Acem çakıltaşı ve/veya Acem "Gerçeğin Gözü" II?!
(ya da ABD Ankara’yı vuran adres hangi adres ve/veya Topaç & Stratfor’dan Erdoğan operasyonu?!)“Sivil yöneticilerin, ‘Asker’ arasında karmaşa yaratması üç türlü olur: Gerçeklerden habersiz bir yönetici, ‘Ordu’ya yapması gerekenin aksine hücum etmesini söylerse ya da tam tersine geri çekilmesini emrederse -buna elini kolunu bağlamak denir-; gene, sivil yönetici, ‘Askerlik’ hakkında bir şey bilmediği halde, askeri işlerde söz sahibi ise ‘Asker’lerin kafası karışacaktır. Sivil yöneticiler askeri harekatlar hakkında hiçbir şey bilmedikleri halde, ‘Ordu’nun komutasında söz sahibi iseler, ‘Asker’ tereddüde düşer. Ordu bir kere şaşırıp, duraksadı mı, düşman hemen bundan yararlanır. Buna karışıklıktan istifadeyle zafer kazanmak denir.
Sun Tzu
http://ultra-turkler.blogspot.com/2012/05/ultra-kalemin-iade-edilen-itibar-veveya.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2012/01/kaht-rical-veveya-haki-alakart-13-ocak.html…
Topaç & Gül ile “Saddamlaştırılan Erdoğan” arasında, Çankaya HAARP’i ve/veya Erdoğan’dan Gül’e mesaj:
“Başbuğ’a terörist diyeni tarih affetmeyecek!”http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22503465.asphttp://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22506161.asphttp://www.gavurege.com/webroot/home.php?op=ege&action=outview&article_id=10287Sözün özü:
Koşaner, Abdullah Gül’ü işaret edip istifa etti!http://haber.gazetevatan.com/iste-kosanerin-veda-mesaji/391427/1/Gundemhttp://www.guncelmeydan.com/pano/notam-ve-veya-derin-aralik-hayrullah-mahmud-ozgur-t29029.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2011/09/mesajnz-var-ii.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2011/09/derin-aralk-iii.html…
“Derin ilke bilgisi görmeden bilir, Yol’un güçlü uygulanımını çabalamadan elde eder. ‘Derin Bilgi’, kapının dışına çıkmadan bilmek, pencereden bakmadan gökyüzünün yolunu görmektir. Güçlü eylemse, tüm durumlara uyarlanarak daha da güçlenmektir.”
Sun Tzu
…
Acem “Gerçeğin Gözü”?!http://ultra-turkler.blogspot.com/2013/02/acem-gercegin-gozu-veveya-acem-miti.html…
Acem Ayandon ve/veya Acem çakıltaşı?!http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22506249.asphttp://www.gazeteport.com.tr/haber/126700/el-bombasini-da-patlatmishttp://www.hurriyet.com.tr/planet/22503278.asphttp://gundem.bugun.com.tr/ankara-bombacisinin-sezer-sirri-haberi/221269/…
“ABD Ankara’ya bomba” öncesinde bölgede hangi gelişmeler oldu?!1- İsrail savaş uçakları önceki gün Suriye’ye saldırdı
2- Bin Ladin’in damadı Ankara’da yakalandı
3- Paris’teki 3 PKK’lının öldürülmesiyle başkentlerde istihbarat savaşları başladı
4- Münih’te bugün ABD ve İran resmi olarak ilk kez aynı masaya oturacak
5- ABD’nin Libya Büyükelçisi 11 Eylül 2012’de öldürüldü
http://www.gazetevatanemek.com/index.php/haberler/item/7215-abdye-bomba.html…
ABD’yi vuran adres ve/veya operasyonu yapan adres hangi adres?!Elcevap: ?!
MI9!
Yani?!
Mı6?!
Yani?!
Büyük İngiliz Procesi?!Yani?!
Büyük Barzani Procesi!Yani?!
Stratfor!
Büyük Acem Procesi?!
Topaç?!
Sözün özü:
Bumerang zamanlar!?
Acem HAARP’i başladı!
Topaç!?
Suikast zaman’ı!?http://irantehlikesi.blogspot.com/2012/10/iran-turkiyeyi-tehdit-etti.htmlhttp://www.taraf.com.tr/nese-duzel/makale-mehmet-ali-birand-pkk-kisin-sehirleri-vuracak.htmhttp://www.haberturk.com/dunya/haber/765861-sira-turkiyeye-gelir-http://www.irantehlikesi.com/?p=6319http://irantehlikesi.blogspot.com/2012/10/kudus-gucu-nedim-seneri-oldurup-sucu.htmlhttp://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22503582.asphttp://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ovur/2013/02/01/basbakan-erdoganacun-ilicali-yarisiStratfor & Topaç’tan, Laik Türkiye’yi hedef alan “Acem suikast” günleri!http://gundem.bugun.com.tr/ankara-bombacisinin-sezer-sirri-haberi/221269/http://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/bopun-pici-veveya-ak-mit-teror-orgutu.htmlhttp://www.odatv.com/n.php?n=bassavcidan-dhkp-c-operasyonu-aciklamasi-0202131200Eşzamanlı olarak; AKP’ye, PKK ve El Kaide’den “intikam” eylemleri!Nokta.
…
Kitabın adı:
GELECEK 10 YIL!Neredeydik… Nereye Gidiyoruz!”
“ABD- İran Uzlaşması!
ABD – İsrail ilişkilerinde köklü değişim!
Rusya – Almanya Yakınlaşması!
İran - Türkiye Rekabeti!”
Yazarı: George Friedman (Stratfor)
http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=111908Pegasus yayınları!
İngilizce’den Çeviren: Tayfun Törüner
Yayın tarihi: Nisan 2011!
20 TL
320 sayfa
…
Stratfor?!Küresel sermaye’nin ve/veya CIA’nın yan kuruluşunun kaleme aldığı bir senaryo!
Kitap, birçok (Rus, İngiliz, Alman, Türk, Yahudi istihbarat vb) analistin değerlendirilmesinin harmanlanmasından oluşuyor.
O yüzden kitapta, birbiri ile çelişen bölümler var, detayları uzun!
(Sf 51 – sf 211 vb)
(…)
Friedman’ın imzasını taşıyan kitapta şu başlıklar dikkat çekiyor:
ABD- İran Uzlaşması!
ABD – İsrail ilişkilerinde köklü değişim!
Rusya – Almanya Yakınlaşması!
İran - Türkiye Rekabeti!
Yani?!
“Bu başlıklar altında “Kaos yaratma düşüncesindeyiz, ne dersiniz?” sorusu soruluyor!
Elcevap:
BOP!
Rest!?
Öte yandan…
“Enerji bazlı dünyalar savaşı” bağlamında kaleme alınan “ısmarlama (CIA) kitap” üzerinden, “ABD Başkanlık” makamına “bilabedel” danışmanlık ve/veya kılavuzluk yapmak gibi bir niyetimiz yok!
Sadece bu kitap üzerinden birkaç saptamamızı dostumuz olan ABD’lilerle paylaşmak istiyoruz!
1- Kitapta ortaya konulan senaryo, düşüncelere bakılacak olursa, ABD önümüzdeki 10 yılda yıkılıyor, yok oluyor! Çünkü; bu bir “intihar senaryosu”!
2- İsrail’den, ABD’nin uzaklaşması demek, Obama’nın suikast ile Başkan’lıktan düşürülmesi anlamına geliyor! Ki, İran ABD ile yakınlaşmasını “nüfuz etmek istediği ‘Şia’ coğrafya”ya anlatamaz, liderlik yarışından düşer, etki alanını kaybeder.
3- Türkiye, Irak üzerinden “İran” ile savaşmak, Kürt kartı ile yorulmak yerine “eksen”i Çin, Rusya aksına kaydırma kararı alırsa ne olacak?! Bu Türkiye’nin kaybedilmesi demek olur ki, ABD, Rusya’nın iddia ettiği gibi 2015’te bu coğrafyadan pılısını pırtısını toplayıp gitmek zorunda kalır. Yazık olur!
Sözün özü:
Kitap, “Önümüzdeki 10 yılda ABD nasıl ayakta kalır” sorusundan ziyade, “Dünya sahnesinden nasıl çekilir?” üzerine kafa yormuşa benziyor!
CIA, ABD’ye “Şehla” bakmış (ve/veya Oyun içinde oyun var)!?
Ya da yazan ne yazdığının farkında değil!:))
Nokta!
http://ultra-turkler.blogspot.com/2011/05/kader-manifestosu-15-mays-2011.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2011/05/kehanet-durust-oyun-18-mays-2011.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2011/09/melekler-ve-seytanlar-ya-da-komplolar.html…
“Friedman’ın, ‘Gelecek 10 yıl’ kitabına ‘deniz seviyesi’nden bakılınca neler görülüyor?” sorusunun cevabına gelince…
Elcevap:
Görünen gerçeklik ve/veya küresel sermaye arka planlı siyasi iktidarlar üzerinden bakılacak olursa, İngiltere’nin, ABD’nin, Fransa’nın, Almanya’nın elindeki oyun planı bu!
AKP’nin elindeki “oyun planı” da farklı bir plan değil!
“Kazan & Kazan”!
Yani?!
AKP, hızla İsrail’den uzaklaşıyor!
AKP, hızla İran’a yaklaşıyor ve/veya yapıştırılıyor!
AKP & İran HAARP’i!?
“Enerji bazlı” Rusya – Almanya yakınlaşması bağlamında, AKP, Rusya’ya yapışık!
“Toksik / zehirli varlık!”
Sözün özü:
(Gördüklerinin yarısına, duyduklarının hiçbirine!)
Eksen savaşları!
2002 – 2012 parantezi kapatılma vakti!
Devalüasyon & Cari açık sarmalı!
Köşeye sıkışan İsrail, Yahudi lobisi, kürede aksta spin attıracak!
Netice:
AKP “yol”un ortasında enkaz gibi duruyor.
Küresel aksta “güvenlik”i ve huzuru tehdit ediyor!
“AKP’nin mecburiyetleri” yeni bir dünya savaşı!
“Gordion Düğümü”!
Acem dilemması?!
“Bugünün hikayesi geçmişte yazıldı!”http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17813267.asp?gid=386http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17813280.asp?gid=386http://www.hurriyet.com.tr/planet/17814910.asp?gid=381http://www.hurriyet.com.tr/planet/17816756.asp?gid=381Hülasa, AKP’nin kabusu ve/veya “Fredy’nin kabusu”!
Ezcümle, 2013 Şita bağlamında, “Acem Kabusu” başladı, “Gerçeğin Gözü” Ayandon!?Nokta.
…
MI9?!
Stratfor!?
Hollanda, Gül, Topaç!?
Sözün özü:
Stratfor üzerinden Taraf’a servis edilen ve Erdoğan’ı hedef alan e-mesaj operasyonu ve/veya İhanet Topaç’ı dönmeye devam ediyor!http://ultra-turkler.blogspot.com/2012/08/acem-muhimmat-akp-gulen-iktidar-veveya.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2012/12/ihanetin-taraf-olmak-veveya-cankayadaki.htmlNokta.
…
ZAMAN TÜNELİ
Star Wars” ya da “Komplo” ve/veya “Kaos” Teorisi?!
“Komplo Teorisi”!http://www.guncelmeydan.com/pano/komplo-teorisi-t25353.htmlİngilizcesi ile “Conspiracy Theory”!
Türkçesi ile “Komplo Teorisi!”
“Kaos”!
“Kontrollü Kaos”!
“Kaosun dili”!
“Kaosun mesajı!”
“Kaos Teorisi”nde şunlar yazar:
Düzen, düzensizliği yaratır. Düzenin anlayamadığımız hali (kaos) varsa ki -illa ki olmalıdır- bundan dolayı düzensiz diyemeyiz. Yani düzenin dışına çıkmak imkânsızdır. Düzensizliğin içinde de bir düzen vardır. Düzen düzensizlikten doğar. Yeni düzende uzlaşma ve bağlılık değişimin ardından çok kısa süreli olarak kendini gösterir. Ulaşılan yeni düzen, kendiliğinden örgütlenen bir süreç vasıtasıyla kestirilemez bir yöne doğru gelişir.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kaos_kuram%C4%B1http://tr.wikipedia.org/wiki/Komplo_teorisihttp://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Komplo_teorileri_filmlerihttp://www.sinemalar.com/film/1210/Komplo-Teorisi/http://www.gencsinema.com/film/2674/pelikan-dosyasiBu anlamda zaman tünelinden başarıya ulaşmış birkaç “komplo” örneği:
(...).
FİNANSAL KOMPLO!3 Ağustos 2003 tarihli The Washington Post Gazetesi’nde yayınlanan ‘Arjantin kendi kendine çökmedi!’ başlıklı makaleden, birkaç pasaj:
“Yatırım bankacıları, analistler ve Hazine kağıdı alıp satanlar, ülkenin geleceğine dair coşkuyu pompaladılar ve sonuç felaket oldu. Büyük menkul kıymet şirketleri, 1991-2001 arasında, Arjantin Hazine kağıtlarından 1 milyar dolar civarında komisyon kazandı. Ülke ekonomisiyle ilgili en iyimser ve en etkili raporları yazanlar da aynı şirketlerdi!..”
(...)
‘Wall Street’in; ortak fon ve emeklilik fonu yöneticilerinin performansına dair değerlendirme sistemi, tuhaf bir biçimde, en büyük borca sahip olan yükselen piyasalara yatırımı özendiriyordu. Ve 90’lar boyunca Arjantin, bu listede bir numaraydı. Wall Street’ten yayılan iyimserlik ve para akışı, Arjantin hükümetini daha fazla Hazine kağıdını piyasaya sürmeye teşvik etti. Böylece borçlar, felakete sebep olacak bir düzeye ulaştı!..’
Kaldı ki, Citibank, Arjantin’den en büyük kârı elde eden ABD tekellerinden biriydi!..
Bankaya bağlı Goldman&Sachs tarafından 1996’da hazırlanan raporda, Arjantin ve diğer Latin Amerika ülkeleri ‘Bravo Yeni Dünya’ başlığı altında yer alıyordu...
Raporda; emekçileri sefalete sürükleyen Başbakan Carlos Menem’in politikaları destekleniyor, ‘1 dolar eşittir 1 pezo’ sistemini getiren konvertibilite göklere çıkarılıyordu.
Ama adına ‘piyasalar’ denilen soygun mekanizması, büyük fırtınayı koparmak için bir bahane bekliyordu...
O bahaneyi bulmakta da gecikmediler!..
Aranan fırsat, Kasım 2000’de, Fernando de la Rua Hükümeti içindeki bir anlaşmazlık sonucu ortaya çıktı!..
Sıcak para hızla ülkeden çekildi, faizler tavana vurdu!..
IMF’nin ‘yardım’ olarak verdiği 14 milyar dolar borç, gidişatı değiştirmedi...
Birkaç ay sonra yabancı kreditörler, Arjantin kağıdı almak için ABD Hazinesi’nin verdiğinden 10.5 puan daha fazla faiz talep ediyorlardı.
Ülke çok riskli hale gelmişti!..
Bu talep, borç ve faiz yükünün daha da artmasından başka bir anlama gelmiyordu...
Arjantin Ekonomi Bakanı Roberto Lavagna, fırtına öncesi sessizliği şu kelimelerle dile getiriyor:
‘Gelişmekte olan ülkeler için en kötü dönem, mali piyasaların en çok likiditeye sahip olduğu dönemdir!..’
Ya Türkiye için benzer şeyler söylenebilir mi?!
Neden olmasın?!
Türkiye de ‘ortak aklı’ üretememenin ve satılık bir medyaya sahip olmanın bedeli olarak, hızla Arjantin’deki gibi bir krize sürükleniyor!..
Arjantin’de de o dönemde ‘sistem içinde kaynağı belli olmayan 6 milyar dolar’ para vardı!.. Enflasyon oranı da eksi 2 idi!
(...)
SİYASİ KOMPLO!Talleyrand kazığı!
1800’lü yılların Fransası...
1814’teki Viyana Kongresi’nde Avrupa’nın en büyük güçleri, Napoleon’un yıkılmış imparatorluğundan geriye kalanı bölüşmek için bir araya gelir.
Şehirde şenlik vardır ve art arda düzenlenen balolar belleklerde kalan muhteşem eğlencelerdendir.
Fakat, bütün bunların üzerine Napolyon’un gölgesi düşmüştür.
İdam ya da uzaklara sürülmek yerine İtalya’dan pek uzak olmayan Elba Adası’na gönderilmiştir.
Napoleon Bonaparte gibi cesur ve yaratıcı bir adam, bir adada tutuklu olmasına rağmen herkesi endişelendiriyordu.
Bir Avusturyalı onu Elba Adası’nda öldürmeyi planlamış, çok riskli olduğuna karar vermişti. Rusya’nın geçici çarı I. Alexander, Polonya’nın bir bölümü kendisini tanımayınca, Kongre’de ‘Dikkat edin, canavarı serbest bırakırım!’ diye tehdit etmişti.
Herkes Napoleon’u kast ettiğini biliyordu.
Viyana’da toplanan devlet adamları içinde tek Talleyrand, yani Napoleon’un eski dışişleri bakanı sakin ve endişesiz görünüyordu.
Sanki o diğerlerinin bilmediği bir şeyi biliyor gibiydi!..
Bu arada Elba Adası’nda Napoleon’un hayatı önceki şanını devam ettiren, bunu alaya alan bir taklitten ibaretti.
‘Elba’nın Kralı’ olarak bir saray kurmasına izin verilmişti...
Aşçı, hizmetçi, piyanist ve bir avuç dolusu saray mensubu vardı. Tüm bunlar Napoleon’u aşağılamak için hazırlanmıştı ve işe yaramış görünüyordu. Bununla birlikte o kış, bir tiyatro oyununda görülebilecek kadar garip ve dramatik olaylar dizisi gerçekleşmişti.
Elba, İngiliz gemileriyle çevrilmiş, toplar bütün çıkış noktalarını hedef almıştı. Ancak her nasılsa 26 Şubat 1815’te güpegündüz, 900 adamın bulunduğu bir gemi Napoleon’u alarak denize açıldı.
İngilizler takip etti, ama gemi kaçmayı başardı. Bu neredeyse olanaksız kaçış Avrupa’daki tüm halkı şaşırttı ve Viyana Kongresi’ndeki devlet adamlarını korkuttu.
Avrupa’dan ayrılmak daha güvenli olsa da Napoleon, Fransa’ya dönmekle kalmadı, tahtı ele geçirmeki için ufak bir orduyla Paris’e yürüdü. Stratejisi işe yaramıştı, her sınıftan insan ayaklarına kapandı.
Marshal Ney komutası altında bir ordu onu yakalamak üzere Paris’e saldırdı, ama askerler eski liderlerini görünce taraf değiştirdi.
‘Napoleon yeniden imparator ilan edilmişti!..’
Gönüllüler bu yeni ordunun saflarını doldurdular. Ülkede çılgınlık hüküm sürüyordu. Paris’te kalabalıklar çıldırmıştı. Napoleon’un yerini alan kral ülkeden kaçtı.
Yüz gün boyunca Napoleon ülkeyi yönetti. Fakat kısa süre sonra, sersemlik havası azalmıştı. Fransa iflas etmiş, kaynakları neredeyse tükenmişti ve Napoleon’un bu konuda yapabileceği çok az şey vardı.
O yılın haziran ayındaki Waterloo Savaşı’nda kesin yenilgiye uğradı. Bu kez düşmanları derslerini iyi çalışmışlardı; O’nu Afrika’nın batı sahillerinin açıklarındaki boş Saint Helena Adası’na sürdüler.
Oradan hiç kaçış ümidi yoktu!..
Yalnız, Napoleon’un Elba Adası’ndan çarpıcı kaçışı ancak yıllar sonra gün ışığına çıktı. Napoleon’u, bu gözüpek kaçış hareketinden önce sarayını ziyaret edenler, O’nun Fransa’da her zamankinden daha fazla sevildiğini, ülkenin onu yine bağrına basacağını söylemişlerdi.
Bu ziyaretçilerden biri Avusturyalı general Koller’di...
Napoleon’u eğer kaçarsa İngiltere dahil bütün Avrupa güçlerinin onu tekrar iktidara kabul edeceğine inandırmıştı.
Napoleon’a İngiltere’nin kaçmasına izin vereceği haberi gelmişti ve gerçekten kaçışı gün ortasında ve ‘İngiliz dürbünleri’nin önünde gerçekleşmişti...
Napoleon’un bilmediği şey, tüm bunların ardında bir adamın olduğu ve bütün dizginleri elinde tuttuğuydu. Bu adam eski Dışişleri Bakanı Talleyrand’dı!..
Talleyrand bunu eski güzel günleri geri getirmek için değil, Napoleon’u temelli olarak yok etmek için yapmıştı...
İmparatorun hırsının Avrupa’nın dengesini bozduğunu görerek, uzun zaman önce onun aleyhine dönmüştü. Napoleon, Elba’ya gönderildiğinde Talleyrand buna karşı çıkmıştı. Napoleon’un çok daha uzağa gönderilmesi gerektiğini, yoksa Avrupa’nın hiçbir zaman huzur bulmayacağını iddia etmişti.
Ama kimse dinlememişti onu!..
Talleyrand fikrini zorla kabul ettirmeye çalışmak yerine, zamanı kollamıştı. Sessizce çalışarak İngiliz ve Avusturya dışişleri bakanları Castlereagh’ı ve Metternich’i kazanmıştı.
Bu adamlar Napoleon’a kaçması için yem atmışlardı.
Koller’in ziyareti ve eski güzel günler vaadi bile planın bir parçasıydı. Talleyrand usta bir poker oyuncusu gibi her şeyi önceden görmüştü. Napoleon’un kurduğu tuzağa düşeceğini biliyordu.
Napoleon’un ülkeyi savaşa sokacağını, ülkenin zayıflamış haliyle savaşın yalnızca birkaç ay süreceğini de öngörmüştü. Talleyrand’ın bunların ardında olduğunu anlayan Viyana’daki bir diplomat, “Vebadan kurtulmak için bütün evi alevler içinde bıraktı” demişti.
Bu senaryo tarihte kim bilir kaç kez tekrarlanmıştır!..
(...)
Sözün özü:
“Kelebek etkisi” kavramı ya da teorisi, “Bir sistemin başlangıç verilerindeki ufak değişikliklerin, büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesi” esasına dayanır.
Amerika’da çıkan bir iç savaş neticesinde Orta Asya’yı Rusya işgal ederken Doğu Hindistan’ı da İngiltere işgal etmiştir.
Menderes’in ABD’ye, NATO’dan çıkıp Varşova Paktı’na geçeceği şantajını yapması 27 Mayıs İhtilali ile son bulmuştur.
İran’da Humeyni’nin iktidara geliş süreci, Türkiye’de 12 Eylül restorasyonunu mecburi kılmıştır.
İşte “Kelebek Etkisi” ya da “Kaos Teorisi” buna denir.
(...)
WSJ: Türkiye’de askeri darbe olabilir!http://www.hurriyet.com.tr/planet/14689071.asp?gid=286(...)
Çakallarla dans!
http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php?topic=13516.0http://ultra-turkler.blogspot.com/2011/07/star-wars-ya-da-komplo-veveya-kaos.html…
MI9?!
Stratfor?!
BOP’eşbaşı AKP’den, “FBI’dan kopya, “Ergenekon operasyonu”!?FBI, birisini tutukladı mı, sanık mutlaka “mahkumiyet”le cezalandırılırdı, isterse masum olsun. FBI, kişinin masumiyetini kanıtlamak için gerekli olan delilleri karartır (Buna, Black – Out operasyonu denilir) veya kişiyi karalayarak iftiralar uydurur (hardening) ve mutlaka mahkumiyet almasını, dolayısıyla da FBI’ya duyulan güvenin sarsılmamasını temin ederdi. FBI; dünya literatüründe, örgütlü olarak kişi “karalama” kavramını sokan ilk haber alma kuruluşudur.
(Türkiye’de ve Dünyada Casuslar, Aytunç Altındal, Destek, Nisan 2008, sayfa 37)
(…)
Neo Bizans?!Osmanlı, bizatihi Ceberrut olan Bizans’ın varisi olmuş, onun yerine geçmişti ve gerçek adı “Doğu Roma İmparatorluğu” olan bu “devlet”in tüm kurumlarını, Hıristiyanlığı doğrudan ilgilendirenler (Eklesia gibi) hariç, olduğu gibi benimsemişti. Özellikle vakıf sistemi, tımar ve zeamet sistemleri İslami Fıkıh’a göre, “Emribil maruf…” çerçevesinde başta ulema olmak üzere, devlet’in tepesinde benimsemiş ve “Böyle biline…” denilerek halka dayatılmıştır.
(Devlet ve Kimlik, Aytunç Altındal, Destek, Nisan 2010, sayfa 143)
(…)
Bahçeşehir Üniversitesi’nde uygarlık dersi veren iktisat tarihçisi Prof. Murat Çizakça:
“Fransızlardan bin kat Bizanslıyız!”* Kökeni Roma-Bizans olan AB’yi istiyoruz, ama Bizans’ı aşağılıyoruz. Ve Roma’nın başkentinde oturuyoruz. Biz Fransızlardan bin kez daha Bizanslıyız
* Osmanlı askeri yönetiminin yarısı Bizanslıydı. Bizans’ta imparator olacak kişi, daha sonra Osmanlı’da Deniz Kuvvetleri Komutanı Mesih Paşa oldu
* Osmanlı kendini Bizans’ın devamı gördü. Fatih, Kayser-i Rum (Roma imparatoru) unvanını aldı. Bizanslılar da ona Basileus (imparatorumuz) dedi
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=138523(…)
English & Siyasal İslam?!English, kendisine Yahudi hahamlar tarafından verilen talimatlara göre, İslam dinini din değil, bir “ideoloji” olduğu fikrini yaymış ve “Arap milliyetçiliği İslam’ın ta kendisidir” diyerek Arapları, Türk egemenliğine karşı kışkırtmıştı. English, bilinen ilk Hıristiyan asıllı Müslüman (!) din şovenisti ve milliyetçisidir. İslamiyet’i siyasallaştıran ilk ilahiyatçılardan biridir. Suudiler ondan çok etkilenmişlerdir.
(Türkiye’de ve Dünyada Casuslar, Aytunç Altındal, Destek, Nisan 2008, sayfa 37)
(…)
Great Britain?!İngiltere’de de ünlü Occultist ve Hermetist John Dee, Elizabeth döneminde (16. Yüzyıl) ilk şifreli haritaları oluşturmuştu. Günümüzde de kullanılan “Britain” sözcüğünü yaratan da odur. İngiltere için “Great Britain” diyerek sınırlarını genişletebileceğini Kraliçe’ye anlatmış ve Galler, İskoçya ve İrlanda’nın da bu kavramın içinde yer aldıklarını öne sürerek buraların İngiliz tahtına geçmesi için yolu açmıştı.
(Türkiye’de ve Dünyada Casuslar, Aytunç Altındal, Destek, Nisan 2008, sayfa 103)
(…)
Peynir Tüccarı?!Almanlar’ın, Osmanlı topraklarında sürdürdükleri aleyhte istihbarat faaliyetlerinde önemli rolü oynayan kişilerden biri, yazdığı raporların acısını bugün dahi çektiğimiz Max Ervin Schaubner – Richter adlı Alman Subayı idi. Max Ervin, Almanlar tarafından sözde diplomat statüsüyle Osmanlı Devleti’ne gönderilmiş ve Erzurum’daki Alman Konsolosluğu’nda göreve başlamıştı. Max Ervin burada kendini “Peynir Tüccarı” olarak tanıtmış ve Ermeni cemaatiyle ve Kürt aşiret reisleri ile ilişkiler kurmuştu. Max Ervin 1914 – 1918 arasında Ermenileri, Kürtlere karşı, onları da Ermenilere karşı kışkırtmakla görevlendirilmişti. O da bu görevini çok büyük bir başarıyla yürütmüştü. Ermeniler ve Kürtler, Max Ervin’in körüklediği bu ortamda birbirleriyle savaşmışlar ve yüzyıllardır barış içinde yaşamış bu topluluklar kırım ve kıyıma uğramıştı. Max Ervin ise Osmanlı topraklarındaki bu içten çökertme operasyonunda “Ajan provokatör” olarak yer almıştı. 1918’de Erzurum, Samsun ve İstanbul’dan tam 57 şifreli telgraf çekmiş ve şifreli olan bu telgraflarda Türk’lerin Ermeni’leri kestiklerini ve “1 milyon Ermeni’yi öldürdükleri” yalanını uydurmuştu. Max Ervin, savaştan yeni çıkan Alman ordusundan terhis edilince ünlü General Ludendorff’un yaveri olmuştur. Daha sonra Ludendorff’u Adolf Hitler’le tanıştırmış ve günümüzde yürütülen, anti – Türk propogandasında kullanılan ve de Hitler’e mal edilen şu sözleri gerçekte o söylemiştir ve yazmıştır:
“Türkler, Ermeni’leri kestiler, bunu anımsayan var mı ki, Yahudi’ler yok edilirse anımsasınlar?”
İşte bu sözler gerçekte – Amerikalı Ermeni Lobisi’nin iddia ettiği gibi – Hitler’in değil, Max Ervin’indir.
(Türkiye’de ve Dünyada Casuslar, Aytunç Altındal, Destek, Nisan 2008, sayfa 40)
(…)
Fuller & F Tipi & PKK?!(Hasan Cemal, Cengiz Çandar vb isimleri keşfeden, devşiren) Bir Başka CIA operatörü, Rand Corporation’ın görevlisi Graham Fuller’dı ve Fuller’in de özellikle dini bir cemaatin (Fetullahçılar, HM) ve o yıllarda yeni yeni adını duyuran PKK’nın içinde pek çok “Ajan”ı vardı. Fuller’in raporları önce Girardi’ye, oradan da Ames’e giderdi.
(Türkiye’de ve Dünyada Casuslar, Aytunç Altındal, Destek, Nisan 2008, sayfa 140)
…
Sözün özü:
MİT’e CIA & Stratfor üzerinden “Yüzyılın Eşek Şakası!”?http://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/ak-mite-yuzyln-esek-sakas.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/lisan-munasiple-ultra-laik-kalksma.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/lisan-munasiple-ii-veveya-ingiliz-piiici.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/lisan-munasiple-iii-beyaz-intikam.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/lisan-munasiple-ii-veveya-ingiliz-piiici.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/lisan-munasiple-v-akpye-fransz-opucugu.htmlhttp://www.guncelmeydan.com/pano/sah-i-alem-penah-ve-veya-tum-dunyanin-siginagi-hayrullah-mahmud-ozgur-t33756.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/durum-analiz-veveya-haarp-baslad.html…
Ve…
Son olarak…
“Arkadaşlar, bir ülkede namus sahipleri, en az şer ehli kadar cesur olmadıkça, o memleket mutlaka batar!”
“Bu demokratik rejim istikametinden ayrılıp baskı rejimi haline götürmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam. Şartlar tamam olduğu zaman milletler için ihtilal meşru bir haktır.”(1959 - TBMM)
http://tr.wikisource.org/wiki/Cemal_G%C3%BCrsel%27den_Ethem_Menderes%27e_mektuphttp://ultra-turkler.blogspot.com/2012/01/kaht-rical-veveya-haki-alakart-13-ocak.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2012/06/savas-sanat-veveya-13-numaral-matador.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2012/07/durum-analiz-veveya-altnlar-nerede.html(…)
Bugün Aslında dündü?!http://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/hangi-silivri-veveya-yasllarn-korkmaya.htmlhttp://ultra-turkler.blogspot.com/2011/11/enerji-bazl-oyun-veveya-bugun-aslnda.html(…)
Fox Tv!
Kehanet!?
http://www.fox.com.tr/program/filmdetay/180http://www.astromerkez.com/falcesit.php?c=12&p=75http://www.hurriyet.com.tr/planet/17817266.asp?gid=381http://haber.gazetevatan.com/ikinci-dunya-bulundu-mu/378084/30Sözün özü:
“Temiz bir vicdan kadar yumuşak bir yastık yoktur.”
Fransız atasözü
Netice:
“Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.” M. Kemal Atatürk
“Gazeteciler kanunun ve umumun menfaatlerinin aksine muamelelere şahit ve vakıf oldukları takdirde gerekli yayında bulunmalıdır.”M. Kemal Atatürk
“Özel maksatla neşriyat yapan bazı gazetelerin, halkın ekseriyeti üzerinde yaptığı tesir, her memlekette olduğu gibi o gazetelerin lehinde değildir”M. Kemal Atatürk
“Cumhuriyet devrinin kendi zihniyet ve ahlakıyla donanmış basınını yine ancak Cumhuriyetin kendisi yetiştirir.”M. Kemal Atatürk
“Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz.”M. Kemal Atatürk
“Meclis, konuşma ve basın hürriyetlerini kısan kanunlar yapamaz.”
ABD Anayasası
“Basın hürriyeti kalkarsa, vicdan, eğitim, konuşma hürriyetleri de kalkar.”
F.D.Roosevelt
“Basın hürriyeti, öteki hürriyetlerin emniyet sübabıdır; diktatör hükümetlerden başka hiçbir kuvvet onu kısamaz.”
George Mason
“Bizi idare edenler, hükümetler ve gazetelerdir.”
Wendel Phillips
“Gazetesiz bir hükümet idaresine, hükümetsiz bir gazete idaresini tercih ederim.”
T. Jefferson
“Üç gazete, beni yüz sancaktan daha çok korkutur.”
Napoleon
Ezcümle:
Medya’da değişim, dönüşüm zaman’ı!Nokta.
Hayrullah Mahmud ÖZGÜR, 2 Şubat 2013