Kürek mahkûmları...
BU yazıyı zor şartlar altında yazıyorum.
Telefonlar durmadan çalıyor, televizyonlar kapıda, haberciler durmadan bizden söz ediyorlar, benim ise söyleyecek çok sözüm yok.
Sözümü sadece size söyleyebilirim.
Olan şu:
Biz bir kayıktaydık.
Kürek arkadaşımı dalgalar aldı.
Bizim ulaşmak istediğimiz bir yer vardı. Söylene söylene, sızlana sızlana, adeta kendimizi kürek mahkûmu sayarak kürek çekiyorduk o yere doğru...
Orası; sadece bizim aydınlık ülkemizdi.
Çağdaş okulların bahçesinde, çocukların sevgi-barış-özgürlük şarkıları söyledikleri, karanlık merdiven altlarında tarikat kurslarının ...