
Devletin kontrolünü ve sivil toplumun iplerini ele geçiren iktidarı muhalefet durduramıyordu.
Artık dışarıda da rahatsızlık uyanmaya başlamıştır. Türkiyenin Batıdan koparak Rusya-İran-Sudan hattına kaymakta olduğuna dair sirenlere işte birileri basmıştır.
AKPye devleti ve toplumsal hayatı dönüştürme yönünde fütursuzca hareket etme cesareti veren önemli etken, dışardan sağladığı destekti.
Şimdi ortaya çıkan eğilim AKPyi fren yapmaya mecbur edebilir mi?
Tanınmış bir düşünce kuruluşu olan The Washington Institute tarafından hazırlanan Türkiye raporu, iki uzmana dayanarak ciddi tespitler yapmıştır.
Amerikanın eski Ankara Büyükelçisi Mark Parris ve Alman Marshall Vakfı Türkiye uzmanı Ian Lessere göre Türkiye Batıdan uzaklaşıyor.
Mark Parris Başbakan Erdoğanın bürokrasiyi kendi dünya görüşündeki insanlarla doldurmaya çalışan, basına paranoya duyan tüm vizyonu bir sonraki seçimlerle sınırlı Amerika ve AB ilişkilerine sadece bana ne verebilirler duygusuyla bakan bir kişi olarak görülebileceğini söylüyor.
Gizli ajandası bulunduğu ve Türkiyeye İslâmi bir model empoze etmeye çalıştığı ihtimalini risk faktörü olarak kayda geçiriyor.
Türkiye savrulmasın...
Mark Parris AKPye ve Tayyip Erdoğana düşman biri midir? Hayır..
Tam aksine, kapatma davası sırasında etkili bir AKP savunucusu olmuş, hem Amerikada hem Türkiyeye gelişlerinde Erdoğanın yeri doldurulması zor, karizmatik bir lider olduğuna dair konuşmalar yapmıştı.
Bugün ise Türkiyenin ABD karşıtı ya da anti-semitist bir eksene kaydığı konusunda yeni Amerikan Başkanı Obamayı uyarıyor.
Türkiyede liberal demokrasinin oluşturulması için yardım gerektiğini söylüyor.
Şimdi... Tayyip Erdoğan ve icraatı üstünde gerçekçi değerlendirmelerin yapılmaya başlaması Türkiyenin sürükleneceğinden korkulan maceralara karşı korunma şansı yaratabilir mi?
Batı düne kadar Türkiyede laik rejimi tehlikeye sokacak gelişmeleri adeta teşvik ediyordu.
Eğer tavır değişikliği kalıcı olursa, evet bu değişim şans olabilir.
Gölge etmesin yeter
Yaşamı dönüştürecek altyapı kurulmuş, laik kurumlar kuşatılmış, karşı devrim şartları olgunlaşmış, direnç gösteren ve göstermesi muhtemel odaklar bastırılmış haldedir.
Tam bu noktada yeni Beyaz Saray yönetiminin uyarılması, ihtiyacı olan tarihi şansı Türkiyeye umarız kazandıracaktır.
Bizi Amerika mı kurtaracak?
Hayır.. Gölge etmesin yeter.
Çünkü bu noktaya Amerikaya rağmen değil, onun ılımlı İslâm zırvaları sayesinde geldik.
Devletteki işgal neredeyse tamamlanmış sivil toplumun tüm katmanlarında cemaatçi siyaset örgütlenmesi, ürünlerini devşireceği olgunluğa ulaşmıştır.
Dün İstanbul Ticaret Odasında seçim vardı.
Lokanta ve Kafeler Komitesinde bir ilk yaşandı. İçki satmayan lokantalar, içkili lokantaları 256ya karşı 418 oyla yönetimden tasfiye etti.
Aynı şekilde Banka ve Finans Kuruluşları Komitesinde de İslâmi bankacılığın tarafı iktidar güdümlü kamu bankalarının desteğini alarak seçimi 288e karşı 582 oyla kazandı.
Hâlâ doğru yolda ilerlediğimizi düşünenler çocukları için de düşünsünler biraz.
Dış dünyanın ve içerideki egoist aydınların yanılgısından doğan tehlikeyi, sadece böyle bir sorumluluk duygusu göğüsleyebilir.
29 Marttan önce uyanmak lâzım!
Güngör Mengi