
Ergenekon davasının ilginç bir ayrıntısını paylaşmak istiyorum.
11 Kasım’daki duruşmada Emcet Olcaytu, Hamza Demir ve Muzaffer Öztürk serbest bırakıldı. Üçünün de iki yılı aşan tutuklulukları sona erdi.
ZULÜMHANE’de Muzaffer Öztürk’ün durumuna da değinmiştim. İstanbul Çavuşbaşı’nda bir emlakçı. Dükkânının bir bölümünü emekli Albay Arif Doğan’a kiraya vermiş, Doğan eşyalarını kasalara doldurmuş, Öztürk’ten kiraladığı depoya yerleştirmiş. Doğan, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınmış, depo da aranmış. O sırada emlakçı dükkânında olan Muzaffer Öztürk de gözaltına alınmış. Arama sırasında ağabeyi orada olsa, o alınacakmış. Piyango Öztürk’e vurmuş.
Avukatı, Öztürk’ün durumunu savunma sırasında mahkeme heyetine şu fıkra ile anlattı:
“Dağda büyük bir orman yangını çıkmış. Karadan, havadan müdahale edip söndürmüşler. Zarar saptama heyeti ertesi gün ormanda dolaşırken bir dalgıç cesedi bulmuşlar. Meğer, helikopter yangın için denizden su alırken dalgıcı da almış, ormana atmış.
Benim müvekkilimin durumu ormandaki dalgıç gibidir.”
Öztürk 28 ay tutuklu kaldı. Arif Doğan’ın eşyalarının ne olduğunu bile bilmediğini, sadece deposunu kiraya verdiğini anlatmaya çalıştı, olmadı.
Sonunda 11 Kasım günü tahliye oldu.
***
Girişte vurguladığım “ilginç ayrıntı” bu aşamadan sonra başlıyor.
Mahkeme heyeti aralarında Öztürk’ün de bulunduğu üç kişiyi tahliye ederken 66 gün sonra 17 Ocak 2011’deki ilk duruşmada Arif Doğan’ı dinleme kararı aldı!
Arif Doğan sağlık nedenleriyle tahliye edilmişti, emlakçı Muzaffer Öztürk ise tutukluydu. Tutuklu sanıklar bu durumu kendi aramızda konuşurken şu tahminde bulunmuştuk:
“Acaba mahkeme heyeti, Doğan’la Öztürk arasında kiracı-depo sahibi ilişkisinden öte bağlantı olduğunu mu düşünüyor?”
Öztürk, çocukları üzerine yemin edip “İnanın kasalarda ne olduğunu bile bilmiyordum. Siz mülkünüzü kiraya verdiğinizde, gelen kişi içine ne koyacak diye bakar mısınız?” diyordu.
17 Ocak’ta Arif Doğan dinlenecek, mahkeme heyeti tutuklu yargıladığı emlakçıyla bağlantısını soracak... Ama tam bu kararı aldığı gün emlakçıyı serbest bırakacak!
***
Ergenekon davasının tek ciddi yanı kaldı:
Tutukluluklar...
Eğer tutuklu yargılama olmasa davanın ciddiye alınır, haber değeri taşıyan bir boyutu da kalmayacak. Zira, ortaya atılan iddiaların çok büyük bir bölümü gerçek dışı çıktı.
Ergenekonu “asrın davası” diye sunan medya da bunun farkında. O nedenle bütün çabaları, tutuklulukların devam etmesi. Onlar için davanın içeriği ve bitmesi değil, başlamış olması önemliydi.
Her şey bir yana Muzaffer Öztürk’ün durumuna “hukukun üstünlüğü” diyen beri gelsin!
Gerçek hukukçuları, bu davanın öteki boyutları bir yana, hukuki yönüyle ilgilenmeye çağırıyoruz.
Tutukluluklar, cezalandırmayı da geçti; bir intikam yemininin gereğini yerine getirme aracına dönüştü.
Hukuk adına son aylardaki başlıca olumlu gelişme Ankara ve İstanbul baro başkanlıklarını bu davaya cesur ve gerçekçi bakanların kazanmış olması. Prof. Metin Feyzioğlu ve Doç. Ümit Kocasakal’ın açık bir üstünlükle baro başkanı olması, en azından savunma makamının gidişin farkında olduğunu gösteriyor.
Hem soyadında, hem yüzünde sakal... Dileriz, iddia ve yargılama makamı da Doç. Kocasakal’a daha fazla kulak verir!
Mustafa BALBAY, 18 Kasım 2010