Başbuğ'dan Çok Kritik Uyarı

Genel & Güncel Konular

Başbuğ'dan Çok Kritik Uyarı

İletigönderen Balasagun » Sal Nis 14, 2009 13:51

Başbuğ'dan Çok Kritik Uyarı

Askerlerin kaygılarının sivil otorite tarafından dikkate alınmamasının sonucu Irak savaşında görülmüştür.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, "Gerek Osmanlı İmparatorluğu ve gerek Cumhuriyet döneminde, Kürt kökenli vatandaşlarımıza devletçe sistematik asimilasyon politikası uygulanmamıştır" dedi.

Orgeneral Başbuğ, Harp Akademileri Komutanlığı Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi'ndeki "Yıllık Değerlendirme Konuşması"nda değişik konulara
ilişkin açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Metin Heper'in "etnik çatışmalar" konusunda daha önce ortaya konulan kuramsal modeline işaret eden Orgeneral Başbuğ, Heper'in bunu 3 safhada özetlediğin ifade etti.

Orgeneral Başbuğ, şöyle konuştu:

"Diyor ki, bu safhalar devletin belirli bazı etnik unsurlara zorla asimile etme çabasında olmalarıdır. İki, bu unsurların, bu çabaları direnmesi.
Üç, devletin, bu unsurların çabalarını bastırılması ve asimilasyon çabalarının çoğaltılması..

Bakalım Türkiye'de böyle bir olay olmuş mudur? Devlet, Cumhuriyetin ilk yıllarında meydana gelen isyanlar nedeniyle ağır ikincil kültürel kimliklerin üst ortak birinci kimliğin önüne geçmesi ihtimaline karşı elbette bazı tedbirler almıştır. Bu bir gerçektir.

Alınan tedbirleri bir asimilasyon politikası olarak değerlendiremeyiz. Bu tedbirler ulus devlet inşası sürecinde gerekli görülen birtakım uygulamalardır. Fakat bu yapılanmalarda homojen, etnik bir yapı inşa etmek amaçlanmamıştır. Örneğin cumhuriyetin ilk yıllarında uygulanan zorunlu iskan politikaları bazıları tarafından yanlış değerlendirilmektedir. Eğer devlet asimilasyon politikası uygulamış olsaydı... Ben de soruyorum 1928 yılında Meclisin çıkardığı bir yasa ile batıya göç ettirilen birçok kişinin, ki aralarında isyancı liderler de vardı geri dönmelerini izin verilmesi... Bunu nasıl izah edersiniz? Dönmediler mi? Bu uygulamalar sistematik asimilasyon amacı güden göç politikaları değildir. Tam tersine bu uygulamalar isyancı liderleri kapsayan dar kapsamlı kanun ile hukuki meşrutiyeti sağlamış ve göç ettirenleri ekonomik olarak mağdur etmeksizin de yerine getirilmiştir.

Ayrıca yine Prof. Dr. Metin Heper'in belirttiği gibi alınan 3 aşamalı etnik çalışma modeli Türkiye için geçerli olsaydı yani asimilasyon modeli...
Peki, o zaman 1938 yıllarına dönelim... 84 yıllarına gelelim, bölücü terör örgütünün isteklerinin başladığı yıldır. 1938 ile 84 yılları arasındaki
huzur ve barış ortamını nasıl izah edeceğiz? Asimilasyon oldu bitti mi? Veya 84'den sonra tekrar mı başladı. Bu da üzerinde çok düşünülmesi bir neden. Bu açıdan biz diyoruz ki bu model yani asimilasyon modeli Türkiye için geçerli değildir."

Orgeneral Başbuğ, "Gerek Osmanlı İmparatorluğu ve gerek Cumhuriyet döneminde, Kürt kökenli vatandaşlarımıza devletçe sistematik asimilasyon politikası uygulanmamıştır" dedi. Orgeneral Başbuğ, "Asimilasyon olmadığına göre şu soruyu sorabilirim? Asimilasyon olmadı ki... Farklı düşünceler olabilir. Cumhuriyet döneminde 38 yılına kadar olan doğu ve güneydoğuda meydana gelen isyanların nedeni neydi?" diye sordu.

Orgeneral Başbuğ, "TSK, Atatürk'ün bize emanet ettiği ulus devlet, üniter devlet yapısını korunmasında elbette taraftır, taraf olmaya devem edecektir. Bundan da kimsenin şüphesi olmasın" diye konuştu.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un konuşmasını, eski Genelkurmay Başkanları’ndan İsmail Hakkı Karadayı, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Yaşar Büyükanıt’ın yanı sıra 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ergin Saygun da izliyor.

İŞTE BAŞBUĞ'UN KONUŞMASI:

Bu toplantıya katılan büyük saygı duyduğum sayın komutanlarım, değerli silah arkadaşlarım değerli konuklar. Harp Akademilerimizin çok değerli komutan ve çalışanları ve basınımnızın çok değerli mensupları. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyor, iyi günler diliyorum.

TSK'nın yarınlarına yön verecek olan liderlerinin yetiştiği güzide eğitim kurumlarımızadan biri olan Harp Akademilerimizde sizler hitap etmenin benim için ayrı bir mutluluk olduğunu belirtmek istiyorum. Bugün burada yapacağım konuşmamada güncel konulara fazla girmeden son yıllarada sık sık gündeme getirilen. Sivil asker ilişkileri başta olmak üzere başta terör terörle mücadele, demokrasi ve laiklik gibi konulara akademik bir pencereden bakmaya çalışacağım.

Güncel konulara ve bu konuşmada deyinemeyeceğim diğer konulara ilişkin görüşlerimi önümüzdeki hafta yapmayı planladığımbasın toplantısında özellikle basınımızızn değerli mensuparı ile paylaşmayı düşünüyorum. Değerli konuklar silah arkadaşlarım.

Sivil asker ilişkileri hemen hemen her ülkede üzerinde sıkça tartışılan her zaman güncelliğini koruyan ancak özü pek anlaşılamayan konuların başında gelmektedir. Soğuk savaş sonrası dönemede demokrasi liberal ekonomi ve refah toplumu tartışmaları gündemimizde daha fazla yer almaktadır. Öte yandan milli güvenlik kavramı genişlerken tehditler ve riskler de çeşitlenmiştir.

Bu gelişmeler sivil asker ilişkileri konusunun farklı boyutlarda tartışılnmasın neden olmakatadır. Konu siyaset bilimi literatüründe de farklı düzeylerde ve farklı yaklaşımlarla ele alınarak tartışılmaktadır.

Sivil asker ilişkileri üzerinde oluşan akademik literatürde Samuel Hangtington, Morris Janowich ve Elliot Cohen gibi klasik realist düşünürlerin yanı sıra liberal teori ve yapısalcı akımların da etkisi görülmektedir. Akademik anlamda da bilimadamları düşünürler ve bu işin profesyonelleri arasında çeşitli uzlaşmazlık alanları mevcuttur.

Sivil asker ilişkilerini daha sağlıklı değerlendirebilmek için öncelikle askerlik meslkeğinin ne olduğunu anlaamak gerekir. Askerlik tabii ki profesyonel bir meslektir. Her profesyonel meslek gibi büyük deneyime yüksek mesleki ölçülere sahip olmayı gerektirir fakat askeri profesyonellik Weberian büroktratik yapılanma ve iş dünyasındaki yönetim yapılanmalarındaki profesyonellikten farklıdır.

Askerliği diğer profesyonel mesleklerden ayıran, askerlikte maddi gereksinimlerin önceliğinin daha az oluşlu ve askerliğin bir meslekten ziyade adeta bir yaşam biçimi oluşludur. Sivil asker ilişkileri ve askerlik üzerine yapılmış kitaplar içinde ayrı bir yeri olan "asker ve devlet" adlı eserinde Hungtington (Bu kitap harp akademilerinde titizlikler referasn bir kitap olarak alınıp incelenmektedir) askerliğin profestoyonel bir meslek oluşunu üç temel esaasa dayandırır.

Birincisi, uzun süreli eğitim öğretim ve tecrübe sonucunda uzman olunması ve teori ile pratiğin bir arada bulunmasıdır. İkincisi icra edilen vazifenin toplumun yaşam ve güvenliği için gerekli ve hayati öneme haiz olmasıdır. Üçüncüsü icra edilen vazifenin aynı duyguları paylaşan kişilerden oluşan bir birlik içinde, kendini bu grubun bir parçası olarak görenler tarafından yerine getirilmesidir.

Askerlik sadece yeterlilik değil etkinlik ve topluma yararlılıkta da öne çıkar. Askerliğin ve silahlı kuvvetlerin ulusal yapılar içindeki önemi bu noktada düğümlendiği gibi konu bu açıdan büyük önem taşlımakradrır. Toplumda yarar ve ortaya çıkarttıkları toplumsal iyi bugün de farklı modeller içerisinde geçerliliğini korumaktadır. Toplumların dönüşümünde modernleşmede asker daima öncü olmuştur. Silahlı kuvvetler aynı zamanda teknoloji demektir. Bu ilerlemeler çoğu zaman silahlı kuvvetler bünyesinde kendini gösterir. Teknolojik gelişmelerin toplumsallaştırılması gelişmekte olan ülkelerde silahlı kuvvetlerin öncülüğü ile olur.

Silahlık kuvvetlerde etik ve ahlaki değerler çok önelidir. Etik ahlaki değerler içerisinde askerin üniformasının şerefi onur her şeyin üzerindendir. Askerliğin şerifi toplumun güvenliği için hayati sorumluluğa sahip olunmasından gelir. Askerlikte güven ve itimat ilişkisi çok önemlidir. Bu ilişki üç boyutludur bunlardan birincisi toplumun güven ve itimadina sahip olmak. İkincisi sivil ve asklerli liderlerin güven ve itimadına sahip olma üçüncüsü de ast rütbeli personelin güven ve itimadın sahip olmalıdır. Ve bunların içinde en önemli olan askerin toplumun güveni ve itimnadı üzerine inşa edilmesidir.

Toplumun bu mesleği icra edenlerin bilgisine ve uygulamalarına güven ve itinmad duyması hayatidir. Bir kurumun güvenliği, güvene layık oluşlu kurumun sorumluluğu ile etkinliğine ilişkin değerlendirmelere dayanır.

TSK'yı "din karşıtı" göstermek isteyenler var

Silahlı kuvvetlerin halkın vergisi ile oluşturulduğu da unutulmamalıdır. Türk Silahlı kuvvetleri yapılan anketlerde her zaman en güvenili kurum olarak başta yer almışıtır. Bu sonuç nasıl oluşmaktadır. Söz konusu sarsılmaz güven duygusunun nedenlerini her şeyden önce ulusumuzun tarih içerisinde şekillenen kollektif belleğinde bulabilirsiniz. TSK ulusumuzun güvenin mazhar olmuştur çünkü ülkemiz riskler ve fırsatlarla dolu jeopolitiğinde hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak güvenliği sağlamaktadır. Aynı zamanda TSK hızla dönüşen sosyal ekonomik ve siyasal yapının ülkede yarattığı güven arayışına da cevap verebilmektedir. TSK millete hizmet edebilmek için bu amaç için bu ortak amaç için vardır.

Değerli konuklar ve silah arkadaşlarım, bu noktada TSK'nın toplum nezdindeki itibarını ve güvenilirliğini sarmaya çalışan iki önyargılı yaklaşıma dikkat çekmek sitiyorum, bu arada Montesquieu'nün "Kanunlar ruhu üzerine" adlı başyapıtının önsözünde "önyargıyı" şöyle tanımlıyor... (Bunu hatırlatmak istiyorum...) Montesquieu'ye göre "önyargı"; bazı şeyleri bilmek değil kendi kendini bilmemektir.

Bahsettiğim önyargılı yaklaşımlardan birincisi demokratlık kisveti altında TSK'yı yıpratmak amacıyla TSK'ya karşı sistematik muhalefet yapılması inanınız ki herşeyden önce demokrasimizi geliştirmeyecektir. Bu coğulculukla ifade edilebilecek ve açıklanabiliecek bir husus değildir. Silahlı kuvvetkeri demokrasinin gelişmesinde çoğulculuğun toplumsal bir boyut kazanmasın engelleyici bir kurum olarak göstermek de yanlıştır.

İkincisi ise toplumuzun özellikLe mütedeyyin kesimlerini etkilemek amacıyla TSK'yı din karşıtı orlak gösteren kötü niyetli propaganda kampanyalarıdır. Ancak toplumuzun mütedeyyin kesimleri bu kampanyaya itibar etmemektedir. Ordusunu sevmekte ve güvenmektedir. Çünkü bu asker türk milletinin bizatihi kendisidir. Aynı hassasiyetlere sahiptir. Kim ne derse desin, Türk milletinin ordusu halktır, halktandır, halk içindir.

Sivil asker ilişkierli arasında sivil ve askeri liderler aradaınki güven ve itimat da büyük öneme sahiptir. Her ülkede karar mekanizmalarının nasıl işleyeceği, asker ve sivil arasındaki yetki ve sorumlulukların nasıl paylaşılacağı. O ülkenin anayasada ve yasalarında belirtildiği şekilde olmaktadır. Bu hususta siyasal ve kurumsal kültür güvenlik ortamı ve toplumsal algı da belirleyici özeliğe sahiptir. Bu nedenle sivil asker ilişkileri ülkelerin kendine özgü, kendine özgü, şartları dikkate alınarak incelenmelidir.

Elliot Cohen sivil ve asker ilişkilerini eşit olmayanlar arasındaki bir diyalog olarak tanımlamaktadır. Bu ilişkide elbette sivil liderler gerçek güce otoriteye sahiptir. Ancak sivil otoritenin askeri konular müdahalesinde tespit edilmiş katı prensiplerden ziyade sağduyulu davranışlar öne çıkmalıdır. Burası çok önemli kanımca; katı prensiplerden ziyade sağduyulu davranışlar.

Tabii Cohen'i bu noktaya getiren düşünce askerlik mesleğinin profesyonel bir meslek olmasından ileri gelmektedir. Sivil asker ilişkisi elbette yasalarla çizilen sınırlar içerisinde karşılıklı samimiyete, güven ve itimada ve en önemlisi de askelik mesleğini profesyonel niteliğine saygı gösterilmesine dayandırılmalıdır.

'Türk halkı' değil 'Türkiye halkı'

Yeri gelmişken Türk devrimi ve modernleşmesi nedir? bu konuda bazı tespitlerimi paylaşmak istiyorum. TC'nin kuruluşu devrimdir. Devrimin amacı da bir ulus devletin yaratılmasıdır. Bu düşünceden hareket ederek Atatürk, Türk milletini şu şekilde tanımlamakdır. Bu tanım çok veciz olmasına rağmen üzüelrek söylüyorum Türkiye'de en az anlaşılan kavram.

Bakın Atatürk ne diyor; Türkiye Cumhuriyetini kuran, Türkiye halkı'na ("Türkiye halkı", "Türk halkı" derseniz bütün cümle düşer. "Türkiye halkı") Türk milleti denir.

Görüldüğü gibi buradaki "halk" ifadesi, sınırları çizilen bir coğrafyada (ki burası Türkiye) yaşayan halkın bütününü içeriyor. Hiçbir dini etnik ayrım yapılmaksızın Türkiye halkını ifade ediyor. Tekrar ifade ediyorum. "Türkiye" lafını çekin oraya "Türk" koyun bu etnik bir tanım olur. Çok açık söylüyorum. "Türkiye halkı" çok önemli. Orijinaldir. Özellikle "Yurt bilgisi, sevgisi" kitabını okursanız Atatürk'ün orjinal yazısıyla bunu bulabilirsiniz.

internetajans
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

İletigönderen Çetin Taş » Sal Nis 14, 2009 15:19

Bakın Atatürk ne diyor; Türkiye Cumhuriyetini kuran, Türkiye halkı'na ("Türkiye halkı", "Türk halkı" derseniz bütün cümle düşer. "Türkiye halkı") Türk milleti denir.

Görüldüğü gibi buradaki "halk" ifadesi, sınırları çizilen bir coğrafyada (ki burası Türkiye) yaşayan halkın bütününü içeriyor. Hiçbir dini etnik ayrım yapılmaksızın Türkiye halkını ifade ediyor. Tekrar ifade ediyorum. "Türkiye" lafını çekin oraya "Türk" koyun bu etnik bir tanım olur. Çok açık söylüyorum. "Türkiye halkı" çok önemli. Orijinaldir. Özellikle "Yurt bilgisi, sevgisi" kitabını okursanız Atatürk'ün orjinal yazısıyla bunu bulabilirsiniz.


İnternette binlerce kaynakta yazıldığına göre ve benim ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 42, Cilt: XIV, Kasım 1998, Türkiye Cumhuriyeti'nin 75. Yılı Özel Sayısı'ndan alıntıladığıma göre sözün aslı şudur:

''Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına Türk Milleti denir.''

Durum böyle iken sayın Başbuğ'un bu TÜRKİYELİLİK açılımı beni rahatsız etti.
Üstelik sözün aslının Türk değil Türkiye şeklinde söylendiğini iddia edip bir de Türkiye değil de Türk şeklinde söylenirse bunun etnik bir tanım olacağı şeklindeki düşüncesini belirtmiş.Ama ATATÜRK'ün bu tanımının yanı sıra Türk Milliyetçiliği konusundaki başka açıklamalarından bahsetmemiş.

Ben kendime ödev olarak ilk fırsatta sayın Başbuğ'un sözün aslını oradan aldığını iddia ettiği YURT BİLGİSİ kitabını edinip,okuyup,mantığımla tartacağım ve belki bu başlığın altına başka bazı şeyler yazacağım.Şimdilik bu kadar söyleyeyim.Ya da benim ödevimi kolaylamama yardımcı olabilecek,bu kitaba sahip arkadaşlar varsa bu sözün aslının o kitapta sayın Başbuğ'un iddia ettiği gibi olup olmadığı konusunda paylaşım yaparlarsa sevinirim.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen maydonos » Sal Nis 14, 2009 15:59

Zaten ben boyle dusunuyorum demiyor. Ataturk boyle soylemisti.Ben ne yapabilirim demek istiyor.Ben kanatlari yoluk bir genelkurmay baskaniyim bende sizin gibi demek isterim ama kusura bakmayin Ataturk boyle demis.Vah vah!bir de ne diyor sonra alt kimlik ust kimligi parcalayamaz.Ha ha ha, simdiye kadar okudugum en hafif gk aciklamasi.Uzucu.
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

İletigönderen AlpereN » Sal Nis 14, 2009 20:20

İlker Başbuğa bence sorulması gereken en büyük soru:
TSK Bağımsızlıkta Taraf mıdır? Değil midir?
Tarafsa neden dile getirilmiyor? Değilse TSK nasıl Türk Milletinin ordusu oluyor?

Genelkurmay özellikle bunları düşünmeli ve icraat dökmeli,Türk askeri öncelikle Türk Milletinin ve sonra İnsanlığın askeri olmaktan başka kimsenin askeri olamaz,olmamalı...
Kullanıcı küçük betizi
AlpereN
Üye
Üye
 
İletiler: 628
Kayıt: Pzr Nis 22, 2007 22:57

İletigönderen avrasya » Sal Nis 14, 2009 21:33

Çetin Taş yazdı:
Bakın Atatürk ne diyor; Türkiye Cumhuriyetini kuran, Türkiye halkına ("Türkiye halkı", "Türk halkı" derseniz bütün cümle düşer. "Türkiye halkı") Türk milleti denir.

Görüldüğü gibi buradaki "halk" ifadesi, sınırları çizilen bir coğrafyada (ki burası Türkiye) yaşayan halkın bütününü içeriyor. Hiçbir dini etnik ayrım yapılmaksızın Türkiye halkını ifade ediyor. Tekrar ifade ediyorum. "Türkiye" lafını çekin oraya "Türk" koyun bu etnik bir tanım olur. Çok açık söylüyorum. "Türkiye halkı" çok önemli. Orijinaldir. Özellikle "Yurt bilgisi, sevgisi" kitabını okursanız Atatürkün orjinal yazısıyla bunu bulabilirsiniz.


İnternette binlerce kaynakta yazıldığına göre ve benim ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 42, Cilt: XIV, Kasım 1998, Türkiye Cumhuriyetinin 75. Yılı Özel Sayısından alıntıladığıma göre sözün aslı şudur:

Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına Türk Milleti denir.

Durum böyle iken sayın Başbuğun bu TÜRKİYELİLİK açılımı beni rahatsız etti.
Üstelik sözün aslının Türk değil Türkiye şeklinde söylendiğini iddia edip bir de Türkiye değil de Türk şeklinde söylenirse bunun etnik bir tanım olacağı şeklindeki düşüncesini belirtmiş.Ama ATATÜRKün bu tanımının yanı sıra Türk Milliyetçiliği konusundaki başka açıklamalarından bahsetmemiş.

Ben kendime ödev olarak ilk fırsatta sayın Başbuğun sözün aslını oradan aldığını iddia ettiği YURT BİLGİSİ kitabını edinip,okuyup,mantığımla tartacağım ve belki bu başlığın altına başka bazı şeyler yazacağım.Şimdilik bu kadar söyleyeyim.Ya da benim ödevimi kolaylamama yardımcı olabilecek,bu kitaba sahip arkadaşlar varsa bu sözün aslının o kitapta sayın Başbuğun iddia ettiği gibi olup olmadığı konusunda paylaşım yaparlarsa sevinirim.


Sayın Çetin Taş ,

Doğrusu ,Sayın İlker Başbuğun söylediğidir..Atatürk de bu şekilde söylemiştir..

TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURAN TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR..

...

Basındaki liberallerden biri(Fatih Çekirge) hemen , bu "Türkiye halkı" sözüne atlamış, daha doğrusu bilinçli bir çarpıtma ile , " Türkiyelilik açılımı " , Yeni Anayasa için açılım vs. diye yazı döşenmiş..

Yine , davetli gazeteciler , Şamil Tayyare, Nazlı Ilıcak vs. bakalım nasıl yorumlayacaklar ..
henüz okumadım.. nasıl yontacaklar ?

O sözlerden ne çıkaracaklar ? (Ben epey tedirgin olduklarını düşünüyorum )

Anlayana sivrisinek saz..ancak onlara davul zurna yeter mi bilmem ?

Yoksa yine kendi gürültüleri ile mi bastıracaklar..

...
Kullanıcı küçük betizi
avrasya
Üye
Üye
 
İletiler: 279
Kayıt: Prş Oca 15, 2009 23:08

İletigönderen Çetin Taş » Sal Nis 14, 2009 22:26

avrasya arkadaşım,doğrusu sayın Başbuğ'un söylediği gibidir şeklindeki açıklaman tatmin edici değil.Neticede ben Başbuğ'un söylediği sözün doğruluğunu sorguluyorum,sen yine aynı sözü tekrar etmiş ve doğru olduğunu söylüyorsun.Kusura bakma ama bana kaynak göstermelisin.Başbuğ'un alıntıladığı kaynak ile ilgili bilgin var mı mesela?Veya başka bir kaynak verebilir misin,bunu söyle lütfen.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen avrasya » Sal Nis 14, 2009 22:54

Sayın Çetin Taş,

Atatürkün O dönemde ortaokullarda okutulan Medeni Bilgiler (Yurttaşlık Bilgisi) kitabında , "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir "der..

Bu kitabı bulup okuyabilirsiniz ,
Medeni Bilgiler "Türk Milletinin El Kitabı"/ Mustafa Kemal Atatürk
Toplumsal Dönüşüm Yayınları


MEDENİ BİLGİLER (YURTTAŞLIK BİLGİLERİ)
"Medeni Bilgiler ve Atatürkün El Yazıları" adlı kitap Prof. Dr. A. Afet İnan tarafından ilk kez 1930da "Vatandaş İçin Medeni Bilgiler" adıyla yayımlanmıştır. Art arda baskıları yapılan ve uzun yıllar ortaokullarda ders kitabı olarak okutulan "Vatandaş İçin Medeni Bilgiler" in büyük çoğunluğu Atatürkün doğrudan doğruya kendisinin kaleme aldığı belgelere dayanmaktadır


Ayrıca Teori dergisinden şu yazıyı da okuyabilirsiniz.(kafanızdaki sorularınızın cevabını bulacağınız Açıklayıcı bir yazı.. )

Türk Milleti Kimliğinin Yakın Tarihi

link veriyorum;
http://www.scribd.com/doc/7733648/Turk- ... ri-Dergisi

...
Kullanıcı küçük betizi
avrasya
Üye
Üye
 
İletiler: 279
Kayıt: Prş Oca 15, 2009 23:08

İletigönderen maydonos » Sal Nis 14, 2009 23:40

Yandas basin acayip sevinmis.Simdi HT de aniriyorlar.
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

İletigönderen Türk-Kan » Sal Nis 14, 2009 23:51

Genelkurmay Baskanimiz "yillik degerlendirme konusmasi"nda, Türkiye Halki ve Türk Milleti vurgusunun liboslar tarafindan "Türk degil Türkiyeli" olarak algilanmasinin disinda son bir yilda yasananan, adina Ergenekon denilen, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük hukuksuzluguna, hukuk devletine de degindi mi...? Kaydettim fakat henüz izleyemedim konusmasini....
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Nis 14, 2009 23:54

Türk-Kan, Ergenekon konusuna gelecek hafta değinecekmiş.
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

İletigönderen Türk-Kan » Sal Nis 14, 2009 23:56

zafercem, "güncel" konulara gelecek hafta deginecekmis. Bu soytarilik iki yildir sürüyor. "Yillik" degerlendirmesinde hukuk devleti vurgusunu ariyorum ben.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Nis 15, 2009 0:04

Türk-Kan, ben Genelkurmay'da bu konuda akıl tutulması görüyorum ya da birşeyleri söylemekten çekiniyorlar. Bugün bu toplantının bazı kısımlarını izledim. Ne yalan söyleyeyim beklediğim konuşma olmadı. Umarım gelecek hafta bu konuda tatmin edici açıklamalar duyarız.
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

İletigönderen kaye » Çrş Nis 15, 2009 0:06

Sözün doğrusu nedir, hiç araştırmadım ama "Türk halkına Türk Milleti denir" bence abes bir cümle..
Türk Dil Kurumu Sözlüğü'nden halk ve millet kelimelerinin anlamlarına baktım.
Halk:
1 . Aynı ülkede yaşayan, aynı kültür özelliklerine sahip olan, aynı uyruktaki insan topluluğu, folk:
"Türk halkı."- .
2 . Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu:
"Yahudi halkı."- .
3 . Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri:
"Bağımsız Devletler Topluluğunun halkları."- .
4 . Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü, ahali:
"Bütün köy halkı orada idi."- Ö. Seyfettin.
5 . Bir ülkedeki yurttaşların bütünü, kamu:
"Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir."- O. V. Kanık.

Millet:
1 . Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus:
"Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklal fikrinin layemut abidesidir."- Atatürk.
2 . Bir yerde bulunan kimselerin bütünü, herkes:
"Millet tütün paralarını alınca borcunu öder."- N. Cumalı.
3 . (halk ağzında) Benzer özellikleri olan topluluk:
"Şu kadın milletinin kıskançlığının hiç sonu yok."- A. Midhat.

Burada, anlamları aynı gibi gözükse de, "millet"in "halk"ı kapsadığını görebiliriz.
Bu konuyu daha önce de tartışmıştık, kendimi tekrar etmiş gibi olmak istemem ama 1-2 örnek vermek istiyorum:
- "Ankara Milleti" demeyiz, "Ankara Halkı" deriz (Bu örnekten "halk" kelimesinin "millet" kelimesine göre daha bölgesel olduğunu anlayabiliriz).
- "Türk Milleti" dediğimizde ezelden ebede tüm Türkleri kastederiz ama "Türk Halkı" dediğimizde günümüzde, yaşayan Türkleri kastetmiş oluruz.
- "Erkek Milleti" dediğimizde bunun içerisine tüm erkekler girer, "erkek halkı" demeyiz bile :)
- "Kürt Milleti" demeyiz "Kürt halkı" deriz daha ziyade. Burada kullanılan halk kelimesi, belirli yörede veya belli paylaşımları olan insanları kastettiği için "millet" içerisinde bir parçadır. Yani "kürt halkı", "Türk Milleti" içerisinde bir gruptur.

Atatürk, askeri, siyasi alanda dahi olduğu gibi, matematik, tarih, din ve dil gibi konularda da eşsiz bir bilgiye ve muhakemeye sahip bir insandır. Yukarıda verdiğim 4 örneği göze alırsak, araştırma yapmaya gerek kalmadan Atatürk'ün "Türk halkına Türk Milleti denir" değil, "Türkiye halkına Türk Milleti denir" demiş olduğu kanısına kolayca varabiliriz.
Burada bence çok ama çok ince bir nokta daha vardır:
Atatürk "Türkiye halklarına Türk Milleti denir" dememiş, "Türkiye halkına" demiş. Böyle yüce bir sözü söylerken yine çok ince bir teferruatı da geçmemiş "halkları" demeyerek. Burada da ayrımcılık, farklılık yapmamış. Tek halk, Türkiye halkı olarak herkesi müsavi (eşit) kılmış (oysa ben yukarıda Ankara halkı, kürt halkı vb. örnekler verirken O'nun çizgisinden çıkmış oldum, fakat bu tamamen örnek vermek maksadıyla "halk ağzı" kullandığımdandır)..
Bir kere daha önünde saygıyla eğiliyorum yüce Ata'm!!!
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen maydonos » Çrş Nis 15, 2009 0:10

Ilicak dediki on dakika once "Turkiyeli"demesine bir adim kaldi.Kurbaga pisiriyorlar.
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

İletigönderen İlteriş » Çrş Nis 15, 2009 2:25

Turk-Kan,

Konusmada "Yarginin bagimsizligi", ve "Cumhuriyetin temel niteliklerinden biri olan Demokrasi" vurgulari vardi. Ben onumuzdeki donemde AKP'nin Cumhuriyetin temel niteliklerinden olan "Demokrasi"ye karsi eylemlerin odagi olarak ilan edilmesini bekliyorum. Basbug'da da bu tavri sezdim. Bekleyip gorecegiz.
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

Sonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

cron

x