Köşe yazarları, "Son Osmanlı Padişahı 1. Recep Tayyip Erdoğan" pankartını ele aldı. "Osmanlı'ya özlem"i kimisi haklı buldu, kimisi bu özleme akıl erdiremedi. Kimisi ise, "Yeni Osmanlı'nın tıpkı irtica gibi yeni bir yapay tehdit olduğunu" savundu.

Ekşi: Osmanlı'nın nesini özlüyorlar?
Hürriyet yazarı Oktay Ekşi, "Neyin özlemi?" başlıklı yazısında "Son zamanlarda bir 'Osmanlı' lafıdır gidiyor. Bakıyorsunuz, Filistin'e gitmiş bir gazeteci, sokaktaki bir yarı cahil Arap'ın lafını büyük bir iftiharla nakletmiş: 'Keşke Osmanlı buraları terk etmeseydi de huzur içinde yaşasaydık.' Merak ediyoruz, bir 'Osmanlı modası' yaratmaya çalışanların derdi -veya özlemi- nedir?" ifadelerini kullandı.
"Toplam 36 Padişah çıkarmış Osmanlı hanedanından Fatih Sultan Mehmet'i, hadi kılıçlarının hakkını vermek için Yavuz Sultan Selim ile bir de Kanuni Sultan Süleyman'ı ayırırsanız geriye kalan 33 Padişah'tan hangisini saygıyla, hayranlıkla, ileri görüşlülükle anacaksınız?" diyen Ekşi, Osmanlı hanedanının kurucu tebaası olan Türk halkını ezdiğini ve azınlıklara ezdirdiğini, Mimar Sinan'ın eserleri dışında Osmanlı tarihinin medeniyete anlamlı tek bir katkı koymadığını, imparatorluğun özellikle son yüz yılında yabancı devlet elçilerinin Padişah ve hükümetten daha fazla söz sahibi olduğunu vb. belirterek "Osmanlı Hanedanı yaşayanlarının bile özlemediği bir döneme duyulan bu hasretin altında, onun yerine kurulan Cumhuriyetin bazı temel değerlerini hala hazmedememek yatıyor olmasın?" sözleriyle yazısını bitirdi.
Bir diğer Hürriyet yazarı Cüneyt Ülsever ise, "Başbakan'a yağ çekme yarışında 1.liği Metrobüsün açılışında asılan afiş kazanmış olmalı. Ancak, yağdanlık olma yarışındaki başarısı nedeni ile değil, gerçeği en yalın anlatan afiş olduğu için" diyerek başladığı yazısında, Erdoğan'ın ülkeyi de AKP'yi de bir padişah gibi kimseyi dinlemeden yönettiğini ve seçim uğruna işsizliğe göz yumduğunu yazdı.
Aköz: Halk vatandaşlıkla yetinemiyor, tebaalık günlerini arıyor
Sabah yazarı Emre Aköz, "Bu pankartı açanlar acaba provokasyon peşinde miydi? Belki de Erdoğan karşıtı medyanın eline koz vermeye çalışıyorlardı. Hepsi olabilir. Ancak biz, samimi olduklarını varsayarak konuyu ele alalım" ifadelerini kullandı ve birçok vatandaşın Cumhuriyet kavramı ile "yetinmek" istemediğini, "Osmanlı'nın şaşaalı günlerini" yeniden yaşamak istediğini öne sürdü.
Aköz, halkın padişahlığa dönme arzusunun sebebini de şöyle açıkladı: "Çünkü bizde cumhuriyet kelimesi, sınırlar içinde tıkılıp kalmışlığı çağrıştırır. Bu şekilde algılanır. 'Biz bize yeteriz', 'Yerli malı, yurdun malı, herkes onu kullanmalı', 'Bir Türk dünyaya bedeldir'... Bu ve benzeri sloganlar, hep dışa kapalı bir ülkenin düşünce biçimini ortaya koyar. Yurtdışı seyahatlerinde bin bir türlü insanla tanışanları, ülke ülke dolaşıp mal satmaya çalışanları, ABD'de, İngiltere'de, Almanya'da eğitim görenleri bu ufku dar laflar kesmez. Onlar için Cumhuriyet askerdir, polistir, validir, kaymakamdır, jandarmadır, gümrükçüdür. Velhasıl memurdur, bürokrattır. Belki biraz da eşraftır, esnaftır, köylüdür. Hadi hadi Vehbi Koç'tur, biraz da üniversite hocasıdır. Cumhuriyet işadamı değildir, tüccar değildir. Burjuva hiç değildir."
"Yeni Osmanlı" kavramının Turgut Özal döneminde, "Türkiye'nin girişimcileri, elde bond çanta, dünyaya açıldıkları günlerde" ortaya atıldığını belirten Aköz, "cumhuriyetin ne kadar kavruk bir kavram olduğunun ilk kez o günlerde ortaya çıktığını" da ekledi.
Türköne: "Osmanlı tehdidi"ni abartanlara bakmayın
Zaman yazarı Mümtazer Türköne ise, "Provokasyon dediğimiz 'içerdenmiş gibi' yapılan eylem veya söylenen sözdür. Bir miktar inandırıcılığı olmalıdır ki işe yarasın" diyerek, salı günü Kadıköy'de açılan pankartın provokasyon değil, en fazla bir protesto olabileceğini ve örneğin bir CHP'li ya da "Ergenekon yakını" tarafından hazırlanmış olabileceğini ileri sürdü. Ülsever ve Ekşi'nin yazılarını da eleştiren Türköne, "Bu düşük pankarta, mal bulmuş Mağribi gibi yapışan köşe yazarlarının çokluğu, yeni bir arayışın işareti olmalı. Siyasete müdahale aracı olarak geçmişte sürekli kaynatılan irtica kazanının ateşi söndü. Şimdi bir 'Osmanlı tehdidi' pişiriliyor. Davos sonrası Ortadoğu coğrafyasında sıkça dile getirilen 'Osmanlı özlemi', bu tehdidin ilham kaynağı oldu" dedi.
Yeni Osmanlıcılık'ın ABD'li makamlar tarafından da telaffuz edilmesinin önemsenmemesi gerektiğini, bu kavramı öne çıkaranların sahte bir tehdit yaratmaya çalıştıklarını tekrar tekrar vurgulayan Türköne, Ülsever ve Ekşi'nin Hürriyet gazetesinde yazmasından hareketle "bu sahte tehdit"in Hükümet ile başı dertte olan Doğan Medya grubunun öncülüğünde yaratılmaya çalışıldığını da ima etti.
Kaynak