Takke düştü kel göründüselcantasci@gmail.comÜmraniye Soruşturması ile TSK içinde Rusya ile işbirliğini öngören grupların tasfiye edildiğini söyleyenler nihayet itiraf etti: Türkiyede bir darbe olacaksa ABDye karşı değil, ancak ABD ile birlikte olabilir!
Ümraniye soruşturması Bu Gladionun tasfiyesidir diye yorumlandığında, Arslan Bulut Yeniçağdaki köşesinde şu soruyu ortaya atmıştı: Tasfiyeyi yapan, Gladionun kendisi ise ne yapacağız?
Rıza Zelyut dünkü yazısında Amerika ve ABye karşı olan kişiler çetecilerle aynı gösterilirken, Amerikancı kontgerillanın gizlendiğine dikkat çekti.
Rusçu darbeye izin verilmediİhsan Dağının 13 Ocak Salı günü Zamanda yayımlanan Rus yanlısı darbe ve Ergenekon başlıklı yazısında Ergenekonun Türkiye ile ilişkide olan neredeyse tüm ülkeleri ilgilendirendirdiğini vurguladı. Dağıya göre Türk Gladiosu artık korunup kollanmıyor. Elli yıldır Batı güvenlik sistematiğinde bulunan bir ordunun Rusya yanlısı, NATO, ABD ve AB ile işbirliğine karşı Rusçu bir kliğin eline geçmesine seyirci kalınamaz.
Dağının Rusçu ekibinde bakın kimler var: NATOnun ikinci büyük ordusu, ABD ve AB ile işbirliğini bırakıp Rusya ve İranla ittifak kuralım. diyen bir MGK Genel Sekreteri çıkarmış. Tuncer Kılınç düzeyindeki bir askerin böylesine derin bir stratejik yeniden yapılanma yolu gösterdikten sonra makamında kös kös oturmuş olabileceğini kimse düşünmüyordur herhalde. Şener Eruygur Jandarma Genel Komutanı olmuş, Hurşit Tolon 1. Ordu Komutanı olarak Genelkurmay Başkanlığına giden yolun en başına kadar gelmiş. NATOyu Türkiye için en büyük tehlike ilan edip, bir NATO ordusunun bu kadar tepesine çıkmış bir grubun varlığı Batı ittifakı mensuplarının kaygıyla izleyeceği ciddi bir durum. Üstelik bu klik, fiilî bir darbeyle yönetime el koymaya çalışmış. Ama Rusçu bir darbeye vize verilmemiş!
Bu örgütün arkaplanında bulunan güçlerin tasfiye işlemine yönelik tutumu önemli. Nedir bu tutum? Ordunun ve ordu üzerinden ABD/NATOnun sessizliği. TSK üst yönetimi bu soruşturmalara izin vererek kendini Batı ittifakı içinde yeniden konumlandırmaya çalışıyor. Bu ordunun darbe düşüncesini tamamen bıraktığı anlamına gelmez. Bu ülkede bir gün yeni bir darbe yapılacaksa bunun ABDye karşı değil ABD ile birlikte olacağını anladıkları, bu işin 12 Eylülün emir komuta zincirli modeliyle yapılacağı anlamına gelir...
Ergenekon Amerikan Barışının parçasıİhsan Dağının yazısından yola çıkan Yasemin Çongar, on üç yıllık Washington gözlemiyle, ortaya çıkan fotoğrafa şöyle bir katkı yaptı: Türk Ordusunun Washingtonda gitgide Batıdan kopan, Rusyanın etki alanına giren, AB sürecini baltalamaya çalışan, Kıbrısta çözümü engelleyen, demokratikleşmeyi sindiremeyen, 1920lerin zihniyetine tutsak, küreselleşmeden de, Türkiyenin kürselleşmeyle uyumlu toplumsal değişiminden de kopuk bir kurum olarak algılanmaya başlandığını gözlemledim. Ergenekon soruşturmasına izin vermesi, TSKnın Batıyla ilişkisinin sıhhati açısından elzem hale geldi.
Enis Berberoğlunun dünkü Medya Polemikte de yer verdiğimiz küresel Ergenekon denklemini hatırlayın: AKP ve TSKnın güç kaybı marjinal ve ABD karşıtı gruplara zemin yaratabilirdi. O yüzden Ergenekon icat oldu, muhaliflerin sesi kesildi. Ezcümle, Ergenekon bu ülkede zorla/kanla kurulan Amerikan Barışının parçasıdır...
En başa dönecek olursak ne diyordu Arslan Bulut: Ya tasfiyeyi yapan Gladio ise?
Ümraniye Soruşturması başladıktan sonra, darbeci geleneği Agartaya kadar irdeleyenler, tarihi yolculuklarını trombolinle yapıyorlarmış gibi, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylüllerin üzerinden hoop diye zıplayarak sene 2004, Ayışığı ve Sarıkız... dediler. Çünkü Türkiyede şu sorular hiç sorulmadı:
Kenan Evren niye yargılanmıyorMadem darbe yapmak suç, o zaman yapılmamış darbelerin faillerini tespit etmek için üstünüzü başınızı parçalamak yerine neden önce bu suçu işlemiş olanlardan hesap sormuyorsunuz?
Neden mitolojik efsanelerle, arkeolojik kazılarla, kriptolarla uğraşmak yerine, darbe yaptığı sabit birinden, örneğin yaşayan en büyük darbeciden bu işler nasıl oluyormuş öğrenmiyorsunuz?
Resmi makamlardan izinleri alınmış, ilan edilmiş demokratik eylemleri, darbe zemini oluşturmak diye nitelendirip, düzenleyenleri cezalandırmaya kalkışmadan evvel; darbe zemini oluşturmak için bu ülkenin beş bin gencinin kanını dökmüş, toplumu sindirmek için bir sağdan bir soldan diyerek masum gençleri darağacına göndermiş olanlar neden cezalandırılmıyorsunuz?
Soruşturmada gözaltına alınanların kimlikleri üzerinden başlayan tartışma öyle bir noktaya geldi ki, bu sorular sorulmadan cevapları alındı.
Yukarıda aktardığımız yazılara göre, nasıl Alparslan Türkeş 27 Mayıstan sonra Milli Birlik Komitesi içindeki görüş ayrılığı sonucu ülkeyi nasyonal sosyalist bir sisteme süreklediği ileri sürülerek Hindistana sürgün edildiyse, bugün de ABD politikalarına karşı nasyonal/ulusalcı bir duruş sergileyenler pekala Silivriye postmodern sürgüne gönderilebilirdi...
Çünkü şunca yazının gözümüze gözümüze soktuğu tek cümlelik özet şuydu; Türkiyede darbeler Amerikan yanlısı olduğu/kaldığı müddetçe meşrudur! Ve bu ülkede yazılı olmayan, değiştilmesi teklif bile edilemez bir kanun yürürlüktedir: Bizim Çocukların saltanatı yıkılmaz, yıkılması
düşünülemez!
+++++++
Gladionun kısa tarihi1945ten sonra ABD; Sovyetleri güneyden kuşatacak İslami Yeşil Kuşak modelini geliştirdi. Pakistan, Afganistan, İran, Türkiye hattı; Amerikancı anlayış ve İslami yapıda şekillendirilecekti.
Olası Sovyet işgaline karşı Türkiyede harekete geçirilecek sivil görüntülü askeri güçlerin kullanacakları silahlar belli yerlere gömülecekti. Silahların ABDden sağlandığı ve Genelkurmayın bilgisinde gömüldüklerini emekli askerler de dile getirmektedir. Herhalde MİTin de haberi olmuştur.
ABD elemanları jandarmadan ve polisten derlediği kadroyu komando eğitiminden geçirmiş ve bu özel kuvvetler; içeride ortaya çıkacak toplumsal hareketleri bastırmada da kullanılacak biçimde şekillendirilmiştir. Gerektiğinde bazı yerleri bombalamak, bazı insanları öldürmek, korku ve panik yaratacak eylemler yapmakla görevlendirilmişlerdir. Suikast ve bombalama; NATOya bağlı bu kuvvetlerin görevlerinden birisi sayılmıştır.
Bu kuvvetler Güney Amerika veya Güneydoğu Asyada 1960larda başlayan gerilla harekatına karşı mücadele etmek gibi asli bir görev üstlenmişti. Adının kontrgerilla olması buradan kaynaklanır. ABD müttefiki ülkelerde sol hareketleri bastırmada kullanıldılar. 1971darbesi, 1977 Kanlı 1 Mayıs eylemi, Ecevite suikast, Çorum ve Maraş katliamları.. bu örgütün eseri olarak ortaya çıktı. İç çatışmayı kışkırtarak, cinayetler işleyerek 12 Eylül 1980 darbesini hazırladı. Sağ ve sol gençlik ezildi, meydan bugün iktidarda olan ekibe bırakıldı. AKPyi iktidara hazırlayan örgüt, bugün derin devlet veya çete olarak adlandırılan kontrgerilladır.
Bir kanadı, 1980den sonra ASALA ve PKKya karşı kullanıldı. PKK terörünün yayılması üzerine; örgütün polisle ve jandarma ile bağı genişletildi. PKK terörünün önlenmesi sürecinde Amerikan kontrollü Kontrgerilla ile MİT Kontr Terör Örgütü yaygın eylemlere başladılar.
Özel TİM de bu ekip tarafından yönlendirildi. PKK ve diğer terör örgütleriyle mücadelede; örgütün silahlı elemanları arasından, çeteleşen grupçuklar ortaya çıktı. Bunlar şahsi çıkarları uğruna cinayetler işlediler. İbrahim Şahine silahları veren de bu örgüt olmalıdır. Türkiyede devlet gücünü kullanarak çetecilik yapan grupçuların etkisiz hale getirilmesi herkesin istediği bir şeydir. Lakin birincisi, çeteleşmiş bazı kişiler öne çıkartılıp devlet içindeki Amerikancı kontrgerilla gizleniyor. İkincisi ise; çetecilerle aynı gösterilerek, AKPye, Amerikaya, ABye karşı olan kesimler ve muhalefet yok edilmek isteniyor. Hükümet çetelerle mücadele ediyorsa önce 1977de Taksimde, 1979 Maraşta, 80de Türkiyede, 1993 Sivasta katliam yapan çeteyi ortaya çıkarsın . * Rıza Zelyut / Güneş
SİZDEN GELENLER
Bunları biliyor muyduk?* Atatürkün dünyada başöğretmensıfatlı tek lider olduğunu,
* Üçgen, açı, dikdörtgen gibi ve 48 tane geometri teriminin (Türkçe) isim babasının bizzat Mustafa Kemal olduğunu,
* Norveççede Atatürk gibi olmak diye bir deyim olduğunu. Atatürk çiçeğinin adını, çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landınin koyduğunu ve bu çiçeğin tüm dünyada bu isimle üretilip satıldığını,
* Yunan başkomutanı Trikopisin, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atinadaki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürkün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,
* Bir röportajda Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz? diye sorulduğunda Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için, davet gelirse düşünürüz dediğini ve bunun üzerine BM yasasının değiştirildiğini,
* 1938de Atanın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde; Allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir denildiğini,
* 2000de ABD Başkanının milenyum mesajında; Milenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürktür. Çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdirdenildiğini,
* 2005de Amerikanın en ünlü ekonomistlerinden birisi olan Mr. Johnsun önerisinin Türkiye ekonomiyle savaşta bir tek Atatürkü örnek alsın yeter olduğunu,
* 2006da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini,
BİLİYOR MUYDUNUZ!!!
* Cengiz Şerif
Guguka devamBu davanın en önemli faydası Türkiyede artık hiç kimse Bana kimse dokunamaz.diyemeyecek. Bu anlamda önemsiyorum ve Türkiyenin geleceği için yararlı buluyorum.
Sayın Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin Beyefendi,hükümetiniz herkese dokunmaya bu kadar meraklıysa, Deniz Feneri dosyası aylardır Almanyadan neden istenmemektedir, Alman savcının, Esas failler Türkiyede sözünü Türkçe değil de Almanca söylediği için mi anlamamaktasınız, yoksa ucu birilerine dokunduğu için mi çekinmektesiniz? Bu, hukuk mudur, guguk mudur? Gül, Dışişleri Bakanıyken 2003 yılında Powellla olan bir görüşmesinde iki sayfa dokuz sayfalık gizli bir görüşme yaptığını söyledi ve bunu da o yalanlamadı. Devletlerin geleneğinde gizli kapaklı anlaşmalar yapılması normal midir? Bu hangi hukukla açıklanır? Yoksa bu guguk mudur?
* Bülent Uluçer
TelekulakAKP sözcüsü Nihat Erkin, Deniz Baykala Korkmayın kimse sizi gizlice dinlemiyor diye kesin bir dil kullandığına göre telekulak organizasyonu içinde yer aldığı inancı doğuyor insanda. Hatta titri icabı, sorumlu üyelerinden biri veya üst düzey yöneticisi olabilir. Öyleyse bu sorulaya samimiyetle cevap vermesi gerekir .
Bu halkın dilini kabul edenler bir gün bu toprakların adını da kabullenecekler.diye Türkiyeyi bölmeye kasteden Osman Baydemir dinleniyorsa neden tutuklanmıyor?
Türk milletinin yüzde kaçı dinleniyor ? Dinlenen orantılanamayacak kadar çoksa kaç kişi dinlenmiyor ! ?
* M.Nuri Üte
Ben de fıtık oldum!Bir taraftan yüzlerce şehit olan Müslüman kardeşlerimiz, diğer taraftan belim ağrıyor diye mazeret bildiren dindar Cumhurbaşkanının eşi !!!
Bunları izlerken inanın, BEN DE FITIK OLDUM !!!
Birisinin eşi, T.B.M.M de İsrail için imza kampanyasına izin vermiyor, fakat İstanbul da ki toplantıda kendisinin gözünden yaş geliyor... Diğerinin eşi olan başkomutanın ise, sesi soluğu çıkmıyor... Ne güzel, ne duyarlı bir Müslümanlık ve dindarlık şekli!!! Gözünden bir iki damla yaş gelsin... Bir de fıtık ol...
Kahrol İsrail, kahrol emi !!!
GÖZÜMÜZDEKİ YAŞ KURUSUN, BİRDE FITIĞIMIZ GEÇSİN (!) ondan sonra gösteririz sana !!!
* İmdat ASLAN / Bolu Ekspres Gazetesi
Teslimiyetçi öküzlerArslan: Bakın öküz kardeş, biz sizinle bu savanda sûlh içinde yaşamak istiyoruz, ama sizin içinizde şu sarı öküz var ya, o bizim sinirlerimizi çok bozuyor. Onu bize verin, biz bir daha size saldırmayız. Barış içinde yaşarızder.
Öküzler, bundan böyle rahat edeceklerini düşünerek, sarı öküzün arslanlara verilmesine karar verirler. Sâdece sürünün en yaşlısı olan tecrübeli bir öküz buna karşı çıkar sarı öküzü vermek bizim sonumuz olur der.
Arslanlar acıktıkça bir bahane ile sürüden bir öküz isterler, öküzler de, barış bozulmasın diye yeni bir kurbanı arslanlara teslim ederler. Böylece, arslanlar semirir çoğalırken, öküzlerin sayısı giderek azalmaya başlar Öküzlerin artık güçlenen arslan sürüsüne karşı koyacak gücü kalmamıştır. Toplanıp Biz nerede hata yaptık da bu savaşı kaybettik diye tartışmaya başlarlar. Sarı öküzün verilmesine karşı çıkan yaşlı öküz Biz bu savaşı sarı öküzü arslanlara verdiğimiz gün kaybetmiştik diye durumu özetler...
* Engin Balım
Lavabodaki adam kimdiHafızam beni yanıltmıyorsa 2006 yılının Ağustos ayıydı. Ankarada Kıbrıs konulu panelin ikincisi yapılacaktı. İlkini kaçırmıştım, bu paneli dinlemek için üniversiteden eski bir hocamla birlikte ATOnun konferans salonuna gittik.
Merdivenlerde sohbet ederken Hurşit Tolon Paşanın emin ve ağır adımlarla etrafını selamlayarak yalnız bir şekilde salona çıktığını gördüm. Farklı kesimlerden ve meslek gruplarından birçok ünlü ve etkili isim paneli izlemek için koltuklardaki yerlerini alıyordu.
Ortak noktaları ulusalcı ve milliyetçi olmalarıydı, haklı Kıbrıs Davamızın takipçisiydiler.
Sadece bu tür millî konularda iddialı bir siyasi partinin Genel Başkanı ve ekibi yoktu
ortada, en azından bir temsilci dahi göndermemişlerdi nedense? Bir ara lavaboya gittiğimde Tuncer Paşayla karşılaştım.
Merdivende karşılaştığım paşanın ardından Tuncer Paşa da gözaltına alındı.
Lavaboda karşılaştığım o adam, emekli olmadan önce Türkiyenin dış politikasına dair önemli bir açıklama yapmıştı. Türkiyenin kendini ABye mahkum etmesinin yanlış olduğunu, gerekirse Rusya ve İranla da bölgesel işbirliği seçeneğinin değerlendirilmesi gerektiğini söylemişti.
Bizim de yıllardır yazıp söylediğimiz bu alternatifsizlik sorunu ve lokalizasyon seçeneğini daha sonra Meral Akşener de dile getirdi, büyük basının hücumlarına maruz kaldı.
* Hasan Salih Gündüz
Subay kimdir tanımıyorsunuzİnsanlığın bozulduğu bir çağda yaşıyoruz. Bu korkunç yozlaşma dünyasında subayın etkilenmemesi imkânsız. Tabii ki içimize mayası bozuk olanlar karışmış veya aldananlar olmuştur. Fakat bunlar istisnadır. Ezici çoğunluk sapasağlam durmaktadır. Öz korunmaktadır. Subayı tanımıyorsunuz! Subay, bedeninde çılgın Türkün madde halinde tecelli ettiği, yenilmez ruh demek.. Subay, Trablusgarpa İtalyanlar çıkınca, devlet göndermediği halde, orayı kurtarmak gayesiyle bin meşakkatle ve istikbalini hiçe sayarak oraya çıkan Mustafa Kemal Bey, Enver Bey demek. Bütün taarruzlar ona; çünkü onun ruhu yenilir veya teslim alınırsa küreselleşme tamamlanacak... Dünyaya bin kere gelmek mümkün olsa, bin kere Kara Harp Okulunda tahsil görmek isterim.
* İsmail Hakkı Cengiz / Emekli Binbaşı
MİNİ YORUM
Yaftalamadan düzelteyimBirkaç gün üst üste, AB ve ABDdeki kurumlardan alınan fonlarla, Türkiye için dizayn edilen yeni kültür poltikalarından bahsettik. Medya ve Sivil Toplum kuruluşları üzerinden yürütülen bu çalışmaları finanse edenler arasında sivrilen bir isme Osman Kavalaya dikkat çektik. Bu çerçevede Kavalanın yatırımlarını sıralarken, ortakları arasında olduğu Birgün Gazetesini de andık. Gelen tepkilere bakarken muallak kalmış bir durum olduğunu farkettim. Sorosun faaliyetlerine, küresel sömürü ve emperyalist işgal süreçlerine itirazlar barındıran yayınlara da imza atan Birgünün çalışanlarının, Soroscular olarak yaftalanmasına vesile olmamak için hatırlatmakta yarar var; yazı dizisinde gündeme getirdiklerimiz gazeteyi değil, Kavalayı bağlar.
