
Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, 32.Gün programında e-muhtıra diye nitelendirilen 27 Nisan bildirisini kendisinin yazdığını söyledi. Keşke yapmasaydım diyor musunuz? sorusuna ise hayır yanıtını verdi.
Kanal Dde dün gece yayınlanan 32. Gün programına katılan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 27 Nisan 2007de yapılan ve e-muhtıra olarak anılan açıklamanın muhtıra değil bildiri olduğunu söyledi. Keşke yapmasaydım diyor musunuz? sorusuna Hayır yanıtını veren Büyükanıt, Bu bildirinin AKPye çok oy kazandırdığı izlenimi oldu. Pişman oldunuz mu, bu bildiriyi yayınladığınız için? şeklindeki bir başka soruya da, Hayır. Bir kere Anayasa Mahkemesinin kararı bizi haklı çıkardı. Ne kadar isabetli bir şey yaptığımızı düşündük. Ayrıca aylara göre eğilimleri Tarhan Erdem bey çıkarmıştı. Ocak 2007den itibaren sürekli artış var. 27 Nisan bildirisinden önce yüzde 45ti. Tesir etmiştir, etmemiştir onu ben bilemem diye karşılık verdi.
Bu da bir önlem
Mehmet Ali Birand ve Rıdvan Akarın sorularını yanıtlayan Büyükanıt, çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Büyükanıt, emekli olduktan sonra ilk kez 27 Nisan bildirisiyle ilgili konuşarak, Silahlı Kuvvetlerin görevi yasalarla veriliyor. Bu yasalarla size verilen görevlerin ben bir kısmını yaparım, bir kısmını yapmam deme lüksümüz yok. Neyse gereği, eğer bu bildiri yayınlamaksa bildiri yayınlanır, bu da bir önlem. Darbeye kadar götüremezsiniz beni yorumunu yaptı. Büyükanıt, 27 Nisandaki sert açıklamanızı, keşke yapmasaydım diyor musunuz? sorusuna ise şu karşılığı verdi:
Hayır, görüyoruz, izliyoruz. Zaten yaşanan her şeyi bu açıklamaya koymadık. Daha pek çok yaşanan olay var. Örneğin Kutlu Doğum Haftası. Milli Eğitim Bakanlığının hangi günleri kutlayacağı yönetmelikte vardır; yönetmelikte Kutlu Doğum Haftası yok ama bakanlığın sitesine girdiğinizde yönetmelikte olmayan şey sitede var. Ben de saygı duyuyorum, anlamlı gün ama neden kuralları çiğniyorsunuz? O zaman yönetmeliğe koyun, kutlayın. Anaokullarına kadar yayılıyor bu.
Bildiriyi ben yazdım
Evet bunu ben kendim yazdım. Cuma akşamıydı. Oturup bizzat kendim yazdım. Neden cuma akşamı verdik? Ertesi gün Ankaradan ayrılmam gerekiyordu. Dolayısıyla gitmeden önce yayınlanmasını arzu ettim. 27 Nisan Bildirgesi TSKnın laiklik karşısındaki hassasiyetini vurgulayan bildiridir. Laikliğin zedelenmekte olduğu kuvvetli şekilde ortaya çıktı. Bildiride bir de laiklik vurgusu vardı. Cumhurbaşkanlığı seçimi değildi. Cumhurbaşkanı ile ilgili olarak tek bir cümle vardı.
Subayın genci yaşlısı yok
Büyükanıt, 2003 yılında Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan Genç subaylar rahatsız başlıklı haber hakkında ise, Üretilmiş bir haberdir, birileri tarafından enjekte edilmiş haberdir. Subayın genci yaşlısı yok dedi.
Büyükanıtın konuşmasının bazı bölümleri özetle şöyle:
Asker iç siyasetle uğraşmaz
Şimdi, subay siyasetle uğraşır. Ama güvenlik siyasetiyle uğraşır. Kastım iç siyaset olarak, askerin iç siyaset ile uğraşmaması lazım. Asker doğrudan, iç politikaya müdahil olduğu zaman önce kendisi yıkılıyor, sistemler bozuluyor sonra da ülke bozuluyor.
Benim yani O parti kapatılsın şu parti kapatılmasın böyle bir düşünce içinde olmam mümkün değil. Kaldı ki parti kapatıldıktan sonra o malzeme duruyorsa tekrar kuruluyor. Ben çocukluğumdan hatırlarım, Aziz Nesinin hazırladığı muhalif bir Kara Kedi yayını vardı. Tabii ben o zaman çocuktum, bilmezdim muhalifin ne olduğunu. Her hafta kapatılırdı, sonra Kapkara Kedi diye tekrar çıkartılırdı. Dolayısıyla parti kapatmaların genel gidişata pek bir katkısı olmuyor.
Darbelerin pek yararlı olduğunun söylenemeyeceğini belirten Büyükanıt, andıç olayının da hata olduğunu söyledi.
Eruygurdan beklemem
Büyükanıt, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili, Şimdi Ergenekon o kadar genişlemiş durumda ki suça gerçekten bulaşmış insanlar olabilir yorumunu yaptı. Büyükanıt, Şener Eruygurdan ele geçirilen belgeler arasında kendisi ve ailesine ait özel bilgiler yer aldığının hatırlatılması üzerine ise, Onu Şener Paşaya soracaksınız. Eruygurdan böyle bir şey beklemem. Yani ne alakası var. Kızımın arkadaşları, ablamın rahatsızlığı. Ben anlayamadım yorumunu yaptı.
Büyükanıt, hakkındaki iddialarla ilgili süreci de şöyle anlattı:
Ben 1. Ordu Komutanlığına gelene kadar benim hakkımda en ufak bir şey çıkmamıştı. Sonra birden bire, Allah Allah o adam ben miyim, bu kadar çıt çıkmayan, milyarlarca dolarlara imza atmış bir insan, birden bire bir kampanya. Yani bakın tekrarlıyorum, benim bilmem mümkün değil ama o dönemde başladı. 2003te başladı.
Ergenekon mağduruyum
Büyükanıt, O dönemde sizin çevrenizde böyle bir mekanizmanın harekete geçtiğini hissediyor muydunuz? Önlem alıyor muydunuz? sorusuna, Hissetmeyi bırakın, yaşıyordum. Yaşıyordum derken, Yani siz bir anlamda Ergenekon mağdurusunuz değerlendirmesine karşılık, Evet, hakikaten öyle yanıtını verdi.
Dinlendiğimden şüphem yok
Şemdinli olayları sırasında Emniyet İstihbarat Daire Başkanı benim hakkımda uydurma beyanatlar veriyordu. Ben bunu ilgili makamlara ilettim ve o adam hemen görevden alındı. Her şeyimi araştırmışlar. Telefonumun dinlendiğinden de hiç şüphe etmiyorum. Emin olduğum şeyi söylüyorum. Eğer telefonun voltajında düşüklük varsa o telefon dinleniyordur. Emniyet tarafından mı dinlendim bilemiyorum. Teknoloji o kadar gelişti ki... O yüzden ben kesin emin olmadığım bir şeyi iddia etmem.
Dolmabahçe için atılan iddialar çirkin
Büyükanıt, Dolmabahçedeki Başbakanlık Ofisinde 2007de yapılan görüşme hakkında ise şu açıklamayı yaptı:
Bir sürü şehir efsanesi türetildi. Ben biraz şaşırdım. Çünkü bu gizli bir toplantı değil. Neden değil? Çünkü Dolmabahçedeki Başbakanın çalışma ofisine resmi üniformam, forsum, bir sürü basın ordusunun arasından geçtim girdim. Genelkurmay Başkanı, Başbakanla çeşitli kereler görüşür. Her Başbakanla görüşüldüğünde dışarı çıkıp biz şunları görüştük demek bir kere uygun olur mu? Tabii çok çirkin, afedersiniz bu kelimeyi kullandığım için, çok çirkin iddialar da öne sürüldü. Efendim ben görüşmeye gittiğimde sayın Başbakan önüme dosya atmış. Ne dosyası, eşimin evdeki harcamaları. Ben de eyvah! demişim. Durum kötü. Ben artık konuşmayayım demişim.
Örnek, Sen de inanırsan bittik dedi
Büyükanıt, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örneke ait olduğu iddia edilen Darbe Günlükleriyle ilgili şu ilginç anısını da anlattı:
Büyükanıt: Bir gün komutanlarla beraber Sayın Ahmet Necdet Sezer zamanında Çankaya Köşkünde özel bir akşam yemeği yedik. Özden Örnekin günlüklerinde bu yemekle ilgili bir takım şeyler çıktı.
Sayın Sezer haftalık görüşmede Bu günlüklerin içinde böyle bir şey çıktı sen yemekteydin dedi, aldım baktım Hayır bunları söylemedi bize dedim. Tabii bir kısım doğru da, eklemeler var.
Birand: Örneke sen mi yazdın diye sormadınız mı?
Büyükanıt: Benim yazdığıma sen de inanırsan bittik dedi.
Kaynak