Fetokopici Geldi: İtina İle 'Islak İmza' Atılır

Genel & Güncel Konular

Fetokopici Geldi: İtina İle 'Islak İmza' Atılır

İletigönderen Türk-Kan » Pzt Eki 26, 2009 18:09

Resim

Savcılık, 6 subayı ifadeye çağırdı

"İrtica ile Mücadele Eylem Planı"yla ilgili savcılık 6 subayla ilgili Genelkurmaya ihtarlı davet mektubu gönderdi.


Gönderilen mektup, bu personelin polis nezaretinde görüldüğü yerde tutuklanarak sorguya getirilmesini ön görüyor. Eğer buna da uyulmaz ise subaylar tutuklanarak sorguya götürülecekler.

İfadeye çağırılan subayların ismi, İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın aslını savcılığa gönderen askerin mektubunda geçtiği iddia ediliyor. Ayrıca, eylem planının hazırlandığı iddia edilen 35 bilgisayarda savcılık tarafından istendi.

OLAY NEYDİ?

İrticayla Mücadele Planı, Taraf gazetesinin 12 Haziran 2009 tarihli sayısıyla gündeme gelmişti.

'AKP ve Gülen'i Bitirme Planı' başlıklı haberde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında, bir şüphelinin ofisinde yapılan aramada ele geçirildiği iddia edilen bir belgeye istinaden, Genelkurmay Harekat Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü'nde 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' adı altında bir çalışma yapıldığı belirtiliyordu.

Çalışmayı içeren belgenin altında 3. Bilgi Destek Şube Müdürü Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in paraf ve imzasının bulunduğu iddia edilmiş ve belgeye ait fotokopiler yer almıştı.

Taraf gazetesinde yayımlanan haber üzerine Genelkurmay Başkanlığı'nca soruşturma emri verilmiş ve aynı gün Askeri Savcılık tarafından olayla ilgili soruşturma başlatılmıştı.

Belgenin sahte olmasının anlaşılması üzerine Genelkurmay Başkanlığı, doğruluğu ortaya konulamayan belgeyi üretenler, sızdıranlar ve yayımlayanlar hakkında gerekli soruşturmanın yapılması amacıyla dosyanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesi kararlaştırmış ve "Sahte belge üretenler yargılansın" demişti.

Soruşturmayla ilgili 7 Ağustos 2009 tarihinde de yetkisizlik kararı verilmişti.

"İrtica İle Mücadele Planı" iddialarıyla ilgili ifadesi istenen Albay Dursun Çiçek "örgüt üyeliği" suçlaması ile tutuklanmış ve Hasdal Askeri Cezaevi'ne konulmuştu.

Kurmay Albay Dursun Çiçek tutuklanmasının ardından 24 saat geçmeden avukatlarının tutukluluğa yaptığı itiraz üzerine tahliye edilmişti.


http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12782160.asp?gid=229
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Savcıdan Genelkurmay'a İhtarlı Davet

İletigönderen bozkurtlar diyari » Pzt Eki 26, 2009 18:20

TSK'nin düstügü duruma bi bakin

Paylasim icin tesekkürler...
TÜRK GENÇLİĞİNİN ANDI !!!

EY TÜRK'ÜN BÜYÜK ATASI GAZI MUSTAFA KEMAL ATATÜRK !!!

Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verip, kendimizi büyük Türk Milletine adarız.
Kullanıcı küçük betizi
bozkurtlar diyari
Üye
Üye
 
İletiler: 570
Kayıt: Cum Ara 19, 2008 11:27

Re: Savcıdan Genelkurmay'a İhtarlı Davet

İletigönderen HgRoyal » Pzt Eki 26, 2009 18:29

Belgenin ortaya çıkış zamanını bir yana koyarsak...
Hatta Genelkurmay'dan sızdırılmasını da geçsek...
Böyle bir belgenin hazırlanması bile Silahlı Kuvvetleri tam da düşürülmek istenen pozisyona sokmuştur... Gnkur.Bşk. Org. İlker BAŞBUĞ'un bilgisinin olduğu ve 1'nci Ordu K. Org. Hasan IĞSIZ''ın emirleri doğrultusunda hazırlandığı iddiaları varken Genelkurmay Başkanlığı'nın bu olayla ilgili ne gibi bir açıklama yapacağını merakla bekliyorum...
Kullanıcı küçük betizi
HgRoyal
Üye
Üye
 
İletiler: 43
Kayıt: Cum Şub 29, 2008 12:51

Re: Savcıdan Genelkurmay'a İhtarlı Davet

İletigönderen Türk-Kan » Pzt Eki 26, 2009 22:07

Genelkurmay'dan açıklama

Genelkurmay başkanlığı "İrticayla Mücadele Eylem Planı" iddialarına ilişkin bir açıklama yaptı. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan bilgi notunda, “İrticayla Mücadele Eylem Planı”na ilişkin iddialarla ilgili olarak “Bugün gelinen süreçte, konunun basında yapılan haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu kapsamında askeri yargı görev alanına giren konuların kapsamlı bir şekilde araştırılması maksadıyla Genelkurmay Askeri Savcılığınca, 26 Ekim 2009 günü saat 13.30'da soruşturmaya başlanılmasının sağlandığı” duyuruldu.


İşte o açıklama:

1. 23 Ekim 2009 tarihinden itibaren medyada, “İrticayla Mücadele Eylem Planı”na ilişkin yeni bazı haberler yer almaya başlamıştır.

2. Söz konusu planın 12 Haziran 2009 tarihinde medyada gündeme getirilmesini müteakip, hemen aynı gün saat 10:50’de Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığınca soruşturmaya başlanılmıştır.

3. Başlatılan soruşturma, 24 Haziran 2009 tarihinde, 12 gün sonra sonuçlanmış ve sonuçlar kamuoyuna açıklanmıştır.

4. Soruşturma, aynen adli yargı teşkilatı içerisindeki Cumhuriyet Başsavcılıkları gibi, Anayasal teminatlar altında bağımsız bir şekilde yargısal faaliyetlerde bulunan Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütülmüştür.

Askeri Savcılık, yasalar çerçevesinde tüm hususları incelemiş ve bir karara ulaşmıştır.

Askeri Savcılık tarafından verilen karara, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma neticesinde ulaşılmıştır. Hukuka saygılı olduğunu ifade eden hiç kimsenin, söz konusu karara karşı saygısız tavırlar içine girme ve karara gölge düşürmeye çalışma hak ve yetkisi yoktur.

5. Soruşturma devam ettiği sırada, Dz.P.Kur.Alb. Dursun ÇİÇEK; bulunduğu görevden alınarak Genelkurmay Ana Karargahı binası dışında bulunan Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi Akademik Kurulu’nda geçici olarak görevlendirilmiş, 4 Eylül 2009 tarihinde de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahına atandırılmıştır.

6. Sayın Genelkurmay Başkanı, 26 Haziran 2009 tarihindeki iletişim toplantısında aşağıdaki açıklamaları yapmıştır:

a. "Türk Silahlı Kuvvetleri, hukuk devleti ve demokrasi ilkelerine bağlıdır ve saygılıdır."

b. "Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan ve davranışlarda bulunan personelini Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde barındırmaz."

c. "Hukuk açısından yaşadığımız olayda bugün gelinen nokta (26 Haziran 2009) iddia edilenin bir belge olmadığını bize göstermektedir."

ç. "Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı vermiştir. Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı kesin değildir. Bu belgenin doğru olduğuna ilişkin yeni delil, bilgi veya emare çıkarsa, elbette bu soruşturma tekrar açılabilir."

7. Bugün gelinen süreçte ise, konunun basında yapılan haberlerle tekrar ve farklı bir şekilde gündeme getirilmesi bir ihbar kabul edilerek, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu kapsamında askeri yargı görev alanına giren konuların kapsamlı bir şekilde araştırılması maksadıyla Genelkurmay Askeri Savcılığınca, 26 Ekim 2009 günü saat 13:30’da soruşturmaya başlanılması sağlanmıştır.

8. Şayet, ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise, bunun bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma makamları olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, 24 Ekim 2009 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’nca yapılan açıklamada; adli makamlara gönderildiği öne sürülen ihbar mektubunun, soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edilerek basına sızdırılmasının ve bunun ne amaçla ve kimler tarafından yapıldığının düşünülmesi gereken bir nokta olduğuna dikkat çekilmiştir.

Bu tip davranışlar, soruşturmaların şüpheli hale gelmesine ve kurumlar arasında güvensizlik ortamının doğmasına neden olabilecektir. Yaşanan gelişmelerin, konuyla ilgili yeni deliller yaratmaya yönelik çabalar olarak algılanması dahi mümkündür ki, bu husus şüphesiz hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz.

Soruşturmalarda, soruşturmanın gizliliği ilkesinin ve masumiyet karinesinin her zaman dikkate alınması gerekliliği açıktır. Bu kapsamda, soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak yargısız infaz sonucunu ortaya çıkarabilecek davranışlardan kaçınılmalı, soruşturmanın gizliliğinin ihlali anlamına gelebilecek bilgi ve belge sızdırma eylemleri önlenmeli ve failleri cezalandırılmalıdır.

Belirtilen bu hususlar, hukuk devletinin olmazsa olmazlarındandır ve bugün, bu konuda gelinen nokta vahimdir.

9. Türk Silahlı Kuvvetleri, her ortamda, hukuk devleti ilkelerine, hukukun üstünlüğüne, soruşturma usul ve yöntemlerine bağlı olduğunu söylem ve eylemleriyle ortaya koymuştur ve koymaya da devam edecektir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.


http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12785675.asp?gid=229
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Savcıdan Genelkurmay'a İhtarlı Davet

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Eki 27, 2009 13:23

Kürt açılımında boğulan AKP'ye ıslak belge can simidi ve sızlanan TSK

Hiç kuşkum yok, bu ıslak ya da kuru imzalı belge işi gündemi ters-yüz etme hesabıyla beraber TSK’ya operasyondur!
Bunu ispat etmek için fazla bir çabaya da ihtiyaç yok!
Her şey delilli ispatlı ortada!
Aylar önce hakkında kıyametler koparılan fotokopi bir belgenin gerçeği, böyle bir zamanlama ile yani AKP’nin Kürt açılımında boğulduğu bir süreçte can simidi diye ortaya çıkarılıyorsa, bunun ne anlama geldiğini kavramak için dahi olmaya gerek yoktur!
Şu tabloya bakar mısınız?
Hatırlayın, AKP mayınlı arazi olayında zora düşünce yine bu belge olayı gündeme sokulmuştu!
Belge değil, sanki AKP’nin Hızır Aleyhisselamı!
AKP ne zaman sıkışsa ya bir Ergenekon operasyonu ya da bir belge hikayesi!
Son sızdırma operasyonunda kafa karıştıran çok soru var?
Belge işinde merkez yine İstanbul savcılığı!
İyi ama bu konu Ankara Cumhuriyet savcılığına havale edilmedi mi?
Demek ki Ankara’dakilere güvenilmemiş!
Bir iddia da, ıslak belgeyi gönderenin rütbeli asker olduğu!
Bunu anlamadım, yoksa gönderen evraka kimliğini ve rütbesini mi iliştirdi!
Böyle bir şey pek muhtemel olmadığına göre hadisenin bu şekilde sunulması neden?
Ben şimdi ABD Başkanına atfen bir ihbarda bulunsam bu Obama’ya mı mal edilecek?
Hem fotokopisi üzerinden bile bu kadar kıyamet koparılan bir belgenin aslını aylarca kim saklar?
Yargıda gereğini yapmak yerine, apar topar medyaya servis ise gerçek amacı belgeleyen bir başka boyut!
Ayrıca dün uzmanlarından öğrendim ki imzayı gerçeği gibi taklit artık teknolojik olarak mümkün!
Hülasa hadise kanaatimizce şudur efendim:
Bu hadise birilerinin TSK ile hesaplaşmasıdır!
Muhtemeldir ki bu belge işi, TSK ile bir şeylerle takas edilmek istendi ama TSK bunu kabul etmedi!
Öyle olunca da iyi bir zamanlama ile yani AKP’ye hizmet edecek şekilde servis edildi!
Bu şekilde AKP ile askerin yakınlaşmasının da tekrar önüne geçildi!
Gelelim TSK’nın tutum ve seyrine?
Lafı hiç dolandırmayacağım, TSK psikolojik savaşı yeterince bilmiyor!
Son birkaç yıldır da sürekli yara alıyor!
Bana karşı asimetrik savaş var diyor, beka sorunu diyor ama ötesine geçmiyor!
Boyuna sızlanıyor!
Gereğini yapmak yani somut adım yerine politikayı tercih ediyor!
Tamam bezirganlara istismar imkanını vermemek iyi bir metot ama bunu yaparken kurumun imajı görmezden gelinmemeli!
Taraf’gazetesinden yaka silkiyor ama hakkında TSK’nın kişiliğini tahkirden bir davası bile yok!
Bitmedi, Türkiye’nin ebed müddeti adına TSK’yı her şartta sahiplenen Yeniçağ ve Cumhuriyet gibi gazetelerin çağrılmadığı Başbuğ’un son Güneydoğu gezisine; askeri cezaevinde 6 ay hapis yatan ve AKP’li baronlarla ortak olarak fiilen müteahhitlik yapan Nuri Elibol gibi AKP şakşakçısı sözde gazeteciler bile çağrılıp bağırlara basılabiliyor!.
Eh bu şekilde yönetilince de malum tablo ortaya çıkıyor ve TSK yara alıyor!


Sabahattin ÖNKİBAR, 27 Ekim 2009
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Savcıdan Genelkurmay'a İhtarlı Davet

İletigönderen Türk-Kan » Sal Eki 27, 2009 13:37

Genelkurmay 'belge'yi istedi

Genelkurmay Askeri Savcılığı ıslak imzalı belgeyi Cumhuriyet Savcılığı'ndan istedi.


Daha önce iddialar üzerine yapılan belge soruşturmasında takipsizlik kararı veren Genelkurmay Askeri Savcılığı, ıslak imzalı belgeyi, Cumhuriyet Savcılığı'ndan istedi.

Genelkurmay Başkanlığı'nın talimatıyla Albay Dursun Çiçek hakkında soruşturma yapan Askeri Savcılılık, daha önce aslı olmadığı için takipsizlik kararı verdiği belgeyi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan resmen istedi. İrtica ile Mücadele Eylem Planı olarak nitelendirilen ve Albay Çiçek'in ıslak imzası bulunduğu belirtilen belgeyi yazılı olarak talep eden Askeri Savcılık, belgenin orjinal olup olmadığının araştırılması için Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Dairesi, Jandarma Kriminal Laboratuvarları ve Adli Tıp Kurumu'nda incelenmesini de istiyecek.


http://www.gercekgundem.com/?p=227449
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Savcıdan Genelkurmay'a İhtarlı Davet

İletigönderen maydonos » Sal Eki 27, 2009 14:04

Soyle bir beyin firtinasi yapalim ne dersiniz :?: Biraz hayal gucumuzu kullanalim :!:

Aslinda soyle olaya tersten baksak. Diyelim ki (varsayalimki) ben komutanim ve f=tipi ile iliskim siki fiki. Dedilerki bana sen bir toplanti yap astlarinada MGK da ozellikle hasas olunan konularda tehlike aninda TSK ne yapar. Bunun uzerine alt duzeydeki komutanlar cesitli senaryolar hazirladi. Bu F=tipi komutan ve ekibi bu senaryolari bir yerde topladi gereginde uygulariz dedi. Arsivine koydu. Simdi bu yapilan calismalari bence F- tipinin astlari masalari el altindan sizdiriyor olabilir mi?

Ne dersiniz :?:
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

Re: Savcıdan Genelkurmay'a İhtarlı Davet

İletigönderen özgürtürk » Sal Eki 27, 2009 15:51

Kanımca bu olayda Genelkurmay'ın ve başkanlık makamındaki Başbuğ'un ciddi ihmal ve basiretsizliği vardır.
Aylardır AKP hükümetiyle "kanka" lığa soyunan ve neredeyse Sabah/ATV çizgisine giren TSK Erkan-ı Harb'inin aklını başına devşirme vakti geçmek üzeredir.
AKP-Fettoş takiyyecileriyle "müzakere yaparak" ülkeyi gerilimden kendisini de Ergenekon komplosundan kurtarabileceğini sanan Başbuğ zihniyeti ne yazık ki duvara çarpmıştır.
Kuvvetle muhtemeldir ki, Kürt açılımı sürecinde, süreçle ilgili olarak Başbuğ'dan bir takım tavizler istenmiş ve fakat bunların TSK tarafından halka izahı mümkün olmadığından taleplerin reddedilmesi neticesinde zaten olayın başlangıcından beri mevcut bulunan belge işbirlikçi medya ve işbirlikçi savcılık marifetiyle ortalığa dökülmüştür.
Yine kuvvetle muhtemeldir ki, belge gerçektir ve
"TSK İç Hizmet Kanunu Madde 35
Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır."
Gereğince irtica tehlikesine, ABD bağlantılı bir tarikata ve Anayasa Mahkemesince irtica kaynağı olduğu tescil edilmiş, meşruiyeti tartışmalı bir hükümet aleyhine alınması gerekli tedbirleri düzenlemektedir.
Asıl eğer bu ya da benzeri bir harekat planı hazırlanmamış olsa idi TSK gerek T.C.Anayasası ve gerekse anılan İç Hizmet Kanunu maddesine aykırı bir hareket içinde bulunacak ve dolayısıyla suç işlemiş olacaktı.
....
Netice itibarıyla,
TSK acilen bu durumu ve üzerine Anayasa ve yasalarca yüklenmiş Cumhuriyeti Koruma ve Kollama vazifesini hatırlatır bir bildiri yayımlamalı, belgeyi sızdıran personel, yayımlayan işbirlikçi medya mensupları, ABD bağlantılı tarikatla ilintileri açıkça bilinen sözde Cumhuriyet Savcıları, ilgili hükümet yetkilileri ve bürokratlar hakkında Genelkurmay Askeri Mahkemesi nezdinde "ajan" suçlamasıyla soruşturma açılarak ilgililerin yargılanması sağlanmalıdır. Ayrıca bu durum, Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasal düzenine karşı açılmış bir psikolojik harp olarak kabul edilmeli ve "savaş/yakın savaş durumu" göz önünde bulundurularak yargılama buna göre yapılmaldır.
Unutmayalım. Bunlar son duraklardır ve artık demokratik yollardan geri dönüş kanalları tıkanmak üzeredir. Bu anlamda hiç kimse darbe yandaşlığı yaptığım yolunda bir yorumda bulunmasın.
Saygılarımla.
Kullanıcı küçük betizi
özgürtürk
Üye
Üye
 
İletiler: 84
Kayıt: Sal Mar 31, 2009 15:19

Re: Savcıdan Genelkurmay'a İhtarlı Davet

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Eki 27, 2009 17:41

Islak İmza Taklit Edilebilir Mi?

"İrticayla Mücadele Eylem Planı"nın ıslak imzalı aslının bulunduğu iddiası, "imza taklit mi?" sorusunu akla getirdi. Uzmanlar basit imzaların başka kişiler tarafından taklit edilebileceğine dikkat çekiyor. Bir de ıslak imzayı taklit edebilen makineler var. Bu makineler bir imzanın aynısını atabiliyor...

"İrticayla Mücadele Eylem Planı" adlı kağıt parçasının ortaya sürülmesinden tam 4 ay sonra bu kez de orijinali savcılığa ulaştırıldığı ileri sürüldü. Bu dokümanda Kurmay Albay Dursun Çiçek'in "ıslak imza"sının bulunduğu iddia ediliyor.

Peki gerçekten orijinal bir dokümanla mı karşı karşıyayız?
Yazı ve imza uzmanları bir imzanın taklit edilebileceğine dikkat çekiyor. Taklit bu işin ustaları tarafından yapılabiliyor.

Bir kişinin imzasını başka birinin taklit etmesinin yanı sıra ıslak imza takliti yapan makineler de var. Makine, imzayı hafızasına alıyor ve aynısını kelam ucunun kalınlığından stile kadar taklit edilebiliyor. Elinizi kaleme sürmenize gerek yok. İmzanızı bu "ıslak imza taklit" makineleri atabiliyor.

Islak imza taklit makineleri yurt dışında yagın bir şekilde kullanılıyor. Örneğin 1000 adet davetiyeye imza atmanız gerek bu makine sizin adınıza sizin imzanızı atabiliyor. Ya da diploma verilecek öğrencilerin mezuniyet belgelerine imza atmanız gerek, ıslak imza makinesi sizin yerinize imzayı belgelerin üzerine bir bir atıyor.

Bilgisayara bağlı olarak çalışan bu makinelere imza önceden yükleniyor ve talimat ile imzanın aynısı taklit ediliyor. İşte o taklitlerde biri. Makine, ıslak imzanın taklit edilmesi konusunda da çok titiz çalışıyor.

Makine bütün el kıvrımlarını, kişinin karakteristik özelliğini bire bir taklit edebilen yeteklere sahip.

Adli Tıp, İmzanın bu makine ürünü olup olmadığı konusunda bir görüş vermiyor.

Islak İmza makinelerin ana yurdu Amerika Birleşik Devletleri. Amerika'nın Virginia ve Maryland -Rockville üretiliyor. Satışı internet üzerinden yapılıyor. 6 bin dolara satılan ıslak imza makineleri dünyanın her yerine gönderilebiliyor.

Peki bu makinelerle son günlerin önemli gündem maddesi "İrticayla Mücadele Eylem Planı"nın ıslak imzalı orijinali bulundu iddiasının ilişkisi ne?
Islak imza taklit makinelerinin Türkiye'de de bulunduğu ve istihbarat birimlerinin bu makineleri kullandığı iddia ediliyor.


Ulusal Kanal



Signature Machines (İmza Makineleri)

Böyle makinelerde varmış!...

http://www.signaturemachine.com/index.html

http://www.realsig.com/index.htm











İlginizi çekebilecek birkaç yazı-haber:

http://hhmemis.blogspot.com/2009/07/isl ... inesi.html

http://cemyaren.blogspot.com/2009/07/er ... -iste.html

http://cemyaren.blogspot.com/2009/10/ge ... da-mi.html

http://www.anayurtgazetesi.com/default. ... &id=252839

http://www.odatv.com/Siyaset/ergenekonc ... 16948.html
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Savcıdan Genelkurmay'a İhtarlı Davet

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Eki 27, 2009 23:44

Albay Çiçek'in Avukatından Açıklama

Albay Dursun Çiçek'in avukatı Mustafa Çevik, “Bazı medya kuruluşlarında müdafilerden saklanan soruşturma dosyasına atıfta bulunularak müvekkilimin peşinen suçlu olarak ilan edilmesi her türlü hukuki izahtan yoksundur'' açıklamasında bulundu.

Albay Dursun Çiçek'in avukatı Mustafa Çevik, konuya ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Avukat Çevik açıklamasında, bazı medya kuruluşlarında yer alan "irtica ile mücadele planı" haberlerinde planı müvekkilinin hazırladığı ve altını imzaladığının iddia edildiğini belirterek, bu iddialar üzerine müvekkili Albay Dursun Çiçek adına açıklama yapmak mecburiyeti doğduğunu belirtti.

Çevik, gelinen bu aşamada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiği belirtilen bir ihbar mektubunda, ''planın müvekkili Çiçek tarafından hazırlandığı ve altındaki ıslak imzanın da müvekkiline ait olduğunun'' iddia edildiğini belirterek, ''Tamamen hukuk dışı ve kamuoyuna yönlendirmeye yönelik bu iddiaların sistematik ve metodik açıdan hukuki bir tutarlılığı bulunmamaktadır'' dedi.

''Bu iddialarda, 12 Haziran'dan bugüne kadar geçen sürede, günümüzün teknolojik imkânları kullanılarak ıslak imzanın da taklit edilebileceği gerçeği göz ardı edilmiştir" diyen Çevik, “Cumhuriyet Savcılarının sadece aleyhte olan delilleri değil, lehte olan delilleri de toplaması gerekir. Aksi yaklaşım hukuk devletinde asla tasvip görmeyecek, yargısız infaz sistemini çağrıştıracaktır. Kaldı ki, müvekkilimin evinde, iş yerinde, arabasında yapılan aramalarda ıslak imza iddiasını teyit edecek herhangi bir kanıt bulunmamıştır. Buna karşın, bazı medya kuruluşlarında müdafilerden saklanan soruşturma dosyasına atıfta bulunularak müvekkilimin peşinen suçlu olarak ilan edilmesi her türlü hukuki izahtan yoksundur. Gündeme taşınan yeni iddiaların Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında her yönüyle incelenmesini ve gerçeklerin kamuoyuna açıklanmasını bekliyoruz” ifadelerinde bulundu.


Haberiniz.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Savcıdan Genelkurmay'a İhtarlı Davet

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Eki 29, 2009 13:39

Belgeye 'rutin dışı' uygulama

İmza 'orijinal' diyen Adli Tıp'ın, raporu teamüllere aykırı hazırladığı ortaya çıktı.

Adli Tıp Kurumu, bu kez de Ergenekon savcılarına postayla gönderilen 'ıslak imzalı belge' yüzünden karıştı. Albay Çiçek imzalı 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'ndaki imza 'orijinal' diyen Adli Tıp'ın, raporu teamüllere aykırı hazırladığı ortaya çıktı.

Ergenekon savcılarına gönderilen ihbar mektubunun ekleri arasında yer alan 'ıslak imzalı' 'İrtica İle Mücadele Eylem Planı'nı inceleyerek imzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu yönünde karar veren Adli Tıp heyetinin oluşturulma biçimi, kurum içinde tepkilere yol açtı.

Heyette yer alan üç uzmandan ikisinin, kuruma mektup gelmeden bir hafta önce Kurum Başkanı tarafından görevlendirildiği öne sürülürken, belgeyi inceleyen uzmanların isimlerinin de teamül olan kura yöntemi yerine görevlendirmeyle belirlendiği kaydedildi.

ADLİ TIP'A GÖNDERİLDİ

İddiaya göre gelişmeler şöyle yaşandı: Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'e 12 gün önce, bir subay tarafından posta yoluyla gönderilen ihbar mektubunun ekleri arasında, daha önce fotokopisi ortaya çıkan 'İrtica İle Mücadele Eylem Planı' bulundu. Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek tarafından hazırladığı iddia edilen belge, savcılar tarafından incelemek üzere Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi'ne gönderildi. Burada yapılan inceleme sonunda belgenin 'ıslak imzalı' ve Dursun Çiçek'e ait olduğu yönünde bir rapor hazırlanarak savcılığa gönderildi. Söz konusu belge ve rapor daha sonra Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na verildi.

İSİMLER BELİRLENDİ

Ancak bu belgenin Fizik İhtisas Dairesi'ndeki inceleme süreci Adli Tıp Kurumu'nda sıkıntı yarattı. İddialara göre bu belgeyi inceleyecek heyetin kura ile belirlemesi gerekiyordu. Teamül bu yöndeydi. Konunun önemine göre ya Genel Kurul üyelerinin tümü birlikte görev yapar ya da içlerinden isimler kurayla belirlenirdi. Fakat bu kez 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nı inceleyecek olan uzmanlar kura yerine direkt olarak kurum tarafından belirlendi. Bir profesör ve iki uzman doktordan oluşan heyet, yaptığı inceleme sonunda Türkiye'nin gündemine yeniden oturan 'Islak imza Albay Dursun Çiçek'e ait' kararını verdi.

Hazırlanan raporda Fizik İhtisas Dairesi Başkanı Prof. Dr. Bülent Üner, uzman doktorlar Hacı Mehmet Akın ve Lokman Başer'in imzası bulunuyor. Bu isimlerden ikisi Adli Tıp Kurumu'nda belge gelmeden bir hafta önce görevlendirilmiş. Prof. Dr. Bülent Üner, Uzman Doktor Çetin Seçkin'in yerine Fizik İhtisas Daire Başkanlığı görevine getirildi.

Raporda imzası bulunan diğer isim Uzman Doktor Hacı Mehmet Akın, Nevşehir Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğü'nde uzman doktor olarak görev yaparken Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç. Dr. Haluk İnce tarafından ilk olarak Ankara Grup Başkanlığı'na atandı. Ancak daha önce bu görevden alınan Doktor Ahmet Hakan Dinç, İdare Mahkemesi'ne açtığı davayı kazanıp eski görevine geri döndü. Bu durumda boşta kalan Akın, Fizik İhtisas Dairesi'nde uzman olarak görevlendirildi.

ÇATLI İÇİN KURUL

AKŞAM'a konuşan bir Adli Tıp uzmanı şunları anlattı: 'Normalde bu belgeyi inceleyecek heyetin kurayla belirlenmesi gerekiyordu. İlk defa kura çekilmeden önceden isimler belirlendi. Abdullah Çatlı'nın üzerindeki Mehmet Özbay isimli kimlik de Adli Tıp'ta incelenmişti. Üzerinde Mehmet Ağar'ın imzası vardı. Genel Kurul toplandı ve bu imzayı inceleyerek 'Belgedeki imza Ağar'ın el ürünüdür' raporunu vermişti. Bu belge de günlerce konuşuldu. Bu belgede de aynı yöntem uygulanmalıydı' dedi. Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç. Dr. Haluk İnce ise AKŞAM'ın konuyla ilgili sorularını yanıtsız bıraktı.

Islak imza bilgisayarlara yüklenmeyecek

Ergenekon savcılarına gönderilen imzasız ihbar mektubunda da 'ıslak imza'yla ilgili bir ayrıntı dikkat çekti. İhbar mektubunun ekinde yer alan dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Hasan Iğsız imzalı 'Bilgi Güvenliği Tedbirleri' kapsamında 24 Haziran'da bir emir yayınlandığı ortaya çıktı. Bu emirde Iğsız, ıslak imzaların kopyalanmamasını istiyor.
İşte Org. Hasan Iğsız imzalı 24 Haziran 2009 tarihli emrin metni;
Bu emirde;
- Evraklara güvenlik kontrol numaraları üç defa basılacak. Birincisi konu ve evrak numarasına gelecek, ikincisi metne, üçüncüsü ise imza yerine gelecek şekilde olacak.

- Bilgisayar ortamındaki yazışmalarda kesinlikle yazı bittikten sonra arz ederim, ad soyad, görev gibi ifadeler olmayacak.

- Hiçbir evrakta ıslak imza taranarak bilgisayara yüklenmeyecek, elektronik imzalı olarak gönderilecek.

- İnternette elektronik postalarda isim kullanılmayacak.

- Karargahlardaki internet bilgisayarları ve dizüstü bilgisayarlar sınırlandırılacak gibi ifadeler yer almıştır.

Ercan ÖZTÜRK / Akşam


Gerçek Gündem
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: İtina İle 'Islak İmza' Atılır

İletigönderen Türk-Kan » Prş Eki 29, 2009 17:56

İtina İle 'Islak İmza' Atılır

Kamuoyunda ses getiren “ıslak imza” tartışmasını Odatv, 21 Temmuz 2009 tarihinde “Ergenekoncu Polisler Bu Makineyi Çok Sevecek” başlıklı haberiyle yayınlamıştı.

Fetokopi makinası için bakınız -->

ERGENEKONCU POLİSLER BU MAKİNEYİ ÇOK SEVECEK

Ergenekon operasyonu sürecinde “belgelere” dayanarak hazırladığı haberlerle amatör videolara bile konu olmuş Taraf gazetesi, bundan beş hafta kadar önce, “AKP ve Gülen’i bitirme planı” manşetiyle çıkıyordu. Mehmet Baransu imzasıyla çıkan haber, yine bir “belge”ye, Genelkurmay Harekât Başkanlığı 3. Destek Şube Müdürlüğü’nde hazırlandığı ve Albay Dursun Çiçek’in imzaladığı ileri sürülen bir “belge”ye dayanıyordu. Söz konusu “belge”, “İrticayla Mücadele Eylem Planı” başlığını taşıyor ve bu “plan” ise AKP ve Fethullah Gülen cemaatini hedef alıyordu. Türkiye, böylesi bir planın gerçekten Genelkurmay Başkanlığı’nda hazırlanıp hazırlanmadığının ve buna bağlı olarak gelecekte ne yaşanacağının merakı içinde, çalkalanıyordu. Haftalarca sürecek olan tartışma devam ederken, askerî yargı, söz konusu “belge”nin Genelkurmay Başkanlığı’nda hazırlanmadığına ve eldeki fotokopideki imzanın gerçekten Albay Dursun Çiçek’e ait olup olmadığının anlaşılmasının mevcut olanaklar dahilinde mümkün olmadığına hükmediyor, ilaveten Çiçek hakkında soruşturmaya gerek olmadığı sonucuna varıyordu. Olayın sonraki seyrinde, Albay Çiçek, Ergenekon operasyonunu yürüten savcılar tarafından önce tutuklanacak, daha sonra ise tahliye edilecektir.

Bugün neredeyse sona erdirilmiş gibi görünen “belge” tartışmasında, üzerine en çok vurgu yapılan noktalardan biri de “belge”nin aslının bulunması gerektiği ve “belge”nin gerçek olup olmadığının ancak ve ancak aslının üzerindeki “ıslak imzaya” bakılarak anlaşılabileceğiydi. “Islak imza”, anahtar bir kavram olarak ortaya çıkıyordu, zira “ıslak imza”, ne türden kalem oyununa başvurulursa başvurulsun, kişiyi ele veriyordu; anlatılan, budur. Bu sıradışı olayda şimdilik bizi ilgilendiren de bu “ıslak imza” tartışması oluyor, çünkü “ıslak imza” sanıldığı gibi taklit edilemez değil, bunun için üretilmiş makineler var.

Yukarıdaki resimde, “otomatik imza sistemi” olarak adlandırılan sistemle çalışan makine var. Arayanlar internet üzerinden bulabileceklerdir, ancak makinenin üretimini yapan firmanın tanıtımını yapmamak için ismini ve internet sayfasını vermemeyi tercih ediyorum. Bu konuda cihaz ve teknoloji geliştiren ve kendisini “el yazısı otomasyonunda dünya lideri” olarak tanıtan bir firma var. Firmanın internet sayfasında, yukarıda resmini gösterdiğimiz model gibi birkaç model daha bulunuyor.

Firmanın internet sayfasındaki, sık sorulan sorular ve cevaplarına yer verilen bölümde, bir imza makinesinin ne olduğu soruluyor. Yanıt, bir imza makinesinin, bir şahsa ait el yazısını ve imzayı, yazışma, resim, tebrik kartı, kitap ve diploma gibi pek çok türden belgenin üzerine yerleştirebilen bir makine olduğudur. Tükenmez kalemden dolmakaleme pek çok türde özel kaleminin mevcut olduğuna dair duyuru, yine söz konusu firmanın internet sitesinde mevcut. Söz konusu internet sitesinde dikkat çeken bir nokta daha var: En iyi sonucun alınabilmesi için üç adet orijinal imzanın kendilerine yollanması tavsiye ediliyor. Bilgisayar ortamında kullanılabilecek bir “imza dosyası” için bu orijinal imzalar gerekli oluyor. Bu imzalar, bir orijinal resim dosyasıyla yollanabileceği gibi, faksla da yollanabiliyor. Resim dosyası olması hâlinde, tercihen siyah-beyaz ve resim çözünürlüğünün en az 300 dpi olması; faks olması hâlindeyse, faksın, faks makinesinin izin verdiği en yüksek çözünürlükle gönderilmesi isteniyor. Firma, ayrıca, makul bir ücretlendirme karşılığında, Word ve Wordperfect gibi bilgisayar ve ofis programlarında kullanılabilecek bir imza dosyasının oluşturulabileceğini ilân ediyor. Başka deyişle, üç adet imzasına sahip olduğunuz birinin imzasını, bilgisayar ve ofis programlarında bile kullanabiliyorsunuz. Bu sayede, “imzalı belgeler” basabiliyorsunuz.

Başa dönecek olursam, büyük gürültü koparan “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın aslının bir türlü bulunamadığını hatırlatayım. Eldeki fotokopinin aslının incelenmesinin, “belge”nin gerçekten Albay Dursun Çiçek tarafından imzalanıp imzalanmadığının anlaşılması bakımından zorunlu olduğu, çünkü esas olarak “ıslak imza”nın incelenmesi gerektiği hep belirtildi. Ancak gözden kaçırılan nokta, mevcut teknoloji ile imzalı ve orijinal bir belgenin üretilebileceği oluyor. Dolayısıyla, söz konusu “belge” olayında da, eldeki fotokopinin “aslının” incelenmesinden bile kesin bir sonuca varılamayabileceği ortaya çıkıyor.


Emre Özsuda
Odatv.com


http://www.odatv.com/Siyaset/ergenekonc ... 16948.html


Haber kısaca şöyleydi: “Taraf gazetesi, “AKP ve Gülen’i bitirme planı” manşetiyle çıkmıştı. Mehmet Baransu imzasıyla çıkan haber, bir “belge”ye, Genelkurmay Harekât Başkanlığı 3. Destek Şube Müdürlüğü’nde hazırlandığı ve Albay Dursun Çiçek’in imzaladığı ileri sürülen bir “belge”ye dayanıyordu. Söz konusu “belge”, “İrticayla Mücadele Eylem Planı” başlığını taşıyor ve bu “plan” ise AKP ve Fethullah Gülen cemaatini hedef alıyordu.”

Şimdi yeniden tartışma başladı. Kamuoyu bu olayı konuşuyor.

Konu aynı: “İrticayla Mücadele Eylem Planı” belgesinin ıslak imzalı örneği bulundu.

Odatv’de Emre Özsuda’nın 21 Temmuz 2009 tarihli haberine dönecek olursak; Islak imzayı taklit edebilecek makinenin bulunmuş olması…

Nasıl mı?

Anlatalım:

“Otomatik imza sistemi” olarak adlandırılan sistemle çalışan makine var. Arayanlar internet üzerinden bulabileceklerdir, ancak makinenin üretimini yapan firmanın tanıtımını yapmamak için ismini ve internet sayfasını vermemeyi tercih ediyoruz. Bu konuda cihaz ve teknoloji geliştiren ve kendisini “el yazısı otomasyonunda dünya lideri” olarak tanıtan bir firma var.

Firmanın internet sayfasındaki, sık sorulan sorular ve cevaplarına yer verilen bölümde, bir imza makinesinin ne olduğu soruluyor. Yanıt, bir imza makinesinin, bir şahsa ait el yazısını ve imzayı, yazışma, resim, tebrik kartı, kitap ve diploma gibi pek çok türden belgenin üzerine yerleştirebilen bir makine olduğudur. Tükenmez kalemden dolmakaleme pek çok türde özel kaleminin mevcut olduğuna dair duyuru, yine söz konusu firmanın internet sitesinde mevcut. Söz konusu internet sitesinde dikkat çeken bir nokta daha var: En iyi sonucun alınabilmesi için üç adet orijinal imzanın kendilerine yollanması tavsiye ediliyor. Bilgisayar ortamında kullanılabilecek bir “imza dosyası” için bu orijinal imzalar gerekli oluyor. Bu imzalar, bir orijinal resim dosyasıyla yollanabileceği gibi, faksla da yollanabiliyor. Resim dosyası olması hâlinde, tercihen siyah-beyaz ve resim çözünürlüğünün en az 300 dpi olması; faks olması hâlindeyse, faksın, faks makinesinin izin verdiği en yüksek çözünürlükle gönderilmesi isteniyor. Firma, ayrıca, makul bir ücretlendirme karşılığında, Word ve Wordperfect gibi bilgisayar ve ofis programlarında kullanılabilecek bir imza dosyasının oluşturulabileceğini ilân ediyor. Başka deyişle, üç adet imzasına sahip olduğunuz birinin imzasını, bilgisayar ve ofis programlarında bile kullanabiliyorsunuz. Bu sayede, “imzalı belgeler” basabiliyorsunuz.

Son olarak gözden kaçırılan noktayı, mevcut teknoloji ile imzalı ve orijinal bir belgenin üretilebileceği oluyor. Dolayısıyla, söz konusu “belge” olayında da, eldeki fotokopinin “aslının” incelenmesinden bile kesin bir sonuca varılamayabileceği ortaya çıkıyor.”

Bu açıdan günümüzde ıslak imza üretilmesine imkan sağlayan bu teknik nedeniyle belgenin ıslak imzalı örneğinin varlığı dahi sorunu tam olarak çözmeyebilir.


http://www.odatv.com/Siyaset/itina_ile_ ... 18194.html
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: İtina İle 'Islak İmza' Atılır

İletigönderen bezgin » Cum Eki 30, 2009 18:46


CHP´den Erdoğan´a Adli Tıp sorusu!


CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, ´İrtica ile Mücadele Eylem Planındaki imzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu yönündeki raporun altında imzası bulunan 3 kişiden 2'sinin, Adli Tıp Kurumuna belge gelmeden bir hafta önce görevlendirildiği haberi doğru mudur?´ diye sordu.

Köktürk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde, İrtica ile Mücadele Eylem Planını inceleyerek, plandaki "ıslak imzanın" Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu yönünde karar veren Adli Tıp heyetinin oluşturulma biçiminin kurum içinde tepkilere yol açtığını kaydetti. Köktürk, şu soruları yöneltti: "İrtica ile Mücadele Eylem Planındaki imzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu yönündeki raporun altında imzası bulunan 3 kişiden 2'sinin, Adli Tıp Kurumuna belge gelmeden bir hafta önce görevlendirildiği haberi doğru mudur? Daha önceki uygulamalarda olduğu gibi, bu belgeyi inceleyecek heyet niçin kurayla belirlenmemiştir? Ya da kamuoyuna yansıyan pek çok olayda olduğu gibi neden Adli Tıp Genel Kurulunun bütün olarak değerlendirme yapmasına olanak tanınarak bir rapor tanzimi yoluna gidilmemiştir?

Raporda imzası bulunan Uzman Doktor Hacı Mehmet Akın ve Prof. Dr. Bülent Üner'in imza incelemesinden bir hafta önce Adli Tıp Kurumunda görevlendirildikleri iddiaları şayet gerçek ise; bu durum, ıslak imza incelemesi yapılacak belgenin kuruma ulaşmasından önce durumdan haberdar olunduğu ve buna yönelik hazırlık yapıldığı yönündeki kuvvetli bir şüphe durumu yaratmayacak mıdır?

Daha önce sizin ve Cumhurbaşkanı ile ilgili kararlarda imzası bulunan Sincan Hakimi Osman Kaçmaz ve diğer pek çok hakime Adalet Bakanlığı müfettişlerinin gönderildiği düşünülürse, bu kadar açık şüphelerin varlığı nedeniyle, soruşturmanın gizliliği kuralını ihlal ettiği gerekçesiyle bu soruşturma savcılarına da Adalet Bakanlığı müfettişlerini göndermeyi düşünüyor musunuz?"

http://www.skyturk.tv/news.jsp?c=1&newsId=83063
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: İtina İle 'Islak İmza' Atılır

İletigönderen Türk-Kan » Cmt Eki 31, 2009 0:42

‘Islak İmza’ Fabrikatörü Kim ola?

Galiba “belge” olayında tüm yollar Roma yerine, bu kez ABD’de Virgina Eyaleti’ndeki “Dürüstbelgegeçer!” adlı bir yere çıkıyor!

12 Haziran 2009’da Taraf gazetesinde TSK’de hazırlandığı bildirilen “İrticayla Mücadele Eylem Planı” adlı gizli belge kamuoyunda “bomba” gibi patladı. Bombanın “kurusıkı” niteliğinde olduğunu Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ “kâğıt parçası” sözleri ile açıkladı.

Genelkurmay’da görevli Albay Dursun Çiçek imzalı belgeye göre TSK’de, “AKP ve Fethullah Gülen’e karşı mücadele planı” hazırlanmıştı. Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’liler, TSK’yi topa tuttular.

Belge, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumuna (TÜBİTAK) gönderildi. Kurum ve Jandarma Kriminal Dairesi “fotokopi üzerinden inceleme yapılamayacağını” bildirdiler.

Kaldı ki belgede tarih yoktu. Belgeyi açıklayanlar “Nisan” dediler, ama neye dayandırdıklarını söyleyemediler. “Sızdırıldığı” söylenen belgede kullanılan yazım kuralları TSK’nin yazım tekniklerine de uymuyordu.

Bazı gazeteler Albay Çiçek’in çeşitli imzalarından belgenin gerçek mi yoksa “fabrikasyon (sahte-uydurma)” mı olduğunu saptamaya çalıştılar. Genelkurmay, Albay Çiçek’in de kullandığı iki bilgisayar dahil 14 bilgisayarın “sabit belleklerini” inceletti. “Özgün belgenin” izine rastlanamadı. Belgenin “fabrikasyon (sahte)” olduğu yargısına varıldı!

Kaldı ki “özgün” belgenin, aynı tarihte karargâhta kullanılan kâğıda uyumu, kullanılan mürekkebi, imzanın kuruma süresi dahi artık bilimsel olarak “yazıbilimcilerince” saptanabiliyordu!

***

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, “30 Eylül’de postaya verilen özgün belgenin imzasız ihbar mektubu eşliğinde 15 Ekim’de kendilerine ulaştığını”, Adli Tıp’ta yapılan incelemede belgenin “özgün olduğunun anlaşıldığını” açıkladı! Adsız muhbirin “askeri bağlantılı” olduğu, “istendiğinde tanıklık yapabileceği” belirtildi. Mektupta bu kez CHP de suçlanıyordu.

4.5 ay sonra patlayan bomba bu kez “kurusıkı” değildi! Artık TSK çok oluyordu! Başbuğ derhal “istifa” etmeliydi! Muhbir subay ortaya çıkmalı, bülbül gibi şakımalıydı! Bombanın dumanı atom bombasının mantarı gibi Türkiye’nin üzerine çöktü! Sis perdesi kesinlikle aralanmalıydı!

***

Bu arada Kayseri’deki bir olay her nedense belleklerden silinmişti. 3 Mart 2009 tarihinde Kayseri 2. Hava İkmal Bakım Merkezi ve 12. Hava Ulaştırma Üs Komutanlığı’nda üç astsubayın askeri savcılıkça, sahtecilikten tutuklandığı anımsanmaz olmuştu. Astsubaylar Komutan Tümgeneral Rıdvan Ulugüler adına iki “sahte emir” çıkarmışlardı.

Feto’cu 3 astsubayı kovuşturan askeri savcı Yüzbaşı Mehmet Çelik 12 Mart’ta “kuşku duyulan zenginliği” ile yine Taraf gazetesinin başlığına oturmuştu. Sonradan Çelik’in aileden zenginliği saptanacaktı.

O günlerde Feto hazretleri de ABD’nin başkentine yakın karargâhından Zaman gazetesine “Kendisine yönelik komplolar (düzenler) kurulduğuna” ilişkin demeçler veriyordu.

***

17 Temmuz 2009’da http://hhmemis.blogspot.com adlı sitede “ıslak imza makinelerinden” söz ediliyor, bunları pazarlayan iki ABD firması hakkında bilgi veriliyor, iki Fetocu polisin bu makinelerden Türkiye’ye iki adet getirdiğine dikkat çekiliyordu.

http://www.signaturemachine.com ve http://www.realsig.com adlı bu Internet sayfalarında yer alan firmalardan birincisinin adı “imzamakinesi”, ötekisinin ise “gerçekimza” anlamına geliyordu.

Bu makineyi 1998’de Robert Shajo Jr. bulmuştu. Elle çalışanlar olduğu kadar, yüzlerce “özgün (ıslak) imzayı” otomatik atanları da vardı. Makinede dolmakalem değil, kendi “plotter (düzenbaz)” diyebileceğimiz özel kalem kullanılıyordu. Eski matbaalarda kullanılan “matris kartonu” niteliğinde olan ve çoğaltılmak istenen imzanın “matrisi” tarayıcıya konuyor, ondan sonra makine ıslak imzaları kâğıda, kitaplara, davetiyelere, kutlama kâğıtlarına, gömleklere seri biçimde döktürüyordu.

Makineler masa üstüne konulacak biçimde ya da ayaklı olarak, basılacak imza sayısına ve teknolojisine göre 1-15 bin dolar arasında değişiyordu.

Birinci firmanın adresi ise: 14670 Southlawn Lane Rockville, MD 20850 (Maryland Eyaleti)

İkincisinin adresi şöyle: 112 Oak Grove Road, Suite 107, Sterling, VA 20166 (Virginia Eyaleti)


Her ikisi de ABD’nin başkenti Vaşington DC’ye yakındı.

Günümüzde uydu teknolojisi ile casusluk çok kolaylaştı! “Google” uydu harita sitesine girerek seçtiğimiz aynı noktadan her iki imalatçı firmaya nasıl gidileceğini araştırdık. Bu amaçla her ikisine hemen hemen aynı uzaklıktaki “Fairfax (-Türkçesi-dürüstbilgigeçer)!” adlı (A) yerleşimini seçtik.

Birinci adres (B) 25.2 mil uzaklıktaydı, arabayla 36 dakikada ulaşılabiliyordu. İkinci adres (C), aynı noktaya 14.9 mil uzaklıktaydı, 24 dakikada gidiliyordu.

Neden “Fairfax (Dürüstbilgigeçer)”i seçtik? Ünlü hocamız Feto hazretlerinin karargâhı orada! Her iki “ıslak imza makinecisi (fabrikasyoncu)” firma da neredeyse kendisine bir taş atımı uzaklıkta! Ne tesadüf değil mi?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gelişmeler hakkında “Türkiye rayına giriyor” demiş! Yoksa rayından mı çıkıyor?

Elmek: oacar@superonline.com


Özgen ACAR, CUMHURİYET, 30 Ekim 2009

http://www.cumhuriyet.com/cumhuriyet/w/c1201.html
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Fetokopici Geldi: İtina İle 'Islak İmza' Atılır

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Eki 31, 2009 10:19

Askeri savcılığa belge yok

Askeri savcılık belgenin orjinalini üç kez istedi, 'Ergenekon' savcılığı vermedi.

Askeri Savcılık, ilk iki isteğinden sonuç alamayınca, 'darbe planı'nın orijinalini İstanbul'dan resmi belgeyle talep etti.

Türkiye'yi sarsan "İrticayla Mücadele Eylem Planı" nın ıslak imzalı orijinal nüshası, Genelkurmay Askeri Savcılığı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı arasında krize yol açtı. Askeri savcılık orijinal nüshayı iki kez istedi. Ancak sivil savcılar Adli Tıp Kurumu raporu ile belgenin renkli fotokopisini gönderdi.

Fizik İhtisas Dairesi uzmanlarınca yapılan inceleme sonrasında Adli Tıp Kurumu'ndan "belge orijinal ve imza albay Dursun Çiçek'e aittir" raporu çıktı.

Bu rapor üzerine söz konusu belgenin orijinal nüshası İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndaki çelik kasada korumaya alındı. Belge hakkında daha önce "kovuşturmaya gerek yoktur" kararı veren askeri savcılık, bu gelişme üzerine belgenin orijinal nüshasının gönderilmesini istedi.

Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, birinci talebe ilişkin olarak sadece Adli Tıp Kurumu'nun belgeye ilişkin raporunu gönderdi. Raporla yetinmeyen askeri savcılık belgeyi ikinci defa istedi.

Bu kez sivil savcılar orijinal nüshanın renkli fotokopisini gönderdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı çelik kasada tuttukları orijinal nüshayı göndermemekte direnirken, askeri savcılık, Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda incelemek üzere belgenin orijinalini 3'üncü kez ve resmi yazı ile istedi.

Askeri savcılığın orijinal nüshayı Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda detaylı olarak incelemek istediği, orijinal olup olmadığını kendi imkanlarıyla da teyit etmeyi düşündüğü belirtildi. Belgenin üzerindeki yazı karakterleri, mürekkep ve kağıt örnekleri ile hangi bilgisayarda yazılarak, hangi printer cihazından çıkışının alındığı ve bu işlemleri kim ya da kimlerin yaptığının tespitini amaçlandığı kaydedildi.

'TCK 313 KAPSAMINDA'

Eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, mahkemeler arasında belge paylaşımıyla ilgili olarak şu bilgiyi verdi: "Bu belgenin içeriği tamamen tereddüte yer vermeyecek şekilde TCK 313'üncü maddesi kapsamında. Hükümete karşı suç olarak cumhuriyet savcılığının Ergenekon soruşturması kapsamında. Bir mahkeme görevlisi elde ettiği her türlü delili kendi elinde muhafaza eder.

Mahkemeler arasında yardımlaşma vardır. Ama böyle bir durumda belge aslı çok önemli olduğu için sanıyorum İstanbul Savcılığı suretini gönderir. Adli Tıp raporunu gönderir. Bunun dışında belgenin aslının Askeri Savcılığa gönderilmesini gerektiren bir durum yoktur."

http://www.gercekgundem.com/?p=228363
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Sonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x