
Başbakanın demokratikleşme paketinden beklenildiği üzere ağırlıklı olarak PKK talepleri çıktı. Ama (şimdilik!) “Kürtçe özel okullarda okutulacak, Q harfi serbest kalacak, seçim barajı kalkacak” gibi PKK’lıları pek de memnun etmeyen maddelerin nihai şekli bu değil. Şimdilik, dediğim bu. Hükümet, paketin içine PKK’lıları doğrudan ilgilendiren ama tatmin etmeyen Q harfiydi, barajdı, Kürtçe eğitimdi gibi yumuşak maddeleri “şimdilik” koydu.
Asıl paket bu değil!
PKK’ya verilen sözlerin onda biri bile burada yok.
Başbakan usta bir manevrayla “paketin PKK’yla alakası yok, PKK’ya ne verdik ki, birkaç harf, birkaç okul, asıl milletin geneline verdiklerimiz önemli” diye yorumlanmasını istediği maddeleri açıkladı.
Asıl paket, başbakanın resmen açıkladığı demokratikleşme paketi dışında “tedrici olarak” gündeme getirilecek.
Birkaç ay sonra APO’ya ev hapsi daha sonra “genel bir af” daha sonra yerel savunma güçleri adlı asıl “reform!” paketlerine hazır olun. Dün paketi yetersiz bulup Diyarbakır’da sokağa dökülen Kürt vatandaşlar bu süreci bilmiyor ama Selahattin Demirtaş’ından, Gülden Kışanak’ına, Cemil Bayık’ından Behoz Erdal’ına kadar herkes bunu biliyor.
Önce “halkı uyutmak için” bir paket sunuldu”.
Ardından “uygulamalı PKK paketi gelecek!”
Başbakanın açıkladığı pakete bakınca bundan sonra hükümetin temel önceliğinin ne olacağı da ortaya çıkıyor. Çocuklarımızın sabah derse başlamadan göğsünü gere gere söylediği “Türküm doğruyum” diye başlayan ve Ne Mutlu Türkün diyene diye sonlanan andımızı kaldırdığını açıklarken ve bunu bir reform olarak yaptığını ifade ederken ki haleti ruhiyesi ibretlikti.
Göğsünü gere gere “Ne Mutlu Türküm Diyene”yi kaldırdık diyen bir başbakan hangi mutlulukla Türklerin ülkesinde başbakanlık yapabiliyor?
Bunun neresi reform?
PKK’yı doğrudan rahatsız eden bir ifade, başbakanı neden rahatsız eder?
3 Kasım 1839’da Gülhane’de okunan Tanzimat Fermanından halkın anladığı şuydu: “Bundan sonra gâvura gavur denmeyecek!”
Başbakanın açıkladığı “demokratikleşme fermanından” çıkan sonuç da şu: “Türk’e Türk denmeyecek!”
Diğer maddeleri boşverin. Türk’e atılan bu çengel, AKP’nin yeni dönemde en büyük hasmının Türk kelimesi olduğunu, Türk’ü anayasadan, Türk’ü tabelalardan, Türk’ü kalplerden söküp atmak için her türlü düzenlemeyi yapacakları aşikâr.
Demokratikleşme paketinden çıkan Türk düşmanlığından başka bir şey değil.
Ama ne yaparsalar yapsınlar Türk’ü ne kalplerden ne tabelalardan ne anayasadan çıkarmaya güçleri yetmeyecek.
Muharrem BAYRAKTAR, 2 Ekim 2013