Almanya 'Fener'i bırakmıyor
Frankfurt Savcılığı, ifade ve baskınlara katılmak istediğini resmen açıkladı.Deniz Feneri e.V. soruşturmasıyla ilgili olarak Türkiyede bulunan zanlıların parmak izlerini ve fotoğraflarını talep eden Frankfurt Savcılığı, adli yardımlaşma talebiyle Türkiyedeki ifade ve baskınlara katılmak istediklerini de resmen açıkladı
Deniz Feneri e.V. soruşturmasıyla ilgili Türkiyede bulunan zanlılarının parmak izlerini ve fotoğraflarını talep eden Frankfurt Savcılığı Ankaraya soruşturmayı birlikte yürütme talebini iletti. Savcılık, bunun mümkün olmaması halinde bir soru kataloğu gönderilebileceğini de bildirdi.
Milliyet Gazetesi'nden Gökçer Tahincioğlu'nun haberine göre Frankfurt Savcılığının Türkiyeye gönderdiği adli yardımlaşma dosyasında, zanlıların Türkiyede devlet görevinde olup olmadıkları sorulurken, siyasi ve dini faaliyetlerinin sorulması da dikkat çekici bulundu.
İlk kez Milliyetin ele geçirerek yayımladığı adli talep dosyasında, başta 16 zanlının ifadesinin alınması, baskınlarla elde edilecek bulguların yanı sıra adli sabıka kayıtları ve diğer istihbari bilgilerin paylaşımı, ayrıca zanlıların ceza usulüne göre muameleye tabi tutulması talebi Ankaraya iletildi.
Sorgulara biz de katılalımDaha önce Türk adli makamlarıyla işbirliğine açık olduklarını açıklayan Alman merciler, adli yardımlaşma talebiyle Türkiyedeki ifade ve baskınlara katılmak istediklerini de resmen açıkladı. Almanyada halen devam eden süreci yürüten Savcı Kerstin Lotz, Mali Başkomiser Alexander Böhm ve hükümet temsilcisi Tanja Jakobdan oluşan 3 kişilik ekibin, Türkiyede yapılacak hukuki işlemlere dahil edilmesi ve sorgu yapmalarına izin verilmesi istendi.
Yardımlaşma talebinde Hazırlanan soru kataloğundan zanlılara ve şahitlere soru sormalarına izin verilmesi, bahis konusu hukuki işlemlere dahil edilmek mümkün değilse, durumun bildirilmesi rica edilir. Böyle bir durumda ifadelerin alınması için bir soru kataloğu gönderilebilir denildi.
RTÜK Başkanı Zahid Akman ve Kanal 7 Yönetim Kurulu üyeleri, daha önce sık sık geldikleri Almanyaya, Alman polisinin Deniz Feneri e.V. merkezine 25 Nisan 2007de yaptığı baskından sonra hiç gelmedi.
Davanın sonuçlanmasının ardından, aralarında Akman ve Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karamanın da bulunduğu 16 zanlı hakkında kapsamlı bilgi talep eden Frankfurt Savcılığı da, Meslek edinilmiş şekilde dolandırıcılık yapmaktan yürütülen soruşturmada adli yardımlaşma talebinde bulundu.
Türkiyeye gönderilen yazıda, Akmanın yanı sıra Deniz Feneri e.V. hükümlüsü Mehmet Gürhan, Kanal 7 Maliye Müdürü Harun Kapıyoldaş, Kanal 7 ve Atlas Pazarlama Müdürü İsmail Karahan, Yeni Dünya İletişim AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ve Gürhanın kayınbiraderi İzzet Kurumun ikametlerinin güncelliği, adli sabıka kayıtlarının bulunup bulunmadığı ve halen haklarında yürütülen soruşturma olup olmadığı bilgisi istendi.
Zanlıların devlet görevlerinde olup olmadığı yönünde de bilgi talep edilen yazıda, şirket ve akrabalık bağlarına yönelik bilgiler de istendi.
Gönderilen paralar nerede?Almanyadaki dava sırasında hükümlü ve tanıkların Karamana iletilmek üzere İstanbula birçok kez nakit para gönderildiği ve bunların Kanal 7 binasında Hakkı Sadal tarafından teslim alındığı yönündeki ifadeleri de adli yardım talebine girdi. Davada ortaya çıkan para trafiğinin izini süren Frankfurt Savcılığı, Türkiyeden paranın akıbetini sordu. Adli yardımlaşma talebinde, nakit paranın akıbetinin saptanması için Sadalın ifadesinin alınması talep edildi.
Almanyadaki yargılamada Deniz Feneri e.V. derneğince en az 42 milyon euronun toplanarak amaç dışı kullanıldığı, bu rakamın 7 milyondan fazlasının Türkiye Deniz Fenerine havale edildiği saptanmıştı.
Ev ve işyeri aranabilirHakkında soruşturma açılması, yasa değişikliğiyle Başbakanlık iznine bağlanan RTÜK Başkanı Zahid Akmanın ifadesi alınabilecek. Akmana yönelik suçlamaların RTÜKteki göreviyle ilgili olmaması ve RTÜK başkanlığı öncesi dönemi ilgilendirmesi nedeniyle, Ankara Başsavcılığının talebi halinde, Akmanın ifadesinin alınması, ev ve işyerinin aranması mümkün olabilecek. Akman hakkında ayrıca, Frankfurtta üyelerini dolandıran OFWG e.G adlı bir kooperatifteki yöneticiliği dolayısıyla soruşturma yürütülüyor.
Dosyadaki 1 haftalık gecikme ne getirecek?Almanyada kurulan Deniz Feneri e.V. derneği ile ilgili başlattığı ikinci soruşturma kapsamında Türkiyeden adli yardım talebinde bulunan Frankfurt Savcılığının isteklerinin büyük bölümünün karartılabilir nitelikteki delillerden oluştuğu iddiaları gündeme geldi. Hukukçular, dosyanın Adalet Bakanlığında 1 hafta bekletilmesini doğru bulmazken, yapılacak aramalarda bu belgelerin hiç ele geçirilemeyebileceğini söyledi.
Frankfurt Savcılığı, Türkiyeden, Deniz Feneri e.V.ye yapılan bağışların Türkiyeye aktarıldığını belirterek, Almanyada farklı şirketler kurulması için kullanıldığını kanıtlayabilecek aramalar yapılmasını, bulunan mukavele, sipariş, teslimat belgelerinin, faturaların ve lojistik sözleşmelerin gönderilmesini istedi. Alman savcılığının gönderdiği adli yardım dosyası, geçen hafta cuma günü saat 11.15te Adalet Bakanlığına ulaştı. Ancak tercümesiyle birlikte gelen 84 sayfalık dosyayla ilgili bakanlık incelemesi 1 hafta sürdü. Dosya Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına perşembe günü saat 18.00 sıralarında iletildi.
Adli yardım talebinde, Deniz Feneri e.Vye yapılan 41 milyon euroluk bağıştan 14.5 milyon euroluk bölümün amaca aykırı kullanıldığı, 16.5 milyon euroluk bölümünün Mehmet Gürhan tarafından nakit olarak Türkiyeye götürüldüğü anlatıldı. Talep yazısında, isim ve adresler ayrıntılarıyla sıralanarak, söz konusu belgelerin büyük önem taşıdığı vurgulandı. Ayrıca bu belgelere ulaşılması için gerekirse arama yapılabilmesine yönelik kararlar da Ankaraya gönderildi.
Belgenin önemine göre değişirAncak dosyanın Adalet Bakanlığında bir hafta bekletilmesi hukukçular tarafından hedefte olduğunu bilen isimlere ciddi zaman kazandırdığı şeklinde yorumlandı. Prof. Dr. Köksal Bayraktar Ceza Muhakemesi Kanununun 116. ve 118. maddelerinde aramayla ilgili makul şüphe ve gecikmezlik kuralı vardır. Bu gecikmezlik kuralının geçerli olması lazım. Çünkü arama istisnai bir tedbirdir. Zamanın geçirilmemesi gerekir dedi. Bayraktar şunları söyledi:
Almanya, soruşturma kapsamında sadece ifade alınmasını değil, belirli evrak ya da eşyaları da istiyor. Bu durumda, yapılacak aramalar ile ilgili olarak makul şüphe ve gecikmezlik kuralı vardır. Arama istisnai bir tedbirdir, zaman geçirilmemesi lazım.
1 haftalık sürenin geç ya da erken olduğu aranacak belgenin özelliğine ve önemine göre değişir. Şayet belge çok önemliyse ve mutlaka elde edilmesi gereken bir belgeyse, gecikmiş sayılabilir. Uluslararası bir olay olduğu düşünüldüğünde, bir gecikme olgusu ortaya çıkıyor.
Delil karartma soruşturmasıMilliyete açıklama yapan Prof. Dr. Osman Doğru da, bir haftalık süreden sonra arama sonucu belgelere ulaşılamamasının sorun olabileceğini vurguladı. Doğru, Bürokratik işlemler bir ay da sürebilir. Ancak sonuç alıcı işlemler önemli. Ayrıca bu sürede soruşturmanın gizli tutulması gerek. Önemli olan Almanyanın istediklerini yapmak değil, etkili sonuç almak. Bu sonuç alınamaz, belgeler bulunamazsa, delil karartma soruşturması da yürütülebilir dedi.
Kaynak