altinkopru yazdı:Ram yazdı:altinkopru, iyi, ben sana Tuncay Özkan'ın son terbiyesizliğini anlatayım. Forumumuzda Ankara Rüzgârı adlı izlencenin 18 Mayıs 2008 tarihli bölümü mevcuttur. O izlencenin, Kanal Türk hakkında konuşulan son yarım saatlik kısmını izleyiniz. Mustafa BALBAY, yüreğiyle ve vicdanıyla kabûllenemediğini söylemekte, akabinde Emin ÇÖLEŞAN bir yandan Tuncay Özkan'ı savunmakta, bir yandan da onun da içi el vermemekte ve yermektedir. Bu "oldukça yumuşak ve sakin" yermeler neticesinde dahi, Özkan bitmiştir.
İzlenceyi biraz önce izledim. Özetle Mustafa Balbay kanalın Gülen cemaatine yakın bir gruba satılmasının kabul edilemeyeceğini savunuyor. Emin
Çölaşan ise özet olarak Tuncay Özkan'ı tam olarak dinlemeden kesin karar vermemek gerektiğini ama kanalın o gruba satılmasının kötü olduğunu söylüyor. Savunuyor demek biraz zor, T. Özkan'a hak verdiği kısımları açıklıyor. Bunlar daha önce açıklanan konular. Maliye baskısı, RTÜK baskısı, reklam alınamaması, borçlar, haciz vs. gibi. Onun da eleştirdiği kısım kanalın F. Gülen'e yakın bir gruba satılması.
Özkan neden bitmiştir anlamadım. Neden bitsin ki? Özetle kanalın satılmasının kötü olduğunu ama T. Özkan'ın da iyice dinlenmesi gerektiğini ve kendince gerekçelerinin olduğunu söyleyen bir yorum sonrasında T. Özkan neden biter? Nasıl biter?
Savunuyor demiyorum, "bir yandan savunuyor" diyorum -ki bu da tabirimi doğru kılar. Özkan, benim gözümde çoktan bitmiştir de,
Mustafa BALBAY dahi isyan ediyorsa, Özkan birçok kişinin gözünde bitmiş demektir. Sen izlenceyi kendi pencerenden izlemişsin. Ayrıca oradaki eleştirilerin yumuşak olduğunu da belirtmiştim. Ve yine ayrıca, Özkan bu izlencedeki eleştirilere, olumsuz bakışa binaen bitmiştir demedim. Bunu Ankara Rüzgârının 18 Mayıs 2008 tarihli bölümünün son 30 dakikasındaki görüşlerle bağlamanın mantığı nedir¿? Yazdıklarım ortadadır, bitme nedenini anlamak zor değildir.
Ram yazdı:Sonrasında ise cep telefonuma şu bilgiler ileti gelmiştir:
Gönderen: TuncayOzkan (Kısa İleti Hizmeti)
Yazılan:
"Emin Colasan in davetini
Tuncay Ozkan kabul etti.
Balbay ile patronu Mustafa
Ozbek ART ye Ozkani
cikartmadilar. Arkasindan
atip tuttular... Ayip beyler!"
Noktası-virgülüne dokunmadan aktardım. İşte seviyesizlik budur. Seviyesizlik en kibar tanımdır. Bu açıkça terbiyesizliktir, ayrımcılığın had safhaya vardığı noktadır. Tuncay Özkan'ı adam yerine koyanda da vardır hata... ART'yi de kısmen eleştiriyorum bu mevzuda, kendimi de... Zira sırf soyut birlik bozulmasın diye destek çıkıldı, ses çıkarılmadı birçok şeye...
Olayın aslını bilmiyorum. Anlaşılanlara göre Çölaşan Özkan'ı program'a davet etmiş. Daha sonra M. Özbek ve M. Balbay bunu istememişler. T. Özkan eminim orada olup fikirlerini onlara karşı da söylemek isterdi ki diğer pek çok kanalda da açıkladı. Ama (Özkan veya onun adına yazan şahıs) onlara karşı kendini savunamamanın sıkıntısıyla "arkamdan atıp tuttular" diye kızmış olabilir. Evet "atıp tuttular" lafı terbiyeli değil doğrudur ama sonuçta T. Özkan'ın getirilen eleştirilere verebilecek cevabı yok değildi ve söz hakkı alamamasının sıkıntısıyla bu şekilde konuşması anlaşılabilir. Onun dışında seviyesizlik veya terbiyesizlik göremiyorum açıkçası.
Olayın aslını bilmiyorsun ama, olayı anlatıyorsun. Ben de bunu anlamadım. O kısa iletileri Tuncay Özkan yazdırmaktadır. Ondan habersiz yazılmıyor o cep telefonu iletileri. İhtimâllerle cevap vermeyiniz lütfen. Yarın meteor da düşer, herkes ölebilir dünyada, bu da bir ihtimâl. Ankara Rüzgârı'nın içeriği bellidir. Emin ÇÖLEŞAN, ART'de ayrı bir izlence yapmak istedi, Tuncay Özkan'ı konuşturacaktı. Uzun süreli bir izlence talep etmiş, kabûl edilmemiştir -ki doğaldır. Bugüne kadar Tuncay Özkan'ın yaptığı bencillikleri, ART gibi, Ulusal Kanal birçok kurumu ve kuruluşu yok sayması ve milli değerlerle çatışan tavırları, bu engellemenin haklılığını ortaya koyar.
"Ayıp beyler!"Ayıp kelimesinin anlamı:
* Toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış
* Kusur, eksiklik
* Utanç veren
TDKAyrıca;
Patron kelimesinin mecaz anlamı boldur. Özellikle bu kelimenin artık günümüzde pek kullanılmamasının bazı duygusal nedenleri vardır. Patron, işçi kesiminin adeta düşmanı olarak görülür. Patron dediği kimse ise kimdir¿? Türk Metâl Sendikası Başkanı ve 20 küsür milyon üyesi olan Uluslararası Metâl İşçileri Federasyonu Başkanı'dır. Burada alaya alma ve küçültme vardır. "BALBAY'ın patronu..." Bu kadar art niyetli ve terbiyesizce ifadeler varken, bu kelimeyi iyi niyetli olarak göstermeyiniz sakın.
"Sen adam mısın Tuncay¿?" diye sorasım geliyor vallahi...
Ram yazdı:Tuncay'ın Milli Mücadele anlayışına örnekler:
- Kadının başındaki örtüyü alıp yere çalarak gösteri (şov) yapmak
Bunun tefsiri nedir¿? Şudur: Ben alırım bu örtüyü, yırtar yakarım. Gerekirse saçından tutup sürüklerim o ucubeleri. Adi kara fatmalar, pis yobazlar sizi. Sizi istemiyoruz, defolun gidin.
Şimdi diyeceksiniz ki, Tuncay'ın böyle bir amacı yoktur. Olsun olmasın, dışarıdaki ampûl bunu görünce ne yapıyor, daha çok hocaefendisine sarılıyor, daha çok Cumhuriyet'e küfrediyor, daha çok Türk'e, Atatürk'e, milli değerlere saldırıyor, her türlü pisliğe kendini daha çok bırakıyor. Yalan mı¿!? Buna yalan diyecek olanın aklından şüphe etmem, yoktur zira...
Her şeyden evvel; bu Türk ahlâkına, Mustafa Kemâl adabı ve mücadelesine uygun mudur ey cemaat-ı Özkan¿?
Eğer aynı olaydan bahsediyorsak bir mitingde yaşlı bir kadın konuşurken kendi örtüsünü kendi çıkardı ve "Benim örtüyle bir derdim yok, önemli olan milli mücadeledir" gibi bir mesaj vermek istedi. Orada T. Özkan'ın zorla örtüyü yere çalması gibi bir durum yoktu. Diyeceksen ki Özkan kadına çıkarması için para verdi vs., bunları kanıtlayamayız.
Evet aynı mevzudan bahsediyoruz. Tuncay Özkan zorla o örtüyü alıp yere çaldı demedim. Kusura bakma ama beni anlamıyorsun. Verilmek istenen mesajdan değil, alınan mesajdan bahsediyorum. Bunu görememek, tahmin edememek diye bir ihtimâl olamaz. Bunun adı, bile bile ladestir. Gösteri (şov) yapmak ve yaptırmaktır. O bez parçasının çıkartılmasının da bir usûlü vardır. O bez parçasını kutsal bir öğe olarak gören kaç milyon kişi mevcuttur, bunu düşünmez mi oradaki şovmenler¿? "Birilerine para yedirdi" diye bir söylemim oldu mu¿?
Ram yazdı:- Gazi Paşa'nın peygamber ilan edilmesi
Böyle bir olay bilmiyorum, Tuncay Özkan'ın "Atatürk, Hz Muhammed'ten sonra gelen bir peygamberdir" dediğini zannetmiyorum. Lütfen kaynak göster. Bulabildiğim olay: Bizkaçkişiyiz platformunun Çağlayan'da kadınlar gününde düzenlediği gösteride
Emekli Hava Pilot Albay Şenay Güray, AK Parti'nin uyguladığı politikaların kadına verilen hakları adım adım ortadan kaldırdığını savundu. Güray, "Sen ki Atam, can çekişen bir hastaya şifa vermek üzere Allah tarafından görevlendirilmiş bir elçi, bir adı konmamış peygambersin. Sen sarı saçlım, mavi gözlüm nerdesin!" diye seslendi. (Kaynak:
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t= ... +neredesin )
Şenay Güray bir şiir okumuş. Bence kötü bir şiir. Pek çok insan M. Kemal'in Allah tarafından gönderildiğini düşündüğünü söyler. Burada da bu düşünce (Ben katılmıyorum) kötü bir üslupla dile getirilmiş. Sonuç olarak Şenay Güray'ın görüşüne katılmıyoruz.
Birincisi; "Atatürk, Hz Muhammed'ten sonra gelen bir peygamberdir" bu cümleyi kullandığımı gördün mü¿?
İkincisi; şu konudaki -her hangi bir cümleyi- Tuncay Özkan'ın sarfettiğini yazdığımı gördün mü¿?
Ben ne diyorum¿? Algı diyorum. O miting kimin kontrolündedir¿? Katılman yahut katılmaman, bu cümleleri Tuncay Özkan'ın kullanması yahut kullanmaması çok mu mühimdir¿? Yahut ben "bizkaçkişiyiz" yahut Tuncay Özkan bu görüştedir mi dedim¿? Bu rezilliktir, kepazeliktir. Bu milli bütünleşme, milli kazanım değil, milli bölücülük yolunda büyük bir adımdır, kutuplaşmadır. Buna izin verilmiştir, göz yumulmuştur. Sorumluluğun başında kim varsa ben onu itham ederim.
Mustafa Kemâl, gönülleri fethederek kazanma yolunu kendine yol seçmiştir. Gönülleri inciterek, insanları rencide ederek değil.
Ram yazdı:Yukarıdaki yazdıklarım burada da geçerlidir. Bu gibi ilginç, acılı ve gülünç hadise de neyin nesidir¿? Terbiyesizliktir, ahlâksızlığın önde gidenidir. Alın size kutuplaşma! Milli bütünlük mü, milli bölücülük müdür bu¿?
- Bilimsel olmayan konuşmalar ve basitlikler
Halkı iyice aptal yerine koyuyor, halk anlasın diye güya kahvehane muhabbetleriyle iyi bir şey yaphtığını sanıyordu. Bir defa yaparsın, iki defa yaparsın anlarız...
Yukarıda yazdıklarını da daha sonra irdelerim. Hangi acılı, gülünç hadiselerden, hangi bölücülükten bahsettiğini anlamadım.
Bilimsel olmayan konuşmaları ve basitlikleri ben de sevmiyorum. Kanalındaki Yolsuzluk ve Yoksulluk, 5. Boyut vs. gibi tartışma programları bilgi, belge, düşünce, derinlik sağlıyordu. Geçen sene Mine Kırıkkanat ve emekli bir generalle katıldıkları tartışma programında ve KK ile düzenledikleri programlarda da derinlikli konuşmalar yapıyordu. Yaptığı basit konuşmalar ise Tayyip Erdoğan'ın meydanlarda yaptıklarından daha basit değiller. Siyaseti de düşündüğü için bu tip konuşmalar da yapabiliyor, ben de daha ağırbaşlı, daha sakin ve bilgiye dayalı konuşmasını isterdim. Bu eleştiriyi yapıcı eleştiri olarak dile getirmekte fayda var. Halkı aptal yerine koyduğuna da katılmıyorum.
Yukarıdaki yazdıklarım, "- Kadının başındaki örtüyü alıp yere çalarak gösteri (şov) yapmak" başlığı altında yazılmıştır. Bunların "- Gazi Paşa'nın peygamber ilan edilmesi" başlığı için de geçerli olduğunu yazdım özetle... Alıntı yaparken doğru alıntılayınız.
Yolsuzluk ve Yoksulluk, 5. Boyut ve Ceviz Kabuğu dışında bir izlence sunmuyorlar zaten. Ben de bunları ayırdım. Ben Tuncay Özkan'ın kendi yaptığı konuşmalardan söz ediyorum. Maşallah, ya özenle söylediklerimi çarpıtıyorsunuz, yahut anlamıyorsunuz. Ve yine maşallah, kıyaslaya kıyaslaya Tayyip haininin safsatalarıyla kıyaslamışsın. Bir defa yaparsın, iki defa yaparsın... Devamlı yapıyorsan ya sen aptalsındır, ya da halkı aptal yerine koymaya çalışıyorsundur. Sen seç; Tuncay aptal mı, yoksa halkı aptal yerine mi koymaya çalışyor¿? Fakat doğru ya, sen ikisine de katılmıyorsun...
Ram yazdı:- Ne ABD ne AB! Tam bağımsız Türkiye! Onurlu AB üyeliği, çok şahane!
Tartışma bölümünde, ilgili konu mevcuttur.
Pekala, ilgili başlıkta düşüncelerimi açıklarım. M. Kırıkkanat'ı senelerdir takip ederim. Türkiye'nin milli çıkarlarını her zaman kendi fikirleriyle çok iyi savunduğunu düşünüyorum. O aynı zamanda bir Avrupa vatandaşı ve Türkiye'nin AB ilişkilerinde kendi çıkarlarını savunması gerektiğini söylüyor. "Ne ABD ne AB" sloganında ifade edilense bildiğimiz gibi bunların kayıtsız şartsız kölesi, köpeği olmamamız gerekliliğidir.
Merakla bekliyorum açıklamayı. Yalnız şunu da belirtmekte büyük yarar vardır. Biz kimse ile iyi ilişkiler geliştirilmesin demiyoruz. Bizim sorduğumuz iki soru çok kısa ve basittir:
"Onurlu, şanlı, şuurlu gibi herhangi bir AB üyeliği, milli bütünlüğümüzü ve beraberliğimizi acaba tehlikeye atmıyor mu¿?"
"Bilmem kaçıncı sınıf AB yetkilileri, her gün alenen ihanet içindeki hükümeti öven, ülkemizi, Türkiyemizi ahlâk dışı tabirlerle aşağılayan ifadeler kullanırken, hâlâ AB üyeliğinden bahsetmek neyle açıklanabilir, mantığı nedir¿?"
Bendeki cevaplar, bu kimseleri yerin dibine sokar, baştan söyleyeyim.
Ram yazdı:- Mitinglerde dışlanan çeşitli kurum, kuruluş ve kitleler
Burada sorumluluk tamamen T. Özkan'ın değil, mitingleri düzenleyenlerindir. Bildiğim kadarıyla Çağlayan Mitinginde bir gurup Özkan'ın katılmasını istememişti.
Mitingleri kim organize ettirdi, kim başında bulundu, kim örgütledi¿? En başta Tuncay Özkan. daha baştan farklı düşünüyorsun. Her mitingde en baştaydı Tuncay Özkan. Önce MHP'den bıkan milliyetçileri dışladılar, sonra İşçi Partisi'ni.
Ben sana şunu da söyleyeyim. 14 nisan'daki ilk mitingi; -Kanal Türk'ün dışında- tamamını ART verdi. Ulusal kanal büyük bir kısmını (yanlış hatırlamıyorsam), SkyTürk de 25-30 dakikalık kısmı verdi. Akabinde Tuncay Özkan canlı yayında çıkıp ne dedi peki¿? Yayını, bir tek biz verdik. Bir-iki kanal da şöyle bir gösterdiler dedi. Sonraki miting sonrasında da benzer ifadeler kullandı. Oysa ART ekbi, devamlı Tuncay Özkan'a destek oluyor, devamlı Kanal Türk'ün adını zikrediyordu.
Ram yazdı: Kendi kendini, tüm milli düşünce sahiplerinin lideri ilan etme belirtisi (sendromu)
Şimdi... Tuncay Özkan iyi şeyler yapılmasında rol oynamadı mı¿? Oynadı. Hakkını yemeyelim, onca insan bir şekilde toplandı. Akapeye de muhalefet yaptı. Fakat önemli olan, "bütün bunları nasıl yaptı, netice ne oldu¿?" sorusudur.
Herkes liderlik iddiasında bulunabilir. Bence kendisinde yeterli liderlik özellikleri yoktur. Kendisi liderlik sorumluluğuna talip olmuş, katılmak, katılmamak insanların tercihidir. Netice ne oldu? Önemli muhalif bilgiler, düşünceler insanlara ulaştı. Ulaşmaya devam edecek. Aynı anda da insanların taleplerinin dile getirilmesini sağlayacak bir STK oluşuyor. Bunar milli mücadele adına olumlu eylemler.
Netice ne oldu¿? Salt ampûl düşmanlığından başka "somut" bir şey yapılmadı. Peşinden sürüklediği inanmış milyonlar hayâl kırıklığına uğradı. Rozet ve salon Atatürkçülüğü tavan yaptı. Kanalını Fetullah'ın iki numaralı adamına sattı. Gerçek budur.
Ram yazdı:Yıllar önce önünde el pençe divan durup her sorduğu basit soruya aldığı sözde cevaplara her defasında "efendim, tabi efendim" diye cevap veren Tuncay, dün bu şarlatana küfrediyor, bugün o şarlatana kanalını satıyor!
Çalışanı olduğu şirket adına, Doğan Holding adına bu şirketin çıkarları için Gülen'le, onu iyi gösterecek bir mülakat yapıyor, doğru. O zaman kendi kanalı yok, patron değil bir işçi. Kendi patronunun çıkarına yapması gerekeni yapıyor yosa aç kalır. Diyorsanız ki "Ben o röportajı yapmaz, kanalımdan istifa ederdim" saygı duyarım, ama röortajı yapmasına da saygı duyarım. Sonrasında kendi kanalının patronu olup güçlenince eleştirilerini dile getirmiş.
Altınköprü, sen Tuncay'ın bu röportajına saygı duymaya devam ederken, bir de nelere saygı duyulacağını iyi bir daha düşün. Bu yazdıklarına vereceğim acı bir cevaptan başka bir şey yoktur. Üç aşağıda göreceksin...
Ram yazdı:Tuncay Özkan severler, sizleri hiçbir zaman anlamayamadım, siz kendinizi anlayabiliyor musunuz¿?
Bilmemkim sever olmadığım için soruyu üstüme almıyorum. Sadece olaylara mantıklı açıklamalar getirilmesi gerektiğini düşünüyorum ve görüş arılıklarının çıkar çatışmalarına veya kamplaşmalara dönüşüp milli mücadelenin iç çekişmelerle parçalanmamasını istiyorum.
Açıklamaların mantıklı değil, kurtarma amaçlıdır. (Meseleye medya ayağından bakarsak...) Bazı görüş ayrılıklarına örnek, Ulusal Kanal ile ART çizgisi arasında gösterilebilir. Fakat, ana hedef ve temel dayanak aynıdır, halkın gücü ve milli mücadele. Tuncay'ın ve kanalının çizgisiyle zaten Milli Mücadele olmazdı. Milli Mücadele'yi iyi okuyup araştırmanı sana tavsiye etmekten başka ne diyebilirim ki sana¿?
Ram yazdı:Ciddiyet abidesi, II. Milli Mücadele kahramanı, büyük lider Tuncay Özkan!...
Daha çok fetullahçıların Özkan'ı karalama amaçlı kullandığı bir videoyla yazı sona ermiş.
Çoğumuz günlük hayatımızda küfürlü konuşmalar ve el hareketleri kullanabiliyoruz. Kamera yayına girmeden önce kameramanla şakalaşıyor. Evet, çirkin bir görüntü. Evet daha ağır başlı, daha sakin olmak gerekir. Ama ne olmuş kameramana el hareketiyle şaka yaptıysa? Bunun çekilip youtube'a verilip Fetullahçıların karalama amaçlı kullanacağını nerden bilsin? Ben de bugün epey küfrettim umarım birileri gizlice beni kayıt etmemiştir.
Bak hele... pekakalılar da sarı-kırmızı-yeşil renkleri kullanıyor çoğunlukla. Sen bu renklerden vazgeçersen, ben de bu görüntüyü kullanmaktan vazgeçerim. Bana ne, kime ne Fetullahçılar bu görüntüyü kullanıyorsa¿? Mesele bu mudur¿? Tuncay Özkan bu terbiyesizliği yapmamış mıdır yani¿?
Ne olmuş el hareketi yapmışsa¿? sorusunu, aynı ciddiyetsizlikle sana geri iade ediyorum.
Evet, evet çok kötü bir görüntü, ağır başlı ve sakin olmak gerekir. Aman canım ne olmuş, hepimiz yaparız zaten değil mi¿? Hem zaten Fetullahçılar kullanıyor bu görüntüyü...
Değil mi ama¿?
T. Özkan'ın avukatı durumunda olmak istemem. Yukarıda da yazdığım gibi kendisini eleştirdiğim konular mevcut ama burada kendisine yöneltilen eleştirilerin çoğunun haksız olduğunu düşündüğüm için tartışmaya katıldım.
"Tayyip'i sevmem ama, Akapeli değilim ama..." diye başlayan cümlecikler ve bu türlü türlü cümlecikleri kuran zevzeklere artık kızamıyorum.
T. Özkan ve ART arasındaki bir konuda size neden mesaj geldiğini açıklar mısınız?
Tuncay Özkan kısa ileti servisine üyeyim de o sebepten. Ayrıca "Biz Kaç Kişiyiz¿?"in de ilk üyelerindenim ve daha bu konuya el atmadım.
Epey geç oldu. Son olarak, milli mücadele sırasında birbirimizin olumsuz taraflarına odaklanıp çeşitli nedenlerle iç çatışmalar yaratmak yerine ortak hedeflerde nasıl buluşabileceğimize odaklanmak, düşüncelerimizi, eleştirilerimizi de olabildiğince akıl, bilim, mantık odaklı tutmak yolunda çaba harcamak herkes için daha olumlu sonuçlar verecektir.
Geçti artık o soyut birlik mücadelesi. Birlik mücadelesini zamanında vermeyenler ve adam akıllı veremeyenlerin, şimdi birlik için konuşmaya hakkı yoktur. Tabi bunları, sana yahut salt bir şahısa (Tuncay Özkan) yönelik yazmıyorum.