
Türkiye’de kamu kuruluşlarına ait binalardan Türkiye Cumhuriyeti yazısı sökülürken, Andımız’daki “Ne Mutlu Türküm Diyene” ifadesi birilerini rahatsız ettiği gerekçesiyle kaldırılırken, benzer gelişmelerin Yunanistan’da da yaşandığını biliyor musunuz?
Yunan hükümetinin de “Türk” kelimesini imha etmek için var gücüyle çalıştığını, Türk kelimesini kullanan derneklere ağır cezalar yazdırdığını biliyor musunuz?
Örnek verelim:
Batı Trakya’da bulunan Türk kadınlar, bir örgütlenme içine girdiler ve tamamen yasal çizgiler içinde bir dernek kurdular. Derneğe, Rodop Türk Kadınları Kültür Derneği (RTKKT) adını koydular. Ancak derneğin içinde Türk kelimesi bulunduğundan dolayı yerel yöneticiler ‘tabelanın indirilmesini’ istediler ve derneği kapatmak istediler. Batı Trakyalı Türklerin açtığı dava 2005 yılında Yunanistan Yüksek Mahkemesi’nde karara bağlandı. Yunan mahkemesi “Türk kelimesinden rahatsızlık duyanları” haklı buldu ve derneği kapatma kararı aldı.
Türklerin avukatı, bu karar üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM, Türkleri haklı buldu ve dernekte Türk adının kullanılmasında yasal olarak bir engel olamadığına hükmetti.
Bunun üzerine derneklerinde Türk adını kullanacağına sevinen Batı Trakya Türkleri hayli sevindiler. Tabelaya yeniden Türk adını yazdılar. Ama yine olmadı. Zira bu defa Yunan Yargıtayı devreye girdi ve üstelik AİHM’nin kararına rağmen “Yunanistan’daki Türklere Türk denilemeyeceğini hepsinin Yunan olduğunu” belirten bir karar aldı.
Batı Trakya Türkleri ikinci kez AİHM’ye başvurmaya hazırlanıyor.
Diğer örek:
İskeçe Türk Birliği ve Gümülcine Türk Gençler Birliği’nin isimlerinde Türk kelimesi bulunduğundan ve Yunan hükümetine göre Batı Trakya ile Yunanistan’da da Türk etnik kökenine sahip kimsenin olmadığı gerekçeleriyle, bu birlikler kapatıldı.
Yunan hükümeti Lozan’a rağmen Türk kelimesine savaş açtı.
Türk kelimesi yok etmek için her yolu denedi.
Daha vahim bir örnek:
Yine Batı Trakya’da 1936 yılında kurulan Rodop Evros Türk Öğretmenler Birliği’nin adı 1965 yılında Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği olarak değiştirildi. Ancak Yunanistan’da cunta yönetimi vardı ve hem Türklerin okullarındaki tabelalardaki Türk kelimesi hem de bu derneğin tabelasındaki Türk kelimesi polis zoruyla indirildi. Dönemin Rodop Valisi Papadimas’ın gerekçesi tıpkı Türkiye’de Türk kelimesinden huzursuzluk duyanlar olduğunu söyleyen siyasetçilerin gerekçesine benziyordu:
Papadimas, “Yan yana yaşayan iki toplum arasında, tabelalardaki Türk kelimesinden dolayı huzursuzluk ve sürtüşme olma ihtimali vardı, Türk kelimesini bundan kaldırdık” diyordu.
Konu mahkemeye taşındı. Yerle mahkeme 1988’de verdiği kararda Türk kelimesinin tabelalardan kaldırılmasını onayladı.
Demek o ki;
Yunanistan’daki Yunan hükümeti Türk kelimesinden rahatsızlık duyuyor, Türk kelimesini tabelalardan, derneklerden, okullardan kaldırıyor ve bunu yaparken de “başkaları rahatsızlık duyuyor” diyor, bunu anladık da, Türk hükümetinin Türkiye Cumhuriyeti devleti topraklarında Türk kelimesini tabelalardan kaldırmasını, Türk’e savaş açmasını, Ne Mutlu Türküm Diyene’yi yasaklamasını nasıl yorumlayacağız?
Yunan hükümetini anladık da Türk hükümetine ne oluyor?
Türk hükümeti neden Yunan hükümetiyle aynı çizgide bulunuyor?
Türk topraklarını Türkler için tıpkı Yunanistan’ın yaptığı gibi Türk kelimesinin budandığı bir ülke haline getirenler bundan utanmazlar mı?
Hele hele bir Batı Trakya Türk’ü olan Mehmet Müezzinoğlu bu zulmü Yunanistan’da bizzat yaşamışken şimdi Sağlık Bakanı olduğu Türkiye’nin sağlık kuruluşlarındaki tabelalardan Türk kelimesini kaldırırken hiç mi vicdanı sızlamaz ve Yunan zulmünü hatırlamaz?
Ve acaba Sayın Başbakanın “Yunanlılar Türk kelimesine savaş açtılar, bu bir zulümdür!” diyecek yüzü var mı?
Hadi kazara dedi diyelim Yunan hükümetinin “sen aynaya bak” diye karşılık vermesine hazırlar mı?
Muharrem BAYRAKTAR, 12 Ekim 2013