Taksim'deki Bombalı Saldırının, Füze Kalkanı İle Bir İlgisi Var Mı?

Taksim’de 32 yurttaşımızn yaralanmasına yol açan intihar saldırısını henüz üstlenen olmadı. Saldırının PKK’nın eylemsizlik süresinin son günü olan 31 Ekim gününe denk gelmesi, failin PKK olabileceği yorumlarına yol açtı. Ancak, CNN’e konuşan PKK sözcüsü, “Taksim’deki patlamadan haberimiz yok” dedi. BDP yetkilileri de, saldırıyı kınayan açıklamalara imza attılar.

Kaldı ki, PKK lideri Murat Karayılan’ın, daha birkaç gün önce, yeni Radikal’e verdiği röportajda “Bizden kaynaklanan hatalar oldu, siviller öldü. Bunlar için gerekirse özür dileriz” demesi, Taksim faili konusunda PKK ihtimalini zayıflatıyor.

Ancak, her halükarda, PKK’nın bazı unsurları Taksim saldırısına imza atmış olabilir. Neden mi? Henri Barkey, 31 Ağustos 2010 tarihli, Foreign Policy’de yer alan “Türkiye’nin sessiz krizi” başlıklı raporunda ne demişti?

Barkey, İstanbul’un dünyada Kürt nüfusun en fazla olduğu şehir olduğunun altını çizmiş ve “ayaklanmanın” bölge ile sınırlı kalmayacağını yazmıştı. Barkey, “etnik gruplar arası çatışmanın, Türkiye’yi alt üst edebileceğini” belirtmişti.

Özetle, ABD, yeni dönem için “etnik çatışma” sopasını sallayacağını açıkça ortaya koymuş ve Ankara’yı tehdit etmişti!

Ancak daha önemlisi, Taksim saldırısının, İngiliz Daily Telegraph gazetesinin yayımladığı “ABD, Türkiye’yi kapalı kapılar ardında uyardı” şeklindeki haberle çakışmasıydı.

Habere göre, hem ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, hem de ABD Savunma Bakanı Robert Gates, füze kalkanı konusunda görüştükleri Türk yetkilileri, “tavırlarını belirlemeleri” için gizlice uyarmışlardı!

Acaba ABD nezdinde “gizli uyarılar” dışında, bazı “açık uyarılara” da mı ihtiyaç vardı?

Hele de ABD’nin en yakın müttefiklerinden dahi, zor taleplerini gerçekleştirmek için bu tip eylemlere imza attığı gerçeğini göz önünde bulundurursak…

TSK’nın sınırdışı harekatını engellemek için Gazi Mahallesinde provokasyon yapan, peşmerge liderlerinin Bağdat’ın otoritesinden çıkmasına engel olduğu için Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis’i katleden, Muavenet fırkateynimizi bombalayan, CASA uçağımızı düşüren, ülkemizi hedef aldığı “bin yılın meydan okuması” tatbikatını yapan, 1 Mart tezkeresinin intikamını almak ve Kuzey Irak’taki Türk askerini sınırdışı etmek için 11 subayımıza çuval geçiren ABD’nin bu konudaki sicili zaten oldukça kabarıktır!

---

Mehmet Ali GÜLLER, 1 Kasım 2010

ben bu saldırının pkk tarafından (en azından liderlik kadrosunun bilgisi dahilinde) yapılmadığında ısrarcıyım.

aydınlık'ın hatırlayacaksınız geçtiğimiz yılki bir sayısında yalova'daki eğitim kampları kapak haberi vardı. burada çeşitli saldırılar düzenlemek üzere teröristlerin eğitildiği yine bunların özellikle abd'nin karışıklık yaratmak istediği bölgelerde eylemler yapmak üzere eğitildiği bilgileri vardı. dikkatinizi çekmiştir bizdeki saldırıya benzer bir saldırı çeçenistanda bu günlerde yapıldı. bu intihar bombacılarının eğitim gördüğü kamplar sakın aydınlık'ın dikkat çektiği yer olmasın. abd biliyoruz ki aden körfezini tamamiyle denetimine almak niyetinde arka bahçesindeki (güney amerika) baş kaldıran yönetimlerin bir benzerinin bu ticaret yolu üzerine hakim olması küresel düzeyde bir kriz yaratacaktır bu nedenle aden'e ve bu coğrafyaya kalıcı olarak konuşlanmak niyetinde. ancak bu müdahalelerde tek başına olması imkansız israil zaten arapların tepkisini çekiyor ab'nin ise bu sıralar abd ile arası limoni malum kur savaşları. geriye ılımlı islamcı türkiye kalıyor. gerek füze kalkanı meselesinde gerekse bu meselede türkiye'yi yanına almadan yerinden kımıldayamaz. o nedenle türkiye'yi ikna etmek için herşeyi yapacaklar. hatırlayın nato'nun yeni konseptine (uluslararası terör) veya yeni tehdit algılamasına türkiye'yi de daha sıkı bağlamak için dün nasıl komünizm geliyor yalanı uydurdularsa aynı şekilde hsbc bank ve sinagog saldırılarını planlamışlardır. taksim'deki saldırı da bunun bir benzeri olsa gerek diye düşünmekteyim. ayrıca unutmadan ups kargo uçaklarındaki bombalara bizim basın pek değinmedi ama dış basında önemli bir yer tuttu. associated press de dün bu konuda uzunca bir haber vardı. ayrıca le temps ve washington post'ta da.

Bombanin sesi mütareke basininda cok dikkatli bir sekilde ele aliniyor.
Yanlis bir söz söylememek icin ellerinden geleni yapiyorlar. Yanlis sözden kastim; bu güne kadar sayisiz vatan evladinin kanini döken ve türlü bombali eylemleriyle meshur terör örgütü PKKnin yaralanmamasi icin cok hassaslar.
Canimi sikan diger bir konu ise; bu serefsizlerin ekranlara cikartilmasi ve söz hakkina sahip olmalaridir.Kanima dokunuyor.
Biliyorum ki Damat Ferit hükümeti bu serefsizlerin istediklerini coktan verdiler, onlara karsi olan sempatilerini bu güne kadar Tekel iscilerine bile göstermeyen hükümetin teslimiyetci politikasini da biliyoruz ama bunlarin ciktigi ekranlara kilitlenen koyunlara ne demeli???
Bu haysiyetsizlerin agzindan cikacak kelimelere kilitlenmis beyinsizler acaba nereden nereye geldigimizin farkindalar mi??? Utandiklarindan mi yoksa angutluklarindan mi yoksa akillarina mi gelmiyor bilmem ama neredeyse "biz yapmadik diyin nolur" diye yalvaracaklar.
Simdiye kadar patlattiklari bombalarin hesabini sordunuz mu da simdi dönmüs "yapmamislar yahu, bak adamlar cikmis yapmadik diyorlar" diyorsunuz, diye soruyorum ama simdiye kadar tartistigim PKK sempatizanlarindan veya ayni esdegerde olan AKPlilerden bir cevap gelmiyor artik.