
Ermenistan-Türkiye ilişkilerini sorunlu kılan üç nokta var:
- 1. Ermenistan, Türkiye ile arasındaki sınırı tanımıyor. Doğu Anadolu bölgemizi, daha sonra anayasasının bir parçası haline getirilen Bağımsızlık Bildirisi'nde «Batı Ermenistan» olarak adlandırıyor. Diğer bir ifadeyle Türkiye toprakları üzerinde hak iddia ediyor. Bu iddiasını ulusal bayrağında bile simgeliyor!
2. Ermenistan Türkiye'nin geçmişte «Ermeni soykırımı» yaptığı iddialarına destek veriyor, bu yalanları savunuyor.
3. Ermenistan, Azerbaycan'ın yüzde 20'sini işgal altında tutuyor.
Buna karşılık Türkiye de Ermenistan'la diplomatik ilişkileri askıya alıp aradaki sınırı kapatmıştır, bir anlamda Ermenistan'a abluka uygulamaktadır.
Türkiye'nin 1992'den beri uyguladığı bu politika temel niteliktedir. Hükümetlerin değişmesi ile değişmez! Bu bir devlet politikasıdır, eğer bu politikada bir değişiklik yapılacaksa ancak ve ancak devlet kurumları arasında bir mutabakatın hâsıl olması neticesinde yapılabilir.
O zaman sorulması gereken soru şudur:
Bu politika değişikliği Milli Güvenlik Kurulu'nda görüşülmüş müdür? Aksini söylemek hayli zordur. Genelkurmay Başkanı'nın ve Kuvvet Komutaları'nın, kısacası askerlerin onayı ve desteği olmadan Ermenistan politikasında değişiklik yönünde bir açılım yapılması söz konusu olamaz. Tıpkı Türkiye'nin Kuzey Irak'taki Barzani yönetimindeki kukla devleti fiilen tanımış olması gibi Tıpkı «kültürel açılım» adı altında yapılanlar konusunda olduğu gibi
Onun için Ermenistan'a yönelik Türk dış politikasındaki değişimi ve bu çerçevedeki girişimleri kimilerinin iddia ettiği gibi «Türk Ordusunu NATO içinden Rusya'ya karşı kışkırtma operasyonu» şeklinde nitelemek gerçeği yansıtmamaktadır. Ortada bir kışkırtma mı vardır, yoksa ordu kurmay heyetinin de onayladığı ABD yanında bir saf tutma girişimi, ABD'nin isteklerine boyun eğme mi?
ABD Başkanı Obama'nın, 24 Nisan bildirisinde «soykırım» dememesi, ancak iki kez Ermenilerin 1915 olayları için kullandığı «Meds Yeghern» (Büyük Felaket) ifadesini kullanması bu çerçevede olumlu mu olmuştur, yoksa son haftalarda izlenen diplomasinin başarısızlığının bir göstergesi midir tartışması yapaydır, günden saptırmaya yöneliktir. «Obama soykırım dedi mi, demedi mi?» şeklinde papatya falı açmaya gerek yoktur. Çünkü Obama, Türkiye ziyareti sırasında 70 milyonun temsilcilerinin ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta heyetinin gözlerinin içine bakarak TBMM'de yaptığı konuşmada, bu konuda zaten söyleyeceğini söylemiştir! ABD Başkanı'nın bu küstahlığını sindirenlerin bugün «dedi mi-demedi mi» şeklinde papatya falı açmaları abesle iştigaldir!
Ancak daha vahim olan da şudur ki, Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin sözde «normalleşmesi» amacıyla bir yol haritası üzerinde mutabakat sağlandığının açıklanması ve müzakere edilecek konu başlıklarının belirlendiğinin duyurulması, açıkça Türkiye'nin ülkesel bütünlüğünün müzakere masasında tartışmaya açılması demektir. Sizinle olan sınırını tanımayan, ülkenizin bir bölümü üzerinde hak iddia eden bir devletle müzakere başlatmak, aslında ülkenizin egemenliğini ve bütünlüğünü tartışmaya açmak demektir! Böyle bir durum, Sevr Anlaşması'nın imzalanmasından beri Türkiye tarihinde bir ilktir. Ve Cumhuriyet'in bekçisi olduğunu söyleyen Türk ordusu bu gelişmeler karşısında suskundur.
Moliere'nin o güzel sözünü hatırlatmak isterim: «Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz.»
Susmak, onaylamaktır!
Serdar ANT - HEDDAM