Sözleşmeli asker, sözleşmeli başbakan / Savaş SÜZAL

Sözleşmeli asker, sözleşmeli başbakan / Savaş SÜZAL

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Kas 09, 2010 0:52

Sözleşmeli asker, sözleşmeli başbakan

Hatırlarsanız sevgili okurum füzesavar sisteminin Türkiye’ye yerleştirilmesi konusunu AKP’nin kabul ettiğini, şimdilerde yapılan itirazların da yalnızca tribünlere oynanan bir oyun olduğunu daha önce vurgulamıştık. Hükümet tarafından yapılan son açıklamaların tercümesi de atı alanın çoktan Üsküdar’ı geçtiğini ortaya koyuyor.

Peki, ne oldu, bizimkilerin İran ile yürüttükleri muhabbetli itirazlarına? İran’a karşı olduğunu çocukların bile bildiği sistem nasıl anlatılıyor, Tahran’a? İstanbul basını farkında değil ama ABD, sessizce Basra körfezinde İran kıyıları karşısında yığınak yapıyor. Şu anda Basra Körfezi’ndeki uçak gemisi sayısının üçe, nükleer denizaltıların da dörde çıktığını biliyoruz. İşte bu son yığınak nedeniyle Tahran, “Aman Türkiye aracılığıyla nükleer görüşme yapalım” önerisini ortaya attı.

ABD, Asya’da ve özellikle de Orta Asya’daki askeri varlığını artırmak istiyor. Şimdi bu haberi füze haberi ile birleştirip biraz kafayı zorlarsanız, tezgâhlanan olayı anlar ve çözersiniz. Bir zamanlar Rusya sınırını koruyan Türkiye önemliyken, şimdilerde Çin sınırına yakın üsler değerli. Yeni enerji kaynaklarının da Orta Asya’da olduğunu düşünürsek.

Peki, bu yeni stratejilerin gerçek hedefi yalnızca petrol, yani enerji mi? Özellikle dünya, hava kirlenmesi nedeniyle alternatif enerji kaynaklarına yönelmişken. Tabii ki hayır. İşin özünde yeni askeri güç yerleşimi de var. Yani ABD, kendi süper güçlük durumunu, muhtemel yeni süper güç olmaya başlayan Çin ve toparlanmaya başlayan Rusya’ya karşı da hazırlıyor. Yani askeri olarak dünya, yeni bir düzen hesabı içinde.

Diyeceksiniz ki AB buna neden sessiz? Normal. Avrupa’yı son ekonomik kriz felaket sallamış durumda. Bakın Yunanistan, Almanya, İtalya, İspanya, Fransa’nın ekonomik sıkıntılarına, uygulamalarına. Öncelikle içeride ellerini kuvvetlendirme çabasındalar. Şimdilik askeri hedeflere yönelik ihtiraslar, önceliklerini kaybetmiş durumda. Ama onlar da askerlerini ikinci plana atmış değiller.

Peki, bu yeni dünya düzeni kurulurken ülkemizi idare edenler ne yapıyor? Öncelikle askeri harcadılar. Belki orduyu İran’da olduğu gibi yeniden kurarlar. Bu harcama kendi inisiyatifleri ile mi yoksa okyanus ötesinden aldıkları talimatla mı oldu, işte orası net değil. Zira bugüne kadar ülke güvenliği konusunda stratejik planlar yapan askerler, son zamanlarda ABD’nin ülke geleceği konusunda oynadığı rolden rahatsızdılar.

Bu askerin yok edilmesi içeride işbirlikçilerin işine yarasa da daha çok bölgede efelik yapmaya hazırlanan dış güçlerin ekmeğine yağ sürer. Ankara, şimdilerde kadrolu askeri yok edip bir lejyoner birlik kurma yolunda. Peki, ama neden sözleşmeli orduya ihtiyaç var? PKK terör örgütü ile arkadaşlar görüşmeler yapıp terörü durdurmuyorlar mı? Öyleyse neden paralı askere ihtiyaç var. Yani amaç işsizliği önlemek mi? Tabii ki hayır.

Öyleyse ne? Neden paralı asker? Bir kere hatırlarsanız ülke sınırlarının korunması askerden alınıp, özel sivil sınır koruma gücüne verilecek. Hesap bu. İçeride güvenliği, maşallah her gün şişmanlayan polis gücü koruyacak. İşte o zaman anlıyorsunuz ki amaç Atatürk’ün ordusunu yok etmek.

Şu anda Türkiye’de yaşananlar Osmanlının son günlerinde işgal kuvvetlerinin padişah Vahdettin’e dikte ettirdikleri koşullarla aynı. Evet, ister kabul edin ister etmeyin Türkiye, fiilen silah gücüyle yendiği Sevr şartlarına oturtulmuş bulunuyor. Basın ise aynı İstanbul’daki mütareke basını. Tüm bunlar halkın umurunda değil. Sanki biri topluma afyon üflemiş de gözler açık uyuyorlar gibi. Taşımacılık ücretlerine de zam yapılmış. Et, yumurta, tavuk, ekmek sebze meyve derken şu anda halk yediği kazığın şaşkınlığında sus pus...

Peki, asker sözleşmeli olur da, neden siyasetçiler sözleşmeli olmaz? Aynı şirket genel müdürü gibi sözleşmeli bir başbakan olsa, ülke zarara girince işten atıp maaşını ve ikramiyesini kessek ne olur. Yani bundan kötü olmaz herhalde.


Savaş SÜZAL, 9 Kasım 2010, YENİÇAĞ
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 13 konuk

x