Türkiye'nin Ortadoğu Politikası Yanlış / İsmail MÜFTÜOĞLU

Türkiye'nin Ortadoğu Politikası Yanlış / İsmail MÜFTÜOĞLU

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Nis 02, 2012 13:01

Türkiye'nin Ortadoğu Politikası Yanlış

İsmail MÜFTÜOĞLU

Görünen odur ki, Türkiye’nin Ortadoğu politikası yanlıştır. Çünkü ülkemiz, uzun yıllardan beri dış politika açısından kıskaçtadır. Açılım yapmaktan mahrumdur. ABD ve AB ülkeleri, Türkiye’nin Ortadoğu’daki manevra alanını daraltmakta ve Türkiye’nin şahsiyetli dış politika üretmesini önlemek için devamlı sıkıştırmakta, hem de nefes alma alanı her gün biraz daha daraltılmaktadır.

Yani Türkiye, Ortadoğu politikasında paranteze alınmış durumdadır. Bu parantezden kurtulabilmesi için dahil olduğu görünen ABD’nin politikasından kurtularak, nevi şahsına münhasır bir dış politika ekseni oluşturması gerekir. Aksi halde, dış politikada baş ağrısından kurtulması mümkün değildir.

Türkiye dış politika açısından Ortadoğu’da geniş imkanlara sahiptir. Komşularının birçoğu ile dini, tarihi, kültürel beraberlikleri vardır. Gelişmişlik açısından da, komşularından daha üst seviyededir. Bundan dolayı pasif dış politika kıskacından sıyrılıp, aksiyoner bir politika uygulamalı, böylece Ortadoğu’da mevcut bulunan boşluğu doldurmalıdır. Yani Ortadoğu’ya ABD’nin gözü ile değil, kendi gözü ile bakmalıdır. Onun için dinamik politikalar üretmelidir.

Ortadoğu’nun stratejik önemini bilen ABD ve AB devletleri, bunu önlemek için Türkiye’yi devamlı köşeye sıkıştırmakta, kıskaçta tutmak için her ihtimali hesaplamakta ve Türkiye’nin aktif bir dış politika üretmesine engel olmaktadırlar.

Emperyal batı ülkeleri ve ırkçı emperyalistler, Türkiye’nin bir gün eski misyonunu ihya ederek, yeniden ufukların efendisi olabileceğinin korkusunu çekmekte ve buna göre hesap yapmaktadırlar. Batılı ülkeler bu korkuları sebebiyle, yeni hakimiyet alanı olarak Osmanlı coğrafyasını görmektedirler. Bu sebeple 22 İslam ülkesini dizayn etme sevdasına düşmüşlerdir. Bunu realize etmek için de Tunus’dan başlayan hareket Mısır, Libya, şimdi de Suriye’ye dayanmış durumdadır.

Geçmişte çağdaşlaşma ve yenileşme adına kültür ve medeniyet değişikliğine sürüklendiğimiz gibi, şimdi de İslam dünyası demokrasi, insan hakları yalanı ile istila edilmek istenmektedir.

Malumdur ki, güçlü olan devletler dış politikada tavır koyabilir, yönlendirme yapabilir. ABD’nin politikasına endeksli olan ülkeler, verilen emirlere sadece amade olur. Direniş gösteren ülkeler vurulur. Irak’ın, Afganistan’ın vurulduğu ve Suriye’nin vurulacağı gibi. Bu vurulmalar insanlık için değil, menfaat adınadır. Ortadoğu’da doğalgaz ve petrol imkanlarına sahip olmak içindir.

Bugün için olayların İslam coğrafyasında cereyan etmesi, İslam ülkelerini hala uyandırmaya kafi gelmiyor. Sıranın onlara gelmeyeceği zannı ile duruyor, Türkiye de bu operasyonlarda Hıristiyan haçlılara bir nevi seryaverlik yapmaktan öteye istenilen tavrı koyamıyor.

Bugüne kadar Irak, Afganistan, Somali, Libya, Sudan ne için vuruldu ise, bir gün gelecek, Türkiye de onun için vurulacaktır. Bundan dolayı emperyalistlerin jandarmalığından vazgeçip, milletin ve İslam dünyasının beklentilerine cevap verebilecek projeler üretmek durumundadır. Ama ABD ve AB’nin dış politikalarına karşı tavır koymak zor iştir. Bunlara ters düşen politika üreten merhum Erbakan, gayrı meşru yollar kullanılarak iktidardan uzaklaştırılmıştır. Bundan dolayı Türkiye’nin dış politikada isabetli bir politika üretmesi zordur. Zira dış politikada inisiyatif kullanmaktan uzaktır.

Merhum Erbakan’ın İslam coğrafyasına yaklaşımı ülkemiz için sükse dönemidir. İslam ülkelerini birleştirme gayretleri hem Ortadoğu’da, hem diğer İslam ülkelerinde takdir toplamıştır. Çünkü emperyalistlerin sömürüsünden İslam dünyasını koruma adına D-8’leri kurmakla işe başlamış, kısmen de muvaffak olmuştur. Bu imkan maalesef bugün için ortadan kalkmış, tam aksine İslam ülkelerinin bir bir ortadan kalkmalarına Türkiye seyirci durumuna gelmiştir. Amerikan yönlendirmesi ile Türkiye Arap baharı ile elde edilen krediyi heba etmiş, dost olan Suriye ile bile düşman hale gelmiştir.

SURİYE NİÇİN VURULACAK?

Suriye’nin vurulacağını aylardan beri yazıp duruyoruz. Ama sağır sultanlara sesimizi duyuramıyoruz. Amerika’nın emperyal maksatlarına alet olmayalım diyoruz, fakat Ortadoğu’da onların vekili gibi hareket ediyoruz.

Irkçı emperyalistler ve sermaye çeteleri iki İslam ülkesini birbirine kırdırmak için ellerini ovuşturmaktadır. Bu mücadelede karlı çıkacak olan ne Türkiye, ne de Suriye, sadece İsrail olacaktır. Zira İsrail’in İran’ı vurabilmesi için, İsrail’e tehdit oluşturan Suriye’nin vurulması gerekir. Maalesef Türkiye bugünkü yaklaşımı ile bir nevi İsrail’e hizmet etmektedir. Kazancı da hiç olmayacaktır. Çünkü Türkiye’nin Suriye’ye her ne sebeple olursa olsun müdahalesinden ne Allah resulü, ne Şam’ın manevi koruyucuları olan Muhyiddin İbn Arabi, Selahaddin Eyyubi, Halit El Bağdadi, Dihyei Kelbi, Bilali Habeşi, Caferi Tayyar, İbn Ümmü Mektum da razı olmayacaktır. Çünkü her iki taraftan da dökülecek olan kan, Müslüman kanı olacaktır.

İsmail MÜFTÜOĞLU, 2 Nisan 2012
i-muftuoglu@hotmail.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: İsmail MÜFTÜOĞLU

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x