Atatürk ile Allah Arasında ''Bir Ömrün Öteki Hikayesi''

Kitapları bu bölümde tanıtabilirsiniz.

İletigönderen maydonos » Prş Nis 09, 2009 5:27

Aslinda biz yazi yazarken yanlis yaptigimizi uyaran bir sistem olsa ne iyi olurdu.Ayni word programinda oldugu gibi.Herkes ayni duzeyde yazim kurallarini bilmiyor olabilir.Bende unutmusum yillardir yazmaya yazmaya.Cogu insanin bilincli bir sekilde hata yaptigini sanmiyorum.Herkese kolay gelsin.
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

İletigönderen Ram » Prş Nis 09, 2009 5:44

Evet, öyle bir sistem olsa güzel olurdu. Fakat bizim sistem de biraz işe yarıyor. Baksana önceki yazılarından daha derli toplu yazıyorsun. Bir de şu noktalardan sonra boşluk bıraksan daha iyi olacak.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen Otopsi » Prş Nis 09, 2009 7:32

Üzülerek görüyorum ki Atatürk'ün dini inancı bizler arasında bile bu kadar sert tartışılıyor Sinan Meydan saygı duyup benimsediğim bir yazar olduğu için yeni çkan kitabının haberini paylaştım. Kitabı 1168 sayfa bu kadar tartışmadan sonra bence edinip okuyalım ve Atatürk'ü anlamaya çalışlaım Yaşar Nuri Öztürk'ün bazı söylemleri beni etkilemişti Atatürk'ün gençlikk dönemlerinde Şamda bulunması ve orada fakirliği, sefaleti din ile eşleşmiş görmesinden dolayı bir türlü dini meselelerde çok eleştirel olduğunu belirtti bence oldukça tutarlı bir tespit.
Atatürk Müslüman olmayabilir bu bir ihtimaldır. Ancak bence olmadığını savlayanlar basit yargılardan sonuca varıyorlar. Örneğin Medeni bilgiler kitabından alıntılar yapılıyor; gerek medeni bilgilerde gerekse dönemin ders kitaplarında devleti laikleştirme çabaları mevcut bulunduğundan bütün islamiyet dahil bütün dinlere karşı direkt sahiplenilmeden dışarıdan bilimsel bakımdan yaklaşılmaktadır. Dikkat edilirse özellik eleştirilen ümmetçilik anlayışıdır. Zaten yeni cumhuriyetin çabasıda ümmet anlayışıyla yıllarca yaşamış bir millete milliyet anlayışının kazandırılmaya çalışılmasıdır. 1937'deki söyleve gelecek olursak Gökten indiği sanılan kitaplar derken Kuran'ı kerim-i diğer ktaplarla kastetip kastettmediği şüpheli olmakla bereber açık bir yargı bulunmamaktır. Sanılan derken de kendisinden değil başka insanların bu yargılarından hareket edilmektedir. Sanma'nın anlamı; olma, olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte olma ihtimalinin yüksek olduğunu kabul etmektir. Atatürk burada da dine dışardan bakmaktadır. Bizi yanıltan nokta Atatürk'ün herşeye bilimsel bakabilmesidir. Atatürk'ün müslüman olduğuna yönelik yüzlerce kanıt vardır. Söylev ve Demeçlerinden tutunda anılarına kadar bunları görmezden gelemeyiz diye düşünüyorum Atatürk'ün problemi tam bir uyum içinde hareket etmesede İslamiyet ile değil yobazlıkladır. Bunu söylevlerinde ortaya koyar.

Son olarak Atatürk'ün müslüman olabileceği ihtiali güçlendirecek çok ciddi bir kanıt gösteriyorum;

Atatürk'ün 18 numaralı not defterinde el yazısıyla 'Alalh Birdir ve Büyüktür'' sözleri mevcuttur. Bunu paylaşmak istedim

[url=www.resimupload.com/ds186574220_Fotoğraf-0003.html][img]http://pic1.resimupload.com/r9/thumb_186574220.jpg[/img][/url]

Kaynak: Atatürk'ün Not Defterleri GÜNDOĞAN YAYINLARI Ali Mithat İnan
kitapyurdu: kitap - Atatürk'ün Not Defterleri - Ali Mithat İnan, atatürk'ün not defterleri, ATATÜRK'ÜN NOT DEFTERLERI39572096,
Kullanıcı küçük betizi
Otopsi
Üye
Üye
 
İletiler: 251
Kayıt: Sal Ağu 12, 2008 13:55

Sontürk bir yere kadar hakli

İletigönderen alamancı » Prş Nis 09, 2009 10:27

Her ne kadar yok bunu nasil dersin yok sunu nasil dersin diye yüklenmisseniz de sontürk bir yere kadar hakli. Atatürk Mustafa adli filmin sonlarina dogru kendi sesi ve görüntüsüyle ne diyor: bu ülke gökten indigi varsayilan kutsal kitaplara ve hurafelere göre degil hayatin prensiplerine göre idare edilecektir. müslümanlik deyince artik Türkiyede olup bitene bakarak çogumuzun özellikle de egitimli kesimin aklina ham yobazlik ve AKP usülü entrikaci kirli dincilik geliyor. Atatürk tabi ki bu kaliba uymuyor. bu açidan sontürkü yadirgamamak lazim. bu millete yunusu haci bektasi hatirlatmak lazim ki müslümanligin insanlik ve akilla barisik olabilecegini görsünler.
Kullanıcı küçük betizi
alamancı
Üye
Üye
 
İletiler: 241
Kayıt: Pzt Mar 02, 2009 13:45

Re: Sontürk bir yere kadar hakli

İletigönderen kaye » Prş Nis 09, 2009 10:58

alamancı yazdı:Her ne kadar yok bunu nasil dersin yok sunu nasil dersin diye yüklenmisseniz de sontürk bir yere kadar hakli. Atatürk Mustafa adli filmin sonlarina dogru kendi sesi ve görüntüsüyle ne diyor: bu ülke gökten indigi varsayilan kutsal kitaplara ve hurafelere göre degil hayatin prensiplerine göre idare edilecektir. .

Yüklenmişsiniz sontürk'e diyorsun da, bu cümlenin neresinden Atatürk'ün dinsiz olduğunu çıkartırsın??
Sontürk'e yüklenilen taraf burasıdır.
Kendin de bahsetmişsin müslümanlık deyince akla partilerin entrikalarının geldiğini, maalesef öyledir. Bu bugün öyledir, Osmanlı döneminde de böyleydi. Atatürk, bunu kırmak istemiştir, yani İslamiyet deyince akla yalan, dolan, hile, talan gelmemesini sağlamak istedi, dini hakettiği yere koymak istedi zannımca.
Fakat bugün ne görüyoruz; Atatürk'ün getirdiği laikliğin ne kadar altını oydukça, ne kadar içini boşalttıkça o kadar dinin kullanılarak hile, talan yapıldığını görüyoruz. İnsanların dinden uzaklaştığını görüyoruz, dine yaklaştığını değil. Yani gerçek İslam'a değil, görüntü İslam'ına gittiğimizi görüyoruz.
Tüm bunları engellemek isteyen Atatürk'e yapılan iftirayadır tepkimiz, laf olsun diye konuşmuyoruz burada..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen ekera » Prş Nis 09, 2009 13:12

Tekrar ediyorum : "Böyle bir yazıyı ancak islam dinini ve Atatürk'ü anlayamayan ya da art niyet taşıyan bir insan yazabilir? Yazık ki bu tip kişileri ciddiye alıp, yazmak zorunda kalıyoruz. Çok acı?..."

Yobazlık dediğimiz bu işte:Kendine SonTurk adını veren kişi. Kendince saplantı düşünceler oluşturup, daha sonra hiçbir düşüncenin doğru olmadığını saplantı hâlinde ifade edendir yobaz dediğimiz. Bu din alanında da olur, başka bir alanda da... Yobaz yobazdır.

Atatürk'ün düşünmeden inananlar ülkesi hâline gelen ülkemizi , düşünerek inananlar topluluğu hâline getirme çabası bütün ömrünce görülmüştür. Ayetlerin, ezanın Türkçesinin öğrenilmesi hamlesini başlatması da bundan.

Atatürk'ün Balıkesir Hutbesi (İnternet ortamında bulabilirsiniz.) onun hangi ölçüde islamiyete bağlandığının da göstergesidir.

Laikliği dinsizlik olarak algıyan zavallılara ancak acınır.

İşte size Atatürk'ün Sözleri :

'... Halbuki Elhamdülillah, hepimiz Müslümanız, hepimiz dindarız....'
(16 Mart 1923, Adana Türk Ocağı, esnaf ve sanatkarlarla toplantı)

Balıkesir Hutbesi

Atatürk'ün din konusundaki samimiyetini ve dinine olan bağlılığını ortaya koyan diğer bir tarihi delil de onun çıktığı bir yurt gezisi sırasında Balıkesir'de vermiş olduğu hutbedir. Atatürk, bu hutbeyi, 7 Şubat 1923 tarihinde Zağanos Paşa Camii'nde vermiştir:

Ey Millet! Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah'ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe, memur ve Resul olmuştur. Koyduğu esas kanunlar cümlemizce malumdur ki, Kuran-ı Azimüşşan'daki ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhunu vermiş olan dinimiz son dindir. Ekmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate uymamış olsaydı, bununla diğer İlahi ve tabii kanunlar arasında aykırılıklar olması gerekirdi. Çünkü bütün İlahi kanunları yapan Cenab-ı Hak'tır.

Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber mesaisinde iki dara yani iki haneye malik bulunuyordu. Biri kendi hanesi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini Allah'ın evinde yapardı.

Efendiler... camiler; ibadet ve itaatle beraber din ve dünya için neler yapmak gerektiğini düşünmek, yani meşveret için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihni, başlı başına faaliyette bulunmak elzemdir.

İşte bizim burada din ve dünya için, istikbal ve istiklalimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Milli emelleri, milli iradeyi yalnız bir şahsın düşüncesinden değil, bütün millet fertlerinin arzularının, emellerinin bilinmesi neticesinden çıkarmak gerekir. Binaenaleyh benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.

... Efendiler! Hutbe demek halka hitap etmek, yani söz söylemek demektir. Hutbenin manası budur. Hutbe denildiği zaman bundan birtakım manalar ve mefhumlar çıkarılmamalıdır. Hutbeyi irad eden hatiptir. Yani söz söyleyen demektir. Biliyoruz ki, Hazreti Peygamber zaman-ı saadetlerinde hutbeyi kendileri verirlerdi.

Gerek Peygamber Efendimiz gerekse Hulefayı Raşidin'in hutbelerini okuyacak olursanız görürsünüz ki, gerek peygamberin gerekse Hulefayı Raşidin'in söylediği şeyler, o günün meseleleridir. O günün askeri, idari, mali, siyasi ve içtimai konularıdır.

İslam ümmeti çoğalıp, İslam memleketleri genişlemeye başlayınca, Cenab-ı Peygamber ve Hulefayı Raşidin'in hutbeyi her yerde bizzat kendilerinin irad etmelerine imkan olmadığından halka söylemek istedikleri şeyleri bildirmeye birtakım zevatı memur etmişlerdir. Bunlar herhalde ileri gelenlerin en büyüğü idi.

Onlar cami-i şerifte ve meydanlarda ortaya çıkar, halkı aydınlatmak ve doğru yolu göstermek için ne söylemek gerekiyorsa söylerlerdi. Bu tarzın devam edebilmesi için bir şart lazımdı. O da milletin reisi olan zatın halka doğruları söylemesi ve halkı aydınlatması; halkı, umumi ahvalden haberdar etmek son derece ehemmiyetlidir. Çünkü herşey açık söylendiği zaman halkın dimağı faaliyet halinde bulunacak, iyi şeyleri yapacak ve milletin zararına olan şeyleri reddederek, şunun veya bunun arkasından gitmeyecektir...

Hutbeden maksat, halkın aydınlatılması ve doğru yolun gösterilmesidir. Başka şey değildir. Yüz, iki yüz, hatta bin sene evvelki hutbeleri okumak, insanları cehl ve gaflet içinde bırakmak demektir. Hutbeyi okuyanın her halde halkın kullandığı dili kullanması lazımdır. Geçen sene TBMM'de irad ettiğim bir nutukta demiştim ki: 'Minberler halkın dimağları, vicdanları için bir feyz menbaı, bir nur menbaı olmuştur.' Böyle olabilmesi için minberlerde aksedecek sözlerin bilinmesi ve anlaşılması, fenni ve ilmi hakikatlere uygun olması lazımdır. Hatiplerin siyasi, içtimai ve medeni ahvali her gün takip etmeleri zaruridir. Bunlar bilinmediği takdirde halka yanlış telkinler verilmiş olur. Binaenaleyh hutbeler tamamen Türkçe ve zamanın icaplarına uygun olacaktır. 15 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 2, s. 93
Kullanıcı küçük betizi
ekera
Üye
Üye
 
İletiler: 79
Kayıt: Sal Ara 11, 2007 11:05

İletigönderen gokdeniz » Prş Nis 09, 2009 15:43

Gökdeniz alınma ama Türkçeni düzeltmen gerekecek. Bundan sonra -duyuru da yapcağım az sonra- Türkçe denetimini sıklaştırıyoruz.


Ram , "al" madim kardesim .Cunku ifade edis tarzin hatali " turkce yazim seklini duzelt" dersen anlarim .Turkce benim ana dilim ,dusuncelerimi cok iyi ifade ettigim gibi bu dili sivesiz konusurum . Bu forumda konusur gibi; devrik cumleler kullanmam, imla kurallarina uymamam " turkceni duzelt" uyarisina tabi olamaz .Bu gibi forumlarda dilin asil islevinin haber verme amacli oldugunu dusundugum icin bunu ozellikle yapiyordum .Eger halen " Turkce yazim seklini duzelt" degil de " Turkceni duzelt" te israr ediyorsan ,burada bir daha yazmayacagim.
Kullanıcı küçük betizi
gokdeniz
Üye
Üye
 
İletiler: 202
Kayıt: Pzt Kas 19, 2007 2:00

İletigönderen ekera » Prş Nis 09, 2009 18:38

gokdeniz,
Ram'in uyarılarına hak vermeliyiz. Yazım kurallarına uymamak, kullandığımız dili de bozmaktır aynı zamanda. "Bir dil için en ayıp şey imlâsızlıktır."

Bir örnek verelim, tek bir noktalama işaretinin (virgülün) kullanımının önemini belirtmek için:

"Bu yeşil renkli gözleri dinlendirir." cümlesinde virgül yanlış yerde olursa ya da hiç kullanılmazsa, çok değişik anlamlar çıkarmak, mantık yanlışlarıyla boğuşmak durumunda kalırız.

Doğrusu : "Bu yeşil renkli, gözleri dinlendirir."
Kullanıcı küçük betizi
ekera
Üye
Üye
 
İletiler: 79
Kayıt: Sal Ara 11, 2007 11:05

İletigönderen maydonos » Prş Nis 09, 2009 23:17

Ram , tesekkurler. Ona da dikkatederim.Virusumden kurtuldum. O yuzden eskisine gore daha iyi.Evet, sayenizde gercekten; hem bilgisayar konusunda, hemde yazip cizme konusunda cok sey ogreniyorum.Herkese kolay gelsin.
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

İletigönderen Ram » Cum Nis 10, 2009 0:09

gokdeniz yazdı:Gökdeniz alınma ama Türkçeni düzeltmen gerekecek. Bundan sonra -duyuru da yapcağım az sonra- Türkçe denetimini sıklaştırıyoruz.


Ram , "al" madim kardesim .Cunku ifade edis tarzin hatali " turkce yazim seklini duzelt" dersen anlarim .Turkce benim ana dilim ,dusuncelerimi cok iyi ifade ettigim gibi bu dili sivesiz konusurum . Bu forumda konusur gibi; devrik cumleler kullanmam, imla kurallarina uymamam " turkceni duzelt" uyarisina tabi olamaz .Bu gibi forumlarda dilin asil islevinin haber verme amacli oldugunu dusundugum icin bunu ozellikle yapiyordum .Eger halen " Turkce yazim seklini duzelt" degil de " Turkceni duzelt" te israr ediyorsan ,burada bir daha yazmayacagim.


Gökdeniz, ifademde bir yanlışlık yoktur. "Türkçeni düzeltmen gerekecek" derken neyi demek istediğim ortadadır. Fakat bu seni fazlasıyla rahatsız etmiş olacak ki, sözlerimi çarpıtmak için yoğun çaba göstermişsin, buna hiç gerek yoktur. Türkçe, yalnızca sesli konuşma dili değilidir. Herhalde bu yönde bir savın da yoktur. Türkçe, konuşulan, yazılan ve dolayısıyla da okunabilen kabûl görmüş dillerden biridir. Bir genel ağ ortamında konuşulamayacağını herhalde biliyorsundur. Bu ortamda anlaşmak için bu işlevi yerine getirmek, bu işlevi yerine getirmek için de yazı yazmamız gerekir. Bu nedenle, bu ortamda sarfettiğim "Türkçeni düzeltmen gerekecek" sözünün ve devamındaki "söylediklerimin"* (çarpıtma diye belirteyim: *"yazdıklarımın") tek bir anlamı olabilir: "Yazdıklarını, Türkçe Yazım Kuralları'na uygun şekilde düzeltmelisin."
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Nis 10, 2009 0:37

Ram, sizden bir ricam var, lütfen üyelerin Türkçe yazım kurallarına uymalarını teşvik ediniz ya da buna bir çare bulunuz. Yanlış Türkçe kullanımına izin vermeyin, kendi adıma söyleyeyim bundan rahatsızlık duyuyorum. Bu forum Atatürkçü forum ancak üyelerin bir kısmı Türkçe yazmayı bilmiyor, bu nasıl Atatürkçülük. Türkçe bilmeden Türklük mü olur?

Diğer bir rahatsızlığım kullanıcı isimlerinin yabancı harf ya da sözcüklerden oluşması (son zamanlarda sıklaştı). Bu üyelerin kullanıcı isimlerini değiştirmelerine yardımcı olabilir misiniz? Kendi adıma söyleyeyim hiçbir zaman yabancı harf ya da sözcükte kullanıcı adım olmadı. Yani böyle bir kompleksim yok. Kendi dilim varken neden yabancı dile heves duyayım ki.
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

İletigönderen Yargan Kam » Cum Nis 10, 2009 7:49

Belirtmeliyim ki, yapılabilecek tek şey uyarılar olabilir. İnsanları düzgün ve güzel bir Türkçe kullanmaya teşvik edebilmek için Türkçe kelimeleri bizzat hassas olan kişilerin kullanması şarttır. Ayrıca Türkçe'yi zorlama, resmi ve sıkıcı bir dil olmaktan kurtarmak gerek. Türkçe öğretmenleri gibi kızmak işe yaramaz kanımca. Aksine tartışmaların sonu gelmez.

Nasıl bozulması zaman aldı, düzelmeside zaman alacaktır. Dilimizin hoşluklarını, ince anlatımlarını ve hoşgörünen tabiatını sergileyebilirsek şayet, düzgün kullanımı ilgi çekici hale getirebiliriz. Örnek olarak kendimi gösterir isem eğer, J.R.R Tolkien ile tanıştıktan sonra dilin estetiği ve güzel dillerin harika kullanımlarına ilgim artmıştır.

Diyebilirsiniz ki, neden bir İngiliz fantastik edebiyatcı ve dil bilimci. Yokmuydu Türk edebiyatçıları, dil bilimcileri ve romancıları?
Elbette vardır ve var ama popülaritesi (uygun karşılık bulamadım, affedin) yüksek ve hayran bırakıcı özelliğinin tanıtımı tartışılmaz. Çünkü malesef batının parası var, imkanı var (yüzyıllarca başka ülkeleri sömüremeselerdi bu kadar olamazlardı bu ayrı).

Ama insanın bir yerden başlaması gerek değil mi? Bana bu nasipmiş. Bu şekilde kendi dilime olan ilgim kat be kat daha da arttı. Sadece günümüz Türkçesi değil, atalarımızın Türkçesi ve onların atalarınınkilerede. Eski Türk runik yazılar dahil, bütün Ural-Altay dil gurubunu araştırmaya almış bulunuyorum.

Zaman zaman bu forumda (belki bu yazımda da) yazım hataları yapacağım. Bu yüzden lütfen beni mazur görün, dil konusunda yılların eksikliğini kapatmak için bir çok yeni ve eski dili bellemeye çalışınca bozukluklar kaçınılmaz oluyor =)

Dediğim şudur ki, eli sopalı Türkçe bekçileri olmak yerine, doğru Türkçe kullanımını konuşarak ve güzel kullanarak sevdirsek, şiirleri ve edebi yazıları derin ve asil kelimelerimizle kutlu kılsak, özensek ve özendirsek daha verimli olmazmı amaçlarımızın emekleri?

Not: Bu iyimserliğim ve yapıcı niyetim, ''merhabanın bir anlamı yok, selamün aleyküm daha hayırlıdır'' diyen zihniyete karşı değildir. Anlamın dilini kavrayamayanların zavallılığı karşısındaki duruşum sert ve kesindir! Yanlışım varsa, düzeltilmesi temennimdir.

Sevgilerimle...
...Umut Samimiyettir...

Resim ''Üze Tenri Basmasar, Asra Yir Telinmeser''
''Yukarıda Gökyüzü Çökmedikçe, Aşağıda Yer Delinmedikçe''

...Cumhuriyet Fazilettir.
Kullanıcı küçük betizi
Yargan Kam
Üye
Üye
 
İletiler: 199
Kayıt: Prş Şub 12, 2009 15:28
Konum: Türkiye Cumhuriyeti/Akdeniz Bölgesi

İletigönderen ekera » Cmt Nis 11, 2009 8:14

Birbirimizi anlamak ve birbirimizi doğru ve güzele çekebilmek için iletişim içinde olmak çok önemli diye düşünüyorum. Bunun için de iletişime açık olabilmek gerekiyor.

İletişimden bahsedince, aklıma bir de sevdiğim şu hikaye geldi, yorumu size bırakıyorum :

Gelin, kaynana karşı karşıya oturmuşlar :

Kaynana ; - Gelin, sen daha yenisin, birbirimizin huyunu suyunu oturup konuşarak anlayalım, demiş.

Gelin de ;- Tabi anne, konuşalım, demiş.

Kaynana başlamış anlatmaya: - Aman kızım benim üç halim vardır,dikkat et.Saçıma gül takmışsam; neşeli olurum. Her yola gelirim.Kulağımın arkasına gül takmışsam, havamda olmam.Çok ısrarcı olma.Eğer ki yakama gül takmışsam, sakın etrafımda dolaşma çok sinirli olurum.

Kaynana lafını bitirince,bu sefer gelin başlamış lafa ; - Anne benim hâlim malim yoktur. Ben bacak bacak üstüne atarım, sigaramı yakarım. Sen gülü nerene takarsan tak , ben keyfime bakarım !
Kullanıcı küçük betizi
ekera
Üye
Üye
 
İletiler: 79
Kayıt: Sal Ara 11, 2007 11:05

İletigönderen cnnc85 » Cmt Nis 11, 2009 11:20

gokdeniz yazdı:..buraya kadar hersey normal ..bence anormal olan programa muazzez ilmiye cig'in gonderdigi e mail.. "boyle bir durum olamaz , bu imkansiz Ataturk bunu yapmamistir " gibisinden ... ben bunu cok yadirgadim , e be kadin mustafa kemal'in yaninda miydin ? nereden biliyorsun? bir tarihci ustune ustluk bardakcinin belgeyi goren tarihci arkadasin durustlugune kefil oldugunu soyledigi baska bir tarihcinin soyledigini nasil bir kalemde siler atarsin ?hic mi etik anlayisiniz yok ?
bunun uzerine sorulacak cok soru var tabii ..neden dis isleri arsivleri acmaz ? kimden ve neden korkuyorlar ? vs vs ..


Benim anlamadigim, gelen email in gercekten Muazzez Ilmiye Cig'a ait oldugunu nereden anlamislar? Baska birisi ayni adi kullanip boyle bir email gonderebilirdi.
Kullanıcı küçük betizi
cnnc85
Üye
Üye
 
İletiler: 11
Kayıt: Prş Mar 27, 2008 23:09

Atatürk ve din

İletigönderen alamancı » Cmt Nis 11, 2009 12:49

Otopsi yazdı:Üzülerek görüyorum ki Atatürk'ün dini inancı bizler arasında bile bu kadar sert tartışılıyor Sinan Meydan saygı duyup benimsediğim bir yazar olduğu için yeni çkan kitabının haberini paylaştım. Kitabı 1168 sayfa bu kadar tartışmadan sonra bence edinip okuyalım ve Atatürk'ü anlamaya çalışlaım Yaşar Nuri Öztürk'ün bazı söylemleri beni etkilemişti Atatürk'ün gençlikk dönemlerinde Şamda bulunması ve orada fakirliği, sefaleti din ile eşleşmiş görmesinden dolayı bir türlü dini meselelerde çok eleştirel olduğunu belirtti bence oldukça tutarlı bir tespit.
Atatürk Müslüman olmayabilir bu bir ihtimaldır. Ancak bence olmadığını savlayanlar basit yargılardan sonuca varıyorlar. Örneğin Medeni bilgiler kitabından alıntılar yapılıyor; gerek medeni bilgilerde gerekse dönemin ders kitaplarında devleti laikleştirme çabaları mevcut bulunduğundan bütün islamiyet dahil bütün dinlere karşı direkt sahiplenilmeden dışarıdan bilimsel bakımdan yaklaşılmaktadır. Dikkat edilirse özellik eleştirilen ümmetçilik anlayışıdır. Zaten yeni cumhuriyetin çabasıda ümmet anlayışıyla yıllarca yaşamış bir millete milliyet anlayışının kazandırılmaya çalışılmasıdır. 1937'deki söyleve gelecek olursak Gökten indiği sanılan kitaplar derken Kuran'ı kerim-i diğer ktaplarla kastetip kastettmediği şüpheli olmakla bereber açık bir yargı bulunmamaktır. Sanılan derken de kendisinden değil başka insanların bu yargılarından hareket edilmektedir. Sanma'nın anlamı; olma, olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte olma ihtimalinin yüksek olduğunu kabul etmektir. Atatürk burada da dine dışardan bakmaktadır. Bizi yanıltan nokta Atatürk'ün herşeye bilimsel bakabilmesidir. Atatürk'ün müslüman olduğuna yönelik yüzlerce kanıt vardır. Söylev ve Demeçlerinden tutunda anılarına kadar bunları görmezden gelemeyiz diye düşünüyorum Atatürk'ün problemi tam bir uyum içinde hareket etmesede İslamiyet ile değil yobazlıkladır. Bunu söylevlerinde ortaya koyar.

Son olarak Atatürk'ün müslüman olabileceği ihtiali güçlendirecek çok ciddi bir kanıt gösteriyorum;

Atatürk'ün 18 numaralı not defterinde el yazısıyla 'Alalh Birdir ve Büyüktür'' sözleri mevcuttur. Bunu paylaşmak istedim

[url=www.resimupload.com/ds186574220_Fotoğraf-0003.html][img]http://pic1.resimupload.com/r9/thumb_186574220.jpg[/img][/url]

Kaynak: Atatürk'ün Not Defterleri GÜNDOĞAN YAYINLARI Ali Mithat İnan
kitapyurdu: kitap - Atatürk'ün Not Defterleri - Ali Mithat İnan, atatürk'ün not defterleri, ATATÜRK'ÜN NOT DEFTERLERI39572096,


milli onurumuzu ve varligimizi borçlu oldugumuzu Atatürk dindar olsa nolur, olmasa nolur? dindarlik müslümanlik falan bunlar herkesçe farkli anlasilan kavramlar. bunu birak, dindarlik ancak yobazlasmis bir toplumda bir meziyet haline gelir. gerçek Islamda varmi dindarlik gösterisi yarisina girmek, insanlari dinsiz, hafifi dindar, tatlisu müslümani, esas müslüman falan diye damgalayip parçalara bölmek? eger varsa söyleyin ben hemen müslümanliktan istifa edeyim. dis görünüsüne ve söylediklerine bakarak kimin samimi olarak neye inandigini zaten %100 bilemezsin çünkü insan politik bir varliktir. kimse %100 içini disari vermez hepimizin filtreleri vardir. benim gözlemim hangi dinden olursa olsun hurafelere ve ayetlere sorgusuz sualsiz inanç özgür kisilik, zeka ve bilimsel egitim düzeyiyle ters orantili. toplumlarin bilimsel egitim ve anlayis düzeyi ilerledikçe dinin etkisi geriliyor. Atatürk gibi üstün zekali ve entellektüel birisinden ortalama bir müslümanin inandigi seylere inanmasi beklenemez.
Kullanıcı küçük betizi
alamancı
Üye
Üye
 
İletiler: 241
Kayıt: Pzt Mar 02, 2009 13:45

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Kitap Tanıtımları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x