İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel bugün (25 Ekim 2009) Partisinin İstanbul İl Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek Tayyip Erdoğan’ın bir suçunu daha kamuoyuna duyurdu. Telefon kayıtlarıyla Erdoğan’ın gizli kasasını açıklayan Önsel şunları belirtti:
Türkiye Cumhuriyeti böyle bir başbakan görmemiştir. Suçları ve kirli ilişkileri çorap söküğü gibi tel tel sökülüyor. Şu telefon konuşmalarına bir bakınız! Bir başbakan böyle konuşur mu? Bir başbakan konuşması mıdır bu? Hayır!
TAYYİP ERDOĞAN: 20-25 GİTMESİ LAZIM!
Tayyip Erdoğan, gizli kasasına talimat veriyor: - 20-25 gibi gitmesi lazım. Nereye gitmesi lazım? Güya kızı Sümeyye’ye. Peki nedir bu 20-25? Bin Dolar mı, Milyon Dolar mı, Milyar TL mi? Nedir, kaç paradır? Peki Sümeyye’nin konumu nedir?
Bir hesaptan diğerine para aktarılması için neden Sümeyye’nin araması gerekmektedir? Sümeyye, paravan olarak mı kullanılmaktadır. Tayyip Erdoğan ailesinden biri neden sürekli Amerika’da bulunmaktadır?
Peki, Başbakanlık koltuğunda oturan Tayyip Erdoğan’ın bu talimatı verdiği şahıs kimdir? Bir işadamı. Remzi Gür! Ramsey firmasının sahibi.
CHP Milletvekili Mehmet Yıldırım’a Abdullah Gül’e oy vermesi için rüşvet verme suçundan yargılanan ve Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce on ay hapis cezasına çarptırılan şahıs.
CHP Milletvekili Mehmet Yıldırım’a rüşvet teklifini neden Remzi Gür’ün, yaptığı tartışılmıştı. Aydınlık dergisinin ortaya çıkardığı bu telefon konuşması bu konuyu da aydınlatıyor. Remzi Gür, ‘gizli kasa’ olma yükümlülüğü ile TBMM’ye gelerek Abdullah Gül-Tayyip Erdoğan hesabına para dağıtıyordu.
CUMHURİYET SAVCISI GÖREVİNİ YAPACAK!
Remzi Gür, Tayyip Erdoğan’ın ABD’de okuyan üç çocuğunun eğitim masraflarını karşılayan iş adamı olarak kamuoyuna yansıtıldı. Ancak Tayyip Erdoğan’ın Remzi Gür ile olan ilişkisi, çocuklara burs vermenin çok ötesindedir.
Telefon konuşması, söz konusu paranın burs parası olmadığını göstermektedir. Bu gizli suç ilişkisi, bu telefon görüşmesiyle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bakınız Tayyip Erdoğan, Bankasına talimat verir gibi, kasasına talimat veriyor.
Cumhuriyet savcılarına çağrı yapıyoruz. Suç kanıtlıdır. Belgelidir. Tayyip Erdoğan Ergenekon savcılarını Ulusal Kanal ve Aydınlık’a baskınlar yaptırarak bu telefon kayıtlarının gerçek olduğunu kabul etmiştir.
Cumhuriyet’i tahrip eden bu yiyiciliği sıfatında Cumhuriyet olan tek kamu görevlisi olan savcılarımız araştıracaktır. Mali Suçları Araştırma Kurumu MASAK, Doçentlik maaşından başka geliri olmayan güzelim Emin Gürses için dünyanın dört bir tarafına yazılar yazacağına, açıkça ortada olan bu suç ilişkisini araştırmalıdır. Gizli kasa Remzi Gür daha başka hangi ödemelerde bulunmuştur, ortaya çıkarılacaktır.
RAHMİ KOÇ:TAYYİP BEY 1 MİLYAR DOLARI NASIL BİRİKTİRDİ?
Rahmi Koç, 4 Ağustos 2001’de CNN Türk televizyonunda Taha Akyol’a açıklıyor:
“Tayyip Bey’de çok para olduğunu öğrendik. Bu kadar büyük serveti hangi işi yaparak edinmiştir. Milletvekilliğine aday olmadan önce bu servetin kaynağını açıklamalıdır. 1 Milyar Dolar biriktirmişler, nasıl biriktirdilerse?”
2001’de 1 Milyar Dolarlık bu servetin, bugünkü miktarı nereye ulaşmıştır?
Halk yoksullaşır, açlık sınırının altındaki nüfus olağanüstü artarken, iktidar makamlarına Amerikan paraşütüyle indirilenler, Karun gibi zenginleşmiştir.
Tayyip Erdoğan’ın diğer gizli kasaları da bir bir ortaya çıkarılacaktır.
Tayyip Erdoğan usulsüz mal beyanından 2002 yılında yargılanmıştı. O mahkeme de, Erdoğan’ın servet artışıyla Remzi Gür arasında ilişkiyi soruşturmuştu. Hakkındaki mahkeme, dokunulmazlığı yüzünden devam edemiyor. Tayyip Erdoğan, trilyonlarca mal varlığının açıklamasını “oğlumdan borç aldım, altınlar oğlumun düğününde takıldı” şeklinde yaparak millet nezdinde alay konusu olmuştu. Bir başbakan yalan söyleyerek adaleti bu şekilde yanıltabilir mi?
Eşinin parmağında 60 Bin TL’lik yüzükler, oğluna milyon dolarlık gemicikler, damadına 750 Milyon Dolarlık devlet bankalarından televizyon kredisi…
Ey Türk milleti, işte başbakanınız budur!
Mazlum milletimizin başında böyle bir başbakan bir saniye dahi duramaz. Derhal istifa etmelidir. Dokunulmazlığı derhal kaldırılmalı ve hakkında yürütülen yolsuzluk mahkemeleri sonuçlandırılmalıdır.
Türkiyemizi yönetecek temiz, dürüst, namuslu insanlardan oluşacak bir milli hükümet kurulması elzemdir. Elzemdir çünkü, bu yağmacı hortumcu sisteme son vermeden, vatan savunması yapılamaz.
SORUN ERDOĞAN’A SORUN REMZİ GÜR’E…
Basına buradan çağrı yapıyorum. İşte ses kaydı. Hepiniz için çoğaltılmıştır. Bugünün en büyük haberidir bu. Sorun Tayyip Erdoğan’a bu para ne parasıdır?
Sorun Remzi Gür’e neden yollamıştır, ne kadar yollamıştır, nereye yollamıştır?
Tayyip Erdoğan basına büyük baskı yaparak, bu haberleri engelliyor. Ancak Yüce Divan’da bu sorulardan kaçamayacaktır.
Türkiye, Tayyip Erdoğanları yargılayabilirse Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet olabilecektir.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
ModaTV'den ses kaydini "ilkeleri" geregi yayinlamamasini önemle rica ediyoruz.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Madde 21 yazdı:21. Çokluortam dosyalarının (görüntü, ses veyahut resim dosyaları gibi) sunulduğu bölümler ve sohbet bölümü haricinde kalan bölümlerde; konu içeriğine binaen konuyu açan üyeye, "teşekkür etmek" ve benzeri kutlama iletileri göndermek uygunsuz ve gereksizdir
[/mod]
TÜRK GENÇLİĞİNİN ANDI !!!
EY TÜRK'ÜN BÜYÜK ATASI GAZI MUSTAFA KEMAL ATATÜRK !!!
Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verip, kendimizi büyük Türk Milletine adarız.
orhunefe yazdı:Bana da bi 20-25 çıksalar valla hayatım kurtulur. Sümeyye'den neyim eksik!.
Bene ne bene ne bende istiyom. Zümeyye'den eksik kalır yanım yok vallah. Türban da takarım,çocuk da yaparım kariyer de. Ha Tayyip bey bi el atsanız da bu olaya? Bu naçiz kulunuz için de,Remzi Gür vereceğim banka hesabına (fazla aç gözlü değilim,yuvarlak konuşmayacağım,istediğim miktar nettir efendim. ) 25.000 YTL cik yatırsa olmaz mı? Hııı?
"Tam bağımsızlık demek, kuşkusuz siyasal, maliye, ekonomi, adalet, askerlik, kültür... gibi her alanda bağımsızlık ve tam özgürlük demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve ülkenin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir."
MansurSah yazdı:Sevgili İşçi Partisi ve Ulusal Kanal, bu telefon kaydını, nereden ele geçirmiş acaba?
Erdogan-Talat görüsmesinin yayinindan sonra yapilan polis baskininda, 1999-2004 yillarina ait ses kayitlari iceren CD'ye el konuldugu söyleniyor.
Muamma olan, bu kayitlarin kim tarafindan IP'ye servis edildigi. Ben de merak ediyorum Mansur
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
MansurSah yazdı:Sevgili İşçi Partisi ve Ulusal Kanal, bu telefon kaydını, nereden ele geçirmiş acaba?
Erdogan-Talat görüsmesinin yayinindan sonra yapilan polis baskininda, 1999-2004 yillarina ait ses kayitlari iceren CD'ye el konuldugu söyleniyor.
Muamma olan, bu kayitlarin kim tarafindan IP'ye servis edildigi. Ben de merak ediyorum Mansur
TürkSolu ile İP arasında, takip edenler için malum, bir mücadele/çatışma ve karşı tarafı çeşitli hususlarda ithamlar hatta suçlamalar mevcuttur. Kemal Alemdaroğlu'na da göbekten bağlıdır bu konu; hatta Erkin Yurdakul'un rahmete kavuşması da, konunun temel noktalarından biridir.
Bu ithamların en yaygını da, diğerini, MİT'in (eh dolayısıyla CIA ve Mossad'ın) manipüle ettiğidir, ve başta MİT olmak üzere, diğer gruba, maksatlı olarak bilgi sızdırılmakta olduğu ve kışkırtma eylemleri buyrulduğudur. Doğu Perinçek'in, "Ergenekon Tertibi" davasındaki savunmalarından birinde bahsettiği üzere, mesela Türksolu'nun vakt-i zamanında açtığı "Ordu Göreve" pankartları..
Sevgili, İP; ben bilmek istiyorum! İçeriye adam sızdırdınız da bu konuşmaları öylece mi elde ediyorsunuz, yoksa birisi size, servis mi ediyor? MİT'ten başka, Fetö'den başka, günümüzde, böyle bir "servis kaynağı" mevcut da biz mi bilmiyoruz?
Hem de 99-04 arası kayıtlar..
Yani şimdiye dek, yıllardır kayıt vardı da, yalnızca geçen gün ergenekon tertipçisi savcıların el koyduğu ve bugün bu ortaya çıkan kayıtları mı bilme hakkımız var? Diğerlerini neden yok?
Ne oluyor ne bitiyor Allahaşkına?
Tıpkı, ıslak imza ihbarcısı konusunda insanın aklına gelebildiği üzere, Albay Çiçek'in yada etrafındaki başka bir/birkaç subayın, kendini yakma pahasına, cemaatin amacına uygun hareket etmesi gibi; sakın İP de, ergenekon tertibi'nde ana hedeflerden biri diye gösteriliyor olarak hedef şaşırtılmasın, gözümüz boyanmasın???
Ne oluyor ne bitiyor Allahaşkına?
İstihbarat savaşları, benim gibi sade vatandaşın (yani aslında tanım gereği bir kuvayi milliye neferinin) aklını karıştırmayı mı hedefliyor? Savaşan kim, savaştıran kim?
Ben beni bilmem neyim dünya nedir ukba nedir Söyleyen kim, söyleten kim, aşk nedir, sevda nedir
Mey nedir saki nedir Mecnun nedir Leyla nedir Kimse idrak eylemez, bu alemi, eşya nedir
Fatih "Mansur Şah" Özaydın
Hem Cemaat hem Cumhuriyet olunmaz, Ters mıknatıslanma yapar!!!
Savasan yok Mansursah, tezgah tikir tikir isliyor, cumhuriyetin kafasina uygun cuval örülüyor. Ne ordumuz var bu gidisati durdurabilecek, ne de hükümetimiz.
Yalnizca milletimiz var. O da simdilik.
İşgâlciler ölmeli!
"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Biz burada Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a, ağzımızı doldurarak “General... General... İstifa etmen bile seni kurtarmaz” falan diye üst perdeden racon keseceğiz...
Refiklerimiz “Paşa paşa istifa et” diye başlıklar atacak...
Ama buna mukabil...
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, işadamı Remzi Gür ile yaptığı ve kayıtları bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanan telefon görüşmesinin virgülünden bile söz etmeyeceğiz...
Öyle mi?
Dünyanın her medeni ülkesinde “haber değeri” tartışılmaz bir olayın, Hürriyet dahil, Türkiye matbuatında tek harf bile yer bulamaması karşısında...
Susup oturacak mıyız?
Tabii ki hayır!
* * *
Olay şudur:
Doğu Perinçek’in İşçi Partisi, geçtiğimiz günlerde bir basın toplantısı düzenleyerek, Başbakan Tayyip Erdoğan ile işadamı Remzi Gür arasında geçen bir telefon görüşmesinin kayıtlarını açıkladı...
Birileri şimdi “Ama İşçi Partisi karanlık bir odaktır” falan diyebilir.
Ama bu birileri unutmamalıdır ki...
Ağızlar sulanarak ve bin bir vaveyla ile internette yayınlanan “ortam dinlemeleri” ya da “telefon kayıtları” da, masum mu masum “beyaz odaklar”ın işi değildi.
Yani mesele “karanlık odak” meselesi ise, o zaman da “karanlık odak” söz konusuydu...
Neyse...
Biz olaya geçelim...
Açıklanan telefon görüşmesinde Başbakan Erdoğan, işadamı Remzi Gür’den bir ricada bulunuyor.
Amerika’da yaşayan kızının maddi sıkıntısını dile getiriyor ve “20-25 binlik” bir yardım talep ediyor.
İşadamı Remzi Gür de “Tamam, olur efendim... Siz merak etmeyin” diyor...
Soruyorum:
Bu bir “haber” değil midir?
Deniz Baykal’ın ta 12 Eylül döneminde Bülent Ersoy’dan talep ettiği iddia edilen “avukatlık ücreti”ni bile haftalarca kalemine dolamış bizler, memleketin Başbakanı ile memleketin bir işadamı arasında geçen telefon görüşmesine hiç değinemeyecek miyiz?
Başbakan’a telefon görüşmesinin gerçekliğini, eğer gerçekse “20-25”in anlamını, bu görüşmenin siyasi etik açısından durumunu soramayacak mıyız?
Soruların sorulduğu, yazıların yazıldığı, eleştirinin yapıldığı, seslerin çıkarıldığı, haberlerin patlatıldığı bir ülke olduğu zaman...
Nasıl ki...
İlker Başbuğ’a dokunulamayıp sadece Tayyip Erdoğan’a dokunulabilen bir memleketi boğucu ve kasvetli buluyor idiysek...
Tayyip Erdoğan’a dokunulamayıp sadece İlker Başbuğ’a dokunulabilen bir memleketi de o oranda boğucu ve kasvetli bulmamız gerekir...
Deniz Baykal’ın 40 yıllık mazisini didik didik etmenin ve deşmenin alabildiğine serbest, Tayyip Erdoğan’ın mazisinden istikbaline bir çift laf etmenin alabildiğine riskli sayıldığı bir memlekette yaşamak istemem doğrusu...
Unutmayın ki...
Başbakan’ına laf söylenmeyen bir ülke...
Bütün kararların oybirliğiyle alındığı “renkli” ama maalesef “tek sesli” parlamentoya sahip olan Pakistan’a döner...
“Hafazanallah” diyorum, başka bir şey demiyorum...
Hic kimse yazmadi da neden Ahmet Hakan yazdi acaba..?
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.