Süleyman benim ecdadım değil! / Necdet SARAÇ

Süleyman benim ecdadım değil! / Necdet SARAÇ

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Ara 01, 2012 18:50

Süleyman benim ecdadım değil!

Başta Fatih, Yavuz ve Süleyman olmak üzere muhtemelen bütün padişahları, Adalet, iyilik, merhamet ve kahramanlık timsali gördüğü için Başbakan Erdoğan’ın “benim ecdadımı temsil etmiyor” diye yerden yere vurduğu ve dolaylı da olsa “yasaklayın” dediği Muhteşem Yüzyıl dizisi ile ilgili tartışmalar büyüyor. Sanat çevreleri dahil, bir bütün olarak “muhalefet cephesi” Erdoğan’a sansür, yasak ve benzeri haklı gerekçelerle karşı çıkıyorlar. Ancak asıl tartışmaya girmekten de kaçıyorlar. Yani, Süleyman da dahil padişahların gerçekten “adalet, iyilik, merhamet ve kahramanlık timsali” olup olmadıklarını tartışmıyorlar. Hatta, Osmanlı’nın kendisiyle hiç alakası olmayan toprakları işgal etmesini kahramanlık diye övüyorlar, işgale ve savaşa meşruiyet kazandırıyorlar.

Erdoğan’ı eleştirenlerin Osmanlı övgüsünde sınır yok! Övgüde sınır olmayınca, örneğin, Emin Çölaşan, kaygısızca “Kanuni Sultan Süleyman gerçek bir padişahtır. Benim gözümde gerçek bir kahramandır.(...) Tayyip ‘Ecdadımız’ derken dikkat etsin. Elbette iyi ecdadımız vardır. Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman gibi” diye yazabiliyor.

Yasakçılığa, sansüre karşı çıkacaksın, sonra gerçeklerden kaçıp, “Resmi Osmanlı Tarihi” ezberine sığınıp Kanuni’yi kahraman ilan edeceksin. Yazık! Bu yaklaşımlar sürdükçe, gerçeklerle yüzleşmeden kaçıldıkça, ne Erdoğan’la hesaplaşılabilir ne de bir adım yol alınabilir!

Prof. Sina Akşin ve Prof. Mustafa Akdağ, Emin Çölaşan’ın “işte padişah, işte kahraman” dediği ve kendisine “Kanuni” adını verdiren I. Süleyman’ın 46 yıllık iktidar döneminde toplumun dokusuna müdahale ettiğini, Sünniliğe, dine, İslama zarar veriyor diye, matematik, felsefe ve kelam gibi müspet bilim ve düşünce hayatı ile ilgili derslerin medrese programlarından çıkartıldığını bütün detaylarıyla açıkça yazmışlar.

Şimdi ben de soruyorum;

1)
Kanuni’nin “matematik ve müspet bilimleri” yasakladığı doğru mudur?

2) “Adil bir yasa yapıcı”, “gerçek bir padişah”, “gerçek bir kahraman” olarak nitelenen ve namı Kanuni Sultan Süleyman olan I. Süleyman’ın, Fatih Sultan Mehmet’le başlayan bir geleneği sürdürdüğü, kendi çocuklarını ve torunlarını boğdurttuğu, bunun için de “özel fetvalar” verdirdiği doğru mudur?

3) İleri sürdükleri bazı düşüncelerden dolayı halkın dini inançlarını olumsuz etkiliyorlar diye, Molla Kabız, Şeyh İsmail Ma’şuki, Şeyh Muhiddin Karamani ve Şeyh Hamza Bali gibi bazı önemli din adamlarının, düşünürlerin, I. Süleyman’ın talimatı doğrultusunda, Kemal Paşazade ve Ebusuud Efendi gibi Şeyhülislamların fetvaları ile öldürüldükleri doğru mudur?

4) Osmanlı sarayında haremin olduğu, çokeşliliğin yanı sıra eşcinselliğin ve “oğlancılığın” yaşandığı, üstelik içkinin de olduğu doğru mudur?

5) Üretim yerine, işgal ve yağmalama üzerine kurulmuş “Osmanlı sistemi”nin hem de en “muhteşem” döneminde ciddi ekonomik sıkıntılar yaşadığı, mirî arazilerin yeniden yazılmasında, önceden tımar sahibi kimi sipahilerin topraklarının elinden alınmasında, toprak dağıtımında tam bir keyfilik ve kayırmacılık yapıldığı, rüşvetin “geçer akçe” olduğu doğru mudur?

6) 1510’da başlayıp, babası Yavuz Selim dönemi de dahil, kendi döneminde de Antalya’dan Adana’ya, Maraş’tan Yozgat’a kadar çok geniş bir arazide devam eden ve binlerce Türkmen Alevisinin katledilmelerinin nedeni, durup dururken yaşanan isyanlar mıdır yoksa Alevi-Türkmen oluşları ve haksızlığa başkaldırmaları mıdır?

7) Bugün, bazı istisnalar hariç Alevi köylerinin genellikle “kuş uçmaz, kervan geçmez” dağ başlarında olması tesadüf müdür, yoksa bunun nedenlerini “muhteşem yüzyıl” denen 16. Yüzyılda mı aramak gerekir?

8) I. Süleyman’a ”Kanuni” adını verenlerle, Aleviler için “katli vacip” fetvaları verenlerin de aynı kişiler olduğu doğru mudur?

9) Bütün bu ve benzeri sorular orta yerdeyken, I. Süleyman’ı “adil bir yasa yapıcı” gibi göstermek, ona “Kanuni” adını vermek, “örnek ecdat ve kahraman” ilan etmek nasıl bir anlayıştır? Böyle bir “ilan” vicdanlara sığabilir mi?

10) Eğer bu sorulara cevabınız “Evet” ise siz böyle bir ecdadı kabul eder misiniz?

Ben tereddütsüz “Hayır” diyorum. Gerisini onlara kahramanlık övgüleri dizenler düşünsün!

Necdet SARAÇ, 28 Kasım 2012



"Kızılbaş ve Kıpti'den uzak durun"

Çarşamba günü yazdığım “Süleyman benim ecdadım değil” başlıklı yazı “internet ortamında” yüzlerce “yorum” aldı. “Yüzlerce” demem, ne bir abartı içeriyor, ne de lafın gelişi. Gerçekten yüzlerce! Ancak yazdığım yazıya gelen “tepkilerin” önemli bir bölümüne “yorum” dersem hem abartmış hem de “yorum” kavramına haksızlık yapmış olurum. Yazanların önemli bir bölümü küfür, tehdit ve hakaret için yazmış.

Gelen tepkileri okudukça 2012 Türkiye’sinde “inanç özgürlüğünün, düşünce özgürlüğünün, farklı düşünene saygının” boş ve anlamsız olduğunu görüyorsunuz. Farklı bir şey yazınca size hemen geçmiş hatırlatılıyor! Tehdidin bini bir para oluveriyor! “HKN” rumuzuyla yazan biri aynen şöyle tehdit ediyor:

“Necdet Saraç senin dedelerin de demek ki senin gibi o günlerde ecdadına saygısızlık yaptığı için cezalarını çekmişler. Sen de fazla ileri gidersen sen de dedelerinin gördüğünü görürsün. Sen Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman Hazretlerine iftira atacağına kendine bak!” Bir başkası, “ilaç saatleri gelmiş bunların ağa” diye yazıyor, bir de “Yavuz Selim’in torunu Tayyip Bey size bi Osmanlı tokadı daha çaksa dedesi gibi; Bi 500 yıl daha susacaksınız anlaşılan” diyor!

Kanuni’yi Yavuz’un torunu yapacak kadar bilgisiz olsa da, sorularıma çok kızanlar da var: Bunlardan biri de Üzeyir Tüzen. Emir buyurmuş ki; “Bre cahil adam; bir kere Kanuni Yavuz'un oğlu değil, torunudur. Osmanlı kimseye durup dururken bir şey yapmamıştır; Batı’da küffar ile cenk ederken Şah İsmail ile işbirliği edip bozgunculuk çıkaranları tepelemiştir. Önce doğrusunu öğren de sonra ahkâm kes densiz herif!”

* * *

İnsanlar kendi ezberlerinin bozulmasını asla istemiyorlar. Gerçeklerle yüzleşmekten ya da sorgulamadan da vazgeçtim ezici bir bölüm kendisine “acaba bu sorular doğru olabilir mi” şeklinde bile sormak istemiyor. Bana ve ecdadıma yönelik küfürlerden ve tehditlerden vazgeçtim, Ermenilere ve Rumlara yönelik inanılmaz bir düşmanlık var. Neredeyse her üç kişiden biri “böyle yazan biri ya Alevi, ya Ermeni ya da Yahudi olur” diye yazmış! “Ermeni ve Rum” kavramları ise sürekli “küfür” olarak kullanılmış: “Ermeni dölü, Rum tohumu” gibi… Ancak çok da haksızlık yapmayayım, bu konuda oldukça yaratıcı olanlar da var! Örneğin Aslan Bey şöyle demiş: “Bu adam Osmanlı’nın torunu değilse, ya Selanik dönmesi Sebatayist ya Rum’dur ya Ermeni ya da Süryani’dir.” “Kerem 22” de benim ecdadımı keşfetmiş: “Bu kırığın ecdadı Ermeni, Moskof, Yahudi kırması imiş…”

Benim Alevi olduğumu “keşfedenler”den “Yenişehirli” rumuzlu bir kişi de dedesinden gelen “uyarıyı” hatırlatıyor: “500 yıldır kuyruk acısı geçmemiş. Dedem derdi ki; Bir Kızılbaş’tan, bir de Kıpti’den uzak durun!”

* * *

Tabi, “Karahitay” gibi, “helal olsun işte gerçekleri yazan bir yazar ortaya çıktı. Hepsi de tam doğru” diyenler ve haklı olarak “madem haklısınız, küfredeceğinize, hadi açın arşivleri ve verin şu adama cevabını. Gerçekler ortaya çıksın” diyenler de var. Bazı okuyucular da benim soruları geliştirmişler ve küfürbazlara “Kanuni’nin annesi kim, anne tarafından dedesi kim, Hürrem kim, dönüp bir bakın bakalım” diye sormuşlar…

* * *

Osmanlı’yı “hakiki Türk” olarak ilan edenler ise, benim ne din düşmanlığımı, ne Türk düşmanlığımı bırakmışlar. Lafı Atatürk’e, Cumhuriyet’e kadar getirenlerin, buradan hareketle CHP eleştirisi yapanların sayısı ise oldukça fazla! Onları biraz daha kızdırmak pahasına bir soru daha sormak istiyorum: “Bu kadar boş ‘Türklük’ lafı edeceğinize, lütfen dönüp bir araştırın: “Şah İsmail’in Safevi Devleti mi daha Türk’tür yoksa Yavuz’un ve Süleyman’ın Osmanlı’sı mı daha Türk’tür? Devlet dilinde, şiirde, edebiyatta kim hangi dili kullanmış? Safevi Devleti’nin bayrağı Cumhurbaşkanlığı’nın forsu içinde yer alan bayraklar içinde niçin yer almamış?”

* * *

Gerçek tarihten oldukça uzak olmasına ve üstelik dizinin en önemli figürlerinden biri, Şeyhülislam Ebusuud Efendi henüz "nur yüzlü, vakur ve muhteşem" olarak sunulurken “Muhteşem Süleyman” dizisi Erdoğan’ın sözü üzerine epeyce tartışıldı. Ancak bu konuda yazılan ve çizilenlerin önemli bir bölümü kesinlikle “kitabın ortasından” değil! Anlaşılan o ki, “halkımızın” yukarıda aktardığım tepkilerini bilen değerli “yazarlar”, bu rezil yaklaşımlarla hesaplaşmaktan bilinçli olarak kaçıyorlar. Ancak gerçeklerden “kaçışın” sonsuz olması mümkün gözükmüyor!

Necdet SARAÇ, 1 Aralık 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Süleyman benim ecdadım değil! / Necdet SARAÇ

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Ara 01, 2012 21:12

Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x