
Bizimkiler diye bir dizi vardı. Hepimiz mutlaka en az bir kere de olsa izlemişizdir. Bu dizi içindeki minnacık bebelerin nasıl çocuk olup yürümeye başladığını, nasıl ergenlik çağına gelip burunlarının büyüdüğünü, yüzlerinin sivilceler içinde kaldığı ve seslerinin kalınlaştığını hepimiz takip etmiştik. Yine bu dizide evlenenler olduğu gibi, vadesi gelip ölen sanatçılar olduğuna da tanık olmuştuk.
16.763.124.578 gibi bir bölüm sayısı ve yıllarca televizyon ekranından gitmeyen bir diziydi anımsadınız mı?
Ben o dizi başladığında genç kızdım. Dizi bittiğinde ise torunlarım boy boy olmuş hep beraber dizi izlerdik(!)
Tamam, bu kadar abartı yeter. «Bizimkiler» dizisi gerçekten de en uzun soluklu dizi olarak akıllarda kalmıştır.
Şimdi nereden çıktı bu dizi diyeceksiniz? Söyleyeyim efendim.
Emin Çölaşan'ın «minik Kuşu» ndan bile marifetli yandaş basın kuşlarından gelen haberlere göre Ergenekon için 3. İddianame yazılıyormuş(!)
Eee tabi ki yandaş basın sadece ekonominin iyi gittiğini
Ermeni sınırının açılmasının erdemini(!),
Kürtler azınlıktır, haklarını verelim(!),
Türkiye'nin önündeki tek engel Kemalizm,
TSK tü kaka,
AB'ye girelim de nasıl girersek girelim,
Ulusalcılık terörizmdir,
Şimdilerde moda olan, Obama en en en iyisi demelerinden başka haberlerde vermeliler değil mi?
Zaten asli görevleri nedir?
Ergenekon hakkında dezenformasyon, psikolojik savaş, yalan, dolan değil midir?
Yanlı düşündüğüm düşünülüyorsa da evet tahminler doğru, yanlı düşünüyorumdur.
«Taraf» diyemiyorum zira aklıma gelenler, Altanlar, Conkarlar, Kütahyalılar, Nişanyanlar, v.s oluyor ve açıkçası mide bulantısından «taraf» diyemiyorum.
Birinci İddianame 4000 küsur sayfa ekleri hariç
İkinci iddianame 1000 küsur ekleri hariç
Üçüncü İddianame ne olur bilinmez diyemiyorum, zira «taraf» , » yeni şafak» , «sabah» , «star» , «akit, vakit, nakit» gazeteleri gibi gazeteler ve de davanın savcıları bilecektir!
Davanın savcısı Zekeriya Öz'ün basınla ilk teşviki mesaisinde «beni de kapı dışına koyarlar» demesi bu sürecin daha da uzayacağı sinyalini vermiştir.
Tutuklu ve gözaltı sayılarını inanın takip edemiyorum.
Bilemiyorum bu dava kaç yıllar boyu sürecek?
Yine bilemiyorum kaç kişi bu davanın içine çekilecek?
Ama bildiğim bir şey var Cumhuriyet Mitinglerine katılan 4-5 milyon «bin-dirilmiş kıtaların» kesin ve kati sırada olduklarıdır.
Gerçi buna da akıl sır ermiyor ya hadi neyse
Şu bizim liberal bozmaları «toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkını» anayasanın 34. Maddesinin güvencesi altında olduğunu unutuvermişlerdir. «Mitinge katılmak» diye bir suç icat etmişlerdir. Hâlbuki anayasanın 38. Maddesi «kanunsuz suç ve ceza olmaz» der. Tabi ki bu liberal bozmaları bundan bihaber oldukları için suçmuş gibi söylerler. Tamam, hadi suç olsun kabul edelim. Peki, bu gösteri ve mitinglere izinleri kimler veriyor? İzin verenler de en az mitinge katılanlar kadar suçlu sayılmazlar mı? O zaman sayı daha da kalabalıklaşıyor gibi gelmiyor mu sizlere de?
Yine sırada epey kalabalık bir gurup var.
Bunlar da hükümetin icraatlarını doğru bulmayıp karşı olanlar ve oyyy vermeyenlerin de sırada var olduğudur.
İlk zamanlarda bu orana yüzde 53 diyordum ama şimdi bu oran biraz daha yükseldi.
Yerel seçimler öncesi 6 milyon «mantar seçmen» olduğu halde yüzde 39 gibi bir azınlığa düşen hükümet, şimdi yüzde 61 i de kapsayan bir süreç içine girmiştir diyebiliyorum.
İşin en ilginç tarafı pardon, işin en ilginç yanı kanımca sahte haham kişisi Tuncay Güney'dir.
Şimdi biz izliyorduk ki Haham kişinin ifşaları üzerine bu süreç başlamıştır!
Eee şimdi feryat figan işkence gördüğünü ve işkence sonucunda bu ifadeleri verdiğini beyan eden ve bu sözleri de kanıtlanan Sahte hahamın ifşaları da sahte imiş!
İşin ilginç yanı, sahte hahama işkence yaptığı öne sürülen «Adil Serdar Saçan» da tutuklular arasında.
Şimdi Saçan kendi örgütünden olan kişiyi işkence ile sorgulamış oluyor?
Eee ne olacak şimdi?
Yaşları epey geçkin bir kadro içerde
Daha da epey vatandaş sırada bekliyor
Birinci dalga
İkinci
Üçüncü
On birinci
Bu dalgalar bitmez!
Önce birinci iddianame
Arkadan ikinci
Ve sırada üçüncü
Derken otuz üçüncü
Bu iddianameler de bitmez!
Ama biten ömürler var!
Hala bakışları gözlerimin önünden gitmeyen, Ergenekon kasası söylemiyle içeri alınan ve ifade bile veremeyen, cenazesine üç beş gazetecinin geldiği Kuddusi Okkır!
Kaç canların heba olacağı bir uzun yol
Neye üzülüyorum biliyor musunuz?
Bu dava vatandaşları fiili olarak ikiye böldü.
Vatan mı seviyorsun?
Atatürk ilke ve devrimlerine mi bağlısın?
Orduyu koruyor ve sonuna kadar mı güveniyorsun?
Hükümetin icraatlarına mı onay vermiyorsun?
Derhal yafta hazır «Ergenekoncu!»
Diğerleri sözde özgürlükler istiyor. Mesela bebek katilinin serbestliği gibi
Diğerleri federasyon istiyor. Mesela Anayasa delik deşik edilsin ve kendi savunma mekanizmasını yok etsin gibi
Diğerleri ülkenin üniter yapısının bozulmasını, bölünmesini demokrasi olarak görüyor. Mesela Kürdistan ve Doğu Ermenistan gibi bölünsün deniyor!
Kemalist avına çıkmışlar, vatan sevdalıları tek tek yok ediliyor!
.
Dalga dalga yayılan bir operasyon ve işin içinden çıkılmayacak kadar çok olay, yine okunması ve yorumlanması bir ömür alacak ifadeler, telefon kayıtları ve yeniden yeniden eklenen heyecan verici senaryolar, kuyular, Kıbrıs'ı da içine alan süreç
Düşünüyorum da acaba OBAMA da mı Ergenekoncu?
Çünkü Anıtkabir özel defterine Atatürk için gerçekten güzel, hayranlığını belirten mesaj yazmış
Ne dersiniz ABD ye kadar uzanır mı?
Bence uzanır, uzanırda, Washington'a Beyaz Saraya kadar bilemem ama Utah'a kadar uzanacağı aşikârdır!
Başı Utah'ı gösteriyor çünkü
Saygılar.
Muhlise GÜNGÖR