
1.) 2. Dünya Savaşı’nda Alman subaylar tarafından çeşitli gizli yazışmalarda kullanılmak üzere Alman kimyagerlere ürettirilen ‘görünmez mürekkep’i duymuşsunuzdur. Bu mürekkebin özelliği, içerdiği kobaltın klorür, sülfat ve asetat tuzları, bizmut ve potasyum nitratla demir sülfat sayesinde ısıyla duyarlılığıdır. Yani tatbik edildiği yüzeye emdirildikten sonra (selüloz-yani kâğıt) belli bir süre görülmez haldeyken, ısıyla birlikte görülebilirlik kazanır. Ki bu ısının derecesi ‘oda sıcaklığıdır’. Gerekli olan sadece 7–8 saatlik bekleme süredir. YANİ SONUÇ OLARAK; ‘INVISIBLE INK’ (GÖRÜNMEZ MÜREKKEP)’LE YAZILMIŞ BİR YÜZEY BAŞLANGIÇTA TEMİZ GÖRÜNÜRKEN, 7-8 SAATLİK BİR ODA ISISIYLA GÖRÜNÜR OLURLAR.
2.) Dünyaca ünlü XEROX firması (Büro tipi kâğıdın mucidi) 2007 yılında yeni bir ürününü piyasaya sürdü. Bu ürün kâğıt/mürekkep olarak iki farklı nitelikte kullanılabilmekte ve temelde aynı özelliği sahiptir. Kâğıt olarak kullanımında; kâğıdın kimyevi yapısı değiştirilmiş halde tüketiciye sunulmakta ve kâğıt yüzeyine bulaştırılmış her tür kimyasal boya türevini nanoteknolojik olarak yoketmektedir. Diğer bir deyişle; kâğıt boya tutmamaktadır.
Ürünün boya (mürekkep) halinde ise; mürekkebin uçucu özelliği sayesinde kalıcılığı ortadan kaldırılmakta ve YAZDIĞINIZ YAZI HERHANGİ BİR YÜZEYDEN KISA BİR SÜRE SONRA UÇUP GİTMEKTEDİR. (Bu mürekkepten şaka malzemeleri satan yerlerde bile var.)
İnvisible ink, (Görünmez mürekkep) boya tutmayan kâğıt ve uçucu mürekkeple ne yapabilirsiniz?
a) Yüksek Seçim Kuruluysanız, bu malzemelerle size OY PUSULASI BASACAK ve KAŞESİ ÜRETECEK bir şirket bulursunuz.
b) İşi şirkete 12 trilyonluk ihaleyle bırakırsınız.
c) Fakat Ankara’da tam 42 matbaa, kendilerine yeterli süre verilmeden ihale edildiği için itiraz edince, ihaleyi göstermelik olarak bozar ve yeniden yaparsınız.
d) 13 trilyonluk ihaleyi tutup 900 milyara düşürürerek, büyük foya meydana çıkmasın diye aynı şirkete verirsiniz. Her ne hikmetse, işi başta 13 trilyona yapacak olan şirketin de gıkı bile çıkmaz 13’te biri olan 900 milyara razı olur. Böylece şirketle aranızdaki hileli pusula ve kaşe anlaşmanız aranızda kalır. Şirketin ihale zararı ise bir şekilde tazmin edilir. Ne de olsa öngörülenden 400 kat fazla harcadığını ve hesabını vermediğiniz kapı gibi ÖRTÜLÜ ÖDENEĞİNİZ vardır.
e) Boya tutmayan kâğıttan pusulaları bastırırsınız. Kendi ilan ettiğiniz seçmen sayısından fazla olarak, tam 19 milyon tane de yedek bastırırsınız. Böylece basının, halkın ve partilerin bütün dikkati bu yöne çekersiniz. Esas mesele kimsenin aklına gelmez. Hile kuşkusu sadece bu yönüyle düşünülür. Siz işinize devam ederken, millet sadece ‘fazla pusula miktarıyla’ oyalanır.
f) Büyük foyanın planlayıcıları bu tip pusulalardan kaç tanesini hangi sandıklara göndereceklerse planlaması yapılır. Normal pusulalarla harmanlanır. Böylece hedeflenen oranda hileli pusula ve kısmen de normal pusulalar karmaşık halde gönderilir. Zaten hilenin en derin yeri de burasıdır. Sandık sandık hesaplanır, hileli ve normal pusula sayısı oranlanır.
g) Seçimi kazandırmak istediğiniz partinin pusuladaki hanesi, görünmez mürekkeple işaretlidir: TERCİH yazar… 7–8 saat sonra görünür olacaktır. ( Biraz kimyasal oynamayla bunun 48 saate kadar uzatılması da mümkün. Yani pusulaların 1–2 gün önceden gönderildiği yerler için de bir sorun yok.) – Seçim günü oyları göstermeyen müşahit, çuvallar hazır pusula satan vatandaş, mühürü –yanlışlıkla evine götüren kişi, oy dolu çuvalı pencereden aşağıya atan kişi gibi olayları da hatırlayınız.)
h) Esas mesele, seçimi KAZANDIRMAK İSTEMEDİĞİNİ partinin hanesindeki bölgedir. Orada da öyle bir artaksiyon çevirirsiniz ki; şeytanın aklına gelmez. Onlarca yıldır seçimlerde ‘mühür’ kullanan ve yine mühür bekleyen bütün ülkeye, şahane bir son dakika golü atıp KAŞE’yi dayarsınız. Mühür bekleyen seçmenlere, basına ve insanlara sürpriz olur. Kolaylık falan der geçerler. Hiç kimse, bunun neden seçimlerden önce ilan edilmediğini sormayı akıl etmez. Önemsenmez bile…
i) Peki, KAŞE’de ne vardır? Uçucu mürekkeple doldurduğunuz bir kartuş hazırlığınız vardır.
j) TERCİH alanı önceden doldurulmuş, diğer alanlara ise basılan kaşenin uçup gideceği pusulalarla, %40-%55 arası sonuç almak, azıcık matematik, biraz kimya, biraz takım oyunu ve soğukkanlılık gerektiriyor.
Mesele bitmiştir.
Yazıyı bir daha okuyun…
Ben seçimden sonraki haftamı kimyager, kırtasiyeci ve matbaacı insanlarla çalışarak geçirdim. O yüzden bu haftaki yazımı da geciktirdim.
Edindiğim bilgileri doğrulattığım kimyagerler, matbaa çalışanları ve kırtasiye sektöründeki insanlardan çevrenizde vardır. Siz de bu yazımdaki şüpheleri sorun.
Benimle aynı noktada buluşacaksınız. Her kelimem gerçek.
Gayet mümkün, basit ve kolay olduğunu, düşündükçe anlayacağınızı biliyorum.
Özellikle trilyonluk pusula ihalesindeki ihale bedeli/mantık hatasını ve son dakikada sahneye çıkarılan KAŞE yeniliğini düşünün.
Gerisi zaten gerçek, bal gibi gerçek. İnvisible ink iyi bilinen bir mürekkep türüdür. XEROX’un uçucu mürekkebi ve boya tutmayan kâğıdından siz bile satın alabilirsiniz.
Geriye güzel bir organizasyondan başka hiçbir ihtiyacınız kalmıyor.
Belki de dünya siyasal tarihinin en organize ve büyük hilesiyle yüzyüzeyiz. Muhalefet partilerinden, sivil toplumdan ve duyarlı insanlardan destek bekliyoruz.
Çuvallarla YSK deposunda muhafaze edilmesi mecburi olan pusulalar teker teker test edilmelidir.
Kaşelerin içindeki kartuşa emdirilmiş mürekkep test edilmelidir.
Yazımı değerlendirirken, ADANA’da 24’üncü dönem milletvekilliği seçimlerine bağımsız aday olarak giren Hakan Bülent Yardımcı’nın oy kullandığı sandıktan kendisine sıfır Oy çıktığını da hatırlatmak isterim. Bağımsız aday kendine de mi vermedi dersiniz?
Yoksa uçup gitti mi TERCİH’i?
Ne dersiniz?
Murat ARSLANTÜRK - 18 Haziran 2011, Haber3.com
msarslanturk@yahoo.com