komutanı Asteğmen Ejder Polat hain kurşunla şehit olmuştu. Bayrak Tepe ile asıl kuvvetlerin bulunduğu Aktütün karakolu arasında ise yaklaşık on beş terörist çembere alınmış, kaçamıyordu. Kaçamıyorlar ama takviye birliklerinin de yolunu kapatıyorlardı, geçemiyorduk. Bayrak Tepe ve Aktütün timleri tüm gayretiyle bu teröristleri yok etmeye çalışıyordu, yolu açmak için. Tek tek vuruluyordu teröristler ama zaman geçiyor, telsiz çağrısı içimizi yakıyordu, dayanmak zordu.

- Komutanım yardım et!

Çemberin diğer bir ucu olan Berçay sırtlarında ise, tim komutanı Astsubay Aşkın Yeldiren şehit düşmüştü. Kalan askeri ateşe devam ediyordu. Teröristler takviye yollarına pusu atmıştı. Her yerden roket, havan, mermi sesleri geliyordu. Hangi mevzide ne olup bittiğini anlamak imkânsızdı. Kaç şehidimizin olduğunu dahi bilmiyorduk. Yaralılar kendi başına kalmıştı. Karakol çevresinde çatışmalar devam ediyordu. Bir terörist giriş kapısında havan nişancısı astsubay tarafından vurulmuştu. Bölgeye yalnızca Kobra helikopterleri yanaşıyor ama çatışma yakın mesafede sürdüğünden faydası olmuyordu. Durum vahimdi. Bayrak Tepeye giden yol temizlenmeden öteye geçme şansımız yoktu. Yardım isteyen askerdeki telsiz çatışma boyunca hiç susmadı; Komutanım yardım et! Allahım, ne acıydı bu!

Okuduklarınız yakın tarihimize 22 şehitle yazılmış Aktütün çatışmasında geçer. Yıl 1992, aylardan Eylül’dür. Bölgedeki karakollara saldırı yapılacağı bilinmektedir. Olaydan bir hafta önce, gene tarihe 19 şehitle yazılmış Alan çatışmasını incelemek için Şemdinli’ye üst düzey yetkililer gelmiştir. Anlatılmıştır bir bir; nerdedir bu teröristler, ne yapacaklardır, diye. Buna rağmen Irak’taki terörist yuvalarına harekât izni verilmemiştir. İzin verilmediği için de o hainler Irak’tan gelip bizi vurmuştur, bile bile, göz göre göre.

Şimdi acıyla hatırlıyorum o günleri, yardım isteyen askerimizin sesi kulağımda çınlıyor. Sonra Dağlıca aklıma geliyor., Avaşin bölgesindeki terörist varlığı ve tehdidi bilinmesine rağmen ordumuza yetki vermeyen hükümetin anlaşıulmaz bu tavrı yüreğimi parçalıyor. Dağlıca’da, telsizle yapılan çağrıları duyar gibi oluyorum: Komutanım yardım et, Komutanım yardım et! Ardından korkunç bir çatışma ve şehitlerin görüntüleri, aileleri, çocukları geçiyor bir bir. Acı dolu feryatlar yakıyor bizi. Yüreğimiz yanıyor, kim dayanabilir bu acıya, diye kendime soruyorum. Bizi bu hallere kim düşürdü, diyorum kim, Mehmetçiği bu hallere kim düşürdü?

Yahuda

21 Ekim 2007 sabahı acı bir haberle uyandık; teröristler bir taburumuza saldırmıştı. Irak’tan geldiler ve Irak’a kaçtılar. Biz gitmedik peşlerinden, gidemedik. Dağlıca’da Mehmetçiğe yapılan saldırı incitti bizi, gururumuzu kırdı. PKK değildi, ABD değildi bu saldırının arkasındaki, bir Yahuda[1] operasyonuydu ama göremedik. Mehmetçikle kahramanlık, Mehmetçikle ulusu arasındaki bağları kırmak istiyorlardı, onun için yapıldı bu saldırı, anlayamadık. Yahudanın hain eli Mehmetçiğe Dağlıca’da uzanmıştı. Sekiz Mehmetçik sözde esir edilmiş, Türk ulusu ile esaret, Mehmetçikle korkaklık kavramları yan yana getirilmişti, kavrayamadık.

Yahuda Gücü[2]’nü arkasına alan medya bu olayı aylarca gündeminden düşürmedi. İhanet ile Mehmetçik yan yana anılmaya başladı, ta ki Genel Kurmay’ın müdahalesine kadar: Son günlerde basın ve yayın organlarında: 21 Ekim 2007 tarihli Dağlıca saldırısı sonrası gelişen olaylar hakkında çok sayıda haber ve yorum yer almakta ve yoğun bir tartışma ortamı yaratılmış bulunmaktadır. Bu ve benzer olayları kullanarak Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmayı, onun terörle mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerine sahip çıkmadaki kararlılığını aşındırmayı düşünenlerin çabaları beyhudedir. Saygı ile duyurulur[3].’’

Aslında bu operasyonlar ilk olarak 4 Temmuz 2003’de başladı. Irak’ın Süleymaniyesinde Amerikalı askerler, Özel Kuvvetler Komutanlığına mensup 11 Mehmetçiği gözaltına aldı. Barzani peşmergelerinin gözetiminde başlarına çuval geçirildi. Yer gök delinir sanmıştık ama olmadı, ne yer sarsıldı ne de gök. ABD’ye nota verin, diye haykıran seslere Başbakan, bu müzik notası değil, diyecek kadar milli duygularımıza uzaktı, acımızı yüreğimize gömdük. Ardından, Genel Kurmay eski Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök tarafından,‘’yolsuzluk’’ adı altında soruşturmalar başlattı. Yüzlerce Mehmetçiğin ifadeleri alındı. Yargılandılar. Çoğu beraat etti ama askeri gücümüzün temeli olan disiplin zaafa uğratılmıştı, farkına varamadık. Durmak bilmedi bu operasyonlar; Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Oramiral İlhami Erdil basına açık bir yargılama sonucu mahkûm edilerek cezaevine konuldu. İşbirlikçi medya tarafından bu olayı kamuoyuna ‘’Ordu-Yolsuzluk-Esaret-Korkaklık’’ temaları şeklinde yansıttı ama biz gerçeği göremedik. Vurulan Mehmetçik’ti, vurulan Türk milletinin onuruydu, gururuydu, farkında olamadık.

Bugünün dünden farkı yok inanın, değişen bir şey yok. Her yanımız tehdit altında, hepimiz görüyoruz ama müdahale edenimiz yok, sesini çıkaranın boynunu vuruyorlar sanki!

Aslında 12 Nisan aslında bir dönüm noktası olmuştu bizim için. Genel Kurmay Başkanımız bekamıza yönelik yakın ve ağır tehditleri bir bir sıralamıştı: “Bugün PKK'yı Kuzey Irak'tan, Kuzey Irak'ı Irak'ın bütününden ayrı düşünerek çözümler üretemezsiniz, hepsi birbiriyle organik ilişki içinde. Şu soruyu bana sorabilirsiniz: 'Peki Kuzey Irak'a bir operasyon yapılmalı mı?' Yapılmalı. Olayın iki boyutu var. Birincisi sadece asker olarak baktığım zaman, evet yapılmalı. Fayda sağlar mı? Evet, sağlar. Olayın ikinci boyutu, siyasi olaydır. Bir hudut ötesi operasyon yapılması için bir siyasi kararın ortaya çıkması lazım. TSK, yasal zeminde görev verildiğinde bu operasyonları yapma gücüne fazlasıyla sahiptir[4].’’

Tehdit Irak’taydı. Yakındı. yanı başımızdaydı. Tehdit, PKK’yı aşmış, bekamıza yönelmişti artık. TBMM’ne, hükümete, siyasilere bu tehdidi duyuran Genel Kurmay Başkanı idi, geçmişin genç bir binbaşı değil. O temiz saflığımızla gene bekledik. Bekledik ki, yer sarsılsın, gök sarsılsın, hesap sorulsun! Ama olmadı, sarsılan biz olduk, sarsılan gururumuz ve onurumuz oldu. Aldırmadılar endişelerimize, çocuklarımızın geleceğinden duyduğumuz kaygılarımıza aldırmadılar. Medya bu olayı olası seçimler ardına gizledi, ‘’özde ve sözde’’ deyişi ardına gizledi, biz göremedik. Hükümet de üstüne almadı hiç. Sanki güllük ve gülistanlıktı ülkemiz, karakolumuz, Mehmedimiz güvendeydi.

Aslında bu oyunu bize 15 yıl önce de oynamışlardı bize. Irak’a harekât yapalım, diyen o zamanların genç binbaşısını, tehdit Irak kuzeyinde, diyen binbaşısını dinlememiş üstelik gülüp geçmişlerdi bugünkü zihniyetin artçıları. Onların güldü, biz 74 şehit verdik! Onlar güldü ama biz ağladık!

Bugünün dünden farkı yok artık. Tehdit açık, tehdit yakın, tehdit ağır. Ama gene kimse üzerine almıyor, aldırış etmiyor, sanki bu vatan onların değil, sanki bu şehit vatan şehidi değil! Belki de gülüyorlar halimize tıpkı15 yıl önceki gibi. Ama böyle gidersek eğer, gene ağlayan biz olacağız onlar değil! Şırnak’ta pusu; 13 şehit! Köye baskın; 14 şehit! Dağlıca’ya baskın; 12 şehit! Siyasi otorite yüzünden gecikmiş bir harekâtta 27 şehit! Tıpkı dün gibi…

Kim düşürüyor bizi bu hallere kim, aklınıza gelmiyor mu bu soruyu sormak?

ABD ve Yahuda

Şimdi harekât yaptırıyorlar Mehmetçiğe hem de Amerikan ve Yahuda istihbaratıyla, yalan bunlar, bir oyun bu! Dağdakileri zorluyorlar Barzani’ye gitsin diye, PKK’nın yeni lideri Barzani artık! Dağdaysanız terörist, yerdeyseniz peşmergesiniz artık, hem de Barzani’nin himayesinde! Bakın İmralı’da yatan bölücü başının kardeşine, düğün yapıyormuş düğün! Bir zamanların terörist başı şimdi peşmerge damadı oldu, Yahuda medyası böyle anlatıyor bize!

ABD istihbaratı paylaşacakmış, PKK müşterek düşmanmış, Başbakan’ın terörle mücadele kararlılığı sürecekmiş, yalan tüm bunlar yalan! Bakın bir hava harekâtlarına, haritayı elinize alın ve de yakından bakın, uçaklarımız nereyi bombalıyor: Hakurk ve Basyan! Neresi bunlar? Biri Şemdinli’nin hemen güneyi, diğeri de hemen batısı! Yani teröristler bize bir nefes kadar yakın ve üstelik kaçanı da yok, kimden cesaret alıyor bunlar? 12 Nisan’dan beri bunları buraya yerleştiren kim, destek veren kim? Bunlara cüret veren kim cüret, Türk milletine kafa tutmak cüretini? Sizce tüm bunların anlamı nedir?

Artık bizim için hakikat şudur; ABD Irak’ı işgal etmiş ve parçalamıştır. Kuzeyde Kürt devleti kurulmuş ve Büyük Kürdistan’ın temelleri atılmıştır. Ayrılıkçı güçlerin yeni lideri Barzani’dir. İsrail bu projeye destek vermektedir. PKK’nın yerini toplumsal olaylar alacak, demokrasi adına insan hakları adına PKK milisleri çaresiz halkımız meydanlara dökecek, adına ifade özgürlüğü diyecek! Bakın ABD’li generale, ne diyor; PKK ile masaya oturun!

Kim bunlar?

Bizi ihanet projesine ortak etmeye çalışan kim?

Kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışan kim?

Birliğimizi bütünlüğümüzü bozmaya çalışıyorlar!

Bu proje Türk varlığına, Türk milletine ihanet olduğunu kimse görmüyor mu, kimse anlamıyor mu?

Hain dediklerimiz kim?

Bu projeye destek veren kim?

Vatana ihanet eden kim?

İşte hakikat budur!

Vakit geç değil, aklımızı başımıza alıp hakikatleri bir görürsek, Irak kuzeyinde kurulan Barzani Yahudi Kürt devletinin bizim için bir sonun başlangıcı olacağını anlayacağız. İhanete göz yummak demokrasi değil, insan hakkı değil, anlayacağız bunu ama kimse görmek istemiyor. Böyle bir devletin Yahudi-Kürt devleti olacağından da kimse söz etmek istemiyor. Elimizde bir Türk Cumhuriyeti kaldı 1923’lerin. Onu da savunmakta zorlanıyoruz bugün. Böyle gidersek eğer bir gün o da kalmayacak!

Bugünün dünden farkı yok değil, elbet var. Düşman artık topla tüfekle saldırmıyor, ekonomik yönden işgal ediyor, yönetimi ele alıyor, Yahuda’nın bir operasyonu bu.

Bugünün son Osmanlı döneminden farkı yok değil, elbet var. Kurtuluş savaşındaki gücümüzü oluşturan Türk Ulusu kimliğimize saldırıyorlar şimdi. Mehmetçiğe saldırıyorlar milli gücümüzü yok edebilmek için. Yahuda’nın işi bu!

Yahuda’nın İşi Bu

Bugün farklı artık dünden, düşmanımızı bugün tanımak daha zor çünkü içimizde, kimin Yahuda olduğu belli değil.

Büyük Orta Doğu Projesinin ardında İsrail var. İsrail’in yürüttüğü bir savaştır bu; iki bin yıllık bir rüyanın günümüz tarihine atılmış ilk adımı, var ya da yok olmak arasında geçen bir ölüm kalım savaşı. Bu toprakları Yahuda’ya altın tepsi içinde mi sunacağız? Kimse bilmiyor mu; gün gelecek ABD gidecek bu diyarlardan, geriye Yahuda Gücü ve AB siyaseti kalacak, bir de biz. Karar veriniz o zaman, mademki tetiği ilk çeken kazanıyor bu devir de, tetiği kim ilk çekecek, son harekât için bir adım ileri kim atacak?

Irak’ın işgali bizim için önemlidir, hükümet ses çıkarmasa da siz bilmek zorundasınız. Yahuda’nın Filistin ve Kudüs’ü işgali önemlidir, Tayyip Bey hiç sesini çıkarmasa da siz bilmelisiniz. Barzani’nin Musul ve Kerkük’ü işgali de önemlidir, hiç sözü edilmese de. Barzani’nin kuzey Irak’ta Kürt devleti kurması da, Kıbrıs’taki Rumların AB üyesi bir devlet olması da, KKTC de, Hazar etrafındaki Türk devletleri de bizim için önemlidir. Hayati konular bunlar bizim için, geleceğimiz için, bekamız için hem de çok önemli konular, susmakla tehdit yok olmuyor, bilmelisiniz artık.

Bizi yönetenler kayıtsız. Tehditler ülkemizi sarıyor dört bir yandan, titreyen yok, hesap veren yok, soran yok. Farklı bir oyun oynanıyor bize, eskisi gibi değil. Bu oyun bitmez, bitmeyecek, yüzyıllar sürecek. Yüzyılın projesinde bu oyunu bozacak tek güç var Ortadoğu’da, o da; biziz, biz yani Türk Ulusu ve Türk ordusu, başkası yok!

Tehdit açık ve yakın, kör gözler bile görür oldu artık. Eğer ki bir adım ileri atmaz isek, tarih tekerrür edecek ve Türk varlığını yok etmek isteyen Haçlı zihniyeti bin yıllık emelini gerçekleştirmek için bir adım daha ileri atacaktır.

Şimdi karar zamanı; ya elimizdeki topraklara sahip çıkacağız ya da bu toprakların yavaş yavaş elimizden çıktığını göreceğiz. Bu yok oluşu görmek istemiyorsak eğer, hala ayakta duran milli güçlerimizle karşı harekete geçeceğiz. Gelecekte çocuklarımıza güçlü ve güvenli bir ülke bırakmak istiyorsak eğer bir adım ileri atacağız, tetiği ilk biz çekeceğiz son bir harekât için…

Bu kitabı, geçmişin tarihini tekrar etmek için size yazmadım. Günümüz Türkiyesinde yok edilmek istenen iki hedef vardır; biri Türk varlığı, diğeri ise Türk ordusudur yani Mehmetçik. Mehmetçik bizim ülkemizde hem Türk milletinin hem de Türk ordusunun sembolüdür. Bu sembol Türk’ün varlığını ve gücünü temsil eder. Mehmetçiğe atılan her kurşun Türk’ün varlığına atılmış demektir. Vurulan asker değil Türk milletinin yüreği olacaktır. Bu yürek bunca hain kurşuna dayanamaz, bunca hainliği bu yürek taşımaz!

Yüreğimizdeki yaralara derman olur umuduyla yazdım bu kitabı. Sizlere Mehmetçiği anlattım, kahramanlığını, cesaretini, bile bile ölüme gidişini Türk ulusu için, Türk yurdu için, Türk’ün ilelebet varlığı için. Bir avuç isimsiz kahramanın İran’daki PKK inlerini nasıl vurduğunu anlattım, onlarla gurur duymanız için. Buna ihtiyacımız var, Mehmetçiğin kahramanlık destanlarını duymaya her zamankinden çok ihtiyacımız var, geleceğe umutla bakabilmemiz için.

Son günlerde moda olan ‘’ anlık istihbarat, müşterek düşman’’ oyununun ardındaki gerçekleri anlattım. Bunun bir Yahuda oyunu olduğunu gözler önüne sermek istedim. Henüz vakit varken harekete geçmemiz gerektiğini, Türk ulusunun ve yurdunun bekası için bunun şart olduğunu anlattım.

Bu satırlarla sizlere seslenmek gücünü de tarihimizden aldım, başkasından değil. Önemli olan yaşamaktır ama şerefli, onurlu ve de bağımsız olarak yaşamak, çocuklarımızın yarınlarından endişe duymadan yaşamak!

Mustafa Kemal’in Büyük Nutku’nun ilk satırlarını bir hatırlayınız[5]:

‘’Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun istiklâlden yoksun millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık görülemez.

Yabancı bir devletin koruyup kollayıcılığını kabul etmek insanlık vasıflarından yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten de bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, isteyerek başına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.

Hâlbuki Türk'ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür.

Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!‘’


Esir olmak istemiyorsak eğer bir adım ileri atacağız, vakit henüz geç değil…

____________________________________________
[1] Yahuda. Hz. Yakup’un dört oğlundan biri. Hz. İshak’ın oğlu Hz. Yakup Harran’da Lea ile evlendi. Dört oğlu oldu: Ruben , Şimon, Levi ve Yahuda.. Bkz: Eski Ahit(Tekvin).

[2] Yahuda Gücü: Hz. Yakup oğlu Yahuda’ya seslenir: ‘’Yahuda, kardeşlerin seni övecek, elin düşmanlarının ensesinde olacak, kardeşlerin önünde eğilecek. Yahuda bir aslan yavrusudur, oğlum benim, avından dönüp yere çömelir, aslan gibi, dişi bir aslan gibi yatarsın. Kim onu uyandırmaya cesaret edebilir? Sahibi gelinceye kadar krallık asası elinden çıkmayacak!’’ dedi. Eski Ahit, bölüm 49.

[3] Genel Kurmay Başkanlığının 18 Ocak 2008 günlü basın açıklaması.

[4] Genel Kurmay Başkanlığının 12 Nisan 2007 günlü basın açıklaması.

[5] Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk.


Erdal SARIZEYBEK, 2 Kasım 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Erdal SARIZEYBEK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x